CKarakilic.com
Current View

Suyun Önemi ve Faydaları

Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 0 Suyun önemi ve faydaları Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz Y A Z A N Ali Celâleddin Karakılıç 2012 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 1 Suyun önemi ve faydaları Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 2 ٍ ّ ى َ ح ٍ ء ْ ى َ ش � ل ُ ك ِ ء َام ْلا َ ن ِ م َان ْ ل َ ع َ ج َ و ط َ ن ُ ون ِ م ْ ؤ ُ ي � َفأ "Biz her canlı şey'i sudan yarattık , (o küfr edenler) hâlâ inanmıyacaklar mı?" 1 1 - Enbiyâ', 30 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 3 Su yun önemi ve faydaları Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz Y a z a n Ali Celâleddin Karakılıç 2012 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 4 ٍ � ِ ع َ م ٍ ء َا ِ � ْ م ُ كي ِ ت ْ أ َي ْ ن َ م َف ًار ْ و َ غ ْ م ُ ك ُ ؤ َام َ ح َب ْ ص َا ْ ن ِ إ ْ م ُت ْ ي َا َ ر َا ْ ل ُق "De ki: (Ey kâfirler, müşrikler, münâfıklar ), Eğer suyunuz sabâha kadar yerin dibine savulup gitse size kim akar bir su, (hayat kaynağınız olan kolay bir su) getirebilir? (bana) söyleyin" 2 (Elbette ki âlemlerin Rabbi olan Allâh buna kâdirdir 2 - Mülk, 30 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 5 Besmele Hamdele Salvele ِ مي ِ ح � رلا ِ ن َْ � � رلا ِ � ا ِ م ْ س ِ ب َ ْ ل َا َ َ َاع ْلا ا � َ ر ِ � ل ِ ل ُ ْ م � م َُ � َان ِ لو ُ س َ ر َ ىل َ ع ُ م� � سلا َ و ُة� � صلا َ و َ � ٍ َ � ِ ع َْ � َا ِ ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ ِ لآ َ ىل َ ع َ و Bi’smi’llâhi’r -Rahmâni’r -Rahîm El-hamdü li’llâhi Rabbi’l -âlemîn Ve’s -salâtü ve’s -selâmü alâ Rasûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyle Her türlü hamd-ü senâ’, âlemlarin Rabbi olan Allâh’adır Salât ve selâ m Rasûlümüz Hazreti Muhammed üzerine, O’nun tüm Âl ve Ashâb’ının üzereine olsun Ö N S Ö Z Yüce Yaratıcı tarafından en büyük bir ni'met olarak verilen "Akıl" ni'metini, yanlış yollarda kullanarak kendini hakîkatleri göremez, işitemez, anlayamaz bir hâle getiren küfür, şirk , nifâk ve günah sâhibi kimseler, dünyâda ve âhiretde mutlu bir hayata sâhip olarak yaşamak istiyorlarsa, Kur'ân -ı Krîm'in şu âyet -i kerîmelerinde ifâde buyurulan hakîkatlere kulak verip iyi düşünmelidirler 3 لا َ و � س� ِ ن َ م َ ىل َ ع ُ م � ت ا َ ب ُ ْ لا َ ع َ ى "(Dünyâ'da ve âhiret'de) selâm (ve selâmet), hidâyet'e (doğruya, Hakk'a, hakîkâte, İslâm'a) tâbi' olanlaradır" 4 َ و ُ ه � � ِ إ َ َل ِ إ � ُ � نَأ ُ �ا َ ِ ه َ ش � ُ لو ُا َ و ُة َ ك ِ ئ َل َ م ْلا َ و ِ ط ْ س ِ ق ْلا ِ ب ًام ِ ئا َق ِ م ْ ل ِ ع ْلا او ط � �إ َ َل ِ إ � ُ مي ِ ك َْ لا ُ زي ِ ز َ ع ْلا َ و ُ ه 3 - Allâhü Teâlâ, ilk önce Nûr’u (cevher’i), sonra Akl’ı , sonra da Kalem’i yarattı da ona “Yaz” dedi O da “Ne yazayım” deyince “ Kaderi (olmuş ve olacak şey’leri) yaz” buyurdu ki bu, Levh- i mahfûz’dur Hak Dîni Kur’ân Dili Türkçe Tefsîr,C 8 ss 5262 -5263 Elmalılı M H Yazır 4 - Tâ -Hâ, 47 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 6 “Allâhü Teâlâ, muhakkak (Lâ ilâhe illâ hû) olduğuna (kendisinden başka hiçbir tanrı, -hiçbir ilâh, hiçbir ma’bûd - olmadığına) -delîl’leri ile, âyet’leri ile - bi’z -zât ke ndisi şehâdet etdi Melek’ler de şehâdet etdi Hakîkaten ilim sâhibi olan (Peygamber’ler ve) kâmil ilim sâhibleri de şehâdet etdi, (veyâ tüm melekler ve hakîkaten ilim sâhibi olan kâmil ilim sâhibleri de O’nun vahdâniyyet’ine -ya’nî O’nun “Lâ ilâhe illâ hû ” olduğuna, O’ndan başka hiçbir ilâh, ( hiçbir tanrı, hiçbir ma’bûd ) olmadığına - îmân edip ikrâr etdi) Öyle ki ( ِ ق ْلا ِ ب ًام ِ ئا َق ْ س ِ ط : Kâimen bi’l -kısd :Adâletle kâim olarak ) adâleti ayakda tutarak (O’nun var ve bir olduğuna, noksan sıfatlardan münezzeh olup kemâl sıfatları ile muttasıf bulunduğuna) îmân edip ikrâr etmek sûretiyle, şehâdet etdiler (Şu halde ey ins -ü cin, iyi bilin ki) O’ndan başka hiç bir ilâh, ( hiç bir tanrı, hiç bir ma’bûd) yokdur Ancak O vardır, birdir ve noksan sıfatlardan münezzehdir O, Azîz’dir, (mutlak kuvvet ve kudret sâhibidir) ve O, Hakîm’dir, (yegâne huküm ve hıkmet sâhibidir )” 5 ُ م� ْ س ِ � ْا ِ �ا َ ْ ن ِ ع َ ني ا لا � ن ِ إ فق او ُتو ُا َ ني ِ ذ � لا َ ف َل َ ت ْ خا ا َ م َ و ْ ل ِ ع ْلا ُ م ُ ه َءا َ ج ا َ م ِ ْ ع َ ب ْ ن ِ م � � ِ إ َ �ا َت ِ ك ْلا ْ م ُ ه َ ن ْ ي َ ب ًاي ْ غ َ ب ُ م ط َ ايآ ِ ب ر ُ ف ْ ك َي ْ ن َ م َ و ُ �ا َ س ِ ْ لا ُ عير َ س َ �ا � ن ِ إ َف ِ �ا ِ ت “(Bunun için ey ins-ü cin şunu da iyi bilin ki) Hakk din, Allâh ındinde (ancak) İslâm’dır Kendilerine kitâb verilenler (başka sûretle değil) ancak kendiler ine ilim geldikden sonra, aralarındaki bağıy’den (ihtiras’dan, azgınlıkdan) dolayı, ihtilâf’a düştüler Kim Allâh’ın âyet’lerini inkâr ederse, şübhe yok ki Allâh, hısâbı pek çabuk görücüdür” 6 5 - Âl -i İmrân Sûresi, âyet 18 6 - Âl -i İmrân Sûresi, âyet 19 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 7 َ ت ْ ب َ ي ْ ن َ م َ و َ غ ِ غ َ ف ًاني ِ د ِ م� ْ س ِ � ْا َ ر ْ ي َ ل ْ ق ُ ي ْ ن ْ ن ِ م َ ل َب ُ ج ْ لا َ ن ِ م ِ ة َ ر ِ خ� ْا ِ � َ و ُ ه َ و َ ا َ ني ِ ر ِ س “Kim İslâm’dan başka bir dîn (bir sistem, bir düzen, bir doktirin ) ararsa, ondan (bu dîn, bu sistem, bu düzen , bu doktirin) aslâ kabûl olunmaz ve o, âhiretde de en büyük zarara uğrayanlardandır” 7 َ ا ْ ل َ ي ْ ك َا َ م ْ و ْ ل َ م َ ل ُ ت ُ ك َ ني ِ د ْ م ُ ك َ ْ ت َا َ و ْ م َ ل َ ع ُ ت ْ م ُ ك ْ ي َ ل ُ تي ِ ض َ ر َ و ِ � َ م ْ ع ِ ن ْ م ُ ك َ م� ْ س ِ � ْا ُ م ًاني ِ د ط “Bu gün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki ni ’metimi tamamladım ve size dîn olarak İslâm’ı beğenip seçtim ve ondan (ve onun îcablarını y erine getirenlerden) râzı oldum” 8 Âyet -i kerîme’lerinde belirtildiğine göre, dünyevî ve uhrevî her türlü mutluluğun esâsı, Allâhü Teâlâ’ya yönelip O’na teslîm olmak ve sevgili peygamberi Hazreti Muhammed aleyhi’s- selâm vâsıtası ile bizlere bildirip teblîğ ettirdiği İslâm Dîni’ni kabûl edip onun îcâblarını yerine getirmekdir Bunun için , ًة َ في ِ ل َ خ ِ ض ْ ر َ� ْا ِ � ٌ ل ِ ع َاج ا � ِ ا ِ ة َ ك ِ ئ َل َ م ْ ل ِ ل َ ك �ب َ ر َ ل َاق ْ ذ ِ ا َ و ط "Hani, Rabb'in meleklere: Ben yerde muhakkak bir halîfe yapacağım (yaratacağım) demişdi" 9 âyet -i kerîme'sine göre "Halîfe'lik" vasfına namzet akıl ve basîret sâhib i insanlar ın, böyle halifelik gibi yüce bir vasfa sâhib olması için, َ اي َ اه �ي َا ْ ن ِ � ْا س َ ا َ غ ا َ م ُ ن ِ ب َ ك � ر ْ لا َ ك اب َ ر َ ك ِ � ِ ر � "Ey insan, O (lûtf-ü) keremi bol (olan) Rabbine kar şı seni aldatan ne?" 10 âyet -i kerîmesinde ifâde buyurulan hakîkat e kulak verip bir lahza düşünmesi gerekmez mi? 7 - Âl -i İmrân, 85 8 - Mâide, 3 9 -Bakara, 30 10 -İnfitâr, 6 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 8 Hakîkat bu olunca, nihâyetsiz kerem sâhibi olan Rabb’ inize karşı sizi aldatan ne ki , ْ م ُ ك اب َ ر � ِ إ او ُبي ِ ن َا َ و ُ م ُ ك َي ِ ت ْا َي ْ نَأ ِ ل ْ ب َ ق ْ ن ِ م ُ َل او ُ م ِ ل ْ س َا َ و َ نو ُ ر َ ص ْ ن ُ ي � �ُ � ُ �ا َ ذ َ ع ْلا “Size azâb gelib çatmadan Rabb’inize dönün O’na teslim olun Sonra size yardım edilmez” 11 َأ ِ ل ْ ب َ ق ْ ن ِ م ْ م ُ ك اب َ ر ْ ن ِ م ْ م ُ ك ْ ي َل ِ إ َ ل ِ ز ْن ُا ا َ م َ ن َ س ْ ح َا او ُ ع ِ ب � تا َ و َ � ْ م ُت ْ ن َا َ و ًة َت ْ غ َ ب ُ �ا َ ذ َ ع ْلا ُ م ُ ك َي ِ ت ْا َي ْ ن َ نو ُ ر ُ ع ْ ش َت “Ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sırada, size azâb gelmezden önce Rabb’inizden size indirilenin en güzeli (olan Kur’ân -ı Kerîm’e ve peygamberlerin en hayırlısı olan Hazreti Muammed) e uyun” 12 âyet- i kerîme’lerinde ifâde buyurulan emir gereğince İslâm'a yönelip de Allâh’a kulluk yapmıyorsunuz? O l ûtfu, keremi bol olan Rabb’inize karşı sizi gaflete düşüren, hakk yoldan döndüren, gerçekleri göremez , işitemez, anlayamaz hâle getiren ne ki O’ndan yüz çeviriyorsunuz da O ’ndan başkasına kulluk ediyorsunuz? Rahmân, Rahîm , Raûf, Gafû r, Gaffâr, Gâfir, Şekûr, Tevvâb olan ve Esmâu’ l-husnâ sâhibi bulunan nihâyetsiz kerem sâhibi Rabb ’inize karşı sizi gaflete düşüren ne ki bu kadar yüce vasıflara sâhib olan Rabb’ inizin rahmetinden, afvinden, mağfiretinden kaçıyorsunuz? 13 Yoksa O'nun şiddetli ve sürekli azâbına, gazâbına ve intikâmına karşı, güvendiğiniz ve emîn olduğunuz bir kimse mi var? Bu isyankâr hâlinizle neye ve kime güveniyorsunuz? Ey kâfirler, fâsıklar, müşrikler, günahkârlar, neden doğru yolu bırakıb da sapıklığı ( eğri yolu) satın alıyorsunuz? Bu alış - 11 -Zümer Sûresi, âyet 54 12 -Zümer Sûresi, âyet 55 13 -Allâhü Teâlâ'nın bu ismleri hakkında bilgi için bak: Esmâü'l -Husnâ Şerhi Ali Osman Tatlısu Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 9 verişiniz size bir kazanç sağlamaz Bunun için bu hâliniz ile doğru yolu da bulamazsınız Yoksa cehennemin şidd etli ve sürekli azâbına, gazâbına karşı bir dayanıklılığınız mı var? Eğer böyle bir azâba, gazâba tahammülünüz ve dayanıklılığınız yoksa, iş işten geçmeden, can bedenden çıkmadan bu hâlinizden vaz geçip Rahmân, Rahîm, Raûf, Tevvâb olan Rabb'inize yön elin ve O'na kulluk etmeye, O'nun rızâsını ve muhabbetini kazanmaya çalışın Ey îmân eden Mü'min’ler, şunu iyi bilin ki bu hallerinden vaz geçip Rabb'lerine yönelip O'na teslîm olmayı kibir ve gururlarına yediremiyen kâfirler, münâfıklar, müşrikler, f âsıklar, şu vasıflara sâhibdirler: ُ ا َ لو ِ ئ َ ك � لا ِ ذ ْ شا َ ني َ ر َ ت َ ل� � ضلا ا ُ و َ ة ِ ب ُ ْ لا َ و َ ى ا ْ ل َ ع َ اذ َ � ِ ب َ م ْلا ِ ف ْ غ ِ ة َ ر ج َ ف َ ام ْ م ُ ه َ ر َ ب ْ ص َا َ ع لا َ ىل ن � ا ِ ر “Onlar, hidâyet’i bırakıp dalâlet’i, mağfiret’e bedel azâb’ı satın almış kimselerdir Onlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar (ne kadar da dayanaklıdırlar)” 14 Bunun için, َ ن ُ وم ِ ل ْ س ُ م ْ م ُت ْ ن َأ َ و � � ِ إ � ن ُت ُ و َ ت � َ و ِ ِ ت َاق ُت � ق َ ح َ �ا ا ُ وق � تا ا ُ ون َ مآ َ ني ِ ذ � لا َاه �ي َا َاي "Ey îmân edenler, Allâh'dan nasıl korkmak lâzım gelir se öylece korkun Sakın siz müslümânlar (olmak) dan başka bir (sıfatla) can vermeyin" 15 َان ْ ل � ك َ و َ ت ِ ْ ي َل َ ع َ و ِ ِ ب � ان َ مآ ُ ن َْ � � رلا َ و ُ ه ْ ل ُق ج ٍ � ِ ب ُ م ٍ ل� َ ض ِ � َ و ُ ه ْ ن َ م َ ن ُ وم َل ْ ع َ ت َ س َف De ki: (Ey kâfirler, sizi kendisine kulluk yapmaya da' vet etdiğimiz) O (Allâhü Teâlâ), rahmeti bütün yarattıklarına şâmil olan (öyle bir Allâh) dır ki biz O'na îmân etdik, O'na dayanıp güvendik İleride (azâb gelip çattığı zaman) artık apaçık bir sapıklık içinde bulunan kimmiş? siz de bileceksiniz" 16 14 -Bakara, 175 15 -Âl -i İmrân, 102 16 -Mülk, 29 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 10 Ey Allâhü Teâlâ'nın kânûnlarını hiçe sayarak O'na kulluk yapmakdan uzaklaşan, her aklına geleni hayâsızca yapmaya çalışan, Allâhü Teâlâ'nın emir ve nehiylerine karşı kendi hevâ ve hevesine veyâ başkalarının hevâ ve hevesine uyarak veyâ insanın en büyük düşmanı olan şeytanın yanıltmalarına uyarak tavır takınan kâfirler, münâfıklar, müşrikler, fâsıklar, şunu iyi bilin ki biz, Rahmân olan, rahmeti bütün yarattıklarına şâmil olan Allâhü Teâlân'ın varlığına, birliğine, noksan sıfatlardan münezzeh olup kemâl sıfatları ile muttasıf bulunduğuna şeksiz ve şübhesiz îmân etdik Bütün varlığımızla O'na dayanıp O'na güvendik Biz bu inancımız ve yaşayışımız ile ancak O'na kulluk eder, ancak O'na ibâdet eder, ancak O'nun emir ve nehiylerini tanır ve ancak O'ndan yardı m dileriz Sizler ise, câhilâne kupkuru bir inadınız yüzünden bu gerçekleri göremiyorsunuz Daha doğrusu görmek istemediğiniz için Allâhü Teâlâ'ya teslîm olmak istemiyorsunuz Fakat Allâhü Teâlâ’nın azâbı gelip çattığı zaman apaçık bir sapıklık içinde bulunduğunuzu görüp bileceksiniz Ama iş işten geçtikden sonra bu bilişiniz ne işe yarar Yoksa şu âyet -i kerîme'de belirtilen husûslara sâhip olarak kendinizi, Hakk'dan ve hakîkatten uzaklaşan şuursuz ve idraksiz bir yaratık hâline mi getirmek istiy orsunuz? ًار ُ وت ْ س َ م ًاب َاج ِ ح ِ ة َ ر ِ خ� ْا َب َ ن ُ ون ِ م ْ ؤ ُ ي � َ ني ِ ذ � لا َْ � َ ب َ و َ ك َن ْ ي َ ب َان ْ ل َ ع َ ج َ نآ ْ ر ُ ق ْلا َ ت ْا َ ر َ ق َاذ ِ ا َ و � َ ىل َ ع َان ْ ل َ ع َ ج َ و ًار ْق َ و ْ م ِِ � َاذآ ِ � َ و ُه ُ وه َ ق ْ ف َ ي ْ ن َا ًة�ن ِ ك َا ْ م ِِ � ُ ول ُق ط ِ � َ ك �ب َ ر َ ت ْ ر َ ك َذ َاذ ِ ا َ و ْ لا ِ نآ ْ ر ُ ق َ ْ ح َ و َ ىل َ ع ا ْ و � ل َ و ُه ًار ُ وف ُن ْ م ِ ه ِ ر َاب ْ د َا "Sen Kur'ân okuduğun zaman seninle âhirete inanmayanların arasına bir perde çekeriz" "Ve kalblerinin üzerine, onu (Kur'ân'ı) iyice anlamalarına (engel) perdeler gerer, kulaklarına bir ağırlık veririz S en Kur'ân'da Rabb'ini bir tek olarak andığın vakit onlar ürkek ürkek arkalarını çevirirler" 17 17 -İsrâ', 45 -46 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 11 ٍ ت َان اي َ ب َان ُت َايآ ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع َ ىل ْ ت ُ ت َاذ ِ ا َ و � َاذ َ ه ِ ْ � َ غ ٍ نآ ْ ر ُ ق ِ ب ِ ت ْئا َان َء َاق ِ ل َ ن ُ وج ْ ر َ ي � َ ني ِ ذ � لا َ ل َاق ُ ْل ا َب ْ و َا ط "Âyetlerimiz onlara, apaçık delîller ile okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar, şöyle dedi: -Ya bundan başka bir Kur'ân getir, yâhud onu değiştir - " 18 َان ْ ي َ ص َ ع َ و َان ْ ع ِ َ � ا ُ ول َاق "(Yahûdî'ler ve onlar gibi olanlar), " (Kulağımızla) dinledik, (kalbimizle) isyân etdik - dediler " 19 َان ْ ي َ ص َ ع َ و َان ْ ع ِ َ � َ ن ُ ول ُ وق َي َ و "(Yahûdî'ler ve onlar gibi olanlar), (Sözünü zâhiren) dinledik , (fakat kalbimizle) isyân etdik - derler " 20 İşte biz, bunun için o Rahmân, Rahîm ve Raûf olan Allâhü Teâlâ'ya îmân etdik, O'nun emirlerine karşı hiç bir davranışda bulunmadık, her hâlimizde O'na yönelip O'na teslîm olduk ve bu sûretle de ancak O'na tevekkül etdik Bu hâlimizle de O'nun rızâsını kazanıp mağfiretine, rahmetine ve Cennet'ine gideceğiz İnancımız budur, yaşayışımız budur, ölümümüz de -inşâa'llâh - böyle olacakdır O her şey'e kâdirdir, Azîz’ dir, Ğafûr’ dur, L âtîf’dir, H abîr’ dir, B asîr’dir Yegâne Hâlik, yegâne Rahmân, Rahîm ve Raûf olan Rabb'imiz bizi bu yoldan ayırmasın Şeytanlara uydurmasın Îmâ nımızı muhâfaza buyurup kâmil eylesin Güzel huylar, güzel ameller ile mağfiretine, rahmetine ve rızâ sına nâil buyursun Âmin Ali Celâleddin Karakılıç 22 -Mayıs -2012 01-Receb-1433 Talas 18 -Yûnüs, 15 19 -Bakara, 93 20 -Nisâ', 46 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 12    ٍ ّ ى َ ح ٍ ء ْ ى َ ش � ل ُ ك ِ ء َام ْلا َ ن ِ م َان ْ ل َ ع َ ج َ و ط ِ م ْ ؤ ُ ي � َفأ َ ن ُ ون "Biz her canlı şey'i sudan yarattık , (o küfr edenler) hâlâ inanmıyacaklar mı?" 21    21 -Enbi yâ', 30 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 13 S U Y U N Ö N E M İ ve F A Y D A L A R I Yüce İslâm Dîni, maddî ve ma’nevî tahâret ve nezâfete büyük ehemmiyet vermişdir Bunun için bir kısım ibâdetler, gerekli temizlik bulunmadan yerine getirilemez Böyle bir temizlik ve nezâfet bulunmadıkça insan, Allâhü Teâlâ’nın ma’nevî huzûruna durup ibâdet yapamaz Bunun için de ilk def’a vahy edilen “Oku” emrinden sonra nâzil olan ikinci emir de, maddî ve ma’nevî “Temizlik” emr edilmişdir ki aşağıdaki âyet -i kerîme’lerde ve hadîs -i şerîf’lerde, temizliğin ehemmiyetine binâen, şöyle buyurulmuşdur: ُ ر ا ث � ُ م ْلا ا َ ه � يَأ ا َي � ْ ر ِ ذن َ أ َف ْ م ُق � ْ ر ا ب َ ك َف َ ك �ب َ ر َ و � ْ ر ا ه َط َف َ ك َبا َي ِ ث َ و � ا َ و ْ ر ُ ج ْ ها َف َ ز ْ ج � رل � “Ey bürünüp sarınan (Habîbim)” “Kalk, artık (kâfirleri azâb ile) korkut” “Rabb’ini büyük tanı” “Ve elbîselerini temizle” “Azâba (sebeb olacak günahlardan artık) uzak ol” 22 َ و ْ ق � تلا ى َل َ ع َ س ا سُأ ٌ ِ ج ْ س َ م َل ِ ي ِ ف َ مو ُ ق َ ت نَأ � ق َ حَأ ٍ م ْ و َ ي ِ ل � وَأ ْ ن ِ م ى ط نَأ َ نو �ب ِ ُ � ٌ لا َ ج ِ ر ِ ي ِ ف اوُ ر � ه َط َت َ ي ط َ ني ِ ر ا ه � ط ُ م ْلا � ب ِ ُ � ُ ّللا َ و “Ta ilk günde temeli takvâ üzerine kurulan mescid, (Kubâ Mescidi veyâ Mescid -i Nebî) , senin içinde kıyâmına elbet daha l âyıkdır Orada temizlenmeyi sevenler vardır Allâh da çok temizlenenleri sever” 23 ِ ة َف َاظ�نلا َ يل َ ع ُ ني ا لا َِ � ُب “Din, temizlik üzerine kurulmuşdur” 24 22 -Müddessir, 1 -5 23 -Tevbe, 108 24 -Meşârik,C 2 ss 106 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 14 ِ ن َا ِ �� ْا ُ ر ْط َ ش ُ ر ُ وه � طل َا “Temizlik, îmânın yarısıdır” 25 َ ا ِ �� ْا َ ن ِ م ُة َف َاظ�نل َا ِ ن “Nezâfet (temizlik) îmân’dandır” 26 ُ ر ُ وه � طلا ِ ة َ� � صلا ُ ح َات ْ ف ِ م “Namazın anahtarı, temizlikdir” 27 َ ق ْ ز ا رلا َ ك ْ ي َل َ ع ُ ع ِ س ُ وي ِ ة َ ر َاه � طلا َ يل َ ع ْ م ُ د “Temizliğe devam et ki rızkına genişlik verilsin” 28 � ب ِ ُ � ٌ ب اي َط َ �ا � ن ِ ا � ب ِ ُ � ٌ د َاو َ ج َ م َ ر َ ك ْلا � ب ِ ُ � ٌ� ِ ر َ ك َة َف َاظ�نلا � ب ِ ُ � ٌ في ِ ظ َن َ ب اي � طلا ِ د ُ وح َي ْلا ِ ب ا ُ وه �ب َ ش َت َ� َ و ْ م ُ ك َت َي ِ ن ْفَأ ا ُ وف ا ظ َن َ ف َ د ُ و ْ �ا “Allâhü Teâlâ temizdir temizlenenleri sever, nazîfdir nezâfeti sever, kerîmdir keremi sever, cömetdir cömertliği sever, evinizi, avlularınızı ve evinizin etrâfını temizleyiniz ve Yehûdî’lere benzemeyiniz” 29    Her insanın maddî temizliklerden her hangi birisini yapabilmesi için mutlaka rengi, tadı ve kokusu bozulmamış sulara her zaman iht iyâcı vardır ki böyle sular hem temizdir, hem de temizleyicidir Bunun için böyle sular, hem içilir, hem yenilecek şey’lerde kullanılır, hem de kendisi ile her türlü temizlik yapılabilir 25 -Şerhu’l -Meşârik,C 2 ss 106 Sahîh -i Müslim Terceme ve Şerhi,C 2 ss 781 Tahâre 1 nolu h ş Ahme d Davudoğlu 26 -Büyük İslâm İlmihâli,ss 42 Ömer Nasûhi Bilmen 27 -Büyük İslâm İlmihâli,ss 42 Ömer Nasûhi Bilmen S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi,C 2 ss 755 ve892 Ahmed Naim 28 -Büyük İslâm İlmihâli,ss 42 Ömer Nasûhi Bilmen 29 -Et -Tâcü’l -Câmiu li’l -Usûl fî Ehâdîsi’r -Rasûl s a v C 3 ss 162 Eş -Şeyh Mansûr Ali Nâsıf (Et -Tirmizî) Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 15 Rengi, tadı ve kokusu bozulmamış olan küçük -büyük havuzların ve akar suların suları temizdir ve temizleyicidir Her türlü ihtiyaçlarımız için kullanılabilir Fakat bu vasıflardan birisi, ikisi veyâ hepsi, her hangi bir şekilde bozulmuş olursa o sular artık kullanılmaz, içilmez ve onlarla temizlik yapılmaz Ne yaz ıkdır ki son yıllarda, -toprağa verilip güneş ışınları vâsıtası ile kuruyup zararsız bir toprak hâline gelmesi mümkün iken - foseptik çukurları vâsıtası ile yerin altındaki kaynak sularına veyâ kanalizasyon sistemleri vâsıtası ile -arıtılmış da olsa - akar sulara, göllere veyâ denizlere gönderdiğimiz kirli sular ve atıklar, insan ve hayvan hayâtını olumsuz yönde etkileyen en büyük tehlikelerden birisi hâline gelmiş ve ekolojik dengeyi zararlı bir hâle getirip bozmuşdur Bütün bunların sorumlusu, elbetde ki insanlardır ً اعي ِ َ � ِ ض ْ ر َ� ْا ِ � َام ْ م ُ ك َل َ ق َل َ خ ي ِ ذ � لا َ و ُ ه “O (Allâh), Yerde (ve gökde) ne varsa hepsini sizin için (sizin fâideniz için, sizi imtihan etmek için) yaratdı” 30 Âyet -i kerimesinde belirtildiği üzere yerlerde ve göklerde bulun an her şey’, insanların hizmetine verilmiş sayısız ni’metler, emânetler ve güzellikler olduğu halde, biz bu emânetleri ve ni’metleri, gereği gibi kullanıp onun dengesini bozmamaya çalışmadık Aksine -medenî olma sevdâsı uğruna - ölçüsüz ve kontrolsüz bir şe kilde bozduk Tertemiz hayat kaynağımız olan toprağı, suyu ve havayı bozduk Nice hayvan ve bitki türlerini yok ettik Bunların sonucu olarak da ekolojik dengeyi bozduk ve onları zararlı bir hâle getirdik Meselâ, -fazla kazanacağız diye - küçücük arıların büyük bir mahâretle yaptıkları ve bizler için büyük bir şifâ kaynağı olan balın vasfını, -arıları şekerle aldatarak veyâ balın taklidini yaparak - bozduk ve onun şifâ vasfını kaybettik Hakbuki yüce İslâm Dîni’nin temizlik için ve emânet edilen ni’metlerin vasıflarını bozmadan kullanmak için koymuş olduğu 30 -Bakara 29 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 16 kurallar, insan ve hayvan hayâtının her hangi bir şekilde zarar görmemesi için, hayat kaynağı olan suların ve emânet edilen ni’metlerin bu şekilde kirletilmesine aslâ müsâade etmez ve başta insan olmak üzere her canlının hayâtını etkileyecek olan bu şekildeki davranışları büyük günah sayar Yol kenarlarına, oturulup kalkılacak yerlere, durgun ve akar sulara, küçük ve büyük abdestin yapılmasını ve onların her hangi bir şekilde kirletilmesini, şiddetle y asak eder Şehir, kasaba ve köylerimizin, çevremizin, yollarımızın, kapı önlerimizin, evlerimizin, giysilerimizin ve kullandığımız her şey’in temiz olmasını ve temiz tutulmasını emr eder Bu emrin gereği olarak şu güzel memleketimizde apartıman h ayâtı başlamadan önce “Herkes kapısının önünü temizlerse şehirler tertemiz olur” İslâmî geleneğine göre günün ilk saatlerinde herkes kendi kapısının önünü temizler, belediye görevlileri de toplanan çöpleri alıp götürür, bu sûretle de kısa bir zaman içinde sokakların ve şehrin her tarafı tertemiz bir hâle gelirdi ki biz bu günleri yaşadık Bu gün ise “Medenî olma” felsefesi nâmına bu güzel hallerimizi terk ederek temizliğe ehemmiyet vermez olduk Bunun için de bir takım hastalıkların kaynağı olan kirli ve pis şey’lerin etkisinden ve zararlarından kurtulamadık Koruyucu hekimliği geliştirip tatbikat safhasına koymadık Avrupa’nın Ren ve Sen nehirleri gibi nehir ve ırmakların döküldüğü Manş Denizi, Kuzey Denizi, Baltık Deniz gibi denizlerin kirliliği, -arıtılmış da olsa - Avrupa’dan, İngiltere’den ve İskandinavya memleketlerinden gönderilen kirli suların ve atıkların bir eserinden başka bir şey’ değildir Bunun için denize girilmesi faydalı olmayan o güzelim deniz sâhillerinin kirli manzraları, hiç de iç açıcı bir manzara değildir İnsan, bu ve buna benzer güzelim yerlerin pis kokular neşr eden bu acıklı hâlini görünce, acebâ asırlar önce bu kirli sular ve atıklar, denizlere gönderilmiş olsaydı, koskoca okyanuslar da Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 17 böyle kötü bir manzara arz edermiydi? Diye düşünmekten kendini alamıyor Hoşa gitmeyen bu kötü manzaraların hepsi, her şey’i sudan yaratan Allâhü Teâlâ’nın temizlik hakkındaki emir ve nehiylerine gereği gibi uymamaktan ve her an suya ve diğer ni’metlere büyük bir ihtiyâcı olan biz insanların bu büyük ni’metleri gereği gibi kullanmamasından ileri gelmektedir ki bunda en ufak bir şübhe yokdur Bunun en güzel kanıtı, insanların henüz kirletmemiş olduğu Kuzey ve Güney buz denizlerindeki suların berrak ve temiz manzarasıdır “Beşinci Dünyâ Su Formu Toplantısı ” nda konuşulup su ve suların temizliği hakkında karara bağlanmak istenilen konular da, bu endîşeleri en açık bir şekilde dile getirmekte ve gözlerimizin önüne sermektedir Evet: اْ و َ ق � ت ا َ و ا ُ ون َ مآ ى َ ر ُ ق ْلا َ ل ْ ه َا � نَأ ْ و َل َ و ْ ن ِ ك َل َ و ِ ض ْ ر َ� ْا َ و ِ ء َام � سلا َ ن ِ م ٍ ت َاك َ ر َ ب ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع َان ْ ح َت َ ف َل َ ن ُ وب ِ س ْ ك َي ا ُ ون َاك َا ِ � ْ م ُ ه َان ْ ذ َ خ َا َف ا ُ وب � ذ َ ك "Eğer o memleket halkı îmân edip de (küfr ve ısyandan) sakınmış olsalardı elbette üzerlerine gökden ve yerden nice bereket (hazîne) ler (ini) açardık Fakat onlar (peygamberlerini, kitâbı, dîni) yalanladılar da biz de kazanmakda oldukları (o küfür, ısyan ve diğer şey'ler) yüzünden onları tutup yakaladık" 31 اَ ِ � ِ ر ْ ح َب ْلا َ و ا ر َ ب ْلا ِ � ُ دا َ س َ ف ْلا َ ر َ ه َظ ِ ل ِ سا�نلا ي ِ ْيَأ ْ ت َب َ س َ ك او ُل ِ م َ ع ي ِ ذ � لا َ ض ْ ع َ ب م ُ ه َ قي ِ ذ ُي َ نو ُ ع ِ ج ْ ر َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َل “İnsanların kendi ellerinin kazandığı (kendi elleri ile yaptığı gayr -i meşrû’) şey’ler yüzünden karada, denizde fesad belirdi (bir takım bozulmalar meydana geldi) ki (Allâh) 31 -A'râf, 96 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 18 yaptıklarının bir kısmını (bir kısmının cez’a’sını) onlara, (dünyâda iken) tatdırsın Olur ki onlar rücû’ ederler (bu isyankâr hallerineden vaz geçip Hakk’a dönerler) ” 32    Dünyâ hayâtının temeli , suya dayandığı gibi âhiret hayâtının temeli de suya dayanır Dağ tepelerinden, orman kenarlarından, ova arklarından şırıl şırıl, tertemiz, buz gibi akıp fışkıran sular, nasıl dünyâ hayâtına güzellikler dolu bir yaşam tarzı verip bizleri ferahlatarak rahatlandırıyorsa; Cennet ırmaklarının güzelliği de Cennet’lik olan Mü’min’leri ebedî olarak ferahlatıp zevk- ü safâ kaynağı olacaktır Çünkü Cenâb -ı Hakk, Kur’â n-ı Kerîm’i nde şöyle buyurmaktadır ِ ت َا ِ ل � اصلا ا ُ ول ِ م َ ع َ و ا ُ ون َ مآ َ ني ِ ذ � لا � ن ِ ا � ِ ة �ي ِ َ � ْلا ُ ر ْ ي َ خ ْ م ُ ه َ ك ِ ئ َل ُ وا ط � ان َ ج ْ م ِ ا �ر َ ْ ن ِ ع ْ م ُ ه ُ ؤ َاز َ ج ًا َب َا َاهي ِ ف َ ني ِ ِ ل َاخ ُ ر َا ْ � َ� ْا َاه ِ ت َْ � ْ ن ِ م ِ ىر َْ � ٍ ن ْ َ ع ُ ت ط َ ى ِ ض َ ر �ا ُ ُ ْ ن َ ع ا ُ وض َ ر َ و ْ م ُ ه ْ ن َ ع ط ُ �ب َ ر َ ي ِ ش َ خ ْ ن َ م ِ ل َ ك ِ ل َ ذ "Îmân edib de güzel güzel amel (ve hareket) de bulunanlar, hiç şübhe yok ki yaratılanların en hayırlısıdı r" "Onların Rabb'leri nezdindeki mükâfâtı, altlarında ırmaklar akmakda olan Adn Cennet'leridir Hepsi de içlerinde ebedî, dâimî kalıcıdırlar Allâh bunlardan hoşnûd olmuşdur Bunlar da O'ndan hoşnûd olmuşlardır İşte bu (seâdet), Rabb'inden korkanlara mahsusdur" 33    32 -Rûm, 41 33 -Beyyine, 7- 8 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 19 Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz Târih boyunca, Cenâb -ı Hakkın , -sonsuz rahmetinin bir gereği olarak -, isyan kâr kullarını uyarmak için çeşitli musîbetlere uğrattığı her zaman ve her yerde görülen hâdiselerdendir ki bun lardan birisi de -aşağıdaki âyet -i kerîme’lerde ifâde buyurulduğu gibi - kıtlık, kuraklık ve ekonomik kırizlerdir َ ن ُ وع � ر � ض َي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ ء � ار � ضلا َ و ِ ء َاس ْا َب ْلا ِ ب َاه َل ْ ه َا َان ْ ذ َ خ َا � � ِ إ �ِ � َن ْ ن ِ م ٍ ة َي ْ ر َ ق ِ � َان ْ ل َ س ْ ر َا َام َ و نْل � َب �ُ � ُء � ار � سلا َ و ُء � ار � ضلا َان َء َابآ � س َ م ْ َق ا ُ ول َاق َ و ا ْ و َ ف َ ع � � َ ح َة َن َ س َْ لا ِ ة َئ اي � سلا َ ن َاك َ م َا َ ن ُ ور ُ ع ْ ش َي � ْ م ُ ه َ و ًة َت ْ ع َ ب ْ م ُ ه َان ْ ذ َ خ َا َف ِ ء َام � سلا َ ن ِ م ٍ ت َاك َ ر َ ب ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع َان ْ ح َت َ ف َل ا ْ و َ ق � ت ا َ و ا ُ ون َ مآ ى َ ر ُ ق ْلا َ ل ْ ه َا � نَأ ْ و َل َ و ْ ن ِ ك َل َ و ِ ض ْ ر َ� ْا َ و َ ن ُ وب ِ س ْ ك َي ا ُ ون َاك َا ِ � ْ م ُ ه َان ْ ذ َ خ َا َف ا ُ وب � ذ َ ك "Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdi isek onun halkını (peygamberlerini tanımamaları yüzünden bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka fakirlikle, şiddetle, hastalıkla (kırizle, sıkıp) yakaladık" "Sonra bu sıkıntının yerine iyilik (selâmet, bolluk, sıhhat) verdik (de, malları ve evlâtları) çoğaldı (Darlıkdan bolluğa çıkınca da, şukr edecekleri yerde) -Atalarımıza da (gâh böyle) fakirlik, şiddet, hastalık (gibi şey'ler), (gâh) iyilik, genişlik (gibi şey'ler) dokunmuşdur, (-çektiğimiz o belâlar, bizim ısyânımızdan doğma şey'ler değildir -) dediler, (ve hâdiseleri, ısyanlarına nisbet etmediler) Bunun üzerine biz de, kendileri farkına varmadan, onları ansızın tutup yakalayıverdik" Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 20 "Eğer o memleket halkı îmân edip de (küfr ve ısyandan) sakınmış olsalardı elbette üzerlerine gökden ve yerden nice bereket (hazîne) ler (ini) açardık Fakat onlar (peygamberlerini, kitâbı, dîni) yalanladılar da biz de kazanmakda oldukları (o küfür, ısyan ve diğer şey'ler) yüzünden onları tutup yakaladık" 34 ِ ت َار َ م �ثلا َ و ِ س ُ ف ْ ن َ� ْا َ و ِ ل َاو ْ م َ� ْا َ ن ِ م ٍ ض ْ ق َ ن َ و ِ ع ُ و ْ �ا َ و ِ ف ْ و َْ لا َ ن ِ م ٍ ء ْ ي َ ش ِ ب ْ م ُ ك � ن َ و ُل ْ ب َن َل َ و ط َ ني ِ ر ِ با � صلا ِ ر ا ش َب َ و � “And olsun, sizi biraz korku, (biraz) açlı k, (biraz da) mal, can ve mahsullerden yana eks iltme ile imtihân edeceğiz Sabr edenlere (lûtf-ü keremini) müjdele” 35 َ ن ُ وع ِ ج ْ ر َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ َ � ْ ك َ� ْا ِ � َاذ َ ع ْلا َ ن ُ ود َ� ْ د َ� ْا ِ � َاذ َ ع ْلا َ ن ِ م ْ م ُ ه� ن َ قي ِ ذ ُن َل َ و "Biz, o en büyük azâbdan (âhiret azâbından) önce de onlara mutlakâ yakın azâbdan (katl, esâret, kuraklık, kıtlık, salgın hastalıklar gibi dünyevî azâblardan) tatdıracağız Tâki ric'at etsinler (Küfür, şirk ve nifakdan îmâna dönüp tevbe etsinler diye) " 36 ْ لا َ و ا ر َ ب ْلا ِ � ُ دا َ س َ ف ْلا َ ر َ ه َظ ا َ ِ � ِ ر ْ ح َب او ُل ِ م َ ع ي ِ ذ � لا َ ض ْ ع َ ب م ُ ه َ قي ِ ذ ُي ِ ل ِ سا�نلا ي ِ ْيَأ ْ ت َب َ س َ ك َ نو ُ ع ِ ج ْ ر َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َل “İnsanların kendi ellerinin kazandığı (kendi elleri ile yaptığı gayr -i meşrû’) şey’ler yüzünden karada, denizde fesad belirdi (bir takım bozulmalar m eydana geldi) ki (Allâh) yaptıklarının bir kısmını (bir kısmının cez’a’sını) onlara, (dünyâda iken) tatdırsın Olur ki onlar rücû’ ederler (bu isyankâr hallerineden vaz geçip Hakk’a dönerler) ” 37 َ ن ِ م ٍ ض ْ ق َ ن َ و َ � ِ ن ا سلا ِ ب َ ن ْ و َ ع ْ ر ِ ف َ لآ َان ْ ذ َ خ َا ْ َ ق َل َ و َ ن ُ ور � ك � ذ َي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ ت َار َ م �ثلا 34 -A'râf, 94 -95 -96 35 -Bakara, 155 36 -Secde, 21 37 -Rûm, 41 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 21 ِ ه ِ ذ َ ه َان َل ا ُ ول َاق ُة َن َ س َْ لا ُ م ُ ه ْ ت َء َاج َاذ ِ إ َف ج ُ َ ع َ م ْ ن َ م َ و َ ىس ُ و ِ � ا ُ و � � � ط َي ٌة َئ اي َ س ْ م ُ ه ْ ب ِ ص ُت ْ ن ِ إ َ و ط َ ن ُ وم َل ْ ع َ ي � ْ م ُ ه َ ر َ ث ْ ك َا � ن ِ ك َل َ و ِ �ا َ ْ ن ِ ع ْ م ُ ه ُ ر ِ ئ َاط َا � � إ �أ "And o lsun ki biz Fir'avn hânedânını (küfürde isrâr etmeleri sebebi ile) , düşünüp ıbret alsınlar (da küfür ve isyandan dönüp Rabb'lerine yönelsinler) diye, yıllarca kuraklıkla, mahsûl kıtlığı ile tutup sıkdık" "Fakat onlara iyilik (bolluk, ucuzluk, sıhhat gibi güzel şey'ler) gelince: -Bu, bizim hakkımızdır - dediler Kendilerine (kıtlık ve belâ' gibi) bir fanâlık da gelirse, Mûsâ ile O'nun berâberindekilere uğursuzluk yüklerler (de onlar bizim içimizde olmasalardı bu belâ' bize gelmez) di (derler) (Ey mü'mi nler), gözünüzü açın (ve şunu iyi bilin) ki onların uğursuzluğu ancak Allâh tarafındandır Fakat çokları bilmezler" 38 إ ْ لا َ �ا َ ص َا ًابا َ ذ َ ع ٍ م ْ و َ ق ِ ب َ � َاع َت ُ �ا َ ل َ ز ْ ن َا ا َ ذ ِ ِ َ ىل َ ع ا ُ وث ِ ع ُب �ُ � ْ م ِ هي ِ ف َ نا َ ك ْ ن َ م ُ �ا َ ذ َ ع ْ م ِ ِ ل َام ْ ع َا "Allâhü Teâlâ bir topluma azâb gönderince, o toplumun içinde bulunan (iyi kötü) her ferde isâbet eder Sonra (âhiretde) herkes amellerine göre haşr olunur" 39 ُ نآ ْ ر ُ ق ْلا َ ئ ِ ر ُق ا َ ذ ِ إ َ و او ُت ِ صنَأ َ و ُ َل او ُع ِ م َت ْ سا َف َ نو َُ � ْ ر ُ ت ْ م ُ ك � ل َ ع َل ْ ر ُ ك ْذا َ و َ ر َ ك �ب ِ س ْ ف َ ن ِ � ا و ُ ُغ ْلا ِ ب ِ ل ْ و َ ق ْلا َ ن ِ م ِ ر ْ ه َْ �ا َ نو ُ د َ و ًة َ في ِ خ َ و ًاع � ر َ ض َت َ ك ْ ا َ و َ� َ و ِ لا َ ص� ِ م ن ُ ك َت َ � ِ ل ِ فا َغ ْلا َ ن “Kur’ân okunduğu zaman derhâl onu dinleyin Tâki (Allâh’ın rahmeti ile) esirgenmiş olasınız” “Rabb’ini, içinden, yalvararak ve kor karak, (fakat) yüksek olmayan bir sesle sabah akşam an, (kırâet, duâ ve benzerleri ile) Ğâfillerden olma” 40 38 -A'râf, 130 -131 39 -Riyâzü's -sâlihîn, C 3 ss 337 (1862 nolu hadîs -i şerîf) S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi, C 12 ss 301 (2119 nolu hadî s-i şerîf) Kâmil Miras Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 22 َ و ُ ه � � ِ إ ا َ ه ُ م َل ْ ع َ ي َ� ِ ب ْ ي َغ ْلا ُ ح ِ تا َ ف َ م ُه َ ن ِ ع َ و ط ِ � ا َ م ُ م َل ْ ع َ ي َ و ِ ر ْ ح َب ْلا َ و ا ر َ ب ْلا ط ُ ط ُ ق ْ س َت ا َ م َ و َ ه ُ م َل ْ ع َ ي � � ِ إ ٍ ة َق َ ر َ و ن ِ م ٍ ة �ب َ ح َ� َ و ا ٍ �ا َت ِ ك ِ � � � ِ إ ٍ س ِ با َي َ� َ و ٍ ب ْط َ ر َ� َ و ِ ض ْ ر َ�ا ِ تا َ م ُل ُظ ِ � ٍ � ِ ب � م “Ğayb’in anahtarları O’nun yanındadır Kendisnden başkası bunları bilmez Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez Yer (yüzün) ün karanlıkları içindeki tek bir tâne, yaş ve kuru (hiçbir şey’) müstesnâ olmamak üzere hepsi ap -açık bir kitâbdadır, (Levh-ı mahfûz’da veyâ İlm -i ilâhî’dedir) ” 41 ُ ي ِ لا َ ق َ م ُ َل ْ ا َ و ِ تا َ وا َ م � سلا � للا ِ تا َيآ ِ ب او ُ ر َ ف َ ك َ ني ِ ذ � لا َ و ِ ض ْ ر َ� َ ك ِ ئ َل ْ وُأ ِ ُ م ُ ه َ نو ُ ر ِ سا َْ لا “Göklerin ve yerin bütün anahtarları O’nundur Allâh’ın âyetlerine küfr edenler (yok mu?) İşte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir” 42 ُ َل ْ ا َ و ِ تا َ وا َ م � سلا ُ ي ِ لا َ ق َ م ِ ض ْ ر َ� ُ ءا َ ش َي ن َ م ِ ل َ ق ْ ز ا رلا ُ ط ُ س ْ ب َ ي ُ ر ِ ْ ق َ ي َ و ط ا ل ُ ك ِ ب ُ � ن ِ إ ٌ مي ِ ل َ ع ٍ ء ْ ي َ ش “Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur Kimi dilerse onun rızkını yayar, (dilediğininkini de) kısar Çünkü O, her şey’i çok iyi bilendir” 43    40 -A’râf, 204 -205 41 -En’âm, 59 42 -Zümer, 63 43 - Şûrâ 12 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 23 Y aratılışın gâyesi, Al lâh'a ibâd et ve ku llu kdu r Esâsına binâen , ister mü’min olsun ister kâfir olsun, ister zâlim olsun ister câhil olsun, insanın evrendeki tüm yaratıkların içindeki mevkii o kadar büyükdür ki hiç bir ni’met ile kıyâs olunması mümkün olmayan Ma’rifetü’llâh’ın ( Allâh’ı bilme ve O’na i nanma duygusunun) en yüce derecesine namzet olduğu için “Gâye -i hilkat: Yaratlışın gâyesi ” kendisidir, demekde bir sakınca yokdur 44 ٍ ّ ى َ ح ٍ ء ْ ى َ ش � ل ُ ك ِ ء َام ْلا َ ن ِ م َان ْ ل َ ع َ ج َ و ط َ ن ُ ون ِ م ْ ؤ ُ ي � َفأ "Biz her canlı şey'i sudan yarattık , (o küfr edenler) hâlâ inanmıyacaklar mı?" 45 ٍ ء َام ْ ن ِ م ٍ ة �ب َاد � ل ُ ك َ ق َل َ خ ُ �ا َ و ج ِ ِ ن ْط َب َ ىل َ ع ى ِ ش َْ� ْ ن َ م ْ م ُ ه ْ ن ِ م َف ج ِ ِ ْ � َل ْ ج ِ ر َ ىل َ ع ى ِ ش َْ� ْ ن َ م ْ م ُ ه ْ ن ِ م َ و ج ْ ن َ م ْ م ُ ه ْ ن ِ م َ و ٍ ع َب ْ ر َا َ ىل َ ع ى ِ ش َْ� ط ُء َاش َي َام ُ �ا ُ ق ُل ْ َ � ط ا ل ُ ك َ ىل َ ع َ�ا � ن ِ إ ٌ ري ِ َق ٍ ء ْ ي َ ش "Allâh her hayvanı sudan (kendilerine hâs bir sudan veyâ nutfeden) yaratdı İşte bunlardan kimi karnı üstünde yürüyor, kimi iki ayağı üstünde yürüyor, kimi de dört (ayağı) üstünde yürüyor Allâh ne dilerse yaratır Çünkü Allâh her şey'e hakkıyle kâdirdir" 46 âyet -i kerîme’lerine göre yaratılışımızın ve maddî varlığımızın aslı ve esâsı olan su, ً ة َ في ِ ل َ خ ِ ض ْ ر َ� ْا ِ � ٌ ل ِ ع َاج ا � ِ ا ِ ة َ ك ِ ئ َل َ م ْ ل ِ ل َ ك �ب َ ر َ ل َاق ْ ذ ِ ا َ و ط 44 -S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi,C 3 ss 256 Ahmed Naim 45 -Enbiyâ', 30 46 -Nûr, 45 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 24 "Hani, Rabb'in meleklere: Ben yerde muhakkak bir hal îfe yapacağım (yaratacağım) demişdi" 47 âyet -i kerîme'sine göre , "Halîfe'lik" vasfına namzet biz insanların en büyük ihtiyâcıdır Bunun için su ihtiyâcımızı karşılamadan yaşamamız mümkün değildir Bu bakımdan Allâhü Teâlâ, bizi îkâz etmek maksâdı ile, bu büyük ni’mete nankörlükde bulunmamamız için, Kur’ân -ı Kerîm’inde şöyle buyurmaktadır: ٍ � ِ ع َ م ٍ ء َا ِ � ْ م ُ كي ِ ت ْ أ َي ْ ن َ م َف ًار ْ و َ غ ْ م ُ ك ُ ؤ َام َ ح َب ْ ص َا ْ ن ِ إ ْ م ُت ْ ي َا َ ر َا ْ ل ُق "De ki: (Ey kâfirler, müşrikler, münâfıklar, fâsıklar ), Eğer suyunuz sabâh a kadar yerin dibine savulup gitse size kim akar bir su (istifâde edilmesi kolay bir su, faydalı bir su ) getirebilir? (bana) söyleyin" 48 (Elbette ki âlemlerin Rabbi olan Allâh buna kâdirdir َ و َ ل َ ن ْ ب ُ ل َ و � ن ُ ك ْ م ِ ب َ ش ْ ي ٍ ء ِ م َ ن َ ْ لا ْ و ِ ف َ و ْ �ا ُ و ِ ع َ و َ ن ْ ق ٍ ض ِ م َ ن َ � ْا ْ م َ او ِ ل َ و ْ ا َ � ْ ن ُ ف ِ س َ و � ثلا َ م َ ار ِ ت ط َ و َ ب ا ش ِ ر � صلا ِ با ِ ر َ ني � “And olsun, sizi biraz korku, (biraz) açlık, (biraz da) mal, can ve mahsullerden yana eks iltme ile imtihân edeceğiz Sabr edenlere (lûtf-ü keremini) müjdele” 49 � ن َ قي ِ ذ ُن َل َ و َ ن ُ وع ِ ج ْ ر َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ َ � ْ ك َ� ْا ِ � َاذ َ ع ْلا َ ن ُ ود َ� ْ د َ� ْا ِ � َاذ َ ع ْلا َ ن ِ م ْ م ُ ه "Biz, o en büyük azâbdan (âhiret azâbından) önce de onlara mutlakâ yakın azâbdan (katl, esâret, kuraklık, kıtlık, salgın hastalıklar gibi dünyevî azâblardan) tatdıracağız Tâki ric'at etsinler (Küfür, şirk ve nifakdan îmâna dönüp tevbe etsinler diye) " 50 ا ُ ول ِ م َ ع ا َِ � ا ُ ور َ ف َ ك ني ِ ذ � لا � ن َئ اب َن ُ ن َل َ ف ز ٍ ظي ِ ل َ غ ٍ �ا َ ذ َ ع ْ ن ِ م ْ م ُ ه � ن َ قي ِ ذ ُن َل َ و 47 -Bakara, 30 48 -Mülk, 30 49 -Bakara, 155 50 -Secde, 21 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 25 "Biz, o küfr edenlere yaptıklarını mutlakâ haber vereceğiz ve mutlakâ onlara en ağır azâbdan tatdıracağız" 51 ِ ت َْ � ْ ن ِ م ْ و َا ْ م ُ ك ِ ق ْ و َ ف ْ ن ِ م ًاب َاذ َ ع ْ م ُ ك ْ ي َل َ ع َ ث َ ع ْ ب َ ي ْ ن َا َ ىل َ ع ُ ر ِ د َاق ْلا َ و ُ ه ْ ل ُق ْ م ُ ك َ س ِ ب ْ ل َ ي ْ و َا ْ م ُ ك ِ ل ُ ج ْ ر َا ٍ ض ْ ع َ ب َ س ْ أ َب ْ م ُ ك َ ض ْ ع َ ب َ قي ِ ذ ُي َ و ًاع َي ِ ش ط "De ki: O, size üstünüzden (fırtına, şimşek, sayha, tûfan gibi) , yâhud ayaklarınızın altından (kuraklık, zelzele, kıtâl gibi) bir azâb (bir âfet) göndermeye veyâ sizi bir birinize katıp kimi nizden kiminin hıncını tatdırmaya kâdirdir" 52 َ �ا َ ص َا ًاب َاذ َ ع ٍ م ْ و َ ق ِ ب َ � َاع َت ُ �ا َ ل َ ز ْ ن َا ا َ ذ ِ إ ا ُ وث ِ ع ُب �ُ � ْ م ِ هي ِ ف َ ن َاك ْ ن َ م ُ �ا َ ذ َ ع ْلا ْ م ِ ِ ل َام ْ ع َا َ ىل َ ع 51 -Fussilet, 50 52 -En'âm, 65 Bu âyet -i kerîme'den, "De ki: Allâh size üstünüzden bir azâb göndermeye kâdirdir" kısmı nâzil olunca Rasûlü'llâh salla'llâhü aleyhi ve sellem " َ ك ِ ه ْ ج َ و ِ ب ُذ ُ وع َا : Rabb'im, Sen'in zâtına sığınırım" dedi "Yâhud ayaklarınızın altından bir azâb göndermeye kâdirdir" kısmı nâzil olunca " َ ا َ ك ِ ه ْ ج َ و ِ ب ُذ ُ وع :Rabb'im, Senin zâtına sığınırım" dedi "Yâhud fırkalarıızı birbirine katıp kiminizin hıncın ı kimini ze tatdırmaya kâdirdir" kısmı nâzil olunca da " ُ ر َ س ْي َا َاذ َ ه ْ و َا ُ ن َ و ْ ه َا َاذ َ ه Bu hafiftir, yâhu d bu kolaydır" buyurdu S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi,C 11 ss 101 (1701 nolu h ş ) Kâmil Miras Âyet -i kerîme'de üsten gönderileceği bildirilen azâb, Lût kavminin, Fil ashâbının başına taş yağdırılarak; Nûh kavminin su tûfânına tutul arak helâk olması gibi azâblardır Altdan günderilmesi bildirilen azâb da Kârûn'un sarayı ile birlikde yere batırılması, Fir'avn ve adamlarının suda boğularak helâk edilmesi gibi azâblardır Ba'zı âlimler de yukarıdan gelecek azâbı sultanlarla, pâdişahlarla ve iş başındaki büyük devlet adamlarının zulümleriyle; aşağıdan gönderi lecek azâbı da ayak takımının çapulculukları ile tefsîr etmişlerdir Bu azâblar, Allâhü Teâlâ tarafından gönderildiği i çin Rasûlü'llâh aleyhi's-selâm, - hadîs -i şerîf'de bildirildiği üzere - bu azâbdan Allâh'a sığınmışdır Âyet -i kerîme'nin ikinci kısmında ise, bir milletin birbirine zıt fikir ve inançlara sâhip olan fırkalarının büyük bir ihtiras ve ihtilâf i le birbirlerine girmeleri ve birbirlerinden intikam almaları durumu da toplumsal karg aşalığı ve anarşîyi meydana getiren en büyük bir âfet ve büyük bir azâb -ı ilâhî olarak tefsir edilmişdir Bu azâb, kulların birbirlerine saldırmaları ile meydana geldiği için Rasûlü'llâh aleyhi'selâm bu husûsda , "Bu Azâb, Allâhü Teâlânın semâdan ve arzdan gelen âfetl erinden ehvendir" buyurmuşdur Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 26 "Allâhü Teâlâ bir topluma azâb gönderince, o toplumun içinde bulunan (iyi kötü) her ferde isâbet eder Sonra (âhiretde) herkes amellerine göre haşr olunur" 53 ْ ر َ ق ِ � َان ْ ل َ س ْ ر َا َام َ و َ ن ُ وع � ر � ض َي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ ء � ار � ضلا َ و ِ ء َاس ْا َب ْلا ِ ب َاه َل ْ ه َا َان ْ ذ َ خ َا � � ِ إ �ِ � َن ْ ن ِ م ٍ ة َي ُء � ار � سلا َ و ُء � ار � ضلا َان َء َابآ � س َ م ْ َق ا ُ ول َاق َ و ا ْ و َ ف َ ع � � َ ح َة َن َ س َْ لا ِ ة َئ اي � سلا َ ن َاك َ م َان ْل � َب �ُ � ُ ه َ و ًة َت ْ ع َ ب ْ م ُ ه َان ْ ذ َ خ َا َف َ ن ُ ور ُ ع ْ ش َي � ْ م ْ ن ِ ك َل َ و ِ ض ْ ر َ� ْا َ و ِ ء َام � سلا َ ن ِ م ٍ ت َاك َ ر َ ب ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع َان ْ ح َت َ ف َل ا ْ و َ ق � ت ا َ و ا ُ ون َ مآ ى َ ر ُ ق ْلا َ ل ْ ه َا � نَأ ْ و َل َ و َ ن ُ وب ِ س ْ ك َي ا ُ ون َاك َا ِ � ْ م ُ ه َان ْ ذ َ خ َا َف ا ُ وب � ذ َ ك "Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdi isek onun halkını (peygamberlerini tanımamaları yüzünden bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka fakirlikle, şiddetle, hastalıkla (kırizle, sıkıp) yakaladık" "Sonra bu sıkıntının yerine iyilik (selâmet, bolluk, sıhhat) verdik (de, malları ve evlâtları) çoğaldı (Darlıkdan bolluğa çıkınca da, şukr edecekleri yerde) -Atalarımıza da (gâh böyle) fakirlik, şiddet, hastalık (gibi şey'ler), (gâh) iyilik, genişlik (gibi şey'ler) dokunmuşdur, (-çektiğimiz o belâlar, bizim ısyânımızdan doğma şey'ler değildir -) dediler, (ve hâ diseleri, ısyanlarına nisbet etmediler) Bunun üzerine biz de, kendileri farkına varmadan, onları ansızın tutup yakalayıverdik" "Eğer o memleket halkı îmân edip de (küfr ve ısyandan) sakınmış olsalardı elbette üzerlerine gökden ve yerden nice bereket (hazîne) ler (ini) açardık Fakat onlar (peygamberlerini, kitâbı, dîni) yalanladılar da biz de kazanmakda oldukları (o küfür, ısyan ve diğer şey'ler) yüzünden onları tutup yakaladık" 54 َ ار َ م �ثلا َ ن ِ م ٍ ض ْ ق َ ن َ و َ � ِ ن ا سلا ِ ب َ ن ْ و َ ع ْ ر ِ ف َ لآ َان ْ ذ َ خ َا ْ َ ق َل َ و َ ن ُ ور � ك � ذ َي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ ت 53 -Riyâzü's -sâlihîn, C 1 ss 337 (1862 nolu hadîs -i şerîf) 54 -A'râf, 94 -95 -96 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 27 ِ ه ِ ذ َ ه َان َل ا ُ ول َاق ُة َن َ س َْ لا ُ م ُ ه ْ ت َء َاج َاذ ِ إ َف ج َ ىس ُ و ِ � ا ُ و � � � ط َي ٌة َئ اي َ س ْ م ُ ه ْ ب ِ ص ُت ْ ن ِ إ َ و ُ َ ع َ م ْ ن َ م َ و ط َ ن ُ وم َل ْ ع َ ي � ْ م ُ ه َ ر َ ث ْ ك َا � ن ِ ك َل َ و ِ �ا َ ْ ن ِ ع ْ م ُ ه ُ ر ِ ئ َاط َا � � إ �أ "And olsun ki b iz Fir'avn hânedânını (küfürde isrâr etmeleri sebebi ile) , düşünüp ıbret alsınlar (da küfür ve isyandan dönüp Rabb'lerine yönelsinler) diye, yıllarca kuraklıkla, mahsûl kıtlığı ile tutup sıkdık" "Fakat onlara iyilik (bolluk, ucuzluk, sıhhat gibi güze l şey'ler) gelince: -Bu, bizim hakkımızdır - dediler Kendilerine (kıtlık ve belâ' gibi) bir fanâlık da gelirse, Mûsâ ile O'nun berâberindekilere uğursuzluk yüklerler (de onlar bizim içimizde olmasalardı bu belâ' bize gelmez) di (derler) (Ey mü'minler), gözünüzü açın (ve şunu iyi bilin) ki onların uğursuzluğu ancak Allâh tarafındandır Fakat çokları bilmezler" 55 İşte, bir gün gelip âhiret hayatının vukû' bulacağına inanmayarak kupkuru bir gurur ve kibir içinde, kendilerini yaratıp sayısız ni'metler veren Allâhü Teâlâ'ya teslim olup O'nun emir ve nehiyleri doğrultusunda yaşamak istemeyen kimseler, eğer azâb -ı ilâhî’ye ehemmiyet vermeden ona katlanmayı ve, َ لو ُا � لا َ ك ِ ئ ْ شا َ ني ِ ذ َ ت َ ل� � ضلا ا ُ و َ ر ِ ب َ ة ُ ْ لا ْ لا َ و َ ى َ اذ َ ع ِ ب َ � ْ لا ْ غ َ م ِ ة َ ر ِ ف ج َ ف َ ام َ ر َ ب ْ ص َا ْ م ُ ه � انلا َ ىل َ ع ِ ر “Onlar, hidâyet’i bırakıp dalâlet’i, mağfiret’e bedel azâb’ı satın almış kimselerdir Onlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar (ne kadar da dayanaklıdırlar)” 56 âyet -i kerîmesinde ifâde buyurulan Cehennem azâbına tahammül etmeyi akılları kesiyorsa, İslâm Dîni karşısında İslâm dışı sistemlere veyâ demokratik, lâik, sosyal bir görüşe sâhib 55 -A'râf, 130 -131 56 -Bakara, 175 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 28 olmakda, hakk ile bâtılı birbirine karıştırıp yaşamakda, gurur ve kibîrin esîri olmakda bir beis yokdur َ و ام َ ك ا ُ ون ِ مآ ْ م َُ ل َ لي ِ ق َاذ ِ ا ُء َاه َ ف � سلا َ ن َ مآ َام َ ك ُ ن ِ م ْ ؤ ُ ن َا ا ُ ول َاق ُ س � انلا َ ن َ مآ ط َ ا � ُ ء َاه َ ف � سلا ُ م ُ ه ْ م ُ ه � ن ِ ا َ ن ُ وم َل ْ ع َ ي � ْ ن ِ ك َل َ و "Onlara, -insanların (müslümanların) inandığı gibi siz de inanın - denilince - Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız - de rler Dikkat et ki (asıl) beyinsizler hiç şübhesiz kendileridir Fakat bilmezler" 57 âyet -i kerîme'ine göre, kimin yanılmış olduğunu anlayıp bilmek için şu âyet -i kerîmede ifâde buyurulan gerçekeri düşünmek yetmez mi? َ ام َ ح َب ْ ص َا ْ ن ِ إ ْ م ُت ْ ي َا َ ر َا ْ ل ُق ٍ � ِ ع َ م ٍ ء َا ِ � ْ م ُ كي ِ ت ْ أ َي ْ ن َ م َف ًار ْ و َ غ ْ م ُ ك ُ ؤ "De ki: (Ey kâfirler, müşrikler, fâsıklar), Eğer suyunuz sabâha kadar yerin dibine savulup gitse size kim akar bir su, (hayat kaynağınız olan kolay bir su) getirebilir? (bana) söyleyin" 58 (Elbette k i âlemlerin Rabbi olan Allâh buna kâdirdir âyet -i kerîme’sinin ve َ و َ م � َ ن َ ع َ ق ْ و ُ م � زلا َ اك َ ة ِ ا � � َ ح َ ب َ س َ ع ْ ن ُ ه ُ م َ م ْلا َ ط ر "Hiç bir toplum yokdur ki zekât vermesin de istifâdelerine karşı yağmur alıkonulmasın" ِ ا َ اذ َ َ ب َ س � انلا َ س ِ م ْلا ْ ك َ اي َ ل ُ م ِ ن ُ وع َ ق ا ْ ط ُ ر � سلا َ ام ِ ء "İnsanlar ölçeklerini eksik ölçerlerse (yaptıkları şey'lere hîle karıştırırlarsa), gökyüzünün yağmur dânelerinden mahrum bırakılırlar" 59 57 -Bakara, 13 58 -Mülk, 30 59 -S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi,C 3 ss 254 A hmed Naim Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 29 hadîs -i şerîf’lerinin ifâdesine göre, kıtlık, pahalılık , kuraklık ve kır iz gibi musîbetler, Cenâb -ı Hakk'ın vermiş olduğu sayısız ni'metlere şükürsüzlükden, insanların bozuk muâmelelerinden, fukarâ haklarına riâyet edilmeyip onların haklarının gasb edilmesinden, alış -verişlerdeki hîle ve desîselerden neş'et ettiği husûsu, şübhe götürmez gerçeklerdendir Bunun için âyet -i kerîme'de şöyle buyurulmuşdur: ٌ ي ِ َ ش َل ِ � َاذ َ ع � ن ِ ا ُْ � ْ ر َ ف َ ك ْ ن ِ ئ َل َ و ْ م ُ ك � ن َ ي ِ ز َ� َ ُْ � ْ ر َ ك َ ش ْ ن ِ ئ َل ْ م ُ ك �ب َ ر َ ن � ذ َا َت ْ ذ ِ ا َ و "Hatırlayın ki , Rabb'iniz (size) şunu bildirmişdi: And olsun, eğer bana şükr ederseniz size istediğinizden daha fazlasını bahşederim And olsun, eğer nankörlük ederseniz hiç şübhesiz benim azâbım cidden çetindir" 60 Hûd aleyhi's- selâm da, -da’vetine icâbet etmedikleri için - kuraklık gibi bir takım musîbetler ile karşılaşan kavmine şöyle diyordu: ْ د ِ ز َي َ و ًار َار ْ ِ م ْ م ُ ك ْ ي َل َ ع َء َام � سلا ِ ل ِ س ْ ر ُ ي ِ ْ ي َل ِ ا ا ُ وب ُ وت �ُ � ْ م ُ ك �ب َ ر او ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ سا ِ م ْ و َ ق ا َي َ و ْ م ُ ك ْ م ُ ك ِ ت � و ُ ق َ � ِ ا ً ة � و ُ ق َ � ِ مر ُْ � ا ْ و � ل َ و َ ت َ ت � َ و "Ey benim kavmim, Rabb'inizden mağfıret dileyiniz, sonra O'na tevbe ediniz ki, üzerinize yağmuru bol bol yağdırsın, kuvvetinize daha fazla kuvvet katsın Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin" 61 Yûnüs aleyhi's -selâm'ın kavmi hakkında da, şöyle buyurulmaktadır: َ س ُن ُ وي َ م ْ و َ ق � � ِ ا َا ُ � َا� ِ ا َاه َ ع َ ف َ ن َ ف ْ ت َن َ مآ ٌة َي ْ ر َ ق ْ ت َن َاك � ْ و َل َ ف ط َ مآ ا � م َل َان ْ ف َ ش َ ك ا ُ ون َ � َاذ َ ع ْ م ُ ه ْ ن َ ع ٍ � ِ ح َ � ِ ا ْ م ُ ه َان ْ ع � ت َ م َ و َاي ْن � لا ِ ت َ وي َْ لا ِ � ِ ى ْ ز ِ ْ لا 60 -İbrâhîm, 7 61 -Hûd, 52 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 30 "(Azâbımız gelip çattığı zaman) îmân edip de bu îmânları ken dilerine fayda vermiş bir memleket ( halkı) bulunsaydı ya (Bu, aslâ vâki' olmamışdır, hepsi îmân etmediler de helâk oldular), Ancak Yûnüs'ün kavmi müstesnâdır ki bunlar (azâb emârelerini görür görmez hemen Allâh'a yalvarıp) îmân edince kendilerinden dünyâ hayâtındaki rusvaylık azâbını üzerlerinden kaldırdık ve kendilerini daha bir zamâna kadar (yaşatıp) fâidelendirdik" 62 Şu halde ey nankör insanlar, hayatınızın en mühim ve en umûmî bir mâyesi olan su, yeryüzünden yerin altına çekilir de Allâhü Teâlâ, rahmetini kesiverir ve su kaynaklarınız kuruya kalırsa veyâ bedeninizin ve toplumunuzun suyu çekiliverir de güvendiğiniz dünyâ hayâtınız kuruyuverirse, size bir akar su, bir pınar suyu, bir kaynak suyu, bir bardak su, kim getirebilir? Hangi fert, hangi dev let, hangi fen, hangi san'at sâhibi, yer yüzünde veyâ bedeninizde o hayat kaynağı olan suyu yarata bilir? Elbetde ki o Rahmân olan Allâhü Teâlâ'dan başka hiç bir kimse yaratamaz Hakîkat bu olunca bu âlemde olup biten her ni'met, mü'mine de, kâfire de, müşrike de, fâsıka da isâbet eden bir ni'met olup O'nun sonsuz rahmetinin bir eseridir Bunun için Rahmân olan o Allâhü Teâlâ'dan başka hayat verecek, o hayâtın menbâ'ını yaratacak ve kendisine yönelip tevekkül olunacak hiç bir şey', hiç bir kimse, hiç b ir kuvvet yokdur Her şey'e hayat veren, öldüren ve dirilten ancak O'dur 62 -Yûnüs, 98 Bu konu ile ilgili olarak Sâffât sûresi (139 -148) de şöyle buyurulmuşdur: "Yûnus da hiç şübhesiz gönderilen Peygamberlerden idi" "Hani O, (tehdîd ettiği ilâhi azâb gelmeyince) dolu bir gemiye kaçmışdı" "Derken kur'a çekmiş (ler) di de mağlublardan olmuşdu" " (Cenâb -ı Hakk'dan izinsiz gittiğinden dolayı) kınanmış bir halde iken kendisini hemen balık yutmuşdu" "Eğer çok tesbîh edenlerden olmasaydı" "Her halde (insanların) tekrâr dirilecekleri güne kadar onun karnında kalır dı" "İşte biz O'nu, kendisi de hasta olarak, açık bir yere (çıkarıp) bırakdık" "Üzerine sâkı olmayan kabak nev'inden (gölgelik) bir nebat bitirdik" "O'nu yüz bine Peygamber gönderdik Hattâ artıyorlardı da" "Nihâyet O'na îmân etdiler de kendilerini bir zamâna kadar geçindirdik" Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 31 Bu bakımdan O'nun rahmetinden ve yardımından başkasına dayananlar, O'na yönelip O'na gitmek istemiyenler, dünyâda ve âhiretde büyük bir dalâlet içindedirler Bunun böyle olduğun u O'nun rahmeti eseri olan o hayat suyunun kesildiği zaman anlayacaklardır Faka o zaman da iş işten çokdan geçmiş olacakdır    Allâhü Teâlâ'ya yönelip O'na kulluk yapmamakda israr eden toplumlar hakkında Allâhü Teâlâ'nın intikâmı çok şiddetli ve süreklidir ki bunlardan bir tanesi şöyledir: Dâvûd aleyi's-selâm zamânında Kızıl Deniz sâhilinde bulunan "Eyle" ismindeki güzel bir şehirde oturan Benî İsrâil toplumu hakkında vukû' bulan şu hâdise, Allâhü Teâl'a'nın emir ve nehiylerine ehemmiyyet vermeyerek isyanlarında devam eden insanlara büyük bir ibret levhası olarak insanlığın önüne serilmektedir: Çünkü bu şehir halkı balık avlamak ve satmakla geçimlerini te'mîn ederlerdi Cenâb -ı Hakk, bu toplumu imtihan etmek için onlara Cumatrtesi gününe saygı göstermelerini ve Cumartesi günü balık avlamalarını yasak ederek diğer günleri serbest bırakdı Onlar da bu emri yerine getireceklerini ve o güne ta'zîm edeceklerini Dâvûd aleyhi's-selâm'a söz verip ahidleştiler 63 Fakat verdikleri bu sözde durmaya rak gizlice ahidleini bozdular Sâhil kenarına gizlice havuzlar yapıp arklar kazarak balıklar buraya dolunca önünü kapattılar Bir gün sonra da onları avlayarak yakaladılar ve bu işi de bir takım hîleler ile yaptılar Şeytan da onların yaptıkları hîlelerin iyi ve doğru bir hareket olduğunu telkin ederek " Sizler balığın avından değil, yemesinden nehy olundunuz Onları yakalayıp satabilirsiniz" diyerek onları aldatdı Çünkü -ilâhî bir hıkmet olarak - Cumartesi günleri balıklar akın akın buraya gelir, suyun 63 - Pazar günü Hristiyanlar için, Cum'a günü de Müslümân'lar için bir bayram günüdür ki Cuma saatinde alış -veriş yapmak haramdır Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 32 yüzünde elle tutulabilecek kadar suyun üzerinde çokca gürünür, diğer günler az gelirlerdi Allâhü Teâlâ' da onları -bu hallerinden vaz geçmeleri için - şiddetli bir azâb ile veyâ yoksulluk ile kıvrandıran bir azâb ile azâblandırdı Buna rağmen onlar yine bu huylarından vaz geçmedikleri gibi büsbütün azdılar Her fenalığı çekinmeden, sakınmadan yapmaya devam etdiler Bunları yapmakdan vaz geçmeleri ve Allâhü Teâlâ'nın emir ve nehiylerine uymaları için yapılan va'z ve nasîhatları da dinlemedikleri gibi bu nasîhatleri yapanlara karşı da düşmanlıklarını artırdılar Bunun üzerine Allâhü Teâlâ da onlar hakkında "Hor ve zelîl maymunar olun" buyurarak sûretlerini maymun sûretine tebdîl buyurdu 64 Büyük müfessirlerden Beyzâvî'nin beyânına göre, bu isyankâr halle rine devam eden kimselere va'z- u nasîhatde bulunan kimseler, bunların başına büyük bir felâket gelebileceğini düşünerek âsîlerle kendi mahalleleri arasına bir duvar yaparak mahallelerini ayırıp bir kapıdan işlemeye başladılar ve onları kendi hallerine bırakdılar Bir gün âsîlerin dışarı çıkmadığını görünce merak ederek gidip baktılar ki hepsi de maymun olmuşlar Böyle bir durum ile karşılaşınca Maymun olanların içindeki akrabalarını tanımadılar Fakat akrabaları olan maymunlar onları tanıdığından yanlarına gelip elbiselerini koklamaya ve ağlamaya başladılar Onlara va'z -ü nasîhat edenler de "Biz size yasak edilen şey'leri yapmakdan vaz geçin demedik mi?" dediler Onlar da başları ile tasdîk etdiler Bu hal üç gün devam etdikden sonra maymun olan âsîlerin hepsi helâk olup gitmişdir 65 Bu hususda üç kavil vardır: 1- Burada işâret edildiği gibi hepsi de helâk olup gitmişlerdir 2- Kendileri insan şeklinde olduğu halde maymunlar gibi sefil ve perişan olup ömürlerini tamamlayınca helâk olup gitmişlerdi r 64 -Hak Dîni Kur’ân Dili Türkçe Tefsir,C 4 ss 2313 Elmalılı M Hamdi Yazır Hulâsatü’l -Beyân fî Tefsîri’l -Kur’ân,C 1 ss 146 Mehmet Vehbi 65 -Hulâsatü’l -Beyân fî Tefsîri’ l-Kur’ân,C 5 ss 1790 Mehmet Vehbi Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 33 3- Şeklen ve sûreten maymun olup nesilleri, sefil ve perîşan bir şekilde kıyâmete kadar devam edip gidecekdir ki isyankâr Yahûdiler hakkındaki âyet -i kerîmelerin ifâde etdiği ağır hukümler bu husûsu te'yîd eder gibidir Aynı hâdiseye işâretle, Mâide sûresi'in (60) ncı âyet -i kerîmesinde de şöyle buyurulmaktadır: ِ ّللا َ ن ِ ع ًة َبو ُث َ م َ ك ِ ل َ ذ ن ِ م � ر َ ش ِ ب م ُ ك ُئ اب َ نُأ ْ ل َ ه ْ ل ُق ط َ ل َ ع َ ج َ و ِ ْ ي َل َ ع َ ب ِ ض َ غ َ و ُ ّللا ُ َن َ ع � ل ن َ م َ تو ُ غا � طلا َ َب َ ع َ و َ ري ِ زا َن َ ْ لا َ و َ ة َ د َ ر ِ ق ْلا ُ م ُ ه ْ ن ِ م ط ُ وأ َ ش َ ك ِ ئ َل ِ لي ِ ب � سلا ِ ءا َ و َ س ن َ ع � ل َ ضَأ َ و ًانا َ ك َ م � ر "De ki: Allâh katında bir cezâ' olmak bakımından bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allâh'ın kendisine lâ'net etdiği ve aleyhinde gazâb etdiği, içlerinden maymunlar, domuzlar yapdığı kimseler ile şeytana tapanlardır ki işte bunların yeri daha kötü ve dümdüz yoldan daha sapıkdır" 66 ا َِ � َ ك ِ ل َذ ََ � ْ ر َ م ِ ن ْبا ى َ سي ِ ع َ و َ دو ُ وا َ د ِ نا َ س ِ ل ى َل َ ع َ لي ِ ئا َ ر ْ س ِ إ ِ � َب ن ِ م ْاو ُ ر َ ف َ ك َ ني ِ ذ � لا َ ن ِ ع ُل او َ ص َ ع َ نو ُ َت ْ ع َ ي ْاو ُنا َ ك � و "İsrâil oğullarından olub da küfr edenlere Dâvûd'un da, Meryem oğlu Îsâ'nın da diliyle lâ'net olunmuşdur Bunun sebebi ısyân etmeleri ve ifrâta sapmaları idi" 67 Böyle bir toplum Allâhü Teâlâ'ya verdikleri sözde durmaları lâzım geldiği halde sözlerinde durmadılar Ahde vefâ' etmediler Bunun netîcesi olarak da insanlar için en mühim bir vasıf olan ilim ve idrakden mahrûm edilerek maymun kılıklı sefil ve şaşkın bir hâle geldiler ki buna "Mesih: َ ا ْ ل َ م ِ س ُ خ " denir Bu hâdise üzerine bu toplum, zâhiren ve bâtınen kuyruklu b irer maymun mu oldular? Yoksa zâhiren ve sûreten insan, fakat bâtınen ve ma'nen maymun gibi mi oldular? Bu hususda iki kavil vardır: 66 -Mâide, 60 67 -Mâide, 78 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 34 1- Müfessirlerin ekseriyyetine göre, tam bir mesih ile zâhiren ve sûreten ve ma'nen kuyruklu birer maymun oldular 2- Bir kısım müfessirlere göre de zâhiren ve sûreten insan, fakat bâtınen ve ma'nen maymun gibi oldular ki zamânımızın zihniyyetine bu daha uygun görülüyor Bu ikinci görüşe göre, böyle âsî bir toplumun bir çok hayvan sûretleri içerisinde maymun sûretine mesh edilmeleri, bâtınen ve manen bir meshin meydana geldiğini ifâde etmektedir Çünkü insan ile maymun arasındaki hakîki fark, kıl ve kuyruk değil, akıl, mantık ve ahlâk farkıdır Maymunun bütün hüneri, taklid kâbiliyyetindedir İnsan ne hareket yaparsa onu gören maymun onu aynen taklid eder İşte böyle bir taklid keyfiyyeti, maymunu insana âdetâ yaklaştırır Halbuki maymunun önünde günlerce ateş yaksanız, sonra o maymunu bir kıra götürseniz, yanına da kibrit, odun, kömür koysanız, o üşüdüğü zaman veyâ ateşe ihtiyaç duyduğu zaman bunları bir araya getirip bir ateş yakarak ısınmasını veyâ ateş ihtiyâcını gidermeyi düşünemez Bu kadarcık bir düşünme, bir mantık ve idrak kâbiliyyeti gösteremez İşte ma'nevî inançları meshe, değişikliğe uğramış insanların hâli de böyledir Böyle kimseler, kör bir taklidden başka bir şey' yapamazlar ve hayvânî hislerinden, duygularından başka bir his ve duygu da ortaya koyamazlar Böyle kimseler, görünüşte insan gibidirler, fakat hakîkatde birer maymundan başka bir şey' değildirler Fındığı kırar yer ama bir fındık ağacı dikib de ondan istifâde etmesini idrak edip düşünemez 68    Kendi istekleri doğrultusunda hakk ve hakîkate kulak vermek istemeyen kimselerin bu kötü hâlini, şu âyet -i kerîme de açıkca ifâ de etmektedir: 68 -Hak Dîni Kur’ân Dili Türkçe Tefsir, C 1 ss 378 -379 Elmalılı M Hamdi Yazır Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 35 َ ل َ و َ ق َ ذ ْ ْ ا َ ر َ ان �ن َ ه َِ � َ ك َ م ً ا� ِ ث ِ ْ �ا َ ن ِ م ْ ا َ و ا ن ِ � ْ ن ِ س ز ُ َ ل ُ ق ْ م ُ ول ْ ف َ ي � ٌ � َ ق ُ وه ِ � َ ن َ ا ز َ و ُ َ ل � ٌُ � ْ ع َا ْ م ِ � َ نو ُ ر ِ ص ْ ب ُ ي َ ا ز ُ َ ل َ و آ ْ م ذ َ ا ُ وع َ م ْ س َي � ٌ ن َ ن ِ � َ ا ط ُ ؤا َ ل َ ك َ ك ِ ئ ْ ا ْ ن َ� َ اع ِ م ْ ل َب � ل َ ض َا ْ م ُ ه ط ا ُ ؤ َ ل َ ك ِ ئ ُ ه ْ لا ُ م َ اغ ُ ول ِ ف َ ن "And olsun ki biz ins- ü cinden bir çoğunu (kendi istekleri doğrultusunda) cehennem için yaratmışızdır Onların kalbleri vardır, bunlarla idrâk etmezler; gözleri vardır, bunlarla görmezler; kulakları vardır, bunlarla işitmezler Onla r dört ayaklı hayvanlar gibidir Hattâ daha sapıkdırlar Onlar gaflete düşenlerin ta kendileridir" 69 ُ س َ ر ى َل َ ع ُ َت َني ِ ك َ س ُ � للا َ ل َ زن َ أ َف ِ ة �ي ِ ل ِ ها َْ �ا َة �ي ِ َ � َة �ي ِ م َْ لا ُ م ِِ �و ُل ُ ق ِ � او ُ ر َ ف َ ك َ ني ِ ذ � لا َ ل َ ع َ ج ْ ذ ِ إ ِ ِ لو َ � ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْلا ى َل َ ع َ و ْ م ُ ه َ م َ ز ْلَأ َ و ى َ و ْ ق � تلا َة َ م ِ ل َ ك ا َ ه َل ْ هَأ َ و ا َِ � � ق َ حَأ او ُنا َ ك َ و ط ا ل ُ ك ِ ب ُ � للا َ نا َ ك َ و ا ً مي ِ ل َ ع ٍ ء ْ ي َ ش ع “O küfr edenler kalblerine o taasubu, o câhillik tassubunu yerleştirdiği sırada idi ki hemen Allâh, Rasûl’ünün ve Mü’min’lerin üzerine ma’nevî kuvvesini indirdi, onları takvâ sözü (Kelime- i şehâdet) üzerinde durdurdu Onlar da buna çok lâyık ve buna ehil idiler Allâh her şey’i hakkıyle bilendir” 70 Bu âyet -i kerîme’deki “Takvâ sözü” nün ma’nâsı, Abdü’l - Azîz Ed -Debbâğ Hazretlerine “Müslümân olmazdan evvel bir kimse takvâya nasıl çok lâyık ve ehil olabilir?” diye sorulunca, 69 -A'râf, 179 îmân etmeyenlerin, hayvanlardan da aşağı bir durumda olmaları husûsu, üzerinde durulup ıbret alınması gereken bir konudur ki inanmayan insanlar, hay vanların şu özelliklerine bile sâhip değildirler Çünkü hayvanla r, 1-Kendi yaratılışlarına göre, -bir çok âyet -i kerîmede belirtildiği üzere - Cenâb -ı Hakk'ı tesbîh ve tenzîh ederek O'na ibâdet ed erler 2-Fıtrat ve yaratılış özelliklerinden dışarı çıkmazlar Ne için yaratılmış iseler o görevi yaparlar 3-Seçebildikleri kadar menfaat ve zarar veren şey'leri seçerler Menfaat verenleri alırlar, zararlı olanları terk ederler 4-Kendi ya ratılış özelliklerini değiştirmek sapıklığına düşmezler Hak Dîni Kur'ân Dili Türkçe Tefsir, C 4 ss 2336 Elmalılı Hamdi Yazır 70 -Fetih, 26 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 36 “Bu, mahlûkların yaratılmalarından evvel geçmiş olan va’d ve kazâ’ -i ilâhî’dir ” cevâbı vermişdir ki bu ifâde, ( Kendi istekleri doğrultusunda) ifâdesini, daha açık bir şekilde açıklayıp gözler önüne sermektedir 71 Eyle halkı hakkındaki bu konuyu anlatan âyet -i kerîmelerden ba'zıları şöyledir: ِ ر ْ ح َب ْلا َة َ ر ِ ض َاح ْ ت َن َاك ِ � � لا ِ ة َي ْ ر َ ق ْلا ِ ن َ ع ْ م ُ ه ْ ل َ ئ ْ سا َ و م ِ � َ ن ُ و ْ ع َ ي ْ ذ ِ إ ْ م ِ هي ِ ت ْا َت ْ ذ ِ إ ِ ت ْ ب � سلا َاتي ِ ح ُ ن َ ن ُ وت ِ ب ْ س َي � َ م ْ و َ ي َ و ًاع � ر ُ ش ْ م ِ ه ِ ت ْ ب َ س َ م ْ و َ ي ْ م ُ ه � ْ م ِ هي ِ ت ْا َت � ج ْ م ُ ه ُ ول ْ ب َ ن َ ك ِ ل َ ذ َ ك ا ُ ون َاك َا ِ � َ ن ُ وق ُ س ْ ف َ ي ً ام ْ و َ ق َ ن ُ وظ ِ ع َت َِ � ْ م ُ ه ْ ن ِ م ٌة � م ُا ْ ت َل َاق ْ ذ ِ إ َ و � ِ ن ًا ي ِ َ ش ًاب َاذ َ ع ْ م ُ ه ُ ب ا ذ َ ع ُ م ْ و َا ْ م ُ ه ُ ك ِ ل ْ ه ُ م ُ �ا ط َ ر ِ ذ ْ ع َ م ا ُ ول َاق َ ن ُ وق �ت َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َل َ و ْ م ُ ك اب َ ر َ � ِ إ ً ة "(Habîbim) onlara (Yahûdî'lere) denizin yakınında, (sâhilde) ki o kasaba (nın hâlini ve ehâlîsinin başına gelenleri) sor, (Benî İsrâîl bu hâdiseyi çok iyi bilirler Hani onlar (Eyle halkı), Cumartesi gününü n hurmetini (haramlığını) ihlâl ederek haddi aşmışlardı Çünkü Cumartesi ta'tîli yaptıkları gün, balıklar (bir emr-i ilâhi gereği) akın akın meydana çıkarak yanlarına geliyor (onların tama'larını artırıyor) du Cumartesi ta'tîli yapmayacakları gün ise gelmiyordu İşte biz, itâatden çıkmakda olduklarından dolayı kendilerini böylece imtihân ediyorduk" "H ani içlerinden bir ümmet, (bir topluluk): -Allâh'ın kendilerini (dünyada) helâk edici veyâ kendilerini (âhiretde) çetin bir azâb ile azâblandırıcı olduğ u bir kavme (bir topluma), ne diye öğüd veriyorsunuz? - dediği zaman, onlar (o va'z edenler) de: -Rabb'inize özür (dilemeye yüzümüz olsun) için Umulur ki sakınırlar - demişlerdi" 72 71 -Kur’ân -ı Hakîm ve Meâl -i Kerîm,C 3 ss 921 (58 nolu dip not) Hasan Basri Çanta y 72 -A'râf Sûresi, âyet 163 -164 Bu âyet -i kerîmede açıkça bildirildiğine göre, bu şehir halkı iki gurup idi Bunlardan bir kısmı, fâsık ve mütecâvizler gurûbu idi Diğer bir kısmı da dindar ve sâlih kimseler Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 37 ا ِ ن َ ع َ ن ْ و َ ه ْ ن َ ي َ ني ِ ذ � لا َان ْ ي َ ْ� َا ِ ِ ب ا ُ ور ا ك ُذ َام ا ُ وس َن ا � م َل َ ف َ خ َا َ و ِ ءو � سل ا ُ وم َل َظ َ ني ِ ذ � لا َان ْ ذ ٍ � َاذ َ ع ِ ب َ ن ُ وق ُ س ْ ف َ ي ا ُ ون َاك َا ِ � ٍ سي ِ ئ َب ُ ْ ن َ ع ا ُ و ُ � َام ْ ن َ ع ا ْ و َ ت َ ع � ام َلف َ ن ِ ئ ِ س َاخ ًة َ د َ ر ِ ق ا ُ ون ُ وك ْ م َُ ل َان ْ ل ُ ق "Vaktâki onlar artık yapılan va'zları unutdular Biz de kötülükden vaz geçirmekde sebât edenleri selâmete çıkardık Zulm edenleri de yapmakda oldukları fısklar yüzünden şiddetli bir azâb ile yakaladık" gurûbu idi Fakat bu ikinci gurup fasık ve mütecâvizl eri bu çirkin davranışlarından vaz geçiremiyorlar ve hiç bir nasîhatı dinletemiyorlardı Bunlar da kendi aralarında iki kısım olmuşlardı Bir k ısmı acı tatlı, zor kolay her yolu deniyerek onları kötü hallerinden vaz geçirmeye, çeşit li hakâretlere rağmen emr-i bi'l- ma'r ûf ve nehy -i ani'l-minker ’de bulunarak nasihat etmeye çalışıyorlardı Fakat sözlerinin te'sîr etmeyişini görünce sükût ederek bir ken ara çekilmişler ve halka va'z-ü nasîhetde bulunmaya devam eden daha gayretli ilim adamla rına gelerek "Niçin va'z-ü nasîhat ediyorsunuz? Allâhü Teâlâ bu kavmi ya helâk e decek veyâ şiddetli bir azâb ile azâb edecek Böyle bir hâle müstehak olanla ra va'z-ü nasîhat te'sîr etmez Bunun için sizin va'z -ü nasîhatlerinizin bir faydası yokdur" derlerdi Va'z- ü nasîhat edenler de "Sizin Rabb'inize bizim tarafımızdan özür olması için va'z- ü nasîhat yapıyoruz Va'z -ü nasîhatimizin te'sîr etmeyişinden de aslâ me'yûs değiliz Çünkü görevimizi yapıyoruz Belki bizim va 'z-ü nasîhatimiz te's'ir eder de haram olan şey'leri yapmakdan geri kalırlar" diye cevâb verirlerdi Netîcede âsîler, yapılan va'z -ü nasîhatleri unutup aldırış etmediler Büyük bir kib ir ve gurûr ile isyanlarına devam etdiler Allâhü Teâlâ da, kötülüklerden nehy ederek emr-i bi'l- ma'rûf ve nehy -i ani'l-münker’ de bulunanl ara necât verip kurtuluşa erdirdi Yapılan nasîhatleri kabûl etmeyip isyanlarına devam edenleri de (fakirlik ve yoksulluk gibi) şiddetli bir azâb ile muâheze etdi Fakat yine kibir ve gurûr ile büyüklük taslayarak isyanlarına devam etdikleri için onlara "Hor ve zelîl olarak maymunlar olun" dedi Bu konu, Tefsîr -i Hâzin'de, üç türlü tefsîr edilmişdir ki şöyledir: Birinci fırkadan olanlar, yasak edilen şey'leri yaparlar , Cumartesi günü balık avlarlar, yerler, satarlar, hattâ sâhilin kenarına havuzlar yapa rak Cumartesi günü balıklar içine dolunca ağzını kaparlar, pazar günü de bu balıkları toplarlardı İkinci fırkadan olanlar, bunların bu hâline sükût ed rerek ses çıkarmazlar, fakat kendileri de yasak edilen şey'leri yapmazlardı Üçüncü fırkadan olanlar ise, yasak edilen şey'leri yapmadı kları gibi yapanlara da va'z- ü nasîhat ederek yapmamalarını söylerler, onları bu yanl ış yollardan döndürmeye çalışırlardı Buna karşılık ikinci fırka da "Helâk olacak veyâ azâb görecek bir topluma niçin va'z -ü nasîhat ediyorsunuz? Emeğinize yazık değil mi?" derlerdi Onlar da "Cenâb-ı Hakk nazarında ma'zûr olmak için emr -i bi'l-ma'rûf ve nehy -i ani'l- münkerde bulunuyoruz" cevâbını verirlerdi Bu sûretle de dîni görevlerini yapmakda kusûr etmemeye çalışırlardı Netîcede, âsî guruplar helâk oldu, va'z -ü nasîhatde bulunanlar necat buldu Sükût edenler de kalbleri ile buğz edip -emr-i bi'l- ma'rûf ve nehy -i ani'l-münker- farzı kifâye olduğu için kurtulmuş olabilecekleri görüşü gâlib olmuşd ur Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 38 "Bu sûretle onlar (kibir ve inatları yüzünden) serkeşliğe devam ederek yasak edileni yapmakda ısrâr edince kendilerine: -Hor ve zelîl maymunlar olun - dedik" 73    Aynı konuya işâretle Bakara sûresi’nde de, şöyle buyurulmaktadır: ِ ت ْ ب � سلا ِ � ْ م ُ كن ِ م ْاو َ َت ْ عا َ ني ِ ذ � لا ُ م ُت ْ م ِ ل َ ع ْ َ ق َل َ و ً ة َ د َ ر ِ ق ْاو ُنو ُ ك ْ م َُ ل ا َن ْ ل ُ ق َ ف َ � ِ ئ ِ سا َ خ ج ِ َ ً�ا َ ك َن ا َ ها َن ْ ل َ ع َ ج َف َ ا َ ْ � َ ب ِ ل ًة َظ ِ ع ْ و َ م َ و ا َ ه َ ف ْ ل َ خ ا َ م َ و ا َ ه ْ ي َ َي َ � ِ ق �ت ُ م ْ ل "And olsun, içinizden Cumartesi günü (ne saygı göstermek) hakkında (ki dînî emri) tanımayıp geçen (Eyle'li) ler (in başına gelenler) i her halde bil (ib öğren) mişsinizdir İşte biz onlara -Hor v e zelîl maymunlar olun - dedik" "Bunun için onu (bu kıssayı), hem önündekilere (hâzır olanlara), hem de ardındakilere (sonra geleceklere) ıbret verici bir cezâ', takvâya erenlere de bir öğüt yaptık" 74 Allâhü Teâlâ’nın emir ve nehiylerine uymayan toplumların uğradıkları felâketlere örnek olarak bir Hadîs -işerîf’de de şöyle buyurulmuşdur: ُ ف ِ ق َ ْ ت ُ ا � م ٌ ة ِ م ْ ن َ ب ِ � ِ ا ْ س َ اري ِ ئ َ ل َ � ُ ي ْ َ ر َ ام ي َ ف َ ع َ ل ْ ت َ و ِ ا ا � َ � ُ ا َ ار َ اه ِ ا � � ْ لا َ ف ْ ا َ ر ِ ا َ اذ ُ و ِ ض َ ع َ ل َ ا َ ا ْ ل َ اب ُ ن ْ ا ِ � ِ ب ِ ل ْ َ � َ ت ْ ش َ ر ْ � َ و ِ اذ َ ا ُ و ِ ض َ ع َ ل َ ا َ ا ْ ل َ اب ُ ن � شلا ِ ءا َ ش ِ ر َ ب ْ ت “Benî İsrâîl’den bir kavim (mesh olunup) beşer târihinden silindi, yok oldu Bilinmez ki, o kavim ne (fenâlık) işlemiştir Ben zannetmem ki, o ümmet fâreden başka bir şey’e mesh ve tahvîl edilmiş olsun Çünkü fâre (içsin) diye (bir yere) deve sütü konulursa, onu içmez de koyun sütü konulursa onu içer” 75 73 -A'raf, 165-166 74 -Bakara, 65-66 75 -S:B:M Tecrîd -i Sarîh Tercemeci,C 9 ss 68 (1364 nolu h ş ) Kâmil Miras Mesh: Günahkâr bir kavmin Allâhü Teâlâ tarafından toptan maymun, domuz gibi bir hayvan cinsine kalb ve tahvîl edilmesidir ki, geçmi ş ümmetler arasında vukû’ bulm uşdur Hadîs -i şerîf’de haber verilen hâdise de onlardan birisidir Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 39 َ ي َل َ ك �ب َ ر َ ن � ذ َا َت ْ ذ ِ إ َ و ِ � َاذ َ ع ْلا َء ُ وس ْ م ُ ه ُ م ُ وس َي ْ ن َ م ِ ة َ م َي ِ ق ْلا ِ م ْ و َ ي َ � ِ إ ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع � ن َث َ ع ْ ب ط ِ � َاق ِ ع ْلا ُ عي ِ ر َ س َل َ ك �ب َ ر � ن ِ إ ج � ن ِ إ َ و ٌ مي ِ ح َ ر ٌ ر ُ وف َغ َل ُ ًا َ � ُا ِ ض ْ ر َ� ْا ِ � ْ م ُ ه َان ْ ع � ط َق َ و ج َ ك ِ ل َ ذ َ ن ُ ود ْ م ُ ه ْ ن ِ م َ و َ ن ُ و ِ ل َا ّ صلا ُ م ُ ه ْ ن ِ م ز ْ م ُ ه َان ْ و َل َ ب َ و َ ن ُ وع ِ ج ْ ر َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ ت َائ اي � سلا َ و ِ ت َان َ س َْ لا ِ ب "(Habîbim, şunu da onlara haber ver ki): O vakit Rabb'in, onları n (Yahûdî'lerin) üzerine, kıyâmet gününe kadar kendilerini en kötü azâba dûçar edecek kimseler göndereceğini yeminle i'lâm (ve hukm) etdi Şübhe yok ki Rabb'in (âsîler hakkında) cezayı çabuk verendir (Bununla berâber) muhakkak ki O, (Rabb'ine yönelip tevbe istiğfâra yönelen kulları hakkında da) Ğafûr ve Rahîm'dir "Onları (Yahûdî'leri) , -kimi salâh erbâbı (verilen ni'mete şukr edici) , kimi (küfür ve fıskda devam etdikleri için) bu (salâhdan) aşağı ümmetler (toplumlar) olmak üzere - perîşan bir sûretde yer yüzüne dağıtdık Onları hem iyi, hem fenâ haller ile (hasenât ve seyyiât ile) imtihâna çekdik ki (gözlerini açıp iyiliğe) dönsünler" 76 Bu ve buna benzer âyet -i kerîmeler gösteriyor ki Cenâb -ı Hakk, her milleti, her toplumu, her şahsı, her iki cihe tle ya’nî îmân ve itâat yolunu veyâ küfür ve şirk yolunu seçmekle imtihân eder Bunun için bu gibi âyet -i kerîmelerde ifâde buyurulan hâdiseleri göz önünde bulundurarak Cenâb -ı Hakk'ın vermiş olduğu ni'metlere şukr etmek ve belâ'lara sabr etmek sûretiyle kulluğumuzu ifâde etmek dînî görevlerimizdendir Aksi takdirde, إ ْ لا َ �ا َ ص َا ًابا َ ذ َ ع ٍ م ْ و َ ق ِ ب َ � َاع َت ُ �ا َ ل َ ز ْ ن َا ا َ ذ َ م ُ �ا َ ذ َ ع ا ُ وث ِ ع ُب �ُ � ْ م ِ هي ِ ف َ نا َ ك ْ ن ْ م ِ ِ ل َام ْ ع َا َ ىل َ ع Fâre, deve sütü içmez de, koyun sütü içer fıkrası, Benî İsrâîl’den olan bir kavmin fâreye tahvîl olunduğunun bir delîlidir Çünkü deve nin eti ve sütü, Benî İsrâil’e Allâhü Teâlâ tarafından haram kılınmıştı 76 -A'râf, 167 -168 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 40 "Allâhü Teâlâ bir topluma azâb gönderince, o toplumun içinde bulunan (iyi kötü) her ferde isâbet eder Sonra (âhiretde) herkes amellerine göre haşr olunur" 77 Hadîs -i şerîf’inde belirtilen netîcelere katlanmak mecbûriyetine kalırız Kezâ ِ َ � ْ ك َ� ْا ِ � َاذ َ ع ْلا َ ن ُ ود َ� ْ د َ� ْا ِ � َاذ َ ع ْلا َ ن ِ م ْ م ُ ه� ن َ قي ِ ذ ُن َل َ و َ ن ُ وع ِ ج ْ ر َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َل "Biz, o en büyük azâbdan (âhiret azâbından) önce de onlara mutlakâ yakın azâbdan (katl, esâret, kıtlık, salgın hastalıklar gibi dünyevî azâblardan) tatdıracağız Tâki ric'at etsinler (Küfür, şirk ve nifakdan îmâna dönüp tevb e etsinler diye) " 78 ُ ور َ ف َ ك ني ِ ذ � لا � ن َئ اب َن ُ ن َل َ ف ا ا ُ ول ِ م َ ع ا َِ � ز ٍ ظي ِ ل َ غ ٍ �ا َ ذ َ ع ْ ن ِ م ْ م ُ ه� ن َ قي ِ ذ ُن َل َ و "Biz, o küfr edenlere yaptıklarını mutlakâ haber vereceğiz ve mutlakâ onlara en ağır azâbdan tatdıracağız" 79 َ س ِ ْ � َ ت � ر َ م ْ م ُ ه ُ ب ا ذ َ ع ُ ن ٍ مي ِ ظ َ ع ٍ � َاذ َ ع َ � ِ إ َ نو � د َ ر ُ ي �ُ � "Biz onları iki kerre azâba uğratacağız Sonra da onlar, daha büyük bir azâba döndürüleceklerdir" 80 âyet -i kerîme' leri, bu husûsun açık bir ifâdesidir Buradaki iki kerre azâbdan maksad, birinin dünyâda iken - hastalık, rüsvaylık, kıtlık, katl, esâret, düşman istilâsı ve benzeri şey'ler gibi- türlü türlü sıkıntılar olduğu; diğerinin de kabir azâbı olduğu; âhiret azâbının ise bunlardan daha şiddetli ve sürekli bir şekilde olacağı ifâde edilmişdir 81 77 -Riyâzü's -sâlihîn, C 3 ss 337 (1862 nolu hadîs -i şerîf) Sahîh -i Buhârî Muhtasarı Tecrîd -i Sarîh Tercemesi, C 12 ss 301 (2119 nolu hadîs -i şerîf) Kâmil Miras 78 -Secde, 21 79 -Fussilet, 50 80 -Tevbe, 101 81 - Enes ibn- i Mâlik radıye'llâhü anh 'ın rivâyetine göre, Rasûlü'llâh sallâ'llâhü aleyhi ve sellem , Tebük Seferi'nden sonra bir cum'a günü hutbe îrad etmek üzere ayağa kalkdığı zaman, kendisine vahy ile bildirilen münâfı klardan ba'zılarına, Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 41  Bütün bu hakikatler karşısında bizlere düşen görev, Yüce Rabb’imizin bizlere vermiş olduğu sayısız ni’metlerin en önemlilerinden biri olan su ni’metine karşı nankörce bir davranışda bulunmayarak onu gereği gibi kullanmak ; her an Rabb’imize şukr ederek olumsuz bir imtihân haline düşmemek; hayat kaynağımız olan suyun ve yağmurun -Rabb’imize yönelip O’na lâyık bir kul olabilmemiz için - elimizden alınarak bir imtihân hâline düşmemekdir Kusurlarımız olduğu zaman da derhâl O’na yenelerek -yağmur duâsında olduğu gibi - afv ve mağfiret edilmemizi niyaz edip tekrar su ni’metine kavuşmamız için yalvarıp yakarmaktır Yâ Rabb, bizleri dünyâda ve âhiretde su ni’metlerinden mahrum eyleme ve susuzlukdan feryad ettikçe, ُ وثي ِ غ َت ْ س َي ْ ن ِ إ َ و ُ وثا َغ ُ ي ا َ ِ � ا ُهو ُ ج ُ و ْلا ي ِ و ْ ش َي ِ ل ْ ه ُ م ْلا َ ك ٍ ءا ط ُ �ا َ ر � شلا َ س ْ ئ ِ ب ط ْ ت َءا َ س َ و ًاق َ ف َ ت ْ ر ُ م “Onlar (orada susuzlukdan) feryâd edip yardım istedikçe (kaynamış ve) kalın bir mâyi’a (zeytin yağı tortusuna) benzeyen ve yüzleri kavuran bir su ile imdâd olunacaklar dır O, ne fenâ’ bir içecekdir (O ateş de) ne kötü bir dayanakdır” 82 âyet- i kerîme’sinde ifâde buyurulan Cehennem ehlinden eyleme Âmîn, âmîn âmîn Ve’l -hamdü li’llâhi Rabbi’l -âlemîn 22 -Mayıs -2012 01-Receb-1433 Talas "Çık ey fülân, sen münâfıksın; çık ey fülân, sen münâfı ksın" dedi ve bir takım kimseleri çıkartdı, rüsvay etdi İşte bu rüsvaylık, onlar için ilk azâbdır Kur'ân -ı Hakîm ve Meâl -i Kerîm,C 1 ss 296 Hasan Basri Çantay Kur'ân -ı Kerîm'in Türkçe Meâl -i Âlîsi ve Tefsîri,C 3 ss 1328 Ömer Nasûhi Bilmen Hak Dîni Kur'ân Dili Türçe Tefsir, C 3 ss 2611 Elmalılı M HamdiYazır 82 -Kehf Sûresi, âyet 29 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 42 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 43 F i h r i s t SUYUN ÖNEMİ VE FAYDALARI 1 KITLIK, KURAKLIK VE EKONOMİK KIRİZ 1 Suyun önemi ve faydaları 3 Kıtlık, Kuraklık ve Ekonomik Kıriz 3 Besme, Hamdele, Salvele 5 Ö N S Ö Z 5 Suyun Önemi ve Faydaları 13 Kıtlık, Kuraklık ve Ekonomik Kıriz 19 Yaratılışın gâyesi Allâh’a ibâdet ve kullukdur 23 F i h r i s t 42    Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 44 Suyun önemi ve faydaları (Kıtlık, kuraklık ve Ekonomik kıriz ) 45 ٍ � ِ ع َ م ٍ ء َا ِ � ْ م ُ كي ِ ت ْ أ َي ْ ن َ م َف ًار ْ و َ غ ْ م ُ ك ُ ؤ َام َ ح َب ْ ص َا ْ ن ِ إ ْ م ُت ْ ي َا َ ر َا ْ ل ُق "De ki: (Ey kâfirler, müşrikler, münâfıklar), Eğer suyunuz sabâha kadar yerin dibine savulup gitse size kim akar bir su, (hayat kaynağınız olan kolay bir su) getirebilir? (bana) söyleyin" 83 (Elbette ki âlemlerin Rabbi olan Allâh buna kâdirdir  ٍ ّ ى َ ح ٍ ء ْ ى َ ش � ل ُ ك ِ ء َام ْلا َ ن ِ م َان ْ ل َ ع َ ج َ و ط ُ ون ِ م ْ ؤ ُ ي � َفأ َ ن "Biz her canlı şey'i sudan yarattık , (o küfr edenler) hâlâ inanmıyacaklar mı?" 84  ِ ا ِ ت َا ِ ل � اصلا ا ُ ول ِ م َ ع َ و ا ُ ون َ مآ َ ني ِ ذ � لا � ن � ِ ة �ي ِ َ � ْلا ُ ر ْ ي َ خ ْ م ُ ه َ ك ِ ئ َل ُ وا ط َ اه ِ ت َْ � ْ ن ِ م ِ ىر َْ � ٍ ن ْ َ ع ُ ت � ان َ ج ْ م ِ ا �ر َ ْ ن ِ ع ْ م ُ ه ُ ؤ َاز َ ج ًا َب َا َاهي ِ ف َ ني ِ ِ ل َاخ ُ ر َا ْ � َ� ْا ط ْ م ُ ه ْ ن َ ع ُ �ا َ ى ِ ض َ ر ُ ْ ن َ ع ا ُ وض َ ر َ و ط ُ �ب َ ر َ ي ِ ش َ خ ْ ن َ م ِ ل َ ك ِ ل َ ذ "Îmân edib de güzel güzel amel (ve hareket) de bulunanlar, hiç şübhe yok ki yaratılanların en hayırlısıdır" "Onların Rabb'leri nezdindeki mükâfâtı, altlarında ırmaklar akmakda olan Adn Cennet'leridir Hepsi de içlerinde ebedî, dâimî kalıcıdırlar Allâh bunlardan hoşnûd olmuşdur Bunlar da O'nd an hoşnûd olmuşlardır İşte bu (seâdet), Rabb'inden korkanlara mahsusdur " 85  َ ْ �ا ُ ل َث َ م َ ن ُ وق �ت ُ م ْلا َ ِ ع ُ و ِ � � لا ِ ة�ن ط ٍ ن ِ سآ ِ ْ � َ غ ٍ ء َام ْ ن ِ م ٌ ر َا ْ � َا َاهي ِ ف ج َ ا ْ � َا َ و ْ ر � ي َغ َ ت َ ي َْ � ٍ َ � َل ْ ن ِ م ٌ ر ُ ُ م ْ ع َط ج َ � ِ ب ِ را � شل ِ ل ٍ ة � ذ َل ٍ ر َْ� ْ ن ِ م ٌ ر َا ْ � َا َ و ج ً ى ّ ف َ ص َ م ٍ ل َ س َ ع ْ ن ِ م ٌ ر َا ْ � َا َ و ط ا ل ُ ك ْ ن ِ م ا َ هي ِ ف ْ م َُ ل َ و ِ ت َار َ م �ثلا ْ ن ِ م ٌة َ ر ِ ف ْ غ َ م َ و ْ م ِ ا � َ ر ط ْ م ُ ه َء َاع ْ م َا َ ع � ط َ ق َ ف ًامي ِ َ � ًء َام ا ُ وق ُ س َ و ِ ر � انلا ِ � ٌ ِ ل َاخ َ و ُ ه ْ ن َ م َ ك "(Şirkden) sakınanlara va'd olunan Cennet'in sıfatı (şudur): İçinde rengi, kokusu, hiç bir vasfı bozulmayan sudan ırmaklar, tadın a aslâ halel gelmeyen sütden ırmaklar, içenlere lezzet veren şarabdan ır maklar, süzme baldan ırmaklar vardır Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır (Üstelik) Rabb'lerinden de bir mağfiret vardır Hiç bu (nlar), o ateşde ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça eden kaynar bir sudan içirilen kimseler gibi midir?" 86 83 -Mülk, 30 84 -Enbiyâ', 30 85 -Beyyine, 7- 8 86 -Muhammed, 15