CKarakilic.com
Current View

Duâ ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs'ler, Arabca ve Türkçe ba'zı duâ örnekleri

Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 0 D U Â ve Duâ ile i l gili Âyet ve Hadîs’ler Arabca ve Türkçe ba’zı duâ örnekleri Y A Z A N Ali Celâleddin Karakılıç 2014 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 1 D U Â ve Duâ ile i l gili Âyet ve Hadîs’ler Arabç a ve Türkçe Ba’zı duâ örnekleri H A Z I R L A Y A N A Celâ leddin Karakılıç 2014 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 2  Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 3 Besmele, Hamdele, Salvele ْ س ِ ب ِ م ي ِ ح � ر لا ِ ن َ ْ حْ � ر لا ِ لله ا ِ م َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ َ ا لا ِ م ي ِ ح � ر لا ِ ن َ ْ حْ � ر لا لا ِ ن يِّ د لا ِ م ْ و َ ي ِ ك ِ ل ا َ م ط ُ ين ِ ع َ ت ْ س َ ن َ ك ا � ي ِ إ َ و ُ د ُ ب ْ ع َ ن َ ك ا � ي ِ إ ط ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع َ ت ْ م َ ع ْ ن َ ا َ ن ي ِ ذ � ل ا َ ط ا َ ر ِ ص َ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م ْ ل ا َ ط ا َ ر ِّ ص لا ا َ ن ِ د ْ ه ِ ا لا َ ين ِّ ل ا � ض لا لآ َ و ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ِ ب و ُ ض ْ غ َ م ْ ل ا ِ ْ يْ َ غ َ د َ ه ي ذ � ل ا ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ َ ا ٍ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م ٍ ط ا َ ر ِ ص َ لى ِ إ ُ ء ا َ ش َ ي ْ ن َ م ي ِ د ْ ه َ ي ُ لله ا َ و ِ م لآ ْ س ِ لإ ْ ا َ و ِ ن ا َ يم ِ لإ ِ ل ا َ ن ي َ ى ف َ ط ْ ص ا َ ن ي ِ ذ � ل ا ِ ه ِ د ا َ ب ِ ع َ ى ل َ ع ٌ م لآ َ س َ و ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ َ ا َ ن ي ِ ر ِ ه ا � ط لا َ ين ِ ب ِّ ي � ط لا ِ ه ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ ه ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ ا َ ن ِ ل و ُ س َ ر َ ى ل َ ع ُ م َ لا � س لا َ و ُ ة َ و ل � ص ل َ ا ٍ ن ا َ س ْ ح ِ إ ِ ب ْ م ُ ه َ ع ِ ب َ ت ْ ن َ م َ و ِ ن يِّ د لا ِ م ْ و َ ي َ لى ِ إ Bi’smi’llâhi’r - Rahmâni’r - Rahîm Bütün âlemlerin Rabb’i, Rahmân ve Rahîm, Din Günü'nün sâhibi olan Allâh’a hamd olsun Yâ Rabb, biz Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz Biz leri doğru yola hidâyet eyle O kendilerine ni’met verdiklerinin yoluna ilet Gazâba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil Bizi, îmân’a ve (fıtrat dîni olan) İslâm’a hidâyet eden Allâh’a hamd olsun Allâh, kimi dilerse onu, (kendisinde hayır görd üğü kimseleri) doğru yola iletir Hamd olsun Allâh’a ve selâm olsun O’nun beğenip seçtiği (kendisinde hayır görüp doğru yola iletdiği ) kullarına Salât ve selâm, Rasûl’ümüz Hazreti Muhammed üzerine, tayyîb ve tâhir olan Âl ve Ashâb’ının üzeri ne ve Kıyâmet’e kadar ihsân ile Âl ve Ashâb’ına tâbi’ olanların üzerine olsun Âmîn    Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 4 ِ ض ْ ر َ لا ْ ا َ و ِ ت َ ا و َ م � س لا ِ فى ْ ن َ م ُ ه ُ ل َ ئ ْ س َ ي ط ٍ ن ْ ا َ ش ِ فى َ و ُ ه ٍ م ْ و َ ي � ل ُ ك "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'ndan ister O, her gün (her an) bir işdedir" 1 ُ د َ م � ص لا ُ لله َ ا “ Allâh, Samed’dir (zevâl bulmayan bir Bâkî’dir Hiç bir şey’e muhtaç değildir Fakat her şey’ ve herkes doğrudan doğruya O’na muhtaçdır) ” 2 1 - Rahmân, 29 2 - İhlâs, 2 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 5 D U Â ُ ء ا َ ع � د ل َ ا : Ed - Duâ Duâ , Allâhü Teâlâ’nın kerem ve inâ yetinden, tazarru’ ve niyaz ile, usûl ve âdâbına uygun olarak, hayır ve rahmet dilemekdir 3 Bunun için duâ hakkında, Kur’ân - ı Kerîm’de şöyle buyurulmuşdur: ا َ ذ ِ إ َ و َ ك َ ل َ أ َ س ي ِ د ا َ ب ِ ع ِّ � َ ع ِّ نِ ِ إ َ ف ٌ ب ي ِ ر َ ق ط ُ ب ي ِ ج ُأ َ ة َ و ْ ع َ د ِ ع ا � د لا ا َ ذ ِ إ ِ ن ا َ ع َ د لا ْ س َ ي ْ ل َ ف ا و ُ ب ي ِ ج َ ت ِ ل ا و ُ ن ِ م ْ ؤ ُ ي ْ ل َ و ِ ب ْ م ُ ه � ل َ ع َ ل َ ن و ُ د ُ ش ْ ر َ ي “ (Habîbim), Kullarım, sana benden sorarlarsa (onlara sö yle) Ben (onlara) yakınım Duâ eden, bana duâ ettiği zaman onun duâ sına icâbet ederim O hâlde onlar da benim da’vetime icâbet etsinler ve bana îmân etsinler ki doğru yolu bulmuş olalar” 4 و ُ ع ْ د َأ ا َ � نَّ ِ إ ْ ل ُ ق ا ُ ك ِ ر ْ ش ُأ َ لا َ و ِّ ب َ ر ا ً د َ ح َأ ِ ه ِ ب ْ ل ُ ق ا ً د َ ش َ ر َ لا َ و ا ًّ ر َ ض ْ م ُ ك َ ل ُ ك ِ ل ْ م َأ َ لا ِّ نِ ِ إ ِّ نِ ِ إ ْ ل ُ ق ا ً د َ ح َ ت ْ ل ُ م ِ ه ِ ن و ُ د ن ِ م َ د ِ ج َأ ْ ن َ ل َ و ٌ د َ ح َأ ِ ه � ل لا َ ن ِ م ِ نِ َ يْ ِ ُ يُ ن َ ل لا ِ إ ا ً غ َ لا َ ب � لا ِ م ِ ه ِ ت َ لا ا َ س ِ ر َ و ِ ه � ل لا َ ن ط َ م �ن َ ه َ ج َ ر ا َ ن ُ ه َ ل � ن ِ إ َ ف ُ ه َ ل و ُ س َ ر َ و َ ه � ل لا ِ ص ْ ع َ ي ن َ م َ و َ ن ي ِ د ِ ل ا َ خ ا ً د َ ب َأ ا َ ه ي ِ ف ط 3 - Tazarru’: kendini alçaltarak yalvarıp yakarma Niyâz: yalvarma, yakarma Kerem: cömertlik, el açıklığı, lütuf, bağış İnâyet: lütuf, ihsân, iyilik, yardım 4 - Bakara, 186 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 6 “De ki: Ben ancak Rabb’ime duâ (ve ibâdet) ederim ve O’na hiç bir şey’i ortak koşmam “ De ki: Haberin iz ols un ki, ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir irşâd (uyarma) yapamam” “De ki: Ben (isyân edersem) beni Allâh (ın azâb’ın) dan hiç bir kimse kat’iyyen kurtaramaz ve ben O’ndan başka bir sığınacak da, kâbil değil, bulamam” “ (Benim elimden gelen ) ancak Allâh’dan olanı, O’nun gönderdiklerini tebliğdir Kim Allâh’a ve Peygamber’ine ısyân ederse şübhesiz onun için cehennem ateşi vardır, kendileri orada ebedî, dâim kalıcı olmak üzere” 5 “Ya’nî, Ben, Rabb’ime hiçbir şey’i ortak koşmam Allâhü Teâ lâ’dan başkasından da ne bir şey’ ümîd ederim, ne de korkarım Benim vazifem ancak bana bildirileni tebliğdir Ben ancak O’na duâ ve ibâdet ederim O’ndan başkasına duâ ve ibâdet edecek olursam, O’nun emir ve nehiylerine aykırı davranırsam , Allâh ü Teâlâ ba na azâb eder ve Allâh ü Teâlâ' ’dan başka hiç bir kimse de , ne ins, ne cinn, ne melek, ne de başka bir kimse beni kurtaramaz Bunun için d uâ ve ibâdet ancak O’na yapılır Allâh ü Teâlâ ’da n başkasına duâ ve ibâdet etmekd e hiç bir fâide yokdur S izler de ne ben den korkun, ne de başkasından Bir menfaat ve irşâd ( uyarı ) ümidiyle de bana sığınmayın; ancak Rabb’imden korkun ve O’na sığının ” “ Bu âyet - i kerîme’lerdeki , “ ا ً د َ ش َ ر َ لا َ و ا ًّ ر َ ض ْ م ُ ك َ ل ُ ك ِ ل ْ م َأ َ لا ِّ نِ ِ إ : Haberiniz ols un ki, ben size kendiliğimde n ne bir zarar, ne de bir irşâd yapamam” âyet - i kerîme’ sinden sonra gelen 5 - Cinn, 20 - 21 - 22 - 23 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 7 “ ا ً غ َ لا َ ب � لا ِ إ ِ م ِ ه ِ ت َ لا ا َ س ِ ر َ و ِ ه � ل لا َ ن ط : (Benim elimden gelen) ancak Allâh’dan olanı, O’nun gönderdiklerini tebliğdir” âyet - i kerîme’si ile bildirilen isti s nâ’ , iyice düş ünülmeden önceki âyet - i kerîme’ye göre hukm edilecek olursa, bu emrin zâhiri, Peygamber’den hiçbir ümîd ve talebde bulunmanın câiz olmayacağını , zann ettirir Bunun için Vehhâbî’ler bu işi , duâ’da Peygamber ile tevessülü ( O’nu sebeb kılmayı ) ve “ Ş efâat Yâ Rasûle’llâh ” demeyi , şirk saymaya kadar götürmüşlerdir Halbuki istisnâ’dan önce hu küm sahih ve mu’teber olmaz ” 6 Bu bakımdan asıl hu küm , “Size ne zarar ne de rüşd , hiç bir şey’e mâlik değilim; ancak Allâh’ın emirlerini teblîğ görevim ile Peygamberli k görevim müstesnâ’ dır; bunları yaparım B unun için de ister zar arınıza olsun, ister menfaatinize olsun, Allâhü Teâlâ emr edince onu aynen teblîğ ederim Onun icrâsı ( hükmü ) ise , ancak Allâhü Teâlâ’ya âiddir ki, َ م ُ غ َ لا َ ب ْ ل ا � لا ِ إ ِ ل و ُ س � ر لا ى َ ل َ ع ا ط “Peygamberin üzerinde tebliğden başka (hiç bir vazîfe) yokdur” 7 â yet - i kerîme’si de bunun açık bir ifâdesidir “ Bununla ber âber Peygamber aleyhi’s - selâm , ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ِّ ل َ ص َ و ط ٌ ن َ ك َ س َ ك َ ت َ لا َ ص � ن ِ إ ُ ه َ ل ْ م ط “Onlara duâ et Çünkü senin duân onlar için bir sükûnetdir (bir rahmetdir , bir müjdedir ) ” 8 â yet - i kerîme’ sindeki emir gereğince , hem Peygamber ’lik vazifesini yapar, hem de ümmetleri hakkında duâ ve niyâz da 6 - Hak Dîni Kur’ân Dili Türkçe Tefsîr,C 8 ss 5412 Elmalılı M Hamdi Yazır 1960 7 - Mâide, 99 8 - Tevbe, 103K Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 8 bulunur Hattâ her mü’min, diğer bir mü’min için duâ eder ve etmekle de mükellef b ulunur Bunun için mü’minlerin bir i birinden du â taleb etmeleri nehy edilmed i ği gibi Peygamber’den duâ taleb etmeleri de nehy ol un ma mışdır Sebebi ise, itmi’nân ve sekînetdir ( ya’nî kalben sükûn bulup gönül rahatlığına kavuşmakdır ) ” Aynı zamanda şu ây et - i kerîme’de de, Rasûlü’llâh aleyhi’s - selâm ’ın ümmetleri hakkında duâ yapması açık bir şekilde ifâde buyurulmaktadır: ِ ت َ ا ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا َ و َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ِ ل َ و َ ك ِ ب ْ ن َ ذ ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س ا َ و ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ لآ ُ ه � ن َأ ْ م َ ل ْ ع َ ا ف ط " - Allâh'dan başka hiç bir i lâh yokdur - hakîkatini iyi bil Hem kendinin, hem de erkek mü'minlerle kadın mü'minlerin günâhının bağışlanmasını iste" 9 Şu halde azâbından, gazâ bından korkulup korunulacak olan ancak Allâhü Teâlâ olduğu gibi; günahları, kusurları, hatâları mağfiret edip afv edecek olan da ancak Allâhü Teâlâ’dır Onun için ( َ م ْ ك ِ ح ْ ل ا ُ س ْ أ َ ر ِ ت لله ا ُ ة َ ف ا َ خ َ م َ ا ْ و َ م َ ح � ب ُ ت للها : H er hıkmetin başı Allâh korkusu dur veyâ Allâh sevgisi , Allâh muhabbetidir ) , y a’ nî “ K orku ve ümîdin tek merkez i, vâcibü’l - vücûd olan tek m a’bûdu , Allâhü Teâlâ’dır” buyurulmuşdur Yeter ki işin içinde şirk ve küfür olmasın Bunun için kendisinden korkulacak olanın ancak Allâhü Teâlâ olduğu; kusurları, günahları, hatâları afv ve mağfiret edici olanın da yine Allâhü Teâlâ olduğu, şu âyet - i kerime’de açıkça ifâde edilip belirtilmişdir : ِ ة َ ر ِ ف ْ غ َ م ْ ل ا ُ ل ْ ه َأ َ و ى َ و ْ ق � ت لا ُ ل ْ ه َأ َ و ُ ه 9 - Muhammed, 19 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 9 “Kendisinden korkulmaya lâyık olan (ancak) O’dur, (O Hâlik - ı kerîm’dir); mağfiret buyurmaya ehil olan da ancak O’dur , (O Hâlik - ı kerîm’dir) ” 10 Bunun için Rabb’inden korkan ve O’nun mağfiretine nâil olmak isteyen takvâ sâhibleri, şu âyet - i kerîme’lerde if âde bu yurulan yüksek makamlara sâhib olurlar: ٍ ر َ ه َ ن َ و ٍ ت ا�ن َ ج ِ فى َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ا � ن ِ إ لا ٍ ر ِ د َ ت ْ ق � م ٍ ك ي ِ ل َ م َ د ن ِ ع ٍ ق ْ د ِ ص ِ د َ ع ْ ق َ م ِ فِ “Şübhesiz k i takvâ sâhibleri cennetlerde, ırmaklar (kenarların) da” “Hakk meclisinde ve kudret sâhibi, mülkü çok yüce olan (Allâh) ın huzurundadırlar” 11 Bu âyet - i kerîme’de ifâde buyurulan “Melik - i muktedir” ism - i celîl’leri ile ( ٌ ك ي ِ ل َ م َ ك � ن ِ إ � م ُ ه � ل ل َ ا ْ ر ِ د َ ت ْ ق � م :Allâh’ım, şübhesiz Sen, Melik - i muktedir’sin) duâsı yapılırsa, “O anda gönlüne ne doğarsa onu iste, verir” buyurulmuşdur 12 Yâ Rabb, kendisinden korkulmaya lâyık olan ( E hlü’t - takvâ olan) ancak Sensin; kullarını mağfiret buyurmaya ehil o lan ( E hlü’l - mağfire olan) da ancak Sensin Bizleri de, kor uduğun ve mağfiretine nâil buyurduğun kullarının arasına ilhâk eyle Âmîn, âmîn, âmîn; ve’l - hamdü li’llâhi Rabbi’l - âlemîn    10 - Müddessir, 56 11 - Kamer, 55 12 - Hak Dîni Kur’ân Dili Türkçe Tefsîr,C 7 ss 4657 Elmalılı M Hamdi Yazır Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 10 Duâ’nın önemi D uâ ’ nın önemine , kabul olunacağına , darda ve sıkıntıda kalanın sıkıntısının giderileceğine işâret le , âyet - i kerîme’lerde ve hadîs - i şerîf’lerde şöyle buyurulmuşdur : ْ م ُ ك َ ل ْ ب ِ ج َ ت ْ س َأ ِ نِ و ُ ع ْ د ا ُ م ُ ك � ب َ ر َ ل ا َ ق َ و ط َ ن و ُ ل ُ خ ْ د َ ي َ س ِ تِ َ د ا َ ب ِ ع ْ ن َ ع َ ن و ُ ِ بِ ْ ك َ ت ْ س َ ي َ ن ي ِ ذ � ل ا � ن ِ إ َ م �ن َ ه َ ج َ ن ي ِ ر ِ خ ا َ د ع “Rabb’iniz (şöyle) buyurdu: Bana duâ edin Size icâbet edeyim ( duânızı kabul edeyim ) Çünkü , büyüklük taslay arak bana ibâdetden uzaklaşanlar (bana duâ etmeyenler) ً ة َ ي ْ ف ُ خ َ و ً ا ع � ر َ ض َ ت ْ م ُ ك � ب َ ر ا ُ و ع ْ د ُ ا ط � ن ِ إ � ب ِ ُ يُ لآ ُ ه َ ن ي ِ د َ ت ْ ع ُ م ْ ل ا ج “ Rabb'inize yalvararak, gizlice (kendiniz duyacak kadar) duâ edin Çünkü Allâhü Teâlâ haddi aşanları sevmez ” 14 � ن ِ ا ِّ ب َ ر ُ ع ي ِ م َ س َ ل ِ ء ا َ ع � د لا “Şü phesiz benim Rabb’im duaları işitendir ” 15 ْ ن � م َأ َ ط ْ ض ُ م ْ ل ا ُ ب ي ِ ُ يُ ُ ه ا َ ع َ د ا َ ذ ِ إ � ر َ ء ا َ ف َ ل ُ خ ْ م ُ ك ُ ل َ ع ْ َ يُ َ و َ ء و � س لا ُ ف ِ ش ْ ك َ ي َ و ِ ض ْ ر َ ْ لْ ا ط ٌ ه َ ل ِ إ َأ َ م َ ع ِ ه � ل لا ط َ م ً لا ي ِ ل َ ق َ ن و ُ ر � ك َ ذ َ ت ا “Bunalmışa (çâresiz kalmışa) , kendisine duâ (ve ilticâ) etdiği zaman icâbet eden ( duâsını k abul eden ) , fenâlığı gideren, sizi y er yüzünün hükümdarları kılan kim? A llâh ile berâber başka bir ilâh mı? Siz ne kadar az düşünüyorsunuz” 16 13 - Mü’min, 60 14 - A'râf, 55 15 - İbrâhim, 39 16 - Neml, 62 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 11 َ ب ْ ع َ ي ا َ م ْ ل ُ ق ا ُ ؤ رصق ِّ ب َ ر ْ م ُ ك ِ ب َ لا ْ و َ ل ْ م ُ ك ُ ؤ ا َ ع ُ د ج ا ً م ا َ ز ِ ل ُ ن و ُ ك َ ي َ ف ْ و َ س َ ف ْ م ُ ت ْ ب � ذ َ ك ْ د َ ق َ ف “De ki: (şiddet ve sıkıntı zamanlarınd a kendisine) du â ve (i l ticâ) nız (ibâdetiniz) olmasaydı Rabb’im size değer verir miydi? 17 ا َ ن ل َ س ْ ر َأ ْ د َ ق َ ل َ و ِ م ٍ م َ م ُأ َ لى ِ إ ْ ن ِ ء ا َ س ْ أ َ ب ْ ل ا ِ ب ْ م ُ ه ا َ ن ْ ذ َ خ َ أ َ ف َ ك ِ ل ْ ب َ ق ِ ء ا � ر � ض لا َ و َ ن و ُ ع � ر َ ض َ ت َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َ ل َ لا ْ و َ ل َ ف َ ء ا َ ج ْ ذ ِ إ ا و ُ ع � ر َ ض َ ت ا َ ن ُ س ْ أ َ ب ْ م ُ ه ْ ن ِ ك َ ل َ و ْ م ُ ه ُ ب و ُ ل ُ ق ْ ت َ س َ ق َ ن � ي َ ز َ و ا و ُ ن ا َ ك ا َ م ُ ن ا َ ط ْ ي � ش لا ُ م ُ َ لَ َ ن و ُ ل َ م ْ ع َ ي “And olsun ki biz, senden evvelki ümmetlere de peygamberler gönderdik de (küfür ve inkârlarından dolayı) kendilerini çetin bir yok sullukla, çeşitli hastalıkla rla cezâ la ndır dık, olur ki yalvarırlar, tevbe ederler , diye” “İşte onlar kendilerine azâbımız gelib çatdığı zaman olsun yalvarmalı değil miydiler? Fakat yürekleri katılaşmış, şeytan da yapmakda oldukları (ma’sıyetleri) süsleyip püslemişdi” 18 ُ ه و ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س ا َ ف � ُ ث ا و ُ ب و ُ ت ِ ه ْ ي َ ل ِ إ ط � ن ِ إ ِّ ب َ ر ٌ ب ي ِ ر َ ق ٌ ب ي ِ ُ مُ “O’ndan mağfiret diley in, sonra O’na te vbe edin! Şübhesiz ki Rabb ’ im (i n rahmeti) çok yakındır; O, (duaları) kabul edendir” 19 � ن ِ إ َ ح َ لله ا ِ ي ي ٌ ي ِ ر َ ك ي ِ ي ْ ح َ ت ْ س َ ي ا َ ذ ِ إ َ ع َ ف َ ر ُ ل ُ ج � ر لا ْ ي َ ل ِ إ ِ ه ِ ه ْ ي َ د َ ي ْ ن َأ ُ ه � د ُ ر َ ي ا َ م ا ً ر ْ ف ِ ص ِ ئ ا َ خ َ ب َ ت ِ ْ ين “Allâh, hayâ sâhibidir, çok kerîmdir Bir insan iki elini kaldırıp kendisine dua ettiği zaman, o kalkan iki eli boş çevirmekten hayâ eder” 20 17 - Fürkân, 77 18 - En’âm , 42 - 43 19 - Hûd, 61 20 - Tirmizî, De’avât,118 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 12 Bu âyet - i kerîme’ ler de ve hadîs - i şerîf’de ifâde bu yurulduğu gibi duâ , bir ibâdet ve bir zikirdir Bunun için Allâhü Teâlâ, kendisinden istenil mesini sever , istemeyenlere gadab eder Çünkü duâdan maksad, kulun, yüce ve büyük bir makama “ Yâ Rabb, huzurundayım, hâlim sana ma’lum” diyerek kulluğunu ve dilekle rini tam bir teslîmiyyet ve samîmiyyetle dile getirmesidir Bu bakımdan , ِ د ي ِ ر َ و ْ ل ا ِ ل ْ ب َ ح ْ ن ِ م ِ ه ْ ي َ ل ِ إ ُ ب َ ر ْ ق َ ا ُ ن ْ َ � َ و “ B iz, ona şah damarından daha yakınız” 21 ِ ه ِ ب ْ ل َ ق َ و ِ ء ْ ر َ م ْ ل ا َ ْ ين َ ب ُ ل و ُ َ يُ َ لله ا � ن َأ او ُ م َ ل ْ ع ا َ و “Şübhesiz bilin k i Allâh, kişi ile kalbi arasına girer ” 22 â yet - i kerîme’lerinde belirtildiğine göre, “Ben kuluma şah damarından daha yakınım” , “Ben kulumun kendisi ile kalbi arasındayım” buyuran Allâhü Te âlâ, duâ esnâsında da, kulu ile kendisi arasında bir vasıtanı n bulunmasını aslâ istemez 23 Bu bakımdan Hadîs - i şerîf’de, ُ ة َ د َ ا ب ِ ع ْ ل ا َ و ُ ه ُ ء َ ا ع � د ل َ ا "Duâ, ibâdetdir" 24 � خ ُ م ُ ء َ ا ع � د ل َ ا ِ ة َ د َ ا ب ِ ع ْ ل ا "Duâ, ibâdetin iliği ve özüdür" 25 buyurulduğu gibi, 21 - K âf, 16 22 - Enfâl, 24 23 - Hak Dîni Kur’ân Dili Türkçe Tefsir,C 1 s s 666 Elmalılı M Hamdi Yazır 24 - Nu'mân ibn - i Bişr radıye'llâhü anh Tâc C 5 ss 109 25 - Enes ibn - i Mâlik radıye'llâhü anh Tâc,C 5 ss 109 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 13 َ س َ و ِ ه ْ ي َ ل َ ع ُ لله ا � ى ل َ ص ِ لله ا ُ ل و ُ س َ ر َ ن َ ا ك َ ا م ُ ع ْ د َ ي و ِ ء َ ا ع � د لا َ ن ِ م َ ع ِ م ا َ و َ ْ لْ ا � ب ِ ج َ ت ْ س َ ي َ م � ل َ ك ِ ل َ ا ذ ى َ و ِ س "Rasûlü'llâh salla'llâhü aleyhi ve sellem, özlü duâları sever, bu vasıfda olmayanları bırakırdı" 26 buyurulmuşdur Rasûlü’llâh sallâ’llâhü aleyhi ve sellem , borçlarında n ve sıkıntılarından şikâyet eden bir Sahâbî’ye, aşağıdaki hadîs - i şerîf’de belirtildiği üz e re bir duâ öğreterek akşam sabah okumasını tavsıye etmiş, o Sahâbî de böyle bir duâyı akşam sabah okuyunca sıkıntılarından ve borçlarından kurtulmuşdur: َ ا ل � ل � م ُ ه ِّ نِ ِ إ ُ ذ و ُ ع َأ َ ك ِ ب َ ن ِ م ْ ل ا ه َ ِّ م ْ ل ا َ و ح ُ ِ ن ْ ز ُ ذ و ُ ع َأ َ و َ ك ِ ب َ ن ِ م ِ ز ْ ج َ ع ْ ل ا ِ ل َ س َ ك ْ ل ا َ و ُ ذ و ُ ع َأ َ و َ ك ِ ب َ ن ِ م ْ ل ا ج ُ ِ ْ ب ِ ل ْ خ ُ ب ْ ل ا َ و ُ ذ و ُ ع َأ َ و َ ك ِ ب ْ ن ِ م ِ ة َ ب َ ل َ غ ِ ن ْ ي � د لا ِ ر ْ ه َ ق َ و ِ ل ا َ ج ِّ ر لا “Allah’ım! Kederd en ve hüzünden Sana sığınırım, Â cizl ikten ve tembellikten Sana sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten Sana sığınırım, borç altında ezilmekten ve insanların kahrından Sana sığınırım” 27     Duâ’nı n âdâbı (usû lü) Duâ ’ ya Besmele, Hamdele ve Salvele ile başladıkdan sonra, kulun , kendisini y aratan ve sayısız ni'metler veren Rabb'inin yüceliği, sonsuz kudreti, s ınırsız rahmet ve mağfireti kar şısında âcizliğini, zayıflığını ve güçsüzlüğünü i'tiraf ederek derin bir sevgi ve saygı içinde, ümit ile korku arasında, O'na 26 - Hazreti Âişe radıye'llâhü anhâ 'dan Ebû Hurayra r a Riyâzü's sâlihîn,C 3 ss 65 27 - Ebu Davud, Salat,367 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 14 kulluğunu arz etmesi, O'ndan yardım ve mağfiret dilemesi, bilerek bilmeyerek işlediği günahlarının bağışlanmasını istemesi ve diğer meşrû’ dileklerini dile getirmesi; sonun u da şu şekildeki bir salât - ü selâm ve hamdele ile bitirip , َ لا � ص ل َ ا َ لا � س لا َ و ُ ة ُ م ِ لله ا َ ل ُ و س َ ر َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع ِ لله ا َ ب ي ِ ب َ ح َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع ُ م َ لا � س لا َ و ُ ة َ لا � ص ل َ ا َ ج َ ى ل َ ع ٌ م َ لا َ س َ و َ ن ي ِ ر ِ خ ْ لآ َ و َ ين ِ ل � و َ ْ لا ا َ د ِّ ي َ س َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع ُ م َ لا � س لا َ و ُ ة َ لا � ص ل َ ا ِ م ِ ع ي َ ْ لْ ا ْ ن ِ ب َ ا ي ِ ء َ و ْ ل ا ُ م ْ ر َ س ِ ل َ ين َ و ْ ل ا َ ح ْ م ُ د ِ ل � ل ِ ه َ ر ِّ ب ْ ل ا َ ا ع َ ل ِ م َ ين ُ ة َ ح ِ ت َ ا ف ْ ل َ ا “Es - s alâtü ve’s - selâmü aleyke yâ Rasûlâ’llâh Es - salâtü ve’s - selâmü aleyke yâ Habîbe’llâh Es - salâtü ve’s - selâmü aleyke yâ seyyide’l - evvelîne ve’l - âhirîn Ve selâmün alâ cemî’ı - l - enbiyâ’i ve’l - mürselîn Ve’l - hamdü li’llâhi Rabb’i - l - âlemîn ” El - Fâtiha diyer ek ve bir Fâtiha okuyarak ge çmişlerin in rû huna bağışla masıdır    Besmele, Hamdele, Salvele Besmele : “ - Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adı ile (başla rım, okurum ) ” ma'nâsına gelen ( ِ م ي ِ ح � ر لا ِ ن َ ْ حْ � ر لا ِ لله ا ِ م ْ س ِ ب : Bi'smi'llâhi'r - Rahmâni'r - Rah îm ) cümlesinin ismidir Hamdele: Yapılan bir işin - başından sonuna kadar - bütün hamd - ü senâ' larının, bütün teşekkürlerinin Allâhü Teâlâ'ya âid olduğunu ifâde eden ve “ Bütün hamd - ü senâ'lar Allâhü Teâlâ'yadır” ma'nâsına gelen ( َ ا َ ْ لْ ِ لله ِ ُ د ْ م : El - Hamdü li'llâh) cümlesinin ismidir Buna ( ين ِ م َ ل َ ا ع ْ ل ا ِّ ب َ ر : Rabbi’l - âlemîn : âlemlerin Rabbi ) cü mlesi de ilâve edilirse daha iyi olur Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 15 Salvele: Besmele ve Hamdele ile birlikde Hazreti Muhammed aleyhi's - selâm 'a ve O'nun şahsında O'nun Âl ve Ashâb'ın a - ve dolayısıyle kıyâmete kadar gelip geçecek bütün ümmetlerine - salât - ü selâm okuyarak, َ ي ل َ ع ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا ِ ل و ُ س َ ر ن َ ا ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ ه ِ ل َأ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ين ِ ع َ ْ جْ َ ا ِ ه "Salât ve selâm, P eygamberimiz Hazreti Muhammed üzerine, O'nun Âl ve A shâb'ının üzerine olsun" şeklinde okunup ifâde edilen bir duâ şeklidir ki her hangi bir işe, bu üç esâs ile başlamak, İslâm'ın îcâblarındandır Böyle başlanmazsa o işden hayır gelmez    Duâ’nın kabul olması Duâ , Mü’min’in ma’nevî silâhı ve sı ğınacağı yüce bir makamdır Bunun için b öyle yüce bir makam, böyle büyüklük ve azamet, her türlü hayır ve bereket, ancak Allâhü Teâlâ’ya mahsûsdur Böyle olduğu için de he rkes, hayâtının her anında, O’nun lûtf - ü ihsânına muhtaçdır Hiç bir kimse - Benim böy le bir şey’e ihtiyâcım yokdur - diyemez Her zaman ve her yerde , arzu ve isteklerini O’nun fadl ve ihsânından istemekle me’mûr olup yükümlüdür Bunun için Yüce Rabb’ine yalvararak ve gizlice , duâ yap ması lâzım g eldiği gibi; kabû l olmasına vesîle olan husûsl ardan birisi de Hazreti Muhammed sallâ’llâhü aleyhi ve sellem ’ e salât - ü selâm okuyarak duâ yapmakdır ki bu husûsda şöyle buyurulmuşdur: ً ة َ ي ْ ف ُ خ َ و ً ا ع � ر َ ض َ ت ْ م ُ ك � ب َ ر ا ُ و ع ْ د ُ ا ط � ب ِ ُ يُ لآ ُ ه � ن ِ إ َ ن ي ِ د َ ت ْ ع ُ م ْ ل ا ج “ Rabb'inize yalvararak, gizlice (ke ndiniz duyacak kadar) duâ edin Çünkü Allâhü Teâlâ haddi aşanları sevmez ” 28 28 - A'râf, 55 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 16 “Her duâ semâ’ya çıkmakdan memnu’dur Bana salât vâsıl olursa o duâ yükselir, (dergâh - ı icâbete varır)” 29 “Beni , duâ’nın evvelinde de, ortasında da, sonunda da anın” 30 İbn - i Atâ rahmetü’llâhi aleyh , bu husûsda şöyle der “Duâ’nın rükünleri, kanatları, vakitleri ve maksâda îsâl eden ( “Eğer duâ, rükünlerine uygun gelirse kuvvetli olur Kanatlarına uygun gelirse semâ’da uçar ( kabul olunur ) Vakitlerine denk gelirse icâbete nâil olur Sebeblerine uygun gelirse muvaffakıyyeti tam ve kâmil olur” “Duâ’nın rükünleri , huzû r - i kalbdir, ( ı Hakk’a tam bir sû retle bağlanması ve diğer bütün sebebleri kesip atmasıdır ) Kanadl arı , sıdk ve ihlâsdır Vakitleri, seher zamanlarıdır Sebebleri de, Rasûlü’llâh sallâ’llâhü aleyhi ve sellem ’e salât ve selâmdır” َ ل َ أ ْ س ُ ي ْ ن َأ � ب ِ ُ يُ � ل َ ج َ و � ز َ ع َ لله ا � ن ِ إ َ ف ِ ه ِ ل ْ ض َ ف ْ ن ِ م َ لله ا ا ُ و ل َ س "Allâh'ın fazlından ve kereminden isteyi niz , çünkü Allâh azze ve cell e , istenilmesini sever" 31 ِ ء َ ا ع � د لا ى ِ ف َ ين ِّ ح َ ل ُ م ْ ل ا � ب ِ ح ُ ي َ لى َ ا ع َ ت َ لله ا � ن ِ إ "Muhakak ki Allâhü Teâlâ, ısrâr ile duâ eden kulunu sever" 32 � ل َ ص ْ ن َ م ٌ ة َ ب َ ا ج َ ت ْ س ُ م ٌ ة َ و ْ ع َ د ُ ه َ ل َ ف ً ة َ ض ي ِ ر َ ف ى 29 - Tirmizî Ömer radıye’llâhü anh 30 - Ebû Ya’lâ, Bezzâr, Beyhekî: Câbir radıye’llâhü anh 31 - Abdu'llâh ibn - i Mes'ûd radıye'llâhü anhümâ Tâc C 5 ss 111 32 - S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi,C 12,ss 331 Kâmil Miras Haz Âişe r a Kenzü’l - İrfân 57 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 17 “Farz bir namazı (hu şû ’ ve hudû’ ile : gönül alçaklığı ve hoşluğu ile) edâ’ eden bir kimsenin, o namazın sonunda yapacağı duâ, mü s tecâb olur” 33 ِ ا � ت ُ و ق ا َ د ْ ع َ و َ ة ْ ل ا َ م ْ ظ ُ و ل ِ م َ ف ِ إ � ن َ ا ه ٌ ة َ ر َ ا ر َ ش َ ا ه � ن َ أ َ ك ِ ء َ ا م � س لا َ لى ِ إ ُ د َ ع ْ ص َ ت “Mazlûmun bed - duâsından sakınınız Zîra (mazlumun o duâsı), bir kıvılcım sür’ati ile semâya (icâbete) yükselir” 34 ِ ه ِ ت � م ُ ِ لْ ِّ ى ِ ب �ن لا ِ ء َ ا ع ُ د َ ك ِ ه ِ د َ ل َ و ِ ل ِ د ِ ل َ ا و ْ ل ا ُ ء َ ا ع ُ د “Bir babanın oğlu ve kızı için yapacağı duâ sı , bir Peygamberin ümmeti için yapacağı duâsı gibidir” 35 َ ا ذ ِ إ ُ ل ي ِ ك َ و ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ و ُ لله ا َ ا ن ُ ب ْ س َ ح ا ُ و ل ُ و ق َ ف ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ِ ر ْ م َ لْ ْ ا ِ فى ْ م ُ ت ْ ع َ ق َ و “Büyük güçlükler ile karşılaştığınız zaman, - Hasbüna’llâhü ve ni’me’l - vekîl : Allâh bize yeter, O ne güzel vekildir - deyiniz” 36 َ ج ْ ع َ ي ْ م َ ل َ ا م ْ م ُ ك ِ د َ ح َ ِ لْ ُ ب َ ا ج َ ت ْ س ُ ي َ ي ْ م َ ل َ ف ي ِّ ب َ ر ُ ت ْ و َ ع َ د ْ د َ ق : ُ ل ُ و ق َ ي : ْ ل ْ س َ ت ِ ج ْ ب ِ ل ي “Sizden her birinizin duâsı, acele etmediği müddetçe, kabûle mazhar olur İnsan, (acele eder de) işte ben Rabb’ime duâ ettim de kabul buyurmadı, der” 37 Bunun için duâlarımızın sonunda, ( َ ا ُ د ْ ب ِ ج َ ت ْ س ا � م ُ ه � ل ل َ ا ن َ ئ َ ا ع : Allâh’ım, du â mızı kabul buyur ) diye duâ ederiz Duânın kabul olması için gerekli şartların bulunmasını ifâde eden d iğer bir hadîs - i şerîf’de de şöyle buyurulmuşdur: 33 - Buhârî, Cihâd 34 - Keşfü’l - hafâ’, 1/404 (Dârekutnî) 35 - Keşfü’l - hafâ’, 1/405 (Deylemî) 36 - Ebû Dâvud, Vitir, 25 37 - Riyâzü’s - Sâlihîn,C 3 ss 83 (1528 nolu h ş ) Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 18 ا َ م ْ ن ِ م ٍ ل ُ ج َ ر و ُ ع ْ د َ ي َ لله ا ٍ ء ا َ ع ُ د ِ ب � لا ِ إ ُ ت ْ س ا َ ب ي ِ ج ُ ه َ ل ا � م ِ إ َ ف ْ ن َأ َ ل � ج َ ع ُ ي ُ ه َ ل ِ فِ ا َ ي ْ ن � د لا ا � م ِ إ َ و ْ ن َأ َ ر َ خ � د ُ ي ُ ه َ ل ِ فِ ِ ة َ ر ِ خ ْ لآ ا ا � م ِ إ َ و ْ ن َأ َ ر � ف َ ك ُ ي ُ ه ْ ن َ ع ْ ن ِ م ِ ه ِ ب و ُ ن ُ ذ ِ ر ْ د َ ق ِ ب ا َ م ا َ ع َ د ا َ م ْ َ ل ُ ع ْ د َ ي ْ ث ِ إ ِ ب ٍ م ْ و َأ ِ ة َ ع ي ِ ط َ ق ٍ م ْ ح َ ر ْ و َأ ْ ل ِ ج ْ ع َ ت ْ س َ ي { ْ و َ ا َ ف ِ ر ْ ص َ ي ُ ه ْ ن َ ع ِ م َ ن ِ ء و � س لا ا َ ه َ ل ْ ث ِ م } ا و ُ ل ا َ ق ا َ ي َ ل و ُ س َ ر ِ لله ا َ و َ ف ْ ي َ ك ؟ ُ ل ِ ج ْ ع َ ت ْ س َ ي َ ل ا َ ق ُ ل و ُ ق َ ي ُ ت ْ و َ ع َ د ِّ ب َ ر ا َ م َ ف َ ب ا َ ج َ ت ْ س ا ِ ل “Allah’a dua eden herhangi bir insan yoktur ki duası kabul edilmiş olmasın Günah işlem ediği, yakınları ile ilişkisini kesmedi ği ve isteğinde acele etmed iği sürece Allah ona ya dünyâ da istediğini hemen verir veyâ isteğini â hirete bırakır ve ya duası nisb etinde günahlarını bağışlar 38 “ veyâ duası nis b etinde ondan bir kötülüğü giderir ” 39 Ashâb - ı Kiram , Yâ Rasûle’llâh! Nasıl acele edilir? diye sor unca O da, “ Kulun, - Rabb ’ime duâ ettim de duâma icâ bet etmedi - , demesidir ” b uyurmuşdur    Du â’nın kabû l edilmesinin şartları Duâlar mız ın kabûl edilmesi için şu konulara dikkât etmek gerekdir: 38 - Tirmizi, De’avat, 13 39 - Hâkim, (Müstedrek) De’avât, I, 493 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 19 1 - Duâ ’nın kabulünde ivmemek (acele etmemek) 2 - “Duâ etdim de kabul olunmadı” dememek 3 - D uâ’yı bırakmayıp isrâr ile duâ etmek 4 - İstenilen şey’ , muhal ( olmayacak bir şey’ ) olmamak 5 - Duâ, Allâhü Teâlâ’nın sünnetine ( âdetine ) uygun olmak 40 6 - Duâ esnâsında Allâhü Teâlâ’dan başka hiçbir şey’e ve hiçbir kimseye güvenmiyerek yalnız O’ na yönelmek ve yalnız O’ n a kayıtsız şartsız tesl îm olmak Hazreti İbrâhîm aleyhi’s - selâm ’ın , ateşe atılırken , hiçbir kimsenin yardımını kabul etmeyerek - ْ س َ ح ُ ل ي ِ ك َ و ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ و ُ لله ا َ ا ن ُ ب : Allâh bize yeter, O ne güzel vekildir - demesi ; Hazret - i Muhammed aleyhi’s - selâm ’ın - Düşmanlar size karşı çok büyük bir ordu hazırlamaktadırlar - diyenlere karşı , aynı şekilde - ُ ل ي ِ ك َ و ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ و ُ لله ا َ ا ن ُ ب ْ س َ ح : Allâh biz e yeter, O ne güzel vekildir - demesi gib i Bununla berâber d uâlarımızın kabulü, Allâhü Teâlâ’nın ( Meşiyyet ’ i ne : irâdesine, dilemesine) bağlıdır Dilerse kabul eder, dilerse etmez Bu böyle ol duğu için de hiç bir ümîdsizliğe kapılmadan, ُ ك � ب َ ر َ ل ا َ ق َ و ْ م ُ ك َ ل ْ ب ِ ج َ ت ْ س َأ ِ نِ و ُ ع ْ د ا ُ م ط َ ن و ُ ل ُ خ ْ د َ ي َ س ِ تِ َ د ا َ ب ِ ع ْ ن َ ع َ ن و ُ ِ بِ ْ ك َ ت ْ س َ ي َ ن ي ِ ذ � ل ا � ن ِ إ َ م �ن َ ه َ ج َ ن ي ِ ر ِ خ ا َ د ع “Rabb’iniz (şöyle) buyurdu: Bana duâ edin Size icâbet edeyim (duânızı kabul ede yim) büyüklük 40 - S ünnetü’llâh’a aykırı ol mak demek, günah olan bir şey’i istemek, yemeden içmeden yaşamayı istemek, uçabilmeyi istemek, birisinin ölmesini istemek gibi meşru’ olmayan şey’lerdir Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 20 taslay arak bana ibâdetden uzak laşanlar (duâ etmeyenler) , hor ve hakir cehenneme gireceklerdir” 41 â yet - i kerîme’sinde ifâde buyuru l duğu üzere, duâmıza devâm edip dilek ve istek lerimizi isrâr ile niyâz edip istemeliyiz    Duâ’ya ihtiyaç var mı? Yüce Rabb’ imize sığınıp ihtiyaç duyduğu muz her şey’i O’ndan istememiz , - en güzel bir şekilde yaratılmış îmân sâhibi bir insan olmamıza rağmen âciz ve nâçiz bir insan olarak - kulluğumuzun bir gereğidir En inad kâfirler bile başı dara geldiği zaman derinden derine Yaratan’ a ilticâ’ edere k O’ndan yardım istemek ihtiyâcını duyarlar Bunun için b ir k imsenin duâdan istiğnâ’ etmesi, ya’nî - Benim duâ’ya ihtiyacım yokdur - diyerek duâ ’ ya ihtiyaç duymaması , sâhib olduğu ni’metleri kendinden bilerek kibirlenip büyüklenmesine delâlet e der ki âdetin ve aklın vereceği huküm de böyledir ; c ezâsı da cehennemdir Çünkü Allâhü Teâlâ, kibirlenip gururlanarak istemiyenlere gadab edeceğini bildirmektedir ki şu âyet - i kerîme ’ler ve hadîs - i şerîf ’ler , bunun en açık bir er delî lidir: ُ م ُ ك � ب َ ر َ ل ا َ ق َ و ْ م ُ ك َ ل ْ ب ِ ج َ ت ْ س َأ ِ نِ و ُ ع ْ د ا ط َ ن و ُ ل ُ خ ْ د َ ي َ س ِ تِ َ د ا َ ب ِ ع ْ ن َ ع َ ن و ُ ِ بِ ْ ك َ ت ْ س َ ي َ ن ي ِ ذ � ل ا � ن ِ إ َ م �ن َ ه َ ج َ ن ي ِ ر ِ خ ا َ د ع “Rabb’iniz (şöyle) buyurdu: Bana duâ edin Size icâbet edeyim ( duânızı kabul edeyim ) Çünkü , büyüklük 41 - Mü’min, 60 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 21 taslay arak bana ibâdetden uzakl aşanlar (duâ etmeyenler) , hor ve hakir cehenneme gireceklerdir” 42 ْ ن � م َأ ُ ه ا َ ع َ د ا َ ذ ِ إ � ر َ ط ْ ض ُ م ْ ل ا ُ ب ي ِ ُ يُ َ ء ا َ ف َ ل ُ خ ْ م ُ ك ُ ل َ ع ْ َ يُ َ و َ ء و � س لا ُ ف ِ ش ْ ك َ ي َ و ِ ض ْ ر َ ْ لْ ا ط ٌ ه َ ل ِ إ َأ َ م َ ع ِ ه � ل لا ط َ م ً لا ي ِ ل َ ق َ ن و ُ ر � ك َ ذ َ ت ا “Bunalmışa (çâresiz kalmışa) , kendis ine duâ (ve ilticâ) etdiği zaman icâbet eden (duâsını k abul eden ) , fenâlığı gideren, sizi yer yüzünün hükümdarları kılan kim ? Allâh ile berâber başka bir İlâh mı? Siz ne kadar az düşünüyorsunuz” 43 ا َ ن ل َ س ْ ر َأ ْ د َ ق َ ل َ و ِ م ٍ م َ م ُأ َ لى ِ إ ُ ه ا َ ن ْ ذ َ خ َ أ َ ف َ ك ِ ل ْ ب َ ق ن ِ ء ا َ س ْ أ َ ب ْ ل ا ِ ب ْ م ِ ء ا � ر � ض لا َ و َ ن و ُ ع � ر َ ض َ ت َ ي ْ م ُ ه � ل َ ع َ ل َ ء ا َ ج ْ ذ ِ إ لا ْ و َ ل َ ف ا و ُ ع � ر َ ض َ ت ا َ ن ُ س ْ أ َ ب ْ م ُ ه ْ ن ِ ك َ ل َ و ْ م ُ ه ُ ب و ُ ل ُ ق ْ ت َ س َ ق “And olsun ki biz, senden evvelki ümmetlere de peygamberler gönderdik de (küfür ve inkârlarından dolayı) kendilerini çetin bir yoksullukla, çeşitli hastalıkla rla cezâlandırdık; olur ki yalvarırlar, tevbe ederler diye” “Onlar kendilerine (böyle) bir azâbımız gelib çattığı zaman olsun yalvarmalı değil miydiler? ” 44 ِ ه ْ ي َ ل َ ع ْ ب َ ض ْ غ َ ي َ لله ا ِ ل َ أ ْ س َ ي ْ م َ ل ْ ن َ م “K im Allâh ü Teâlâ ’dan istemezse, (Allâh ü Teâlâ ) ona gazab eder” 45 ِ ه ْ ي َ ل َ ع ُ ب َ ض ْ غ َ ا ِ ى ن و ع ْ د َ ي َ لا ْ ن َ م “Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim” 46 42 - Mü’min, 60 43 - Neml, 62 44 - En’âm, 42 - 43 45 - Kur’ân - ı Hakîm ve Meâl - i Kerîm,C 2 ss 81 6 Hasan Basri Çantay Ebû Hurayra r a Et - Tâcü’l - Câmiu li’l - Usûli fî Ehâdîsi’r - R asûl s a v C 5 ss 110 Eş - Şeyh M A Nâsıf 46 - İbn - iMâce, Duâ Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 22 َأ ِ ل و � ظ ا ِ ب َ ا ي َ ا ذ َ ْ لْ ا َ لا ِ ل َ و ِ ْ لا ا ْ ك َ ا ر ِ م “Sizler, Yâ ze’l - celâli ve’l - ikrâm (Ey azamet ve k erem sâhibi Allâh’ım) , duâsına devam ediniz, (bu mübârek lâfızları duâlarınızda çok söyleyiniz)” 47 ً ا د ا َ س َ ف لآ َ و ِ ض ْ ر لآ ْ ا ِ فِ ً ا ّ و ُ ل ُ ع َ ن و ُ د ي ِ ر ُ ي لآ َ ن ي ِ ذ � ل ِ ل َ ا ه ُ ل َ ع ْ َ نَ ُ ة َ ر ِ خ لآ ْ ا ُ ر ا � د لا َ ك ْ ل ِ ت ط ُ ة َ ب ِ ق َ ا ع ْ ل ا َ و َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ِ ل "İşte âhiret yurdu! Biz onu yer yüzünde büyüklük ve fesad arzûsuna düşmeyeceklere veririz (En güzel) âkıbet müttekî'lerin (takvâ sâhiblerinin) dir" 48    Peygamber’lerin duâ sı Bir çok âyet - i kerîmede bildirildiğine göre her peygamber, kendi ümmetine istiğfâr ile emr et miş ve Allâhü Teâlâ'dan afv ve mağfiret dilemelerini tavsıye etmişdir Bizim peygamberimiz Hâtemü'l - enbiyâ' Hazreti Muhammed sallâ’llâhü aleyhi ve sellem de , her türlü günahlardan korunmuş olmasına ra ğmen, hem Allâhü Teâlâ'ya çok şü kr eden bir kul ol mak, hem ümmetlerine bir imtisâl numûnesi olmak, hem de kulları hakkında raûf ( esirgeyici ) ve rahîm ( bağışlayıcı ) olan Allâhü Teâlâ'nın sonsuz rahmet ve mağfiretinden istifâde etmeleri ni sağlamak maksâdı ile ümmetlerinin af v ve mağfiret edilmelerini Cenâb - ı Hakk'dan niyaz etmek için istiğfârda bulunmuş ve duâ etmişdir Çünkü , diğer peygamberler ümmetleri hakkında , Cenâb - ı Hakk’ın Rahîm sıfatı ile sıfatladı rıldık ları halde, Rasûlü'llâh 47 - Riyâzü’s - sâlihîn,C 3 ss 78 (1520 nolu h ş ) 48 - Kasas, 83 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 23 aleyhi's - selâm diğer peygamberlerden farklı olarak ümmetleri hakkınd a hem R aûf , hem de R ahîm sıfatları ile sıfatlan dırılmış dır Cenâb - ı Hakk, O'nu, bir lûtf - i ilâhî olarak kendi isimlerinden Raûf ve Rahîm isimleri ile vasıflandırmış olduğundan Ümmetleri, O'nun istiğfarına, duâ’sına , şefâatine her zaman ve her yerde muhtaçd ır 49 Bunun için Peygamberlerin yaptıkları ve yapacakları duâ’lar da, bizler için birer ıbret ve imtisâl numunesidir ki bunlardan ba’zıları şöyledir: ِ ل ُ ك ِّ ل َ ن ِ ب ى َ د ْ ع َ و ٌ ة ُ م ْ س َ ت َ ا ج َ ب ٌ ة َ ي ْ د ُ و ع ً ة َ ع َ ا ف َ ش ى ِ ت َ و ْ ع َ د َ ء ى ِ ب َ ت ْ خ َأ ْ ن َأ ُ د ي ِ ر ُأ َ و َ ا ه ِ ب ى ِ ف ى ِ ت � م ُ ِ لْ َ ر ِ خ َ ْ لا ا ِ ة “Her peyganmberin kendisine has müstecab bir duâ’sı vardır Onunla Allâh’a duâ edegelmişdir Fakat ben duâ’mı âhiretde ümmetime şefâat etmek için saklıyorum” 50 Bu hadîs - i şerîf’in Ebû Hurayra radıye’llâhü anh ’dan b aşka bir rivâyet şekli de şöyledir: “Her peygamberin Allâhü Teâlâ’dan bir dileği vardı, onu diledi ve Allâh ındinde icâbet ve kabul olundu Fakat ben duâ’mı Kıyâmet gününde ümmetime şefâate tahsis ve te’hîr ettim” 49 - Allâhü Teâlâ, kulları hakkında Raûf ( esirgeyi ci ) ve Rahîm ( bağışlayıcı ) dır Hazreti Muhammed aleyhi's - selâm da, ümmetleri hakkında Raûf ve Rahîm' dir ki şu âyet - i kerîmeler bunun açık bir ifâdesidir: ٌ م ي ِ ح َ ر ٌ ف ُ ؤ َ ر َ ل ِ س � ا نلا ِ ب َ لله ا � ن َ إ "Allâhü Teâlâ, insanlar hakkında Raûf ve Rahîm dir" Bakara, 143 ٌ ز ي ِ ز َ ع ْ م ُ ك ِ س ُ ف ْ ن َ ا ْ ن ِ م ٌ ل و ُ س َ ر ْ م ُ ك َ ء َ ا ج ْ د َ ق َ ل ق ٌ م ي ِ ح َ ر ٌ ف ُ ؤ َ ر َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا ِ ب ْ م ُ ك ْ ي َ ل َ ع ٌ ص ي ِ ر َ ح ْ م � ت ِ ن َ ع َ ا م ِ ه ْ ي َ ل َ ع "And olsun, size kendinizden öyle bir peygamber gelmişdir ki sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır ve çok güç gelir Üstünüze çok düşkündür O, bütün mü'minler hakkında Raûf (esirgeyici) ve Rahîm (bağışlayıcı) dır" Tevbe, 128 50 - S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi,C 12 ss 331 (2140 n h ş ) Kâmil Miras Et - Tâcü’l - Câmiu li’l - Usûli fî Ehâ dîsi’r - Rasûl s a v C 5 ss 117 Eş - Şeyh Mansûr Ali Nâsıf Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 24 َ ر ِ ف ْ غ َ ي ِ ل َ م � د َ ق َ ت ا َ م ُ ه � ل لا َ ك َ ل ْ ن ِ م ْ ن َ ذ َ ك ِ ب ا ً ط ا َ ر ِ ص َ ك َ ي ِ د ْ ه َ ي َ و َ ك ْ ي َ ل َ ع ُ ه َ ت َ م ْ ع ِ ن � م ِ ت ُ ي َ و َ ر � خ َ أ َ ت ا َ م َ و ا ً م ي ِ ق َ ت ْ س � م “Geçmiş ve gelecek günâhını Allâh'ın bağışlaması, senin üzerindeki ni'metini tamamlaması ve seni doğru yola iletmesi içindir” 51 Âyet - i kerîme'sin e göre, Rasûlü'llâh aleyhi's - selâm 'ın geçmiş ve gelecek günahları afv edilmiş olmasına rağmen, ümmetlerine örnek olmak maksâdı ile yaptığı duâları aklında tutamayan Ashâb - ı Kirâm'dan ba'zıları, “Yâ Rasûle'llâh, yaptığınız bu duâları aklımızda tutamıyoruz” deyince, O da ş u şekilde duâ etmelerini tavsıye etmişdir َ م � ل َ س َ و ِ ه ْ ي َ ل َ ع ُ لله ا � ى ل َ ص ٌ د � م َ ح ُ م َ ك ِّ ي ِ ب َ ن ُ ه ْ ن ِ م َ ك َ ل َ أ َ س َ ا م ِ ْ يْ َ خ ْ ن ِ م َ ك ُ ل َ أ ْ س َ ا ى ِ ّ ن ِ إ ِّ م ُ ه � ل ل َ ا ِ ب � لا ِ إ َ ة � و ُ ق َ لا َ و َ ل ْ و َ ح َ لا َ و ُ غ َ لا َ ب ْ ل ا َ ك ْ ي َ ل َ ع َ و ُ ن َ ا ع َ ت ْ س ُ م ْ ل ا َ ت ْ ن َأ َ و ِ لله ا “İlâhî! Ben, Peygamber’in Muhammed aleyhi’s - selâm’ın Sen’den istediği şey’lerin hayrından diler, O’nun Sen’ den istiâze ettiği şerlerden de Sana sığınırım Yardım ancak Sen’den beklenir D ünyâ ve âhiretde matlûb olan Şey’e ulaştıracak Sen’sin Hâkimâne tasarruf da, tam kuvvet ve kudret de, Allâh ile kâimdir Kuvvet ve kudret, ancak Allâh’ın inâyeti iledir” 52 Ya’nî, Yâ Rabb, Rasûlün Hazreti Muhammed aleyhi's - selâm bizlere örnek olmak maksâdı ile Senden neler istemişse bizler de onları Senden istiyoruz, Sen bizlere ihsân eyle Nelerden de Sana sığınmışsa onlardan da Sana sığınıyoruz, Sen bizleri koru Sana nasıl hamd - ü senâ' etmişse bizler de 51 - Fetih, 2 52 - Riyâzü’s - sâlihîn,C 3 ss 79 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 25 aynı şekilde hamd - ü senâ' etmek istiyoruz Hamdimizi, şukrümüzü, senâ'mızı ilâhî rızâna muvâfık buyur ِ ت َ ا ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا َ و َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ِ ل َ و َ ك ِ ب ْ ن َ ذ ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س ا َ و ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ لآ ُ ه � ن َأ ْ م َ ل ْ ع َ ا ف ط " - Allâh'dan başka hiç bir ilâh yokdur - hakîkatini iyi bil Hem kendinin, hem de erkek mü'minlerle kadın mü'minlerin günâhının bağışlanmasını iste" 53 ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ِّ ل ص َ و ط ْ م ُ َ لَ ٌ ن َ ك َ س َ ك َ ت َ و ل َ ص � ن ِ إ ط ٌ م ي ِ ل َ ع ٌ ع ي ِ َ سَ ُ لله ا َ و "Onlara duâ et Çünkü senin duân onlar için bir sükûnet (tevbelerinin kabûl buyurulduğuna bir işâret, bir rahmet) dir Allâh, hakkıyle işiten, (her şey'i) çok iyi bilendi r" 54    Peygamber ’ lerin kabul olmuş duâları Peygamberlerin yaptığı duâlardan Âdem aleyhi’s - selâm ’ın , ْ ن ِ إ َ و ا َ ن َ س ُ ف نَأ ا َ ن ْ م َ ل َ ظ ا َ ن � ب َ ر َ ن ِ م � ن َ ن و ُ ك َ ن َ ل ا َ ن ْ َ حْ ْ ر َ ت َ و ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ � ل َ ن ي ِ ر ِ س ا َ ْ لْ ا “Ey Rabb’imiz, kendimize yazık etdik Eğer bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen her halde (maddî ve ma’nevî en büyük) zarara uğrayanlardan olacağız” 55 ş eklindeki tevbe duâsı;  Nûh aleyhi’s - selâm ’ın kavminin helâki ve berâberindeki mü’minlerin kurtulması hakkındaki , 53 - Muhammed, 19 54 - Tevbe, 103 55 - A’râf, 23 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 26 َ ر َ ع ْ ر َ ذ َ ت َ لا ِّ ب َ ن ي ِ ر ِ ف ا َ ك ْ ل ا َ ن ِ م ِ ض ْ ر َ ْ لْ ا ى َ ل ا ً ر ا � ي َ د َ لا َ و َ ك َ د ا َ ب ِ ع او � ل ِ ض ُ ي ْ م ُ ه ْ ر َ ذ َ ت ن ِ إ َ ك � ن ِ إ ا ً ر ِ ج ا َ ف � لا ِ إ او ُ د ِ ل َ ي ا ً ر ا � ف َ ك ْ ر ِ ف ْ غ ا ِّ ب َ ر ْ ن َ م ِ ل َ و � ي َ د ِ ل ا َ و ِ ل َ و ِ ل َ ِ ت ْ ي َ ب َ ل َ خ َ د َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ِ ل َ و ا ً ن ِ م ْ ؤ ُ م ِ م ِ ل ا � ظ لا ِ د ِ ز َ ت َ لا َ و ِ ت ا َ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا َ و ا ً ر ا َ ب َ ت � لا ِ إ َ ين “Ey Rabb’im, yer yüzünde kâfirlerden yurd tutan hiç bir kimse bırakma” “Çünkü Sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar Kötüden, öz kâfirden başka da evlât doğurmaz (lar) ” “Ey Rabb’im, beni, anamı, babamı, îm ân etmiş olarak evime (gemime) girenleri, (kıyâmete kadar gelecek) erkek mü’minleri ve kadın mü’minleri mağfiret et Zâlimlerin helâkinden başka bir şey’ini de artırma” 56 duâsı; 57  Mûsâ aleyhi’s - selâm ile Hârûn aleyhi’s - selâm ’ın Fir’avn’in helâk i hakkındaki, ى َ س و ُ م َ ل ا َ ق َ و َ لا َ م َ و َ ن ْ و َ ع ْ ر ِ ف َ ت ْ ي َ ت آ َ ك � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر َ ئ ِ فِ ً لا ا َ و ْ م َأ َ و ً ة َ ن ي ِ ز ُ ه َ ي َ ْ لْ ا و ِ ة ا َ ي ْ ن � د لا لا ا َ ن � ب َ ر ا و � ل ِ ض ُ ي ِ ل ْ ن َ ع َ ك ِ ل ي ِ ب َ س ج ْ م ِ ِ لَ ا َ و ْ م َأ ى َ ل َ ع ْ س ِ م ْ ط ا ا َ ن � ب َ ر َ ل َ ع ْ د ُ د ْ ش ا َ و او ُ ن ِ م ْ ؤ ُ ي َ لا َ ف ْ م ِ ِ بِ و ُ ل ُ ق ى َ ر َ ي � تَّ َ ح ا ُ و َ ْ لْ ا َ ب ا َ ذ َ ع ْ ل ا َ م ي ِ ل ْ ت َ ب ي ِ ج ُأ ْ د َ ق َ ل ا َ ق َ د َ ل ي ِ ب َ س ِّ ن آ َ ع ِ ب � ت َ ت َ لا َ و ا َ م ي ِ ق َ ت ْ س ا َ ف ا َ م ُ ك ُ ت َ و ْ ع َ ن و ُ م َ ل ْ ع َ ي َ لا َ ن ي ِ ذ � ل ا 56 - Nûh, 26 - 27 - 28 57 - ُ ه ا َ ن ْ ي � ج َ ن َ ف ُ ه َ ل ا َ ن ْ ب َ ج َ ت ْ س ا َ ف ُ ل ْ ب َ ق ن ِ م ى َ د ا َ ن ْ ذ ِ إ ا ً ح و ُ ن َ و ِ م ُ ه َ ل ْ ه َأ َ و ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ِ ب ْ ر َ ك ْ ل ا َ ن ج “Nûh’u da (hatırla) Çünkü O, daha evvel duâ etmişdi de biz onu kabûl eylemişdik Nihâyet kendisini de, ehlini de o büyük sıkıntıdan kurtardık” Enbiyâ’,76 Âyet - I kerîme’si bunun açık bir delîlidir Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 27 “ Mûsâ dedi : Ey Rabb’imiz, şübhesiz Sen Fir’avn’e ve ileri gelenlerine dünyâ hayâtında nice zînet ve mallar verdin Ey R abb’imiz, Senin yolundan sapdırsınlar diye mi? Ey Rabb’imiz, Sen onların mallarını yok et, kalblerini şiddetle sık ki onlar o ç etin azâbı görecekleri zamâna kadar îmân etmeyeceklerdir” “ (Allâhü Teâlâ da) buyurdu ki, ikinizin de duâsı kabûl olunmuşdur O halde yine istikâmetde devam edin , (da’vete devam edin, acele etmeyin , çünkü isteğiniz vakti gelince olacakdır ) Sakın kendini bilmeyenlerin yoluna uymayın” 58 şeklindeki duâları ve yine, Mûsâ aleyhi’s - selâm ’ın , Cenâb - ı Hakk’ın ta’yîn etdiği v akitde, buzağıya tapanların tevbelerinin kabûlü için yanında götürmüş olduğu yetmiş kişi , Allâhü Teâlâ’nın Mûsâ aleyhi’s - selâm ile konuşmasına şâhid olunca , “Bize Allâh’ı göster de sana îmân edelim ” diye tekl îfde bulunmaları üzerine onları şiddetli bir sar sıntı tutu nca , ْ م ُ ه َ ت ْ ك َ ل ْ ه َأ َ ت ْ ئ ِ ش ْ و َ ل ِّ ب َ ر ِ م َ ي ا � ي ِ إ َ و ُ ل ْ ب َ ق ن ط َ ل َ ع َ ف ا َ ِ بِ ا َ ن ُ ك ِ ل ْ ه ُ ت َأ ُ ء ا َ ه َ ف � س لا ا �ن ِ م ج َ ي ِ ه ْ ن ِ إ َ ك ُ ت َ ن ْ ت ِ ف � لا ِ إ ط ِ ب � ل ِ ض ُ ت ْ ن َ م ا َ ه ُ ء ا َ ش َ ت ي ِ د ْ ه َ ت َ و ْ ن َ م ُ ء ا َ ش َ ت ط ْ ن َأ ا َ ن ْ َ حْ ْ ر ا َ و ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ ف ا َ ن � ي ِ ل َ و َ ت ْ ن َأ َ و َ خ َ ت َ ن ي ِ ر ِ ف ا َ غ ْ ل ا ُ ر ْ ي ْ ا ِ فِ َ و ً ة َ ن َ س َ ح ا َ ي ْ ن � د لا ِ ه ِ ذ َ ه ِ فِ ا َ ن َ ل ْ ب ُ ت ْ ك ا َ و ا � ن ِ إ ِ ة َ ر ِ خ لآ َ ك ْ ي َ ل ِ إ ا َ ن ْ د ُ ه ط ُ ب ي ِ ص ُأ ِ ب ا َ ذ َ ع َ ل ا َ ق ُ ء ا َ ش َأ ْ ن َ م ِ ه ِ ب ج ِ ت َ ْ حْ َ ر َ و ٍ ء ْ ي َ ش � ل ُ ك ْ ت َ ع ِ س َ و ط َ ن و ُ ت ْ ؤ ُ ي َ و َ ن و ُ ق � ت َ ي َ ن ي ِ ذ � ل ِ ل ا َ ه ُ ب ُ ت ْ ك َ أ َ س َ ف َ ك � ز لا و َ ة � ل ا َ و ْ م ُ ه َ ن ي ِ ذ َ ن و ُ ن ِ م ْ ؤ ُ ي ا َ ن ِ ت ا َ ي آ ِ ب ج 58 - Yûnüs, 88 - 89 Rivâyete göre Mûsâ aleyhi’s - selâm bu duâdan sonra kırk sene daha kavminin arasında kalmış, duâsının icâbeti ondan sonra meydana gelmişdir Kur’ân - ı Hakîm ve Meâl - i Kerîm,C 1 ss 321 Hasan Basri Çantay Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 28 “ Yâ Rabb, eğer dileseydin onları da, beni de daha evvel (buzağıya taptıkları sırada) helâk ederdin İçimizden bir takım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk mı edeceksin? Zâten o da Senin imtiha nından başka bir şey’ değildi Sen onunla dilediğini sapıklığa götürür, dilediğini doğru yola iletirsin Bizim velimiz ancak Sensin O halde bizi mağfiret et, bizi esirge Sen, mağfiret edicilerin en hayırlısısın” “Dünyâda da, âhiretde de bize iyilik yaz Biz, hiç şübhesiz S ana döndük (Allâhü Teâlâ da) b uyurdu ki : Ben azâbıma kimi dilersem onu dûçâr ederim Benim rahmetim ise her şey’i kuşatmışdır Onu (küfürden, ma’sıyetden) sakınmakda, zekât vermekde, bir de âyetlerimize îmân etmekde olanlara has o lmak üzere yazacağım” 59 şeklindeki duâsı;  Zekeriyyâ aleyhi’s - selâm ’ın , ِّ ب َ ر َ لا ِ نِ ْ ر َ ذ َ ت ا ً د ْ ر َ ف َ ت ْ ن َأ َ و ُ ر ْ ي َ خ َ ين ِ ث ِ ر ا َ و ْ ل ا ج “ Rabbim! Beni yalnız başıma ( ç ocuksuz) bırakma (Mîrascı olarak bana bir evlâd vermezsen ne gam) (Çünkü) S en,vârislerin en hayırlısısın ” 60 diye dua ederek Allâhü Teâlâ’nın kendisine bir ç ocuk ihsan etmesini istemesi ve ا َ ن ْ ب َ ج َ ت ْ س ا َ ف ُ ه َ ل ز ا َ ن ْ ب َ ه َ و َ و ُ ه َ ل َ ي ْ َ يُ ا َ ن ْ ح َ ل ْ ص َأ َ و ُ ه َ ل ُ ه َ ج ْ و َ ز ط ْ م ُ ه � ن ِ إ ا و ُ ن ا َ ك َ ن و ُ ع ِ ر ا َ س ُ ي ِ فِ ِ ت ا َ ر ْ ي َ ْ لْ ا َ ن َ ن و ُ ع ْ د َ ي َ و ا ا ً ب َ غ َ ر ا ً ب َ ه َ ر َ و ط ا و ُ ن ا َ ك َ و َ ا َ ن َ ل َ ين ِ ع ِ ش ا َ خ 59 - A’râf, 155 - 156 60 - Enbiyâ’, 89 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 29 “ Biz O ’ nun duâ sını kabul buyurduk ve ona Yahyâ’yı armağan e ttik Eşini de kendisi için ıslâ h ettik , (çocuk doğurmağa elverişli bir hâle getirdik) Gerçekten onlar hayır işlere koşarlar, umarak ve kor karak bize duâ ederlerdi ve bize derin saygı gösterirlerdi” 61 âyet - i kerîme’si ile duâsının kabul buyurulduğunun bildirilmesi;  Yûnu s aleyhi’s - selâm ’ın balığın karnında, َ لا َ ه َ ل ِ إ � لا ِ إ َ ت ْ ن َأ َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ق ِّ نِ ِ إ ُ ت ْ ن ُ ك َ ن ِ م َ ين ِ م ِ ل ا � ظ لا ج (Ey Rabbim!) Senden başka hiç bir ilâh yoktur Senin şânın yücedir, ben zâlimlerden oldum” 62 d iye yalvarıp yakarışının, ا َ ن ْ ب َ ج َ ت ْ س ا َ ف ُ ه َ ل لا َ ن َ و ُ ه ا َ ن ْ ي � ج َ ن ِ م ِّ م َ غ ْ ل ا ط َ ك ِ ل ٰ ذ َ ك َ و ي ِ ج ْ ن ُ ن ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا َ ين “ Biz de onun bu duâ sını kabul ettik ve onu tasadan kurtardı k İşte biz, mü’minleri böyle kurtarırız ” 63 âyet - i kerîme’si ile kabul buyurulduğunun bildirilmesi;  Eyyûb aleyhi’s - selâm ’ın, ِّ نِ َأ َ ِ � � س َ م � ر � ض لا َ ت ْ ن َأ َ و ُ م َ ح ْ ر َأ َ ين ِ ِ حْ ا � ر لا ج “Şüphesiz ki ben derde uğradım , sen merhametlilerin en merhametlisisin” 64 61 - Enbiyâ’, 90 62 - Enbiyâ’, 87 63 - Enbiyâ’, 88 64 - Enbiyâ’, 83 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 30 ِّ نِ َأ َ ِ � � س َ م ُ ن ا َ ط ْ ي � ش لا ٍ ب ْ ص ُ ن ِ ب ٍ ب ا َ ذ َ ع َ و “ Şübhesiz ki ş eytan, bana bir yorgunluk (meşakkat) ve azap (hastalık) dokundurdu” 65 diye yalvarıp yakarışının, ْ ض ُ ك ْ ر ُ ا َ ك ِ ل ْ ج ِ ر ِ ب ا َ ذ َ ه ٌ ل َ س َ ت ْ غ ُ م ِ ر ا َ ب ٌ د ٌ ب ا َ ر َ ش َ و “Ona , ayağını (yere) vur (dedik) işte hem yı kanacak, hem de içilecek serin (bir su) ” 66 ِ ب ا َ ب ْ ل َ ْ لْ ا ِ ل ْ و ُ ِ لْ ى َ ر ْ ك ِ ذ َ و ا�ن ِّ م ً ة َ ْ حْ َ ر ْ م ُ ه َ ع � م م ُ ه َ ل ْ ث ِ م َ و ُ ه َ ل ْ ه َأ ُ ه َ ل ا َ ن ْ ب َ ه َ و َ و “O’na hem ehlini, hem de onlarla berâber bir mislini, bizden bir rahmet ve temiz akıl sâhibleri için de bir ıbret olmak üzere, bağışladık” 67 ا َ ن ْ ب َ ج َ ت ْ س ا َ ف ُ ه َ ل ا َ ن ْ ف َ ش َ ك َ ف ا َ م ِ ه ِ ب ْ ن ِ م ر ُ ض ُ ه ا َ ن ْ ي َ ت آ َ و ُ ه َ ل ْ ه َأ ْ م ُ ه َ ل ْ ث ِ م َ و ْ م ُ ه َ ع َ م ْ ن ِ م ً ة َ ْ حْ َ ر ا َ ن ِ د ْ ن ِ ع ى َ ر ْ ك ِ ذ َ و َ ن ي ِ د ِ ب ا َ ع ْ ل ِ ل “Biz de O ’nu (n duâsını) kabul etmiş, kendisindeki o zararı gidermiş, taraf ımızdan bir rahmet ve ıbâdet edenler için bir hâtıra olmak üzere hem ailesini, hem de onlarla berâber daha bir mislini O’na vermişdik” 68 âyet - i kerîme’ leri ile kabul buyurulduğunun bild irilmesi;  Süleymân aleyhi’s - selâm ’ın, َ ل ا َ ق ِّ ب َ ر ْ ر ِ ف ْ غ ا ِ ل ْ ب َ ه َ و ِ ل ا ً ك ْ ل ُ م َ لا ي ِ غ َ ب ْ ن َ ي ٍ د َ ح َ ِ لْ ْ ن ِ م ي ِ د ْ ع َ ب ج َ ك � ن ِ إ َ ت ْ ن َأ ُ ب ا � ه َ و ْ ل ا 65 - Sâd, 41 66 - Sâd, 42 67 - Sâd, 43 68 - Enbiyâ’, 84 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 31 “ Ey Rabb ’ im! Beni mağfiret et Bana öyle bir mülk ( - ü saltanat) ver ki o, benden sonra hiç kimseye nasip olması n Şübhesiz ki Sen, çok lütufkârsın” 69 diye mülk ve saltanat isteyişi nin , ا َ ن ْ ر � خ َ س َ ف ُ ه َ ل َ ح ي ِّ ر لا ي ِ ر ْ َ تَ ِ ه ِ ر ْ م َ أ ِ ب ً ء ا َ خ ُ ر ُ ث ْ ي َ ح َ ب ا َ ص َأ لا َ ين ِ ط ا َ ي � ش لا َ و � ل ُ ك ٍ ء ا�ن َ ب ٍ ص ا � و َ غ َ و لا َ ن ي ِ ر َ خ آ َ و َ ين ِ ن � ر َ ق ُ م ِ فِ ِ د ا َ ف ْ ص َ ْ لْ ا “ Bunun üzerine b iz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik ” 70 âyet - i kerîme’si ile kabul buyurulduğunun bildirilmesi; Not: Sü leymân aleyhi’s - selâm ’a istediği bu mülk ve saltanat verilmişdir ama onun şükrü nden de bir an ğâfil olmamış ve şöyle duâ etmişdir: َ ر ُ ك ْ ش َأ ْ ن َأ ِ � ْ ع ِ ز ْ و َأ ِّ ب َ ر ا ً ِ لْ ا َ ص َ ل َ م ْ ع َأ ْ ن َأ َ و � ي َ د ِ ل ا َ و ى َ ل َ ع َ و � ي َ ل َ ع َ ت ْ م َ ع ْ ن َأ ِ ت � ل ا َ ك َ ت َ م ْ ع ِ ن َ و ُ ه ا َ ض ْ ر َ ت َ ين ِ ِ لْ ا � ص لا َ ك ِ د ا َ ب ِ ع ِ فِ َ ك ِ ت َ ْ حْ َ ر ِ ب ِ � ْ ل ِ خ ْ د َأ “Ey Rabb’im, bana, ana ve babama l ûtf etdiğin ni’metine şükr etmemi ve Senin râzı olacağın iyi (işler) yapmamı bana ilhâm et Rahmetinle beni de sâlih kullarının arasına sok” 71  Hazreti Me ryem’in annesi İmrân ’ın , kızı Meyem için, 69 - Sâd, 35 70 - Sâd, 36 - 37 - 38 71 - Neml, 19K Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 32 ِّ نِ ِ إ َ و ا َ ه ُ ذ ي ِ ع ُأ َ ك ِ ب ا َ ه َ ت � ي ِّ ر ُ ذ َ و َ ن ِ م ِ ن ا َ ط ْ ي � ش لا ِ م ي ِ ج � ر لا “ (Yâ Rabb), Onu da (Meryem’i de) ve soyunu da kovulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyoru m ” 72 duâsı nın , ا َ ه َ ل � ب َ ق َ ت َ ف ا َ ه � ب َ ر َ ق ِ ب ٍ ل و ُ ب ٍ ن َ س َ ح ا َ ه َ ت َ ب ْ ن َأ َ و ا ً ت ا َ ب َ ن ا ً ن َ س َ ح لا ا َ ه َ ل � ف َ ك َ و ا � ي ِ ر َ ك َ ز ط “Rabbi onu (o kızcağızı) güzel bir ş ekilde kabul buyurdu, onu güzel bir nebât gibi yetiştirdi ve Zekeriyyâ’yı da onun bakımın a me’mûr etdi” 73 âyet - i kerîme’si ile kabul edildi ğinin bildirilmesi;  Îsâ aleyhi’s - selâm ’ın , havârîlerin , “Rabb’in bizim üstümüze gökden bir sofra indirebilir mi? İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın, doğru söylediğini bilelim ve biz de buna şâhidlik edenlerden olalım” demelerine karşı, ِ م ً ة َ د ِ ئ آ َ م ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ْ ل ِ ز نَأ ا َ ن � ب َ ر � م ُ ه � ل لا ِ ء ا َ م � س لا َ ن َ َ لْ ً ا د ي ِ ع ا َ ن َ ل ُ ن و ُ ك َ ت ِ م ً ة َ ي آ َ و ا َ ن ِ ر ِ خ آ َ و ا َ ن ِ ل � و ْ ن َ ك ج ْ ن َأ َ و ا َ ن ْ ق ُ ز ْ ر ا َ و َ ت َ ين ِ ق ِ ز ا � ر لا ُ ر ْ ي َ خ “Ey Rabb’imiz, üstümüze gökden bir sofra indir ki bizim hem evvelimiz, hem âhirim iz için bir bayram ve senden bir âyet (mu’cize) olsun Bizi rızıklandır Sen rızık verenlerin en hayırlısısın” 74 şeklindeki Mâide duâsı; kabul olunmuş duâlardandır  72 - Âl - i İmrân, 36 73 - Âl - i İmrân, 37 74 - Mâide, 114 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 33 Kezâ, Hazreti İbrâhim aleyhi’s - selâm ’ın aşağıdaki Mekke - i Mükerreme ve Beytü’l lâh için yaptığı duâ da, yine kabul olunmuş duâlardandır ْ ن َ ك ْ س َأ ِّ نِ ِ إ ا َ ن � ب � ر ْ ن ِ ع ٍ ع ْ ر َ ز ي ِ ذ ِ ْ يْ َ غ ٍ د ا َ و ِ ب ِ ت � ي ِّ ر ُ ذ ن ِ م ُ ت َ ك ِ ت ْ ي َ ب َ د ْ ل ا ا و ُ م ي ِ ق ُ ي ِ ل ا َ ن � ب َ ر ِ م � ر َ ح ُ م َ ع ْ ج ا َ ف َ ة َ لا � ص لا ِ م ً ة َ د ِ ئ ْ ف َأ ْ ل ِ س ا�ن لا َ ن ْ ه َ ت م ُ ه ْ ق ُ ز ْ ر ا َ و ْ م ِ ه ْ ي َ ل ِ إ ي ِ و ِ م ْ م ُ ه � ل َ ع َ ل ِ ت ا َ ر َ م � ث لا َ ن َ ن و ُ ر ُ ك ْ ش َ ي "Ey Rabb'imiz, zürriyyetimden bir kısmını (İsmâil ile O'nun soyunu) ekin bitmez bir vâdîde, Senin, mukaddes olan (taarruz edilmesi haram olan) Beyt'inin yanında, iskân etdim İnsanlardan bir kısım kimseleri - namaz kılmak için - zürriyyetimin bulunduğu bu yere meyl etdirip heveslendir ve - Sana şukr etmeleri için - onları her türlü meyvelerden rızıklandır" 75 ُ ل ي ِ ع ا َ ْ سَ ِ إ َ و ِ ت ْ ي َ ب ْ ل ا َ ن ِ م َ د ِ ع ا َ و َ ق ْ ل ا ُ م ي ِ ه ا َ ر ْ ب ِ إ ُ ع َ ف ْ ر َ ي ْ ذ ِ إ َ و ط ْ ل � ب َ ق َ ت ا َ ن � ب َ ر ا �ن ِ م ط � ن ِ إ ْ ن َأ َ ك َ ت ُ م ي ِ ل َ ع ْ ل ا ُ ع ي ِ م � س لا ِ ْ ين َ م ِ ل ْ س ُ م ا َ ن ْ ل َ ع ْ ج ا َ و ا َ ن � ب َ ر ْ ن ِ م َ و َ ك َ ل ِّ ر ُ ذ َ ل ً ة َ م ِ ل ْ س � م ً ة � م ُأ ا َ ن ِ ت � ي َ ك ص ا َ ن ِ ر َأ َ و ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ْ ب ُ ت َ و ا َ ن َ ك ِ س ا َ ن َ م ج ْ ن َأ َ ك � ن ِ إ ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ب ا � و � ت لا َ ت ً لا و ُ س َ ر ْ م ِ ه ي ِ ف ْ ث َ ع ْ ب ا َ و ا َ ن � ب َ ر ِ م ْ م ُ ه ْ ن و ُ ل ْ ت َ ي ا َ ع َ ة َ م ْ ك ِ ْ لْ ا َ و َ ب ا َ ت ِ ك ْ ل ا ُ م ُ ه ُ م ِّ ل َ ع ُ ي َ و َ ك ِ ت ا َ ي آ ْ م ِ ه ْ ي َ ل ْ م ِ ه ي ِّ ك َ ز ُ ي َ و ط ْ ن َأ َ ك � ن ِ إ ُ ز ي ِ ز َ ع لا َ ت ُ م ي ِ ك َ لْ ا ع "Ey Rabb'imiz, inâyetinle yükseltdiğimiz şu işi (şu Beyt'i, bir kulluk vazîfesi olarak) bizden kabûl buyur Şübhesiz ki Sen, (duâlarımızı) çok iyi işitir ve (niyetlerimizdeki ihlâsı) kesin olarak bilirsin" "Ey Rabb'imiz, bizi, Sana teslîmiyyetde sâbit kıl Soyumuzdan da yalnız Sana boyun eğen Müslümân bir ümmet (yetişdir) Bize, ibâdet edeceğimiz yerleri (Hacc 75 - İbrâhîm, 37 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 34 menâsikini, - hacc amelle rini - ) göster (öğret) Tevbemizi kabûl et Çünkü tevbeleri en çok kabûl eden ve (Mü'min'leri) hakkıyle esirgeyen Sen'sin Sen" "Ey Rabb'imiz, onların (Müslim olan soyumuzun) içinden onlara Sen'in âyetlerini okuyacak, onlara Kitâb'ı (Kur'ân'ı) , hıkmet 'i (ondaki hukümleri) öğretecek, onları (şirkden) iyice temizleyecek bir peygamber gönder Şübhesiz ki yegâne gâlib, (sun'unda - fiilinde, yaratışında - ) tam hıkmet sâhibi Sen'sin Sen" 76  Hazreti Muhammed aleyhi’s - selâm ’ın duâsı ise, ümmetlerine şefâa t etmek için âhirete te’hîr olunmuşdur Şöyle ki: Mahşer’in en sıkıntılı bir zamânında, t üm peygamberler ve mahşer halkı, Hazreti Muhammed sallâ'llâhü aleyhi ve sellem 'den şefâat etmesini isteyecekler O da Arş'ın altına gidip secdeye kapanarak - Allâ hü Teâlâ'nın ilham etdiği şekilde - Allâhü Teâlâ'ya hamd - ü senâ' edip duâda bulunacak, Allâhü Teâlâ da O'nun şefâatini kabûl ederek, ْ ع � ف َ ش ُ ت ْ ع َ ف ْ ش ا َ و ْ ه َ ط ْ ع ُ ت ْ ل َ س َ ك َ س ْ أ َ ر ْ ع َ ف ْ ر ا ُ د � م َ ُ مُ ا َ ي “ Yâ Muhammed, secdeden başını kaldır İste, İstediğin sana verilecek Şef âat et, şefâatin kabûl olunacak” 77 buyuracakdır Bu sûretle secdeden başını kaldıran Hazreti Muhammed sallâ'llâhü aleyhi ve sellem, 76 - Bakara,127 - 128 - 129 77 - Et - Tâcü'l - Câm iu li'l - Usûl fî Ehâdîsi'r - Rasûl s a v C 5 ss 386 Eş - Şeyh Mansûr Ali Nâsıf Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 35 ِّ ب َ ر ا َ ي ِ ت � م ُ ا ِّ ب َ ر ا َ ي ِ ت � م ُ ا ِّ ب َ ر ا َ ي ِ ت � م ُ ا “ Yâ Rabb'i, ümmetimi bağışla Yâ R abb'i ümmetimi bağı şla Yâ Rabb'i ümmetimi bağışla” diyecek, Allâhü Teâlâ da dileğini kabûl edecekdir 78 İşte bu büyük şefâate “Şefâat - i Kübrâ” ; bu hâle, bu makâma da, “ Makâm - ı Mahmûd” denilir ki şu âyet - i kerîme bunu ifâde etmektedir: َ أ َ ى س َ ع ً ا د ُ و م ْ َ مُ ً ا م َ ا ق َ م َ ك � ب َ ر َ ك َ ث َ ع ْ ب َ ي ْ ن "Rabb'in seni bir Makâm - ı Mahmud'a (övgüye değer bir makâma) gönderecekdir, ümîd edebilirsin" 79    Münâfıklar hakkında duâ Bir kısım münâfıklar, Hazreti Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellem 'e gelerek " Yâ Rasûle'llâh, bizim hakkımızda istiğfârda bulun" demişler, O da "Sizin için istiğfârda bulunurum" demişdi Bunun üzerine şu âyet - i kerîme nâzil olmuş ve onların durumları açıkca bildirilmişdir ki bu âyet - i kerîme’de ifâde buyurulan ( لله ا َ ر ِ ف ْ غ َ ي ْ ن َ ل َ ف ُ ْ م ُ ه َ ل : Allâhü Teâlâ, onları hiçbir zaman afv edecek değildir ) ifâdesi , çok ağır bir ifâdedir ki münâfıkların ebediyyen afv ve mağfiret olunma ya caklarını açı k bir şekilde ortaya koymaktadır ِ ا ْ م ُ َ لَ ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ت لآ ْ و َأ ْ م ُ َ لَ ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س ط َ ت ْ س َ ت ْ ن ِ إ ً ة � ر َ م َ ين ِ ع ْ ب َ س ْ م ُ َ لَ ْ ر ِ ف ْ غ ْ م ُ َ لَ ُ لله ا َ ر ِ ف ْ غ َ ي ْ ن َ ل َ ف ط ِ ه ِ ل و ُ س َ ر َ و ِ لله ا ِ ب او ُ ر َ ف َ ك ْ م ُ ه � ن َ أ ِ ب َ ك ِ ل َ ذ ط َ ين ِ ق ِ س َ ا ف ْ ل ا َ م ْ و َ ق ْ ل ا ى ِ د ْ ه َ ي لآ ُ لله ا َ و ع 78 - S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi,C 12 ss 427 (2187 nolu H Ş ) Kâmil Miras Riyâzü's - Sâlihîn, C 3 ss 366 (1898 nolu Hadîs - i şerîf) 79 - İsrâ', 79 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 36 " (Habîbim) onlar için (ister) istiğfâr et, (ister) istiğfâr etme Onlar için yetmiş def'a i stiğfâr etsen yine Allâh onları afv edecek değildir Çünkü onlar Allâh'ı ve Rasûl'ünü inkâr ile kâfir olmuşlardır Allâh ise (îmândan ve itâatden çıkmış) fâsıklar gürûhuna hidâyet etmez" 80 Zâhiren Müslüman görünen bu şekildeki M ünafıklara Müslüman muâ melesi yapılır ve cenâze namazları kılınır Fakat inanmadıkları bir dînin hükümleri musalla taşında tatbik edildiği için azâbları musalla taşında başlar َ ع ُ د َ ا م َ و ٍ ل لآ َ ض ِ فى � لا ِ إ َ ن ي ِ ر ِ ف َ ا ك ْ ل ا ا ُ ؤ ع "Kâfirlerin duâsı (ise) , heder olmakdan başka (bi r değeri hâiz) değildir" 81    Gıyâben duâ Gıyâben duâ etmenin de bir çok fazîletleri vardır ki şu âyet - i kerîme’ler ve hadîs - i şerîf’ler de bu husûsun ehemmiyetine işâret etmektedir: َ ي َ م ْ و َ ي َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ِ ل َ و � ي َ د ِ ل ا َ و ِ ل َ و ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا ا َ ن � ب َ ر ُ م و ُ ق ُ ب ا َ س ِ ْ لْ ا ع “Ey Rabb’imiz, (kıyâmetde) hesâb sorulduğu gün, beni, ana ve babamı ve bütün îmân edenleri mağfiret et” 82 ُ ؤ ا َ ج َ ن ي ِ ذ � ل ا َ و دم ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا ا َ ن � ب َ ر َ ن و ُ ل و ُ ق َ ي ْ م ِ ه ِ د ْ ع َ ب ن ِ م ِ ن ا َ يم ِ ْ لإ ا ِ ب ا َ ن و ُ ق َ ب َ س َ ن ي ِ ذ � ل ا ا َ ن ِ ن ا َ و ْ خ ِ ِ لإ َ و َ لا َ و ا َ ن ِ ب و ُ ل ُ ق ِ فِ ْ ل َ ع ْ َ تَ ًّ لا ِ غ ِ ل � ل ُ ن َ م آ َ ن ي ِ ذ َ ر ٌ ف و ُ ؤ َ ر َ ك � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر او ٌ م ي ِ ح 80 - Tevbe, 80 81 - Mü'm in (Ğâfir), 50 82 - İbrâhim, 41 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 37 “Bunların arkasından gelenler (şöyle) derler: Ey Rabb’imiz, îmân ile daha önden bizi geçmiş olan (dîn) kardeşlerimizi mağfiret et Îm ân etmiş o lanlar için kalblerimiz de bir kin bıra kma Ey Rabb’imiz, şübhesiz ki S en çok esirgeyicisin, çok merhametlisin” 83 َ ك ِ ب ن َ ذ ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س ا َ و ُ ه � ل لا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ لا ُ ه � ن َأ ْ م َ ل ْ ع ا َ ف ِ ت ا َ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا َ و َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ِ ل َ و ط ُ م َ ل ْ ع َ ي ُ ه � ل لا َ و ْ م ُ ك ا َ و ْ ث َ م َ و ْ م ُ ك َ ب � ل َ ق َ ت ُ م “Şu hak ikati iyi bil ki, Allâh’dan başka hiçbir Tanrı yokdur Hem kendinin, hem de erkek mü’minler ile kadın mü’minlerin günahları nın bağışlanması için mağfiret dile Allâh, dolaştığınız yeri de bilir, barındığınız yeri de” 84 َ ِ لْ و ُ ع ْ د َ ي ٍ م ِ ل ْ س ُ م ٍ د ْ ب َ ع ْ ن ِ م َ ا م ٍ ل ْ ث ِ م ِ ب َ ك َ ل َ و ُ ك َ ل َ م ْ ل ا َ ل َ ا ق � لا ِ إ ِ ب ْ ي َ غ ْ ل ا ِ ر ْ ه َ ظ ِ ب ِ ه ِ ي ْ خ “Müslüman bir kul, din kardeşi için duâ ederse, Melek de: - Onun için istediğinin bir misli de senin için olsun - d iye duâ eder” 85 َ د ْ ع َ و ُ ة ْ ل ا َ م ْ ر ِ ء ْ ل ا ُ م ْ س ِ ل ِ م َ ِ لْ ِ خ ِ ه ي ِ ب َ ظ ْ ه ِ ر ْ ل ا َ غ ْ ي ِ ب ُ م ْ س َ ت َ ا ج َ ب ٌ ة ِ ع ْ ن َ د َ ر ْ أ ِ س ِ ه َ م َ ل ٌ ك ُ م َ و � ك ٌ ل ُ ك � ل َ ا م َ د َ ا ع َ ِ لْ ِ خ ِ ه ي ِ ب َ خ ٍ ْ يْ َ ا ق َ ل ْ ل ا َ م َ ل ُ ك ْ ل ا ُ م َ و � ك ُ ل ِ ب ِ ه ِ م آ َ ين َ و َ ل َ ك ب ِ ِ م ْ ث ٍ ل “Müslüman bir kişinin din kardeşi için gıyâbında ettiği duâ kabul olunur O’nun baş ucunda me’mûr bi r melek vardır ki, o Müslüman, ne zaman bir din kardeşi için hayır ile duâ ederse o melek ona: - Duân kabul olsun, istediğinin bir misli de senin için olsun - , diye duâ eder” 86 � ن ِ إ َ ع َ ر ْ س َأ ِ ء ا َ ع � د لا ً ة َ ب ا َ ج ِ إ ُ ة َ و ْ ع َ د ٍ ب ِ ئ ا َ غ ٍ ب ِ ئ ا َ غ ِ ل 83 - Haşr, 10 84 - Muhammed, 19 85 - Riyâzü’s - sâlihîn,C 3 ss 81 86 - Riyâzü’s - sâlihîn,C 3 ss 81 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 38 “ Hiç şüphesi z en sür ’ atli kabul edilen duâ, bir mü’minin bir mü’mine gıyâbında yaptığı duâdır ” 87 ِ ن ا َ ت َ و ْ ع َ د َ س ْ ي َ ل ا َ م ُ ه َ ن ْ ي َ ب َ و ِ لله ا َ ْ ين َ ب ٌ ب ا َ ج ِ ح ُ ة َ و ْ ع َ د ِ م و ُ ل ْ ظ َ م ْ ل ا ُ ة َ و ْ ع َ د َ و ِ ء ْ ر َ م ْ ل ا ِ ه ي ِ خ َ ِ لا ِ ر ْ ه َ ظ ِ ب ِ ب ْ ي َ غ ْ ل ا “ İki duâ vardır ki bu du âlar ile Allâ h arasında perde yoktur Mazlumun duâ sı, kişinin müslüman kardeşinin gıyabında yaptığı duâ ” 88 ا َ ذ ِ إ ا َ ع َ د ُ ل ُ ج � ر لا ِ ه ي ِ خ َ ِ لْ ِ ر ْ ه َ ظ ِ ب ِ ب ْ ي َ غ ْ ل ا ِ ت َ ل ا َ ق م ْ ل ا َ لا َ ك ِ ئ ُ ة ْ ين ِ م آ َ ك َ ل َ و ٍ ل ْ ث ِ ِ بِ “ Bi r kimse kardeşinin gıyâbında duâ ettiği zaman melekler, â min, aynısı sana da verilsin, derler ” 89    Tevbe ve İstiğfâr İstiğfâr , kalbini küfür ve şirkden, bedenini ve organlarını günahlardan uzak tutup diliyle Allâhü Teâlâ'dan bağışlanmasını istemekdir ki böyle bir yakarış, her Müslümân'a farzdır Bu husûsd a, Allâhü Teâlâ şöyle buyurmaktadır: 90 ً ا ح و ُ ص َ ن ً ة َ ب ْ و َ ت ِ لله ا َ لى ِ إ ا ُ و ب ُ و ت ا ُ و ن َ م آ َ ن ي ِ ذ � ل ا َ ا ه � ي َ ا َ ا ي ط ْ م ُ ك ْ ن َ ع َ ر ِّ ف َ ك ُ ي ْ ن َأ ْ م ُ ك � ب َ ر ى َ س َ ع ْ م ُ ك ِ ت َ ا ِّ ي َ س ُ ر َ ا ْ نْ َ لا ْ ا َ ا ه ِ ت ْ َ � ْ ن ِ م ى ِ ر ْ َ تَ ٍ ت � ا ن َ ج ْ م ُ ك َ ل ِ خ ْ د ُ ي َ و لا "Ey îmân edenler, t am bir sıdk - u hulûsa mâlik bir tevbe ile (bir daha günâha dönmemek şartıyle) Allâh'a 87 - Buhârî ,Edebu’l - Mufred, No:623) 364 88 - Heysemi, Ed’ıye, 17, No:17231) 89 - Ebu Dâvû d, Salat, 362 90 - İstiğfâr : Al lâhü Teâlâ’dan, günahın bağışlanmasını isteme, tevbe etme, Estağfiru’llâh : Yüce Rabb’imden mağfiret dilerim , deme ktir Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 39 dönün Olur ki Rabb'iniz kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar" 91 ُ ت ْ م ُ ك � ل َ ع َ ل َ ن ُ و ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا َ ا ه � ي َ ا ً ا ع ي ِ َ جْ ِ لله ا َ لى ِ إ ا ُ و ب ُ و ت َ و َ ن و ُ ح ِ ل ْ ف "Hepiniz Allâh'a tevbe edin ey mü'minler Tâ ki korkduğunuzdan emîn, umduğunuza nâil olasınız" 92 َ لله ا ِ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س ا َ و ط ً ا م ي ِ ح َ ر ً ا ر ُ و ف َ غ َ ن َ ا ك َ لله ا � ن ِ إ ج "Allâh'dan mağfiret iste Çünkü Allâh çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir" 93 ً ا م ي ِ ح َ ر ً ا ر ُ و ف َ غ َ لله ا ِ د ِ َ يُ َ لله ا ِ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ي � ُ ث ُ ه َ س ْ ف َ ن ْ م ِ ل ْ ظ َ ي ْ و َأ ً ا ء و ُ س ْ ل َ م ْ ع َ ي ْ ن َ م َ و "Kim bir kötülük yapar yâhud nefsine zulm eder de sonra Allâh'dan mağfiret dilerse o, Allâh'ı çok bağışlayıcı ve çok esirgeyici bulur" 94 ي ِ ذ � ل ا َ و ْ م ِ ِ بِ ُ و ن ُ ذ ِ ل او ُ ر َ ف ْ غ ت ْ س َ ا ف َ لله ا او ُ ر َ ك َ ذ ْ م ُ ه َ س ُ ف ْ ن َأ او ُ م َ ل َ ظ ْ و َأ ً ة َ ش ِ ح َ ا ف ا ُ و ل َ ع َ ف َ ا ذ ِ إ َ ن ج ْ ن َ م َ و ُ لله ا � لا ِ إ َ ب ُ و ن � ذ لا ُ ر ِ ف ْ غ َ ي ص َ ن ُ و م َ ل ْ ع َ ي ْ م ُ ه َ و ا ُ و ل َ ع َ ف َ ام َ ى ل َ ع او � ر ِ ص ُ ي ْ َ ل َ و "Onlar çirkin bir günah işledikleri yâhud nefisleri ne zulm etdikleri vakit hemen Allâh'ı hatırlayarak 91 - Tahrîm, 8 Hazreti Ali radıye'llâhü anh , İyi bir tevbeyi şu altı şart ile ifâde etrmişdir: 1 - Geçmiş günahlara karşı p işmanlık duymak, 2 - Terk edilmiş farzları ödemek, 3 - Kul hakkını redd ve edâ' etmek, 4 - Hısımlarla halâllaşmak, 5 - Bir daha günâha dönmemek, 6 - Nefsini ma'sıyet içinde terbiye ettiğin gibi Allâh'a itâatde de terbiye etmek Tevbe , n efsine ma'sıyetlerin lezzetini tatdırdığın gibi tâatlerin de acılığını tatdırmakdır (Keşşâf) Tevbe , günâha buğz etmek ve her hatıra geldikçe istiğfâr eylemekdir (Hasan - i Basrî r a ) Kur'ân - i Hakîm ve Meâl - i Kerîm,C 3 ss 1038 Hasan Basri Çant ay 92 - Nûr, 31 93 - Nisâ', 106 94 - Nisâ', 110 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 40 günahlarının bağışlanmasını isterler Günahları Allâh'dan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar işledikleri (günah) üzerinde bile bile isrâr etmezler" 95 َ ك ِّ ب َ ر ِ د ْ م َ ِ بِ ْ ح ِّ ب َ س َ ف � ت لا � ب ِ ُ يُ َ لله ا � ن ِ إ َ ن ي ِ ر ِّ ه َ ط َ ت ُ م ْ ل ا � ب ِ ُ يُ َ و َ ين ِ ب � ا و "Allâhü Teâlâ, hem çok tevbe edenleri sever ve hem de çok temizlenenleri sever" 96 ُ ه ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س ا َ و ط ً ا با � و َ ت َ ن َ ا ك ُ ه � ن ِ إ "Rabb'ini hamd ile tesbîh (ve tenzîh) et O'nun mağfiretini iste, Şübhesiz ki O , tevbeleri en çok kabûl edendir 97 ِ لله ا ِ ة َ ْ حْ َ ر ْ ن ِ م او ُ ط َ ن ْ ق َ ت لآ ْ م ِ ه ِ س ُ ف ْ ن َ ا َ ى ل َ ع او ُ ف َ ر ْ س َ ا َ ن ي ِ ذ � ل ا َ ي ِ د ا َ ب ِ ع ا َ ي ْ ل ُ ق ط ُ ر ِ ف ْ غ َ ي َ لله ا � ن ِ إ ً ا ع ي ِ َ جْ َ ب و ُ ن � ذ لا ط ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ر و ُ ف َ غ ْ ل ا َ و ُ ه ُ ه � ن ِ إ “ (Yâ Muhammed, tarafımdan onlara) de ki : Ey nefislerine karşı aşırı giden (günahkâr) kullarım Allâh’ın rahmetinden ümid kesmeyin (Eğer şirk’den sakınır ve 95 - Âl - i İmrân, 135 96 - Bakara, 222 97 - Nasr, 3 Nasr sûresinin Tesbîh , Tahmîd , İstiğfâr ve Tevbe 'yi emr eden bu âyet - i kerîmesi nâzil olunca Hazreti Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellem, - kendisi bir isme t sâhibi ( günahlardan korunmuş ) bir Peygamber olmasına rağmen - ömrünün sonuna yaklaşan Müslümân'lara bir imtisal numûnesi olmak üzere şöyle duâ ve istiğfâr etmiş ve bunu çokca zikr eder olmuşdur Niçin böyle yaptığını soranlara da "Rabb'ime çok şukr eden b ir kul olmayayım mı" cevâbını vermişdir ki bu da bize, tevbe ve istiğfârın ne kadar önemli olduğunu ifâde etmektedir ِ ه ْ ي َ ل ِ إ ُ ب ُ و ت َ ا َ و َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا ِ ه ِ د ْ م َ ِ بِ َ و ِ لله ا َ ن َ ا ح ْ ب ُ س “ Sübhâne'llâhi ve bi - hamdihî estağfiru'llâhe ve etûbü ileyh ” “ Yâ Rabb, Seni tesbîh ve tenzîh eder, Sana hamd eder, Senden mağfiret diler ve Sana tevbe ederim İlâhî beni efv et ” Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 41 günahlarınıza tevbe ederseniz) Allâh bütün günahlarınızı bağışlar Çünkü O, çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir” 98 Hadîs - i şerîf’ le r de de şöyle buyurulmuşdur: َ و ِ لله ا ِ إ ن ِّ َ َ لْ ي ْ س َ ت ْ غ ِ ف ُ ر َ لله ا َ و َأ ُ و ت ُ ب ِ إ َ ل ْ ي ِ ه ف ِ ْ ل ا ى َ ي ْ و ِ م َأ ْ ك َ ث َ ر ِ م ْ ن َ س ْ ب ِ ع َ ين َ م � ر ً ة “Va ’llâhi ben, Allâh’a günde muhakkak yetmiş def’adan çok istiğfâr ve tevbe ederdim” 99 َ ك ِ ب ُ ذ ُ و عَأ ِّ نِّ ِ إ � م ُ ه � ل ل َ ا ِ ل َ ذ ْ ر َأ َ لى ِ إ � د َ ر ُأ ْ ن َأ َ ك ِ ب ُ ذ ُ و عَأ َ و ِ ْ ب ُ ج ْ ل ا َ ن ِ م َ ك ِ ب ُ ذ و ُ ع َأ َ و ِ ل ْ خ ُ ب ْ ل ا ْ ن ِ م ِ ْ بِ َ ق ْ ل ا ِ ب َ ا ذ َ ع ْ ن ِ م َ ك ِ ب ُ ذ ُ و عَأ َ و ِ ل � ا ج � د لا َ ة َ ن ْ ت ِ ف ِ � ْ ع َ ي َ ا ي ْ ن � د لا ِ ة َ ن ْ ت ِ ف ْ ن ِ م َ ك ِ ب ُ ذ ُ و عَأ َ و ِ ر ُ م ُ ع ْ ل ا “Allâh’ım! Buhülden (cimrilikden) Sana sığın ırım, korkaklıkdan da Sana sığınırım, erzel - i ömür (denilen ihtiyarlığın bunaklığın) dan da Sana sığınırım, Dünyâ fitnesinden ya’nî deccâl şerrinden de Sana sığınırım, kabir azâbından da Sana sığınırım” 100 َ ا � ل ل ُ ه � م ُ ت ْ ه � ج َ و َ و َ ك ْ ي َ ل ِ إ ي ِ س ْ ف َ ن ُ ت ْ م َ ل ْ س َأ َ و َ ك ْ ي َ ل ِ إ ي ِ ر ْ م َأ ُ ت ْ ض � و َ ف َ و َ ك ْ ي َ ل ِ إ ي ِ ه ْ ج َ و َأ ْ ل َ ج ْ أ ُ ت َ ظ ْ ه ِ ر ِ إ ي َ ل ْ ي َ ك َ ر ْ غ َ ب ً ة َ و َ ر ْ ه َ ب ً ة ِ إ َ ل ْ ي َ ك َ لا َ م ْ ل َ ج َ أ َ و َ لا َ م ْ ن َ ج َ أ ِ م ْ ن َ ك ِ إ � لا ِ إ َ ل ْ ي َ ك َ م آ ْ ن ُ ت ِ ب ِ ك َ ا ت ِ ب َ ك � ل ا ِ ذ َأ ي ْ ن َ ز ْ ل َ ت َ و َ ن ِ ب ِّ ي َ ك � ل ا ِ ذ َأ ي ْ ر َ س ْ ل َ ت “Allâh’ım! Kendimi San a teslîm etdim, yüzümü Sana çevirdim, işimi Sana ısmarladım, S ana i’timâd etdim, Seni dilerim ve Sen’den korkarım, Sen’den başka hâmî, Sen’den başka kurtarıcı yokdur; halas ve himâye ancak Sana âitdir Allâh’ım indirdiğin Kitâb’ına inandım ve gönderdiğin P eygamber’ine îmân etdim” 101 98 - Zümer Sûresi,âyet 53 99 - S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi,C 12 ss 335 (2142 nolu h ş ) Kâmil Miras 100 - S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi, C 12 ss 347 (2153 nolu h ş ) Kâmil Miras 101 - S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi,C 12 ss 339 (2145 nolu h ş ) Kâmil Miras Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 42 ُ ذ � و َ ع َ ت َ ا ِ م ْ ن َ ج ْ ه ِ د ْ ل ا َ ب َ لا ِ ء َ و َ د ْ ر ِ ك � ش لا َ ا ق ِ ء َ و ُ و س ِ ء ْ ل ا َ ق َ ا ض ِ ء َ و َ ش َ ا م َ ت ِ ة َ ْ لْ ا ْ ع َ ا د ِ ء “Cehd - i belâ’dan, derk - i şekâ’dan, sû - i kazâ’dan, şemâtet - i A’dâ’dan Allâh’a sığınırım” 102 َ أ ْ ن َأ َ ك ِ ب ُ ذ و ُ ع َأ ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ٌ م ْ ل ِ ع ِ ه ِ ب ِ ل َ س ْ ي َ ل ا َ م َ ك َ ل َ أ ْ س ط � لا ِ إ َ و ْ ن ُ ك َأ ِ � ْ َ حْ ْ ر َ ت َ و ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ِ م َ ن ي ِ ر ِ س ا َ ْ لْ ا َ ن “ (Nûh a s ) : Ey Rabb’im, ben bilmediğim şey’i Senden istemekden Sana sığınırım Eğer beni mağfiret etmezsen, beni esirgemezsen hüsrana düşenlerden olur um” 103 َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا ُ ل � و َأ ْ ا َ ن َأ َ و َ ك ْ ي َ ل ِ إ ُ ت ْ ب ُ ت َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س “ (Mûsâ a s ) : Seni tenzih ederim Tevbe etdim Sana Ben îmân edenlerin ilkiyim” 104    Fırsat elden gitmeden bağışla nma dile mek L ût u f ve ihsânını, mağfiretine sebeb kılan Allâhü Te âlâ'ya her zaman hamd - ü senâ'da bulunmak, O'nun, o yüce Peygamberini örnek alarak O'ndan afv ve mağfiret dilemek, fırsat elden gitmeden, kuş kafesden uçmadan, günahlarımızın ve kusurlarımızın bağışlanmasını istemek, en mühim görevlerimizden birisidir Çünk ü, bu husûsda, Yüce Rabb’imiz , Kur’ân - ı Kerîm’inde şöyle buyurmaktadır: 102 - S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi,C 12 ss 344 (2151 nolu h ş ) Kâmil Miras Cehd - i belâ’: İnsanın ne çekm eğe tahammülü, ne de def’ et meğe kudreti kifâyet etmeyen şiddetli meşakkat Derk - i şekâ’: İnsanı ölüme kadar sürükleyen zorluk ve güçlük Sû - i kadâ’: İnsanın nefsine, malına, ailesine ve işlerine tealluk eden çirkin şey’ler Şemâtet - i a’dâ’ : Düşmanın sevi n cinden dolayı meydana gelen hüzün , keder , şamata 103 - Hûd, 47 104 - A’râf, 143 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 43 ُ م ُ ك َ ي ِ ت ْ ا َ ي ْ ن َأ ِ ل ْ ب َ ق ْ ن ِ م ُ ه َ ل او ُ م ِ ل ْ س َ ا َ و ْ م ُ ك ِّ ب َ ر لى ِ إ او ُ ب ي ِ ن َ ا َ و َ ن و ُ ر َ ص ْ ن ُ ي لآ � ُ ث ُ ب ا َ ذ َ ع ْ ل ا “Size azâb gelib çatmadan Rabb’inize dönün O’na (kayıtsız şartsız) te slim olun , (emir ve nehiylerini yerine getirin) Sonra size yardım edilmez” 105 ْ م ُ ت ْ ن َ ا َ و ً ة َ ت ْ غ َ ب ُ ب ا َ ذ َ ع ْ ل ا ُ م ُ ك َ ي ِ ت ْ ا َ ي ْ ن َأ ِ ل ْ ب َ ق ْ ن ِ م ْ م ُ ك ِّ ب َ ر ْ ن ِ م ْ م ُ ك ْ ي َ ل ِ إ َ ل ِ ز ْ ن ُ ا ا َ م َ ن َ س ْ ح َ ا او ُ ع ِ ب � ت ا َ و َ لا َ ن و ُ ر ُ ع ْ ش َ ت “Ansızın ve hiç farkına varmad ığınız bir sırada, size azâb gelmezden önce Rabb’inizden size indirilen (ni’metler) in en güzeli (olan Kur’ân - ı Kerîm’e ve peygamberlerin en hayırlısı olan Hazreti Mu h ammed aleyhi’s - selâm ) a uyun” 106 Bunun için , bu ve benzeri âyet - i kerîme ’ ler de beli rtilen azâbı ilâhî gelmeden, kuş kafesden uçmadan, imkânlar elden gitmeden, hayât son bulmadan, sonunda da - Eyvâh, aldanmışım, aldatılmışım - demeden, bütün varlığımızla ve sâhib olduğumuz bütün imkânlarımız ile Yüce Rabb’imize yönelip O’na teslim olmalıyız O’nun Peygamberinin ve Kurân’ının gösterdiği yoldan gitmeliyiz ve onların ahlâkı ile ahlâklanmalıyız Sözde müslüman değil özümüzle, sözümüzle ve bütün varlığımızla samîmî bir Müslüman olup Yüce Rabb’imize lâyık bir kul olmalıyız    Namaz sonunda yapıl acak işler Bir Hadîs - i şerîfde, kıldığımız namazların, bi’l - hâssa farz namazların sonunda, 105 - Zümer, 54 106 - Zümer, 55 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 44 ِ م َ ا ر ْ ك ِ لإ ْ ا َ و ِ ل لآ َ ْ لْ ا َ ا ذ َ ا ي َ ت ْ ك َ ر َ ا ب َ ت ُ م لآ � س لا َ ك ْ ن ِ م َ و ُ م لآ � س لا َ ت ْ ن َأ � م ُ ه � ل ل َ ا "Allâhümme ente's - selâm ve minke's - selâm, tebârekte yâ ze'l - celâl i ve'l - ikrâm" , 107 demeden, bilerek veyâ bilmeyerek yaptığımız her hangi bir hatânın afvi ve namazdaki eksiklerimizin tamamlanması için üç kere , َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا َ م � و ي َ ق ْ ل ا � ى َ ْ لْ ا َ و ُ ه � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ لآ ى ِ ذ � ل ا ِ ه ْ ي َ ل ِ إ ُ ب ُ و ت َ ا َ و "Estağfiru'llâh, estağfiru'llâh, estağfiru'llâh, ellezî lâ ilâhe illâ hû, el - hayye'l - kayyûme ve etûbü ileyh" 108 d iye istiğfâr etdikden sonra ِ لإ ْ ا َ و ِ ل لآ َ ْ لْ ا َ ا ذ َ ا ي َ ت ْ ك َ ر َ ا ب َ ت ُ م لآ � س لا َ ك ْ ن ِ م َ و ُ م لآ � س لا َ ت ْ ن َأ � م ُ ه � ل ل َ ا ِ م َ ا ر ْ ك "Allâhümme ente's - selâm ve minke's - selâm, tebârekte yâ ze'l - celâli ve'l - ikrâm" , 107 - Meâli: "Yâ Rabb'i, Selâm sensin ( Sen bütün noksanlıklardan sâlimsin ), selâmet sendendir Azamet ve ikrâm sâhibi ( olan Allâh ) ın şânı ne yücedir" 108 - "Azîm, Rahîm, Kerîm olan Allâhü Teâlâ'dan mağfiret dilerim O'ndan başka hiç bir ilâh yokdur, yalnız O vardır O, Hayy ve Kayyûm'dur (Yâ Rabb), sana tevbe ederim, ilâhî beni afvet" Ebû Dâvud, Vitir, 26 İbn - i Mes'ûd radıye'llâhü anh Başka bir hadîs - i şerî fde de "Her kim salâtın (beş vakit namazın) sonunda istiğfâr ederse, günahları mağfiret olunur" buyurulmuşsa da cemâat ile kılınan namazlarda yalnız sabah namazının farzından sonra istiğfar edilmesi uygun görülmüşdür Böyle bir istiğfârın, câmide kıl ınan her vakit namazının sonunda değil de sabah namazının farzından sonra yapılması müftâbih’ dir Ayrıca sabah namazının sünneti ile farzı arasında, ْ ل َ ق َ ي ْ ُ يُ ْ ن َأ َ ك ُ ل َ ئ ْ س َأ ِّ نِّ ِ إ � م ُ ه � ل ل َ ا ِ م َ ا ر ْ ك ِ لإ ْ ا َ و ِ ل لآ َ ْ لْ ا َ ا ذ َ ا ي ُ م � و ي َ ق َ ا ي � ى َ ح َ ا ي لله َ ا َ ا ي لله َ ا َ ا ي لله َ ا َ ا ي َ ك ِ ت َ ف ِ ر ْ ع َ م ِ ر ُ و ن ِ ب ِ بِ “Yâ Hayyu yâ Kayyûmü yâ ze’l - celâli ve’l - ikrâm Allâhümme innî es’elüke en yuhyiye kalbî bi’nûri ma’rifetike; yâ Allâh, yâ Allâh, yâ Allâh” "Ey Hayy - u Kayyûm olan, azamet ve ikrâm sâhibi o lan Allâh'ım: yüce ma'rifetinin nûru ile - sana yönelen - kalbimi aydınlatmanı ve her an uyanık tutmanı niyâz ederim Yâ Allâh, yâ Allâh, yâ Allâh duâ’sını okuduktan sonra Peygamber aleyhi's - selâm 'a salât ve selâm getirmek çok sevâbdır: Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 45 denilmesi tavsıye edilmişdir Bundan sonra da her namazın sonunda , ٍ د � م َ ُ مُ َ ا ن ِ د ِّ ي َ س ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ا ن ِ د ِّ ي َ س َ ى ل َ ع ِّ ل َ ص � م ُ ه � ل ل َ ا “All âhümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ Âl - i seyyidinâ Muhammed” 109 d iyerek v eyâ buna benz er başka bir salâvât - ı şerîfe getirmek, tavsıye buyurulmuşdur   S abah namazının sonunda da, aynı şekilde , salâvât - ı şerîfe okumak veyâ hem bizim Peyga mberimiz hem de gelip geçen tüm Peygamberler için aşağıdaki Salât - i münciyye ’ yi ve ardındaki duâ’ları oku mak , çok sevab olduğu gibi, bildiğimiz ve bilmediğimiz bir çok belâ’lardan kurtulmaya da bir vesîledir Bunun için Diyanet İşleri Başkanlığı, büyük deb rem ve felâket zamanlarında Salât - i münciyye’nin câmilerimizde, namaz sonlarında okunmasını tavsıye etmişdir ب َ ا ني ِ ج ْ ن ُ ت ً ة لآ َ ص ٍ د � م َ ُ مُ َ ا ن ِ د ِّ ي َ س ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ا ن ِ د ِّ ي َ س َ ى ل َ ع ِّ ل َ ص � م ُ ه � ل ل َ ا ِ ِ ع ي ِ َ جْ ْ ن ِ م َ ا ه ِ ت َ ا ف لآ ْ ا َ و ِ ل ا َ و ْ ه َ لا ْ ا َ ت َ و ب َ ا ن َ ل ى ِ ض ْ ق ِ َ و ِ ت َ ا ج َ ا ْ لْ ا َ ع ي ِ َ جْ َ ا ه ب َ ا ن ُ ر ِّ ه َ ط ُ ت ِ ِ ع ي َ جْ ْ ن ِ م َ ا ه ب َ ا ن ُ ع َ ف ْ ر َ ت َ و ِ ت َ ا ئ ِّ ي � س لا ِ ِ ت َ ا ج َ ر � د لا َ ى ل ْ ع َ ا َ ا ه ب َ ا ن ُ غ ِّ ل َ ب ُ ت َ و ِ ِ ع ي َ جْ ْ ن ِ م ِ ت َ ا ي َ ا غ ْ ل ا ى َ ص ْ ق َ ا َ ا ه ِ ت َ ا م َ م ْ ل ا َ د ْ ع َ ب َ و ِ ة َ ا ي َ ْ لْ ا ِ فى ِ ت ا َ يْ َ ْ لْ ا َ ى ل َ ع ِّ ل َ ص � م ُ ه � ل ل َ ا � م َ ُ مُ َ ا ن ِ د ِّ ي َ س ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ا ن ِ د ِّ ي َ س ٍ د ٍ ح ُ و ن َ و َ م َ د آ َ و َ ى س ُ و م َ و َ م ي ِ ه ا َ ر ْ ب ِ ا َ و َ ى س ِ ع َ و َ ين ِ ع َ ْ جْ َ ا ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ُ ه ُ م لآ َ س َ و ِ لله ا ُ ت ا َ و َ ل َ ص َ ين ِ ل َ س ْ ر ُ م ْ ل ا َ و َ ِّ ين ِ ب �ن لا َ ن ِ م ْ م ُ ه َ ن ْ ي َ ب َ ا م َ و لله ا َ ا ن ُ ب ْ س َ ح , ُ ل ي ِ ك َ و ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ و ُ لله ا َ ا ن ُ ب ْ س َ ح , ُ ل ي ِ ك َ و ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ و ُ لله ا َ ا ن ُ ب ْ س َ ح , ُ ل ي ِ ك َ و ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ و ُ 109 - Me'ali: "Yâ Rabb'i, Seyyidimiz Hazreti Muhammed'e, O'nun Âl (ve Ashâb) ına salât eyle (rahmet eyle)" Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 46 ُ غ َ ا ن ْ ع َ ط َ ا َ و َ ا ن ْ ع ِ َ سَ ُ يْ ِ ص �ن لا َ م ْ ع ِ ن َ و َ لى ْ و َ م ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن ْ ف ُ يْ ِ ص َ م ْ ل ا َ ك ْ ي َ ل ِ إ َ و َ ا ن � ب َ ر َ ك َ ن ا َ ر Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed'in ve alâ âl - i seyyidinâ Muhammed'in salât en tüncînâ bihâ min cemî'ı'l - ehvâli ve'l - âfât, ve takdî lenâ bihâ cemî'a'l - hâcât, ve tüdahhirunâ bihâ min cemî'ı's - seyyiât, ve terfeunâ bihâ a'le'd - derecât, ve tübelliğunâ bihâ aksa'l - ğâyât, min cemî'ı'l - hayrâti fi'l - hayâti ve ba'de'l - memât" 110 "Allâhü mme salli alâ seyyidinâ Muhammed'in ve alâ âl - i seyyidinâ Muhammed'in ve Âdem'e ve Nûh, ve İbrâhîm'e ve Mûsâ ve Îsâ ve mâ beynehüm mine'n - nebiyyine ve'l - mürselîn, salêvâtü'llâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn" 111 "Hasbüna'llâhü ve ni'me'l - vekîl, hasbüna'l lâhü ve nime'l - vekîl, hasbüna'llâhü ve ni'me'l - vekîl 112 Ni'me'l - mevlâ ve ni'me'n - nasîr 113 Semi'nâ ve eta'nâ ğufrâneke, Rabbenâ ve ileyke'l - masîr" 114   110 - "Allâh'ım, Seyyidimiz Hazreti Muhammed'e ve Seyyidimiz Hazreti Muhammed'in âl ve etbâına salât et (rahmet et) (Öyle bir salât et ki) o salât ile bizi bütün korkul ardan ve âfetlerden koru, onunla bütün ihtiyaçlarımızı gider, onunla bizi bütün günahlardan temizle, onunla bizi katında en yüce derecelere çıkar, onunla bizi hayatda ve ölümden sonra (ki hayatda) bütün hayırların en yüksek derecesine ulaştır" 111 - "Allâh' ım, Seyyidimiz Hazreti Muhammed'e ve Seyyidimiz Hazreti Muhammed'in âl ve etbâına, Hazreti Âdem'e, Nûh'a, İbrâhîm'e, Mûsâ'ya, Îsâ'ya ve onların arasında olan nebî'lere ve mürselîn'lere salât et Allâh'ın salât ve selâmı onların hepsinin üzerine olsun" 112 - Âl - i İmrân, 173 113 - Enfâl, 40 114 - Bakara, 285 "Allâh bize yeter, O ne güzel vekildir: Allâh bize yeter, O ne güzel vekildir: Allâh bize yeter, O ne güzel vekildir O ne güzel mevlâdır, O ne güzel yardımcıdır Dinledik, itâat etdik: ey R abbimiz, mağfiretini (isteriz), son varışı (mız) ancak Sanadır" Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 47 Bundan sonra da, ْ ك َ ا ُ لله ا َ و ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ لآ َ و ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ ا َ و ِ لله ا َ ن َ ا ح ْ ب ُ س ِّ ى ِ ل َ ع ْ ل ا ِ لله ا ِ ب � لا ِ إ َ ة � و ُ ق لآ َ و َ ل ْ و َ ح لآ َ و ُ ر َ ب ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا Sübhâne’llâhi ve’l - hamdü li ’llâhi ve lâ ilâhe illâ’llâhü va ’llâhü ekber, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâhi’l - aliyyi’i - azîm duâ’sı oku nu r 115 Buna ilâve olarak, َ ن َ ا ح ْ ب ُ س ْ ب � ا ه َ و ْ ل ا َ ى ل ْ ع َ لا ْ ا ِّ ى ِ ل َ ع ْ ل ا َ ِّ بِّ َ ر Sübhâne Rabbiye’l - aliyyi’l - a’le’l - vehhâb duâ’sı 116 veyâ , ِ � � ف َ و َ ت َ ين ِ ِ لْ ا � ص لا ِ ب ِ � ْ ق ِ ْ لْ َأ َ و ا ً م ِ ل ْ س ُ م Teveffenî müslimen ve el - hıknî bi’s - sâlihîn â yet - i kerîme’si 117 veyâ, ْ ر َأ ا َ م َ و َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ِّ ل ً ة َ ْ حْ َ ر � لا ِ إ َ ك ا َ ن ْ ل َ س Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l - âlemîn â yet - i kerîme’si 118 veyâ, َ ت َ ْ حْ َ ر � ن ِ إ َ ين ِ ن ِ س ْ ح ُ م ْ ل ا َ ن ِّ م ٌ ب ي ِ ر َ ق ِ ه ّ ل لا İnne rahmete’llâhi karîbün mine’l - muhsinîn â yet - i âyet - i kerîme’si 119 ok unursa daha iyi olur   115 - Meâli: Yüce Allâh'ı eksik ve noksan sıfatlardan tenzîh ederim Her türlü hamd - ü senâ' Alâh'a dır Allâh'dan başka hiç bir ilâh yokdur, ancak O vardır Allâh en büyükdür Kuvvet ve kudret ş ânı, ancak Aliyy ve Azîm olan Allâh'a âitdir 116 - Meâli: "Çok yüce, en âlî, çok bağışlayıcı olan Rabb'im, her türlü noksanlıkdan berîdir, kendisini tesbîh ve tenzîh ederim" 117 - Yûsüf, 101 Meâli: Yâ Rabb, benim canımı Müslüman olarak al ve beni sâlihle r zümresine kat 118 - Enbiyâ’, 107 Meâli: Biz, seni âlemlere (başka bir şey’ için değil) ancak rahmet için gönderdik” 119 - A’râf, 56 Meâli: Şübhe yok ki iyi hareket edenlere Allâh’ın rahmeti çok yakındır Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 48 Bundan sonra da d uâ ’ nın - kıblesi semâ' olduğu için - ellerimizi birleştirmeyip serbest olarak önce sağ elimizi sonra sol elimizi gögüs hizâsına kadar yukarı kaldırılarak ihlâslı ve samîmi bir şekilde , ح ْ ل َ ا ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ين ِ م َ ل ا َ ع َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ِ ل ُ ة َ ب ِ ق ا َ ع ْ ل ا َ و َ ين ِ م ِ ل � ا ظ لا َ ى ل َ ع � لا ِ ا َ ن َ ا و ْ د ُ ع َ لا َ و ا َ و � ص ل ِ ب ِّ ي � ط لا ِ ه ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ ه ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ ا َ ن ِ ل و ُ س َ ر َ ى ل َ ع ُ م َ لا � س لا َ و ُ ة َ و ل ْ ن َ م َ و َ ن ي ِ ر ِ ه ا � ط لا َ ين ِ ن ي ِّ د لا ِ م ْ و َ ي َ لى ِ إ ٍ ن ا َ س ْ ح ِ إ ِ ب ْ م ُ ه َ ع ِ ب َ ت لآ � ص ل َ ا َ ي ل َ ع ُ م لآ � س لا َ و ُ ة ِ ل و ُ س َ ر ن َ ا ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ ه ِ ل َأ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ين ِ ع َ ْ جْ َ ا ِ ه El - hamdü li’llâhi Rabb’i’l - âlemîn; ve’l - âkıbetü li’l - müttekîn; ve lâ udvâne illâ ale’z - zâlimîn Ve’s - salâtü ve’s - selâmü alâ Rasûlinâ Muhammed’in ve alâ Â lihî vesahbi hî’t - tayyibîne’t - tâhirîn, ve men tebiahüm bi - ihsânin ilâ yevmi’d - dîn d iye rek - Allâhü Teâlâ’ya hamd - ü senâ’da , Rasûlüne salât - ü sel âm da bulund u kdan sonra - � م ُ ه � ل ل َ ا ا َ ي ْ ن � د لا ِ فِ ا َ ن ِ ت آ ا َ ن � ب َ ر َ ح ِ ة َ ر ِ خ لآا ِ فِ َ و ً ة َ ن َ س َ ح َ ب ا َ ذ َ ع ا َ ن ِ ق َ و ً ة َ ن َ س ِ ر ا�ن لا َ ا ي َ ك ِ ت َ ْ حْ َ ر ِ ب َ ين ِ ِ حْ ا � ر لا َ م َ ح ْ ر َ ا “Ey Rabb’imiz, bize dünyâda da iyi hal ver, âhiretde de iyi hal ver ve bizi o ateş (cehennem) azâbından koru” 120 Ey merhametlilerin en merhametlisi Sen bize rahmet et diye Arabça ve Türkçe olar ak du â etmeye başlar, istek ve dileklerimizi Yüce Rabb’imiz Allâhü Teâlâ'ya sunar ız   120 - Bakara, 201 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 49 Duâ ’ nın sonunda da Hazreti Muhammed aleyhi's - selâm 'a, salev â t getirerek "Fâtiha" okur uz Okumuş olduğu muz bu S alev â t ’ın, Fâtiha'nın , diğer kulluk ve ibâdetlerimizi n sevâbını, - Başta Hazreti Muhammed aleyhi's - selâm olmak üzere, O'nun Âl ve Ashâb'ının, Enbiyâ'nın, evliyâ'nın (peygamberlerin ve velîlerin) mü'mi n ve mü'minelerin, geçmişlerimizin ve yakınlarımızın ruhlarına bağışlıyarak - ellerimizi yüzü müze sürer ve bu s ûretle namazı mızı kılarak tamamlamış olur uz   Bundan sonra da ziyâde istiâze ile , - okunması ç ok sevâb olan - Haşr sûresin in sonundaki üç âyet - i kerîmeyi oku ruz Çünkü hadîs - i şerîfde şöyle buyurulmuşdur: "Bir kimse sabahleyin üç kere, ِ ب ُ ذ ُ و ع َ ا ِ م ي ِ ج � ر لا ِ ن َ ا ط ْ ي � ش لا َ ن ِ م ِ م ي ِ ل َ ع ْ ل ا ِ ع ي ِ م � س لا ِ لله ا dedikden sonra Haşr sûresinin sonundaki üç âyet - i kerîmeyi okursa, Allâhü Teâlâ ona akşama kadar istiğfâr edecek yetmiş bin melek tevkîl eder O kimse o gün ölürse şehîd olarak ölür Akşama çı kdığı zaman okursa, yine böyle olur" 121   Bu âyet - i kerîme’ler okunup ( ُ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ُ لله ا َ ق َ د َ ص : Sadek a’llâhü’l - a zîm) dedikden sonra , İmâm A'zâm 121 - İmâm Ahmed, Tirmizî, T aberânî, Beyhekî Kur'ân - ı Hakîm ve Meâl - i Kerîm, C 3 ss 1006 Hasan Basri Çantay Et - Tâcü’l - Câmiu li’l - Usûl fî Ehâdîsi’r - Rasûl s a v C 4 ss 22 Eş - Şeyh M Ali Nâ sıf Ayrıca, "Allâh'ın İsm - i A'zam'ı, Haşr sûresinin sonundaki altı âyetdedir" ri vâyeti de vardır Deylemî Hak Dîni Kur’ân Dili Yeni Mealli Türkçe Tefs ir,C 7 ss 4883 E M Hamdi Yazır Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 50 rahmetü'llâhi aleyh 'in , şu ( ُ ة � ي ِ ج ْ ن ُ لم ْ ا ُ ت ا َ ح ي ِ ب ْ س � ت ل َ ا : Et - tesbîhâtü'l - münciyye ’ si 122 ) ve ondan s onraki tesbîhât duâ’ları okunursa sevâbı çok olur َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ م � ص لا ِ د ْ ر َ ف ل ْ ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ح َ لا ْ ا ِ د ِ ح ا َ و ل ْ ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ب َ لا ْ ا ِّ ي ِ د َ ب لْ ْ ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س َ م َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ َ جْ ٍ ء ا َ م َ ى ل َ ع َ ض ْ ر َ لا ْ ا َ ط َ س َ ب ْ ن َ م َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ م َ ع ِ ْ يْ َ غ ِ ب ِ ء ا َ م � س لا ِ ع ِ ف ا َ ر ْ ن َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ح َ ا َ س ْ ن َ ي ْ َ ل َ و َ ق ْ ز ِّ ر لا َ م َ س َ ق ْ ن َ م َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ د َ ع ْ م ُ ه ي َ ص ْ ح َ ا َ ف َ ق ْ ل َ ْ لْ ا َ ق َ ل َ خ ً ا و ُ ف ُ ك ُ ه َ ل ْ ن ُ ك َ ي ْ َ ل َ و ْ د َ ل ُ و ي ْ َ ل َ و ْ د ِ ل َ ي ْ َ ل ي ِ ذ � ل ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ل َ و لآ َ و ً ة َ ب ِ ح ا َ ص ْ ذ ِ خ � ت َ ي ْ َ ل ي ِ ذ � ل ا ِ نِ ا َ ر َ ي ْ ن َ م َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ح َ ا ِ نِ ا َ س ْ ن َ ت لآ َ و ِ � ُ ق ُ ز ْ ر َ ي َ و ي ِ م لآ َ ك ِ ب َ و ِ نِ َ ا ك َ م ُ ف ِ ر ْ ع َ ي َ و ْ ت ُ و َ بِ َ ْ لْ ا َ و ِ ة � ز ِ ع ْ ل ا ي ِ ذ ُ ه َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ ت و ُ ك َ ل َ م ْ ل ا َ و ِ ك ْ ل ُ م ْ ل ا ي ِ ذ ُ ه َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ِّ ي َ ْ لْ ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ ت ُ و َ يم لآ ي ِ ذ � ل ا ْ ح � و ر لا َ و ِ ة َ ك ِ ئ َ ل َ م ْ ل ا � ب َ ر َ و َ ا ن � ب َ ر ٌ س � و د ُ ق ٌ ح � و ب ُ س ُ س َ ن ُ و ف ِ ص َ ي ا � م َ ع ِ ة � ز ِ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر َ ك ِّ ب َ ر َ ن ا َ ح ْ ب ج َ ين ِ ل َ س ْ ر ُ م ْ ل ا َ ى ل َ ع ٌ م لآ َ س َ و ج ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ ا َ و ِّ ب َ ر ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا َ ين ( َ ا ْ ل َ ا ف ِ ت ح َ ) ة    Î mânın yenilenmesi ve istiğfâr Rasûlü’llâh sallâ’llâhü aleyhi ve sellem bir hadîs - i şerîf’lerinde , “ Îmân da elbîse gibi eskir, onun için zaman zaman onun yenilenmesi gerekir” buyurduğundan t evbe ve istiğfârı her zaman ve her yerde çokca yapmak ve İslâm esâslarına olan inançlarımızı sık sık yenilemek, hiç olmazsa haftanın en mühim günlerinden biri olan c um'a akşamları bunu tekrar etmek , güzel bir kulluk görevidir ki şu şekilde y apılır: 122 - Et - Tesbîhâtü'l - münciyye: Kurtuluşa vesîle olan tesbîhler demekdir ki böyle bir tesbîh şekli, İmâm A'zâm rahmetü'llâhi aleyh 'in tesbîhâtıdır Taberânî, İbn - i âbidîn,ss 48 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 51 َ و ُ ه � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ لآ ى ِ ذ � ل ا َ ي ِ ر َ ك ْ ل ا َ م ي ِ ح � ر لا َ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا ي َ ق ْ ل ا � ى َ ْ لْ ا ْ و َ ت ِ ه ْ ي َ ل ِ إ ُ ب ُ و ت َ ا َ و َ م � و َ ة َ ب ً ة َ ا ي َ ح لآ َ و ً ا ت ْ و َ م ِ ه ِ س ْ ف َ ن ِ ل ُ ك ِ ل ْ َ يم لآ ِ ه ِ س ْ ف َ ن ِ ل ٍ ِ ل َ ا ظ ٍ د ْ ب َ ع ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ب � ا و � ت لا َ و ُ ه ُ ه � ن ِ إ َ ا ن َ ل َ ة َ ي َ ا د ِ ْ لَ ا َ و َ ة َ ْ حْ � ر لاو َ ة َ ر ِ ف ْ غ َ م ْ ل ا َ و َ ة َ ب ْ و � ت لا ُ ه ُ ل َ ئ ْ س َ ن َ و ً ا ر ُ و ش ُ ن لآ َ و ( ُ ه � ن ِ إ � ا و � ت لا َ و ُ ه ُ ه � ن ِ إ ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ب � ا و � ت لا َ و ُ ه ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ب ) ِ لله ا ِ د َ ا ر ُ م َ ى ل َ ع ِ لله ا ِ د ْ ن ِ ع ْ ن ِ م َ ء َ ا ج َ ا ِ بِ َ و ِ لله ا ِ ب ُ ت ْ ن َ م آ ِ لله ا ِ ل و ُ س َ ر ِ د َ ا ر ُ م َ ى ل َ ع ِ لله ا ِ ل و ُ س َ ر ِ د ْ ن ِ ع ْ ن ِ م َ ء َ ا ج َ ا ِ بِ َ و ِ لله ا ِ ل و ُ س َ ر ِ ب ُ ت ْ ن َ م آ ِ ر ِ خ لآ ْ ا ِ م ْ و َ ي ْ ل ا َ و ِ ه ِ ل ُ س ُ ر َ و ِ ه ِ ب ُ ت ُ ك َ و ِ ه ِ ت َ ك ِ ئ َ ل َ م َ و ِ لله ا ِ ب ُ ت ْ ن َ م آ ِ لله ا َ ن ِ م ِ ه ِّ ر َ ش َ و ِ ه ِ ْ يْ َ خ ِ ر َ د َ ق ْ ل ا ِ ب َ و َ لى َ ا ع َ ت َ د ْ ع َ ب ُ ث ْ ع َ ب ْ ل ا َ و ِ ت ْ و َ م ْ ل ا ق َ ح ُ ه ُ ل و ُ س ُ ر َ و ُ ه ُ د ْ ب َ ع ً ا د � م َ ُ مُ � ن أ ُ د َ ه ْ ش َ ا َ و ُ ه َ ل َ ك ي ِ ر َ ش لآ ُ ه َ د ْ ح َ و ُ لله ا � لا إ َ ه َ ل ِ إ لآ ْ ن أ ُ د َ ه ْ ش َ ا َ ك ي ِ ر َ ش لآ ُ ه َ د ْ ح َ و ُ لله ا � لا إ َ ه َ ل ِ إ لآ ْ ن أ ُ د َ ه ْ ش َ ا ُ ه ُ ل و ُ س ُ ر َ و ُ ه ُ د ْ ب َ ع ً ا د � م َ ُ مُ � ن أ ُ د َ ه ْ ش َ ا َ و ُ ه َ ل ُ ه ُ ل و ُ س ُ ر َ و ُ ه ُ د ْ ب َ ع ً ا د � م َ ُ مُ � ن أ ُ د َ ه ْ ش َ ا َ و ُ ه َ ل َ ك ي ِ ر َ ش لآ ُ ه َ د ْ ح َ و ُ لله ا � لا إ َ ه َ ل ِ إ لآ ْ ن أ ُ د َ ه ْ ش َ ا ) ِّ نِّ ِ إ � م ُ ه � ل ل َ ا ُ د ي ِ ر ُ ا َ ن َ ا يم ِ لإ ْ ا َ د ِّ د َ ج ُ ا ْ ن َأ ْ ن َأ ُ د ي ِ ر ُ ن � ا ن ِ إ � م ُ ه � ل ل َ ا ( ) َ ن َ ا م ِ لإ ْ ا َ د ِّ د َ ج ُ ن َ ح َ ا ك ِّ ن لا َ و ِ ل ْ و َ ق ِ ب ً ا د ي ِ د ْ َ تَ َ لا ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ ِ لله ا ُ ل ُ و س َ ر ٌ د � م َ ُ مُ َ لا ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ ِ لله ا ُ ل ُ و س َ ر ٌ د � م َ ُ مُ َ لا ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ ِ ين ِ ب ُ م ْ ل ا � ق َ ْ لْ ا ُ ك ِ ل َ م ْ ل َ ا ِ لله ا ُ ل ُ و س َ ر ٌ د � م َ ُ مُ ْ ا ِ د ْ ع َ و ْ ل ا ُ ق ِ د َ ا ص ِ ين ِ م َ لا Böyle bir istiğfâr duâsında nikâhın yenilenmesinden de bahs edilmesi, nikâhın îmândan ayrılmayan bir vasıf olmasındandır Çünkü îmân ile nikâh, birbirinden ayrılması mümkün olmayan bir kumaşın yüzü ile tersi gibidir Îmân gidince nikâh da g ider, îmân gelince nikâhın da yenilenmesi gerekir Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 52 Bundan sonra da, duâ nın , istiğfâr ve tevbenin her türünü ifâde eden şu Seyyidü'l - istiğfâr duâsı okunursa ( İstiğfârın en üstünü yapılırsa ) daha iyi olur Bunu da hiçbir zaman ihmâl etmemek lâzımdır َ ا َ ك ِ د ْ ع َ و َ و َ ك ِ د ْ ه َ ع َ ى ل َ ع َ ا نَأ َ و , َ ك ُ د ْ ب َ ع َ ا نَأ َ و , ِ � َ ت ْ ق َ ل َ خ َ ت ْ ن َأ � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ لآ , ِّ ب َ ر َ ت ْ ن َأ � م ُ ه � ل ل ِ ب َ ك َ ل ُ ء ُ و بَأ , ُ ت ْ ع َ ن َ ص َ ا م ِّ ر َ ش ْ ن ِ م َ ك ِ ب ُ ذ ُ و ع َ ا , ُ ت ْ ع َ ط َ ت ْ س ا َ ا م ن ِ ُ ء ُ و بَأ َ و , � ى َ ل َ ع َ ك ِ ت َ م ْ ع لآ ُ ه � ن ِ إ َ ف ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ا ف بي ْ ن َ ذ ِ ب َ ت ْ ن َأ � لا ِ إ َ ب ُ و ن � ذ لا ُ ر ِ ف ْ غ َ ي "Allâhümme ente Rabbî, lâ ilâhe illâ ente halaktenî, ve ene abdüke, ve ene alâ ahdike ve va'dike me'steda'tü, eûzü bike min şerri mâ sana'tü, ebûü leke bi - ni'met ike aleyye, ve ebûü bi - zenbî fağ firlî, fe - innehû lâ ya ğfiru'z - zünûbe illâ ente" 123    123 - "Allâh'ım, Sen Rabb'imsin, senden başka tanrı yokdur, beni sen yaratdın, ben senin kulunum, gücüm yetdiği kadar ezelde sana verdiğim ahd ve va'd üzere sâbitim, işlediğim kusurların kötülüğünden sana sığınırım, Bana verdiğin ni'metleri i'tirâf ediyorum, günâhımı da i'tirâf ediyorum, günahlarımı mağfiret et, Çünkü günahları yalnız sen mağfiret edip bağışlarsın" Bir Hadîs - i şerîf’de şöyle buyurulmuşdur: “Bu Seyyidü’l - istiğfâr duâ’sını her kim kalbiyle sevâb ve fazile tine inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse, o kimse ehl - i cennet camiasındandır Her kim de sevâb ve faziletine inanarak gece okur da sabah olmazdan önce ölürse, o kimse de ehl - i cennet zümresindendir” S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi,C 12 ss 333 Kâmil Miras Her türlü sıkıntılı zamanlarımızda kusurlarımızdan istiğfâr ederek arınmak ve her maksâdımızın husûlü için Rabb’imize mürâcaat etmek gerekdir Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 53 Duâ ile ilgili Âyet - i kerîme ve Hadîs - i şerîf’ler ِ م ي ِ ج � ر لا ِ ن َ ا ط ْ ي � ش لا َ ن ِ م ِ لله ا ِ ب ُ ذ ُ و ع َ ا ِ ب ْ س ِ م ِ ن َ ْ حْ � ر لا ِ لله ا ِ م ي ِ ح � ر لا َ ا َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ لا ا ِ ن َ ْ حْ � ر لا ِ م ي ِ ح � ر ل لا ِ م ْ و َ ي ِ ك ِ ل ا َ م ِ ن ي ِّ د لا ط � ي ِ إ ُ د ُ ب ْ ع َ ن َ ك ا � ي ِ إ َ و ُ ين ِ ع َ ت ْ س َ ن َ ك ا ط َ ط ا َ ر ِ ص َ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م ْ ل ا َ ط ا َ ر ِّ ص لا ا َ ن ِ د ْ ه ِ ا َ ا َ ن ي ِ ذ � ل ا ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع َ ت ْ م َ ع ْ ن لا ِ ْ يْ َ غ ِ ب و ُ ض ْ غ َ م ْ ل ا َ ين ِّ ل ا � ض لا لآ َ و ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع Eûzü bi’llâhi mine’ş - şeydâni’r - rac îm Bi’smi’llâhi’r - Rahmâni’r - Rahîm Bütün âlemlerin Rabb’i, Rahmân ve Rahîm, Din Günü'nün sâhibi olan Allâh’a hamd olsun Yâ Rabb, biz Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz Bizleri doğru yola hidâyet eyle O kendilerine ni’met verdiklerinin yoluna ilet Gazâba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil َ ا َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ِ ل ُ ة َ ب ِ ق ا َ ع ْ ل ا َ و َ ين ِ م ِ ل � ا ظ لا َ ى ل َ ع � لا ِ ا َ ن َ ا و ْ د ُ ع َ لا َ و Bütün âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a hamd olsun Nihâî zaf er (iyi sonuç), (Allâh'a yönelib O'nun ıkâbından sakınan) müttekî'lerindir" 124 “Zâlimlerden başkasına düşmanlık yokdur” 124 - Kasas, 83 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 54 ا َ و � ص ل ِ ب ِّ ي � ط لا ِ ه ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ ه ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ ا َ ن ِ ل و ُ س َ ر َ ى ل َ ع ُ م َ لا � س لا َ و ُ ة َ و ل ْ ن َ م َ و َ ن ي ِ ر ِ ه ا � ط لا َ ين ِ إ ِ ب ْ م ُ ه َ ع ِ ب َ ت ِ ن ي ِّ د لا ِ م ْ و َ ي َ لى ِ إ ٍ ن ا َ س ْ ح Salât ve selâm, Rasûl’ümüz Hazreti Muhammed üzerine, tayyîb ve tâhir olan Âl ve Ashâb’ının üzerine ve Kıyâmet’e kadar ihsân ile Âl ve Ashâb’ına tâbi’ olanların üzerine olsun َ ا ل ْ َ ح ْ م ُ د ِ ل � ل ِ ه � ل ا ِ ى ذ َ ا ْ ط َ ع َ م َ ا ن َ و َ ص َ ا ق َ ا ن َ و َ ج َ ع َ ل َ ا ن َ م َ ن ْ ل ا ُ م ْ س ِ ل ِ م َ ين “Bizi yediren, içiren ve Müslüman ’ lardan yapan Allâh’a hamd olsun” َ ا � ل ا ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ َ د َ ه ي ذ ي ِ م لآ ْ س ِ لإ ْ ا َ و ِ ن ا َ يم ِ لإ ِ ل ا َ ن ٍ ط ا َ ر ِ ص َ لى ِ إ ُ ء ا َ ش َ ي ْ ن َ م ي ِ د ْ ه َ ي ُ لله ا َ و ٍ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م Bizi, îmân’a ve ( f ıtrat dîni olan) İslâm’a hidâyet eden $OOkK¶D KDPG ROVXQ Allâh, kimi dilerse onu , ( hayır gördüğü kimseleri ) doğru yola iletir 125 َ ا َ ى ف َ ط ْ ص ا َ ن ي ِ ذ � ل ا ِ ه ِ د ا َ ب ِ ع َ ى ل َ ع ٌ م لآ َ س َ و ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ Hamd olsun Allâh’a ve selâm olsun O’nun beğeni p seçtiği ( kendisinde hayır görüp doğru yola iletdiği ) kullarına ا َ ي ْ ن � د لا ِ فِ ا َ ن ِ ت آ ا َ ن � ب َ ر ِ ر ا�ن لا َ ب ا َ ذ َ ع ا َ ن ِ ق َ و ً ة َ ن َ س َ ح ِ ة َ ر ِ خ لآا ِ فِ َ و ً ة َ ن َ س َ ح َ م َ ح ْ ر َ ا َ ا ي َ ك ِ ت َ ْ حْ َ ر ِ ب ( ) َ ين ِ ِ حْ � ا ر لا “Ey Rabb’imiz, bize dünyâda da iyi hal ver, âhiret de de iyi hal ver ve bizi o ateş azâbından (cehennem azâbından) koru (Ey merhametlilerin en merhametlisi, rahmetinle bizi esirge ve bizi koru) ” 126 125 - Bakara, 213 Bu âyet - i kerîme’nin baş tarafındaki kısım , Eş - Şeyh Mansûr Ali Nâsıf’ın Tac’daki bir Hadîs - i şerîf’in sonunda yapmış olduğu bir duâdır 126 - Bakara, 201 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 55 م َ و ي ِ ك ُ س ُ ن َ و ِ تِ َ لا َ ص � ن ِ إ َ م َ و َ ي ا َ ي ْ ح َ ِ ه ّ ل ِ ل ِ تِ ا َ م َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر “Şübhesiz benim namazım, k urbanım, hayâtım ve ölümüm (hepsi) âlemlerin Rabb’i olan Allâh içindir” 127 ِّ ب َ ر ِ إ ْ ن َأ َ و � ر � ض لا َ ِ � � س َ م ِّ نِ َ ين ِ ِ حْ ا � ر لا ُ م َ ح ْ ر َأ َ ت “ Yâ Rabb, ş übhesiz başıma bu derd geldi (bu hastalık beni sarıverdi) Sen merhametlilerin en merhametlisisin” 128 ْ ل � ب َ ق َ ت ا َ ن � ب َ ر ا �ن ِ م ط ْ ن َأ َ ك � ن ِ إ ُ م ي ِ ل َ ع ْ ل ا ُ ع ي ِ م � س لا َ ت ِ ْ ين َ م ِ ل ْ س ُ م ا َ ن ْ ل َ ع ْ ج ا َ و ا َ ن � ب َ ر َ ك � ل ً ة َ م ِ ل ْ س � م ً ة � م ُأ ا َ ن ِ ت � ي ِّ ر ُ ذ ن ِ م َ و َ ك َ ل ص ْ ب ُ ت َ و ا َ ن َ ك ِ س ا َ ن َ م ا َ ن ِ ر َأ َ و ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ج ْ ن َأ َ ك � ن ِ إ ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ب ا � و � ت لا َ ت “Ey Rabb’imiz, ame llerimizi kabûl buyur Şübhesiz sen hakkıyle işiten, kemâliyle bilensin” “Ey Rabb’imiz, ikimizi de sana teslîmiyyetde sâbit kıl Soyumuzdan da (yalnız sana boyun eğen) bir topluluk (yetişdir) Bize ibâ det edeceğimiz yerleri göster (öğret) ve tevbemiz i kabûl et Çünkü Tevvâb olan (tevbeleri en çok kabûl eden) ve (mü’minler) hakkında (en çok) Rahîm olan ancak sensin ” 129 ْ غ ِ ر ْ ف َأ ا َ ن � ب َ ر ْ ن ا َ و ا َ ن َ م ا َ د ْ ق َأ ْ ت ِّ ب َ ث َ و ا ً ر ْ ب َ ص ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ِ م ْ و َ ق ْ ل ا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ر ُ ص َ ن ي ِ ر ِ ف ا َ ك ْ ل ا ط “Ey Rabb’imiz, üzerimize ( yağmur gibi) sabır yağdır (Dü ş manla karşılaştığımız zaman) ayaklarımıza sebât ver ve k âfirler gürûhuna karşı bize yardım et” 130 َ ا ن � ب َ ر ا َ ن ْ ع ِ َ سَ ُ يْ ِ ص َ م ْ ل ا َ ك ْ ي َ ل ِ إ َ و ا َ ن � ب َ ر َ ك َ ن ا َ ر ْ ف ُ غ ا َ ن ْ ع َ ط َأ َ و 127 - En’âm, 162 128 - Enbiyâ’, 83 129 - Bakara, 12T - 128 130 - Bakara, 250 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 56 “Ey Rabb’imiz, dinledik (kabûl etdik, emrine) i tâat etdik Ey Rabb’imiz, mağfiretini (isteriz) Son varış (ımız) ancak sanadır” 131 َ ؤ ُ ت َ لا ا َ ن � ب َ ر آ ْ ن ِ إ ا َ ن ْ ذ ِ خ َ ن ْ أ َ ط ْ خ َأ ْ و َأ ا َ ن ي ِ س ا َ ن ج ْ ل ِ م ْ َ � َ لا َ و ا َ ن � ب َ ر ُ ه َ ت ْ ل َ َ حْ ا َ م َ ك ا ً ر ْ ص ِ إ ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ا َ ن ِ ل ْ ب َ ق ن ِ م َ ن ي ِ ذ � ل ا ى َ ل َ ع ج َ لا َ و ا َ ن � ب َ ر ِّ م َ ُ � ِ ه ِ ب ا َ ن َ ل َ ة َ ق ا َ ط َ لا ا َ م ا َ ن ْ ل ج ا �ن َ ع ُ ف ْ ع ا َ و فق َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ و افق ا َ ن ْ َ حْ ْ ر ا َ و فق ْ ن َأ ْ ن ا َ ف ا َ ن َ لا ْ و َ م َ ت َ ن ي ِ ر ِ ف ا َ ك ْ ل ا ِ م ْ و َ ق ْ ل ا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ر ُ ص ْ ن َأ ْ ن ا َ ف ا َ ن َ لا ْ و َ م َ ت ل ا ِ م ْ و َ ق ْ ل ا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ر ُ ص َ ين ِ م ِ ل � ا ظ ْ ن َأ ْ ن ا َ ف ا َ ن َ لا ْ و َ م َ ت ْ و َ ق ْ ل ا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ر ُ ص ْ ل ا ِ م ِ ق ِ س َ ا ف َ ين “ Ey Rabb’imiz, unuttuk yâhud yanıldı isek bizi tutub sorgu ya çekme Ey Rabb’imiz, bizden e vvelki (ümmet) lere yüklediğin gibi üstümüze ağır bir yük yükleme Ey Rabb’imiz, tâkat getiremeyeceğimizi bize taşıtma Bizden (sâdır olan gün ahları) sil, bağışla, bizi mağf iret et, bizi esirge Sen mevlâ mızsın bizim! Artık , kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et” 132 “Artık, zâlimler gürûhuna karşı bize yardım et” “Artık, fâsıklar gürûhuna karşı bize yardım et” ُ ق ْ غ ِ ز ُ ت َ لا ا َ ن � ب َ ر ْ ب َ ه َ و ا َ ن َ ت ْ ي َ د َ ه ْ ذ ِ إ َ د ْ ع َ ب ا َ ن َ ب و ُ ل ْ ن ِ م ا َ ن َ ل َ ل ْ ن ُ د ً ة َ ْ حْ َ ر َ ك ج ُ ب ا � ه َ و ْ ل ا َ ت نَأ َ ك � ن ِ إ ُ ع ِ م ا َ ج َ ك � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر َ لا ٍ م ْ و َ ي ِ ل ِ س ا�ن لا ِ ه ي ِ ف َ ب ْ ي َ ر ط َ د ا َ ع ي ِ م ْ ل ا ُ ف ِ ل ْ ُ يُ َ لا َ ه ّ ل لا � ن ِ إ “Ey Rabb’imiz, bizi doğru yola iletdikden sonra kalbl erimizi ( Hakk’dan) sapd ırma Bize ken di cânibinden bir rahmet ver, Şübhesiz ki bağışı en çok olan Sensin, Sen” 131 - Bakara, 285 132 - Bakara, 286 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 57 “Ey Rabb’imiz, muhakkak ki Sen, (vukûunda) hiç şübhe olmayan bir günde insanları toplayacak olan (ancak) Sensin Şübhesiz , Allâh sözünden c aymaz” 133 � ب َ ر ْ ر ِ ف ْ غ ا َ ف ا�ن َ م آ ا َ ن � ن ِ إ ا َ ن ا َ ن ِ ق َ و ا َ ن َ ب و ُ ن ُ ذ ا َ ن َ ل ِ ر ا�ن لا َ ب ا َ ذ َ ع ج “Ey Rabb’imiz, biz îmân etdik Artık bizim günahlarımızı mağfiret et ve bizi o ateşin azâbından koru” 134 ْ ن َأ ا َ ِ بِ ا�ن َ م آ ا َ ن � ب َ ر ْ ل َ ز َ ت َ ل و ُ س � ر لا ا َ ن ْ ع َ ب � ت ا َ و َ ع َ م ا َ ن ْ ب ُ ت ْ ك ا َ ف َ ن ي ِ د ِ ه ا � ش لا “Ey Rabb’imiz, Senin indirdiğin (o Kitâb’a) inandık, o peygambere de tâbi’ olduk Artık bizi (birliğini ve peygamberlerini tanıyan) şâhidler ile berâber yaz” 135 ْ ر ِ ف ْ غ ا ا َ ن � ب ر َ ن ِ ر ْ م َأ ِ فِ ا َ ن َ ف ا َ ر ْ س ِ إ َ و ا َ ن َ ب و ُ ن ُ ذ ا َ ن َ ل ْ ت ِّ ب َ ث َ و ا َ و ا َ ن َ م ا َ د ْ ق َأ ْ ن ا َ ن ي ِ ر ِ ف ا َ ك ْ ل ا ِ م ْ و َ ق ْ ل ا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ر ُ ص “Ey Rabb’imiz, bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı mağfiret et (Muhârebede ) ayaklarımızı iyice diret Kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et” 136 َ ه َ ت ْ ق َ ل َ خ ا َ م ا َ ن � ب َ ر َ ذ ً لا ِ ط ا َ ب ا ج ِ ر ا�ن لا َ ب ا َ ذ َ ع ا َ ن ِ ق َ ف َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ ن َ م َ ك � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر ُ ه َ ت ْ ي َ ز ْ خ َأ ْ د َ ق َ ف َ ر ا�ن لا ِ ل ِ خ ْ د ُ ت ط ْ ن ِ م َ ين ِ م ِ ل ا � ظ ل ِ ل ا َ م َ و ٍ ر ا َ ص نَأ ْ ن َأ ِ ن ا َ يم ِ لإ ِ ل ي ِ د ا َ ن ُ ي ا ً ي ِ د ا َ ن ُ م ا َ ن ْ ع ِ َ سَ ا َ ن � ن ِ إ ا َ ن � ب � ر ا �ن َ م آ َ ف ْ م ُ ك ِّ ب َ ر ِ ب ْ ا و ُ ن ِ م آ ق � ب َ ر ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ ف ا َ ن ا �ن َ ع ْ ر ِّ ف َ ك َ و ا َ ن َ ب و ُ ن ُ ذ ِ ر ا َ ر ْ ب لْ ا َ ع َ م ا َ ن � ف َ و َ ت َ و ا َ ن ِ ت ا َ ئ ِّ ي َ س ج ْ د َ ع َ و ا َ م ا َ ن ِ ت آ َ و ا َ ن � ب َ ر َ ت ن َ ا ِ ة َ م ا َ ي ِ ق ْ ل ا َ م ْ و َ ي ا َ ن ِ ز ْ ُ � َ لا َ و َ ك ِ ل ُ س ُ ر ى َ ل َ ع ط َ د ا َ ع ي ِ م ْ ل ا ُ ف ِ ل ْ ُ � َ لا َ ك � ن ِ إ “Ey Rabb’imiz sen bunlar ı (gökleri , yeri ve aralarında bulun anları) boşuna yaratmadın Sen (her şey’den) pâk ve münezzehsin Bizi ateşin azâbından koru” 133 - Âl - i İmrân, 8 - 9 134 - Âl - i İmrân, 16 135 - Âl - i İmrân, 53 136 - Âl - i İmrân, 147 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 58 “Ey Rabb’imiz, hakîkat şudur ki Sen kimi o ateşe sokarsan şübhesiz onu hor ve hakîr edersin (Orada) zâlimlerin hiç bir yardımcılar ı da yokdur” “Ey Rabb’imiz, doğrusu biz - Rabb’inize inanın - diye (i n sanları) îmâna çağıran bir da’vetciyi (Hazreti Muhammed sallâ’llâhü aleyhi ve sellem ’ i) işidib hemen îmâna geldik Ey Rabb’imiz, artık bizim günahlarımızı mağfiret et Kusurlarımızı ört ve canımızı da iyiler ile berâber al” “Ey Rabb’imiz, peygamberlerin l e bize va’d etdiklerini bize ver Kıyâmet günü yüzümüzü kara çıkarma Şübhe yok ki Sen, aslâ sözünden dönmezsin” 137 ِ ة َ ي ْ ر َ ق ْ ل ا ِ ه ِ ذ َ ه ْ ن ِ م ا َ ن ْ ج ِ ر ْ خ َأ ا َ ن � ب َ ر ُ ل ْ ه َأ ِ ِ ل ا � ظ لا ا َ ه ج ْ ل َ ع ْ ج ا َ و َ ل ْ ن ِ م ا َ ن َ ل ْ ن ُ د ي ِ ل َ و َ ك ًّ ا ج ْ ل َ ع ْ ج ا َ و َ ل ن َ ا ْ ن ِ م َ ل ْ ن ُ د َ ك ا ً يْ ِ ص َ ن ط “ Ey Rabb’imiz, bizi ahâlisi zâlim olan şu memleketden (şu memleketin şerîr insanlarının şerrinden kurtarıp) çıkar, bize tarafından bir sâhib gönder, bize katından b ir yardımcı yolla” 138 َ ع َ م ا َ ن ْ ب ُ ت ْ ك ا َ ف ا�ن َ م آ ا َ ن � ب َ ر َ ن ي ِ د ِ ه ا � ش لا “Ey Rabb’imiz, îmân etdik Artık bizi (hakka) şâhid olanlar ile berâber yaz” 139 137 - Âl - i İmrân,191 - 192 - 193 - 194 “Bu âyetler, Cenâb - ı Hakk’a edilecek tezarru’ ve niyâzın ilâhî bir örneği ve ta’lîmidir İmâm Ca’fer - i Sâdık radıye’llâhü anh diyor ki: Kim bir derde ve mûsıbete giriftâr olur veyâ olacağından endî şe eder de beş def’a ( َ ا ن � ب َ ر : Rabbenâ ) derse, Allâh onu lûtfu ile selâmete çıkarır Hasan - ı Basrî rahmetü’llâhi aleyh de bunu te’yîd etmişdir Kur’ân - ı Hakîm ve Meâl - i Kerîm,C 1 ss 116 Hasan Basri Çantay 138 - Nisâ’,75 139 - Mâide, 83 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 59 َ ين ِ ِ لْ ا � ص لا ِ م ْ و َ ق ْ ل ا َ ع َ م ا َ ن � ب َ ر “Ey Rabb’imiz, bizi sâlihler arasına katıp koy” 140 َ ن � ب َ ر ا ْ ن َأ ِ م ً ة َ د ِ ئ آ َ م ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ْ ل ِ ز ِ ء ا َ م � س لا َ ن ً ا د ي ِ ع ا َ ن َ ل ُ ن و ُ ك َ ت َ ِ لْ ن ِ ل � و َ ا ِ م ً ة َ ي آ َ و ا َ ن ِ ر ِ خ آ َ و ْ ن َ ك ج ْ ن َأ َ و ا َ ن ْ ق ُ ز ْ ر ا َ و َ ت َ ين ِ ق ِ ز ا � ر لا ُ ر ْ ي َ خ “Ey Rabb’imi z, üstümüze gökden bir sofra (rızık) indir ki bizim hem evvelimiz, hem âhirimiz için b ir bayram ve Senden bir âyet olsun Bizi rızıklandır Sen rızık verenlerin en hayırlısısın” 141 َ ين ِ ك ِ ر ْ ش ُ م ا�ن ُ ك ا َ م ا َ ن ِّ ب َ ر “Ey Rabb’imiz, biz sana eş tutanlardan değiliz” 142 َ ن ِ م َ ن و ُ ك َ ن َ و ا َ ن ِّ ب َ ر َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا “Ey Rabb’imiz, biz ( Sana ve s enin âyetlerine) îmân edenlerdeniz” 143 ن ْ م َ ل َ ظ ا َ ن � ب َ ر َ ا ْ ن ِ إ َ و ا َ ن َ س ُ ف نَأ ْ َ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت َ ن ِ م � ن َ ن و ُ ك َ ن َ ل ا َ ن ْ َ حْ ْ ر َ ت َ و ا َ ن َ ل َ ن ي ِ ر ِ س ا َ ْ لْ ا “Ey Rabb’imiz, kendimize yazık etdik Eğer bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen her halde (maddî ve ma’nevî en b üyük) zarara uğrayanlardan olacağız” 144 َ ين ِ م ِ ل ا � ظ لا ِ م ْ و َ ق ْ ل ا َ ع َ م ا َ ن ْ ل َ ع ْ َ تَ َ لا ا َ ن � ب َ ر “Ey Rabb’imiz, bizi zâlimler gürûhu ile berâber bulundurma” 145 140 - Mâide, 84 141 - Mâide, 114 142 - En’âm, 23 143 - En’âm, 27 144 - A’râf, 23 145 - A’râf, 47 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 60 ا ً م ْ ل ِ ع ٍ ء ْ ي َ ش � ل ُ ك ا َ ن � ب َ ر َ ع ِ س َ و ط ا َ ن ْ ل � ك َ و َ ت ِ ه ّ ل لا ى َ ل َ ع ط ْ ح َ ت ْ ف ا ا َ ن � ب َ ر َ ب َ و ا َ ن َ ن ْ ي َ ب ِّ ق َ ْ لْ ا ِ ب ا َ ن ِ م ْ و َ ق َ ْ ين ْ ن َأ َ و َ ين ِ ِ � ا َ ف ْ ل ا ُ ر ْ ي َ خ َ ت “Rabb’imizin ilmi her şey’i kuşatmışdır Biz, ancak Allâh’a güvenib dayandık Ey Rabb’imiz, bizimle kavmimizin arasında Sen hakk olanı hukm et Sen hukm edenlerin en hayırlısısın” 146 ا �ن َ م آ ِ ب َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب ِ ر “Biz, âlemlerin Rabb’ine îmân etdik” 147 َ ن و ُ ب ِ ل َ ق ن ُ م ا َ ن ِّ ب َ ر َ لى ِ إ ا � ن ِ إ “Şübhesiz biz, Rabb’imize dönücüleriz” 148 َ ين ِ م ِ ل ْ س ُ م ا َ ن � ف َ و َ ت َ و ا ً ر ْ ب َ ص ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ْ غ ِ ر ْ ف َأ ا َ ن � ب َ ر ع “Ey Rabb’imiz, üstümüze sabır yağdır, biz i müslümânlar olarak öldür” 149 ْ ن ِ ئ َ ل ْ َ ل ا َ ن ْ َ حْ ْ ر َ ي ْ ر ِ ف ْ غ َ ي َ و ا َ ن � ب َ ر ا َ ن َ ل َ ن ي ِ ر ِ س ا َ ْ لْ ا َ ن ِ م � ن َ ن و ُ ك َ ن َ ل “ Rabb’imiz , eğer bize acımaz ve bizi bağışlamazsa n her halde en büyük ziyana uğrayanlardan oluruz” 150 ِ ه ّ ل لا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ل � ك َ و َ ت ج َ لا ا َ ن � ب َ ر ِ ل ً ة َ ن ْ ت ِ ف ا َ ن ْ ل َ ع ْ َ تَ َ ين ِ م ِ ل ا � ظ لا ِ م ْ و َ ق ْ ل لا “Biz yalnız Allâh’a güvenib dayandık Ey Rabb’imiz, bizi o zâlimler gürûhuna bir fitne (mevzûu) yapma” 151 ن � ب َ ر َ ا ِ ف ْ ُ � ا َ م ُ م َ ل ْ ع َ ت َ ك � ن ِ إ ي ُ ن ِ ل ْ ع ُ ن ا َ م َ و ط ٍ ء ْ ي َ ش ن ِ م ِ ه ّ ل لا ى َ ل َ ع ى َ ف ْ َ يُ ا َ م َ و ْ ا َ فِ َ لا َ و ِ ض ْ ر َ لْ ِ ء ا َ م � س لا ِ فِ 146 - A’râf, 89 147 - A’râf, 121 148 - A’râf, 125 149 - A’râf, 126 150 - A’râf, 149 151 - Yûnus, 85 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 61 “ Ey Rabb’imiz, biz ne gizlersek, ne açıklarsak şübhe yok ki Sen bilirsin Zâten yerde ve gökde hiçbir şey’ Allâh’a gizli kalmaz” 152 َ ا ِ ه ّ ل ِ ل ُ د ْ م َ ْ لْ ِ ء ا َ ع � د لا ُ ع ي ِ م َ س َ ل ِّ ب َ ر � ن ِ إ “Hamd olsun Allâh’a; Ben im Rabb’im duâyı elbetde işitendir” 153 َ ا ِ ه ّ ل ِ ل ُ د ْ م َ ْ لْ ِ ذ � ل ا ي ْ لإ ِ ل ا َ ن ي َ د َ ه َ ِ يم ِ م لآ ْ س ِ لإ ْ ا َ و ِ ن ا ٍ ط ا َ ر ِ ص َ لى ِ إ ُ ء ا َ ش َ ي ْ ن َ م ي ِ د ْ ه َ ي ُ لله ا َ و ٍ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م ط Bizi, îmân’a ve ( fıtrat dîni olan) İslâm’a hidâyet eden Allâh’a hamd olsun Allâh, kimi di lerse onu , ( hayır gördüğü kimseleri ) doğru yola iletir 154 ِ ت � ي ِّ ر ُ ذ ن ِ م َ و ِ ة َ لا � ص لا َ م ي ِ ق ُ م ِ � ْ ل َ ع ْ ج ا ِّ ب َ ر ق ْ ل � ب َ ق َ ت َ و ا َ ن � ب َ ر ِ ء ا َ ع ُ د ْ ر ِ ف ْ غ ا ا َ ن � ب َ ر ُ م و ُ ق َ ي َ م ْ و َ ي َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ِ ل َ و � ي َ د ِ ل ا َ و ِ ل َ و ِ ل ُ ب ا َ س ِ ْ لْ ا ع “Ey Rabb’im, b eni dosdoğru namaz kılmakda ber devâm et Zürriyyetimden de (namaz kılanlar yarat) Ey Rabb’imiz, duâmı kabûl et” “Ey Rabb’imiz, (kıyâmetde) hesâb görüleceği gün beni, ana ve babamı ve bütün Îmân edenleri mağfiret et” 155 َ ن ا َ ك ن ِ إ ا َ ن ِّ ب َ ر َ ن ا َ ح ْ ب ُ س َ و ً لا و ُ ع ْ ف َ م َ ل ا َ ن ِّ ب َ ر ُ د ْ ع “Rabb’imizi tenzîh ederiz Rabb’imizin va’di mutlakâ fi’le çıkarılmışdır (yerine getirilmişdir) ” 156 152 - İbrâhim, 38 153 - İbrâhîm, 39 154 - Bakara, 213 Bu âyet - i kerîme’nin baş tarafındaki kısım, Eş - Şeyh Mansûr Ali Nâsıf’ın Tac’daki bir Hadîs - i şerîf’in sonunda yapmış olduğu bir duâdır 155 - İbrâhîm, 40 - 41 156 - İsrâ’, 108 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 62 َ ا ْ ن ُ ك َ ي َ ل َ و ا ً د َ ل َ و ْ ذ ِ خ � ت َ ي ْ َ ل ي ِ ذ � ل ا ِ ه ّ ل ِ ل ُ د ْ م َ ْ لْ َ ل ْ ن ُ ك َ ي ْ َ ل َ و ِ ك ْ ل ُ م ْ ل ا ِ فِ ٌ ك ي ِ ر َ ش ُ ه َ ل ِ م ِ ل َ و ُ ه َ ن � ذ لا ِّ ل ا ً يْ ِ ب ْ ك َ ت ُ ه ْ ر ِّ ب َ ك َ و “Evlâd edinmeyen, mülk (ün ) de hiç bir ortağı olmayan, âcizlikden dolayı bir yardımcıya da (ihtiyâcı) bulunmayan Allâh’a hamd olsun O’nu büyük bil, büyüklükle an” 157 ا َ و ا َ م � س لا � ب َ ر ا َ ن � ب َ ر ْ ا َ و ِ ت َ لْ ِ ض ْ ر ْ ن َ ل َ ن َ و ُ ع ْ د ْ ن ِ م ا ً َ لَ ِ إ ِ ه ِ ن و ُ د “Bizim Rabb’imiz, göklerin ve yerin Rabb’idir Biz, O’ndan başkasına Tanrı demeyiz” 158 ن � ب َ ر َ ا ى َ ط ْ ع َأ ي ِ ذ � ل ا ى َ د َ ه � ُ ث ُ ه َ ق ْ ل َ خ ٍ ء ْ ي َ ش � ل ُ ك “Bizim Rabb’imiz, her şey’e h i lkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da d oğru yolu gösterendir” 159 َ لا َ لا َ و ِّ ب َ ر � ل ِ ض َ ي ْ ن َ ي ى َ س ز “Benim Rabb’im hatâ da etmez, unutmaz da” 160 ْ م ُ ك ْ ح ا ِّ ب َ ر ِّ ق َ ْ لْ ا ِ ب ط َ ن و ُ ف ِ ص َ ت ا َ م ى َ ل َ ع ُ ن ا َ ع َ ت ْ س ُ م ْ ل ا ُ ن َ ْ حْ � ر لا ا َ ن � ب َ ر َ و “ (Ey) Rabb’im, (benimle beni tekzîb edenlerin arasını) h akk ile hukm et Bizim Rabb’imiz, Rahmân’dır ki sizin isn âd etdiklerinize karşı sığınılan (ancak) O’dur” 161 ا َ ن � ب َ ر ْ ن َأ َ و ا َ ن ْ َ حْ ْ ر ا َ و ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ ف ا�ن َ م آ َ ين ِ ِ حْ ا � ر لا ُ ر ْ ي َ خ َ ت “Ey Rabb’imiz, îmân etdik Bizi mağfiret et, bizi esirge Sen esirg eyenlerin en hayırlısısın” 162 157 - İsrâ’, 111 158 - Kehf, 14K 159 - Tâ - Hâ, 50 160 - Tâ - Hâ, 52 161 - Enbiyâ’, 112 162 - Mü’minûn, 109 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 63 َ م �ن َ ه َ ج َ ب ا َ ذ َ ع ا�ن َ ع ْ ف ِ ر ْ ص ا ا َ ن � ب َ ر ق ا ً م ا َ ر َ غ َ ن ا َ ك ا َ ه َ ب ا َ ذ َ ع � ن ِ إ ق “Ey Rabb’imiz, Cehennem azâbını bizden sav Doğrusu O’nun azâbı dâimî bir helâkdir” 163 ا َ ن � ب َ ر َ ل ْ ب َ ه ا َ ن ِ ج ا َ و ْ ز َأ ْ ن ِ م ا َ ن َ ا ّ ي ِّ ر ُ ذ َ و ا َ ن ِ ت � ر ُ ق ا َ ن ْ ل َ ع ْ ج ا َ و ٍ ُ ين ْ ع َأ َ ة ا ً م ا َ م ِ إ َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ِ ل “Ey Rabb’imiz, bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gözler (imizin) bebeği olacak (sâlih insanlar) ihsân et Bizi takvâ sâhiblerine rehber kıl” 164 ا � ن ِ إ ْ ن ُ م ا َ ن ِّ ب َ ر َ لى ِ إ َ ن و ُ ب ِ ل َ ق “Biz, şü bhesiz ki Rabb’imize dönücüleriz” 165 ِّ ق َ ْ لْ ا ِ ب ا َ ن َ ن ْ ي َ ب ُ ح َ ت ْ ف َ ي � ُ ث ا َ ن � ب َ ر ا َ ن َ ن ْ ي َ ب ُ ع َ م ْ َ يُ ط ُ م ي ِ ل َ ع ْ ل ا ُ ح ا � ت َ ف ْ ل ا َ و ُ ه َ و “Rabb’imiz (kıyâmet günü) hepimizi bir araya toplayacak, sonra ar amızda hakk ile hukm edecekdir O , (her şey’i) kemâli yle bilen en büyük hâkimdir” 166 ٌ ر و ُ ف َ غ َ ل ا َ ن � ب َ ر � ن ِ إ َ ن َ ز َ ْ لْ ا ا�ن َ ع َ ب َ ه ْ ذ َأ ي ِ ذ � ل ا ِ ه � ل ِ ل ُ د ْ م َ ْ لْ ا ٌ ر و ُ ك َ ش لا “Bizden tasayı gideren Allâh’a hamd olsun Şübhesiz ki Rabb’imiz çok bağışlayan ve çok ni’met verendir” 167 َ ر َ ش � ل ُ ك َ ت ْ ع ِ س َ و ا َ ن � ب َ ر ٍ ء ْ ي ا ً م ْ ل ِ ع َ و ً ة َ ْ حْ ْ م ِ ه ِ ق َ و َ ك َ ل ي ِ ب َ س او ُ ع َ ب � ت ا َ و او ُ ب ا َ ت َ ن ي ِ ذ � ل ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ ف ِ م ي ِ ح َ ْ لْ ا َ ب ا َ ذ َ ع َ أ َ و ا َ ن � ب َ ر � ل ا ٍ ن ْ د َ ع ِ ت ا�ن َ ج ْ م ُ ه ْ ل ِ خ ْ د ْ د َ ع َ و ِ ت َ ت َ ح َ ل َ ص ن َ م َ و م ُ ه ْ م ِ ه ِ ج ا َ و ْ ز َأ َ و ْ م ِ ه ِ ئ ا َ ب آ ْ ن ِ م ت ا � ي ِّ ر ُ ذ َ و ِ ْ م ِ ه ط ُ ز ي ِ ز َ ع ْ ل ا َ ت نَأ َ ك � ن ِ إ ُ م ي ِ ك َ ْ لْ ا 163 - Furkân, 65 164 - Furkân, 74 165 - Şuar â’, 50 166 - Sebe’, 26 167 - Fâtır, 34 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 64 ِ ت ا َ ئ ِّ ي � س لا ُ م ِ ه ِ ق َ و ط ِ ت ا َ ئ ِّ ي � س لا ِ ق َ ت ن َ م َ و ُ ه َ ت ْ ِ حْ َ ر ْ د َ ق َ ف ٍ ذ ِ ئ َ م ْ و َ ي ط ُ ز ْ و َ ف ْ ل ا َ و ُ ه َ ك ِ ل َ ذ َ و ُ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ع “Ey Rabb’imiz, Senin rahmet in ve ilmin her şey’i kuşatmışdır O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onl arı cehennem azâbından koru” “Ey Rabb’imiz, onları, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden sâlih olanları da - kendilerine va’d etdiğin - Adn cennetlerine koy Şübhesiz ki Azîz ve Hakîm olan Sensin Sen” “Onları, (bu dünyâda) her türlü kötülüklerden koru Sen kimi kötülüklerden korursan o gün (âhiretde) muhakkak ki onu rahmet (ine mazhar) etmiş olursun Bu en büyük necât ve seâdetin ta kendisidir” 168 ا َ ن ِّ ب َ ر َ لى ِ إ ا � ن ِ إ َ و ْ ن ُ م َ ل َ ن و ُ ب ِ ل َ ق “Biz, şübhesiz Rabb’imize döneceğiz” 169 ِ إ � ن ا َ ن � ب َ ر او ُ ل ا َ ق َ ن ي ِ ذ � ل ا َ لا َ ف او ُ م ا َ ق َ ت ْ س ا � ُ ث ُ ه � ل لا َ لا َ و ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ٌ ف ْ و َ خ َ ن و ُ ن َ ز ْ َ يُ ْ م ُ ه ا َ ه ي ِ ف َ ن ي ِ د ِ ل ا َ خ ِ ة �ن َ ْ لْ ا ُ ب ا َ ح ْ ص َأ َ ك ِ ئ َ ل ْ و ُأ ج ً ء ا َ ز َ ج َ ن و ُ ل َ م ْ ع َ ي او ُ ن ا َ ك ا َ ِ بِ َ ت ْ م َ ع ْ ن َأ ِ ت � ل ا َ ك َ ت َ م ْ ع ِ ن َ ر ُ ك ْ ش َأ ْ ن َأ ِ � ْ ع ِ ز ْ و َأ ِّ ب َ ر َ ع � ي َ د ِ ل ا َ و ى َ ل َ ع َ و � ي َ ل ا ً ِ لْ ا َ ص َ ل َ م ْ ع َأ ْ ن َأ َ و َ ض ْ ر َ ت ي ِ فِ ِ ل ْ ح ِ ل ْ ص َأ َ و ُ ه ِ ت � ي ِّ ر ُ ذ ج ِّ نِ ِ إ َ و َ ك ْ ي َ ل ِ إ ُ ت ْ ب ُ ت ِّ نِ ِ إ َ ين ِ م ِ ل ْ س ُ م ْ ل ا َ ن ِ م “ - Rabb’imiz Allâh’dır - deyib de sonra (bütün hareketlerinde) dosdoğru yaşayanlara hiçbir korku yokdur Onlar, mahzûn da olmayacaklardır” 168 - Mü’min (Ğâfir), 7 - 8 - 9 169 - Zuhruf, 14K Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 65 “Onlar, cennetin yâranıdırlar Yapmakda oldukları (iyi amel ve hareketleri) ne mükâfat olmak üzere orada ebedî kalıcıdırlar” “ Ey Rabb’im, gerek bana, gerek ana ve babama verdiğin ni’mete şükr etmemi ve râzı ola cağın yararlı işleri yapmamı, bana ilhâm et Benim için de, zürriyetim için de iyiliği devam etdir (neslimi sâlih müslümânlar yap) Şübhesiz ki ben (Sana) teslîm olan müslümânlardanım” 170 ْ ر ِ ف ْ غ ا ا َ ن � ب َ ر ا َ ن َ ل َ و ِ ِ لا ا َ ن ِ ن ا َ و ْ خ ْ ا ِ ب ا َ ن و ُ ق َ ب َ س َ ن ي ِ ذ � ل ا َ يم ِ لإ َ لا َ و ِ ن ا ا َ ن ِ ب و ُ ل ُ ق ِ فِ ْ ل َ ع ْ َ تَ ًّ لا ِ غ ِ ل َ ن ي ِ ذ � ل ٌ م ي ِ ح � ر ٌ ف و ُ ؤ َ ر َ ك � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر او ُ ن َ م آ “Ey Rabb’imiz, bizi ve îmân ile daha önden bizi geçmiş olan (dîn) kardeş l erimizi bağışla Îmân etmiş olanlar için kalblerimizde bir kin bırakma Ey Rabb’i miz, şübhesiz ki s en, çok şefkatli, çok merhametlisin” 171 َ ر ُ يْ ِ ص َ م ْ ل ا َ ك ْ ي َ ل ِ إ َ و ا َ ن ْ ب َ ن َأ َ ك ْ ي َ ل ِ إ َ و ا َ ن ْ ل � ك َ و َ ت َ ك ْ ي َ ل َ ع ا َ ن � ب َ لا ا َ ن � ب َ ر ا َ ن ْ ل َ ع ْ َ تَ ِ ل ً ة َ ن ْ ت ِ ف ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ و او ُ ر َ ف َ ك َ ن ي ِ ذ � ل ج ُ م ي ِ ك َ ْ لْ ا ُ ز ي ِ ز َ ع ْ ل ا َ ت نَأ َ ك � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر “Ey Rabb’imiz, biz ancak sana güvenib dayandık ve yalnız sana yöneldik Son dönüş de ancak sanadır” “Ey Rabb’imiz, bizi o küfr edenler için bir fitne (mevzûu) yapma (onları bize musallat etme) Bizi bağışla Muhakkak Sen, Azîz’sin (gâlib - i mutlaksın) , yegâne huküm ve hıkmet sâhibi ancak Sensin Sen” 172 ا َ ن � ب َ ر تَأ ْ ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ و ا َ ن َ ر و ُ ن ا َ ن َ ل ْ م ِ م ج ٌ ر ي ِ د َ ق ٍ ء ْ ي َ ش ِّ ل ُ ك ى َ ل َ ع َ ك � ن ِ إ 170 - Ahkâf, 13 - 14 - 15 171 - Haşr, 10 172 - Mümtehıne, 4 - 5 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 66 “Ey Rabb’imiz, bizim nûrumuzu tamamla (ve bizi cennete ulaştır) Bizi mağfiret et Şübhesiz ki Sen, her şey’e h akkıyle kâdirsin” 173 َ ين ِ ِ لْ ا � ص لا ِ ب ِ � ْ ق ِ ْ لْ َأ َ و ا ً م ْ ك ُ ح ِ ل ْ ب َ ه ِّ ب َ ر لا ْ ل َ ع ْ ج ا َ و ِ ل َ ن ي ِ ر ِ خ ْ لآ ا ِ فِ ٍ ق ْ د ِ ص َ ن ا َ س ِ ل لا ْ ن ِ م ِ � ْ ل َ ع ْ ج ا َ و ِ ة �ن َ ج ِ ة َ ث َ ر َ و ِ م ي ِ ع �ن لا لا ِ ب َ ِ لْ ْ ر ِ ف ْ غ ا َ و “Ey Rabb’im bana bir hüküm ihsân et ve beni sâlihler zümre sine kat ” “ Ve (benden) sonrakiler içinde bana bir sadâkat dili (zikr - i cemîl) ver” “ Ve beni Naîm cennetinin vârislerinden kıl ” “Ve babamı da mağfiret et” 174 ا َ ن � ب َ ر ْ ب َ ه ْ ل َ ع ْ ج ا َ و ٍ ُ ين ْ ع َأ َ ة � ر ُ ق ا َ ن ِ ت ا � ي ِّ ر ُ ذ َ و ا َ ن ِ ج ا َ و ْ ز َأ ْ ن ِ م ا َ ن َ ل ا َ ن ا ً م ا َ م ِ إ َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ِ ل “Ey Rabb’imiz, bize zevcelerimizden ve nesillerimizden gözler (imizin) bebeği olacak (sâlih insanlar) ihsân et Bizi takvâ sâhiblerine rehber kıl” 175 ٌ م ْ ل ِ ع ِ ه ِ ب ِ ل َ س ْ ي َ ل ا َ م َ ك َ ل َ أ ْ س َأ ْ ن َأ َ ك ِ ب ُ ذ و ُ ع َأ ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ط ِ إ َ و � لا ِ ف ْ غ َ ت ِ � ْ َ حْ ْ ر َ ت َ و ِ ل ْ ر ن ُ ك َأ َ ن ي ِ ر ِ س ا َ ْ لْ ا َ ن ِّ م “Ey Rabb’im, bilmediğim şey’i senden istemekden Sana sığınırım Eğer beni mağfiret etmezsen, bana rahmet etmezsen hüsrana düşenlerden olurum” 176 173 - Tahrîm, 8 174 - Şuarâ’, 83 - 84 - 85 - 86 175 - Fürkân , 74 176 - Hûd, 47 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 67 ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر َ ع َ م ُ ت ْ م َ ل ْ س َأ َ و ي ِ س ْ ف َ ن ُ ت ْ م َ ل َ ظ َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ ه � ل ِ ل َ ن ا َ م ْ ي َ ل ُ س ع “Ey Rabb’im, şübhe yok ki ben kendime yazık etmişim Süleymân’ın maıyyetinde âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a teslîm oldum (müslüman oldum) ” 177 َ ت ْ ل َ ز نَأ ا َ م ِ ل ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ٌ يْ ِ ق َ ف ٍ ْ يْ َ خ ْ ن ِ م � َ ل ِ إ “ Yâ Rabb, şübhesiz ki ben, bana indirdiğin hayırdan dolayı, muhtâcım , (hayırdan ne indirirsen ona muhtâcım) ” 178 ُ ه َ ل َ ر َ ف َ غ َ ف ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ ف ي ِ س ْ ف َ ن ُ ت ْ م َ ل َ ظ ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ط َ و ُ ه ُ ه � ن ِ إ ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ر و ُ ف َ غ ْ ل ا “Yâ Rabb, ben cidden kendime yazık etdim Artık b eni mağfiret et (Rabbi de) O’nu mağfiret etdi Çünkü O, Ğafûr ve Rahîm’dir” 179 َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ا � ن ِ إ ٍ ر َ ه َ ن َ و ٍ ت ا�ن َ ج ِ فِ لا ٍ ر ِ د َ ت ْ ق � م ٍ ك ي ِ ل َ م َ د ن ِ ع ٍ ق ْ د ِ ص ِ د َ ع ْ ق َ م ِ فِ “Şübhesiz ki takvâ sâhibleri cennetlerde, ırmaklar (kenarların) da” “Hakk meclisinde (çok güzel bir mekânda) ve kudret sâhibi, mülkü çok yüce olan (Allâh) ın yanında (ma’nevî makâmında) dırlar” 180 Bu âyet - i kerîme’de ifâde buyurulan “Melik - i muktedir” ism - i celîl’leri ile ( َ ا � ل ل ُ ه � م َ ك � ن ِ إ ٌ ك ي ِ ل َ م ْ ر ِ د َ ت ْ ق � م : Allâh’ım, Sen, şübhesiz Melik - i muktedir’sin” duâsı yapılırsa, “O anda gönlüne ne doğarsa onu iste, Allâh onu ona verir” buyurulmuşdur 181 177 - Neml, 44 178 - Kasas, 24 179 - Kasas, 16 180 - Kamer, 54 - 55K 181 - e ak Dîni Kur’ân Dili Türkçe Tefsîr,C 7 ss 4657 Elmalılı M Hamdi Yazır Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 68 ٌ م ْ ل ِ ع ِ ه ِ ب ِ ل َ س ْ ي َ ل ا َ م َ ك َ ل َ أ ْ س َأ ْ ن َأ َ ك ِ ب ُ ذ و ُ ع َأ ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ط � لا ِ إ َ و ْ ن ُ ك َأ ِ � ْ َ حْ ْ ر َ ت َ و ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت ِ م ِ ر ِ س ا َ ْ لْ ا َ ن َ ن ي “ (Nûh a s ) : Ey Rabb’im, ben bilmediğim şey’i Senden istemekden Sana sığınırım Eğer beni mağfiret etmezsen, beni esirgemezsen hüsrana düşenlerden olurum” 182 َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا ُ ل � و َأ ْ ا َ ن َأ َ و َ ك ْ ي َ ل ِ إ ُ ت ْ ب ُ ت َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س “ (Mûsâ a s ) : Seni tenz ih ederim Tevbe etdim Sana Ben îmân edenlerin ilkiyim” 183 ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ي ِ س ْ ف َ ن ُ ت ْ م َ ل َ ظ ِ � ْ َ حْ ْ ر َ ا و ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ا ف َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ ه � ل ِ ل ُ ت ْ م َ ل ْ س َأ َ و ع (Belkîs): “Ey Rabb’im, hakîkat, ben kendime yazık etmişim, beni mağfiret et, bana rahmet et Ben âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a teslîm oldum (müslüman oldum) ” 184 ُ م ْ ظ َ ع ْ ل ا َ ن َ ه َ و ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ْ ن ُ ك َأ ْ َ ل َ و ا ً ب ْ ي َ ش ُ س ْ أ � ر لا َ ل َ ع َ ت ْ ش ا َ و ِّ � ِ م ِّ ب َ ر َ ك ِ ئ ا َ ع ُ د ِ ب ا ًّ ي ِ ق َ ش ْ ب َ ه َ ف ْ ن ِ م ِ ل َ ل ا ًّ ي ِ ل َ و َ ك ن ُ د لا (Zekeriyyâ a s ): “Ey Rabb’im, hakîkat b en…Benim kemiğim yıpradı Başımın saçı tutuşdu (ağardı) Ey Rabb’im, ben sana ne duâ etmişsem bedbaht (ve mahrum) olmadım” 185 “Bana tarafından (ve kendi sulbümden sâlihlerden ) bir oğul ihsân et” 186 ُ ه َ ل َ ر َ ف َ غ َ ف ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ ف ي ِ س ْ ف َ ن ُ ت ْ م َ ل َ ظ ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ط َ و ُ ه ُ ه � ن ِ إ ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ر و ُ ف َ غ ْ ل ا 182 - Hûd, 47 183 - A’râf, 143 184 - Neml, 44K 185 - Meryem, 4 186 - Meryem, 5 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 69 (Mûsâ a s ): “Rabb’im, ben cidden kendime yazık etdim Artık beni mağfiret et Bunun üzerine (Allâh) onu mağfiret etdi Çünkü O, çok yarlığayıcı, çok esirgeyici olanın ta kendisidir” 187 ِّ � ِ م ْ ل � ب َ ق َ ت َ ف ج َ ك � ن ِ إ ُ م ي ِ ل َ ع ْ ل ا ُ ع ي ِ م � س لا َ ت نَأ (Meryem): “ … Duâmı kabul et Şübhesiz ki ( duâmı ) hakkıyle işiten, kemâliyle bilen ancak Sensin” 188 ْ ل � ب َ ق َ ت ا َ ن � ب َ ر ا �ن ِ م ط ُ م ي ِ ل َ ع ْ ل ا ُ ع ي ِ م � س لا َ ت نَأ َ ك � ن ِ إ “ (İbrâhim a s ) :” Ey Rabb’imiz, bizden (şu amellerimizi) kabul buyur Şübhesiz ki hakkıyle işiten, kemâliyle bilen Sensin Sen” 189 ِ ْ ين َ م ِ ل ْ س ُ م ا َ ن ْ ل َ ع ْ ج ا َ و ا َ ن � ب َ ر ْ ن ِ م َ و َ ك َ ل ِّ ر ُ ذ َ ل ً ة َ م ِ ل ْ س � م ً ة � م ُ أ ا َ ن ِ ت � ي َ ك ص ا َ ن ِ ر َ أ َ و ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ْ ب ُ ت َ و ا َ ن َ ك ِ س ا َ ن َ مج ُ م ي ِ ح � ر لا ُ ب ا � و � ت لا َ ت نَأ َ ك � ن ِ إ “Ey Rabb’imiz , bizi sana teslîmiyyetde sâbit kıl So y umuzdan da yalnız sana boyun eğen Müslüman bir ümmet (yetişdir) Bize ibâdet edeceğimiz yerleri göster (öğret) , tevbemizi kabul et Çünkü tevbeleri en çok kabul eden ve (mü’minleri) hakkıyle esirgeyen Sensin Sen” 190 ِ إ ُ م ي ِ ك َ لْ ا ُ ز ي ِ ز َ ع لا َ ت نَأ َ ك � ن “Şübhesiz ki yegâne gâlib, (sun’unda , her yaptığı işde ) tam hıkmet sâhibi Sensin Sen” 191 َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ ل ُ ت ْ م َ ل ْ س َأ “Ben, âlemlerin Rabb’ ine teslîm oldum” 192 187 - Kasas, 16 188 - Âl - i İmrân, 35 189 - Bakara, 127 190 - Bakara, 128 191 - Bakara, 129 192 - Bakara, 131 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 70 َ ن َ ت ْ م � ل َ ع ا َ م � لا ِ إ ا َ ن َ ل َ م ْ ل ِ ع َ لا َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س اط ُ م ي ِ ك َ ْ لْ ا ُ م ي ِ ل َ ع ْ ل ا َ ت نَأ َ ك � ن ِ إ “Seni tesbîh ve tenzih ederiz Senin bize öğretdiğinden başka bizim hiç bir bilgimiz yok Çünkü (her şey’i) hakkıyle bilen, hüküm ve hıkmet sâhibi olan şübhesiz ki Sensin Sen” 193 ْ ب ُ ت َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س َ أ َ و َ ك ْ ي َ ل ِ إ ُ ت ا َ ن َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا ُ ل � و َأ “Seni tenzih ederim Tevbe etdim Sana Ben îmân edenlerin ilkiyim” 194 ا َ ه ي ِ ف ْ م ُ ه ي َ و ْ ع َ د َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س � م ُ ه � ل لا ٌ م َ لا َ س ا َ ه ي ِ ف ْ م ُ ه ُ ت � ي ِ َ � َ و ج ْ م ُ ه ا َ و ْ ع َ د ُ ر ِ خ آ َ و ِ ه ّ ل ِ ل ُ د ْ م َ ْ لْ ا ِ ن َأ ِّ ب َ ر َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ع “Onları n (cennetdeki) duâları - Sübhâneke’llâhümme: Yâ Allâh, Seni tesbîh ve tenzîh ederiz - s özüdür Oradaki (cennetdeki) tahıyyetleri (sağlık temennîleri) de selâm’ dır Duâlarının sonu da - El - hamdü li’llâhi Rabbi’l - âlemîn: Hamd olsun âlemlerin Rabbi ol an Allâh’a - (demekdir) ” 195 َ لا ْ ن َأ � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ ِّ نِ ِ إ َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س َ ت ْ ن ُ ك َ ين ِ م ِ ل ا � ظ لا َ ن ِ م ُ ت “ (Yûnu s a s): Senden başka hiç bir Tanrı yokdur Seni tenzih ederim Hakîkaten ben zâlimlerden oldum” 196 ٌ م ي ِ ظ َ ع ٌ ن ا َ ت ْ ه ُ ب ا َ ذ َ ه َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س “Böyle s öylemek bize yakışmaz Hâşâ, bu, büyük bir iftiradır” 197 193 - Bakara, 32 194 - A’r âf, 143 195 - Yûnüs, 10 196 - Enbiyâ’, 87 197 - Nûr, 16 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 71 ْ ن َأ َ ك َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ا َ ن � ي ِ ل َ و َ ت “Seni tenzih ederiz Bizim velimiz Sensin” 198    َ ك َ ن َ ا ش َ م َ ظ ْ ع َ ا َ ا م َ ك َ ن َ ا ح ْ ب ُ س ً ا ر ِ خ آ َ و ً لا � و َ ا ُ د ْ م َ ْ لْ ا َ ك َ ل َ ا ن � ب َ ر � ل َ ج َ ا َ ا م َ و َ ك َ ن َ ا ح ْ ر ُ ب ِ م ِ ت َ ا ف ْ ل ا َ ك ْ ن ِ ش َ ا ْ لْ ا َ ك ْ ي َ ل ِ ا َ و ُ ة َ ح م َ ُ ة “Ey Rabb’imiz, Hamd, evvel ve âhir sanadır Sen sübhansın ey Rabb, senin şânın ne büyükdür Bürhâ nın ne yücedir Fâtiha senden Su nuş sanadır ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ لا ل ِ إ َ لا ُ م ي ِ ل َ ح ْ ل ا ُ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا � لا ِ إ َ ه ْ ل ا ِ ا ْ ر َ ع ْ ل ا � ب َ ر ُ لله ا َ ع ِ ظ ِ م ي َ لا ِ إ َ ل َ ه ِ إ � لا ُ لله ا َ ر � ب � س لا َ م َ ا و ِ ت َ و َ ر � ب َ ْ لْ ا ْ ر ِ ض َ و َ ر � ب ْ ل ا َ ع ْ ر ِ ا ْ ل ا َ ك ِ م ي ِ ر “İbâdete lâyık hiçbir ilâh yokdur, ancak azamet ve vakar sâhibi Allâh vardır İbâdete lâyık hiçbir ilâh yokdur, ancak Arş - ı azîm sâhibi Allâh vardır İbâdete lâyık hiçbir ilâh yokdur, ancak göklerin ve yerin sâhibi ve Arş - ı kerîm’in mâliki Allâh vardır” 199 ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا � م ُ ه � ل ل َ ا َ و ْ ر ا َ ح ْ م ِ � ِ نِّ ِ د ْ ه ا َ و َ و َ ا ع ِ ف َ و � ْ ر ا ُ ز ْ ق ِ � “Allâh’ım! Beni afvet, beni esirge, doğru yola delâlet buyur, bana âfiyet ver, helâlinden beni rızıklandır” 200 ِ ب ُ و ل ُ ق ْ ل ا َ ف ِّ ر َ ص ُ م � م ُ ه � ل ل َ ا َ ص ِّ ر ْ ف ُ ق ُ و ل َ ب َ ا ن َ ع َ ى ل َ ا ط َ ع ِ ت َ ك “Ey kalbleri yed - i kudretinde bulunduran Allâh’ım! Kalblerimizi rızana uygun amel ve ibâdete çevir” 201 198 - Sebe’, 41 199 - S B M Tecrîd - i Sarîh Tercemesi,C 12,ss 343 (2150 nolu h ş ) Kâmil Miras 200 - Riyâzü’s - Sâlihîn,C 3 ss 67 (1498 nolu h ş ) 201 - Riyâzü’s - Sâlihîn,C 3 ss 67 (1499 nolu h ş ) Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 72 َ ا � ل ل ُ ه � م ِ إ ِّ نِ َ ا ُ و ع ُ ذ ِ ب َ ك ِ م َ ن ْ ل ا َ ع ْ ج ِ ز َ و ْ ل ا َ ك َ س ِ ل َ و ْ ل ا ُ ج ِ ْ ب َ و ْ ل ا َ ه َ ر ِ م َ و ْ ل ا ُ ب ْ خ ِ ل َ و َ ا ُ و ع ُ ذ ِ ب َ ك ِ م ْ ن َ ع َ ا ذ ِ ب ْ ل ا َ ق ِ ْ بِ َ و َ ا ُ و ع ُ ذ ِ ب َ ك ِ م ْ ن ِ ت َ ا م َ م ْ ل ا َ و َ ا ي ْ ح َ م ْ ل ا ِ ة َ ن ْ ت ِ ف “İlâhî! Â c i z lik den, tenbellikden, korkaklıkdan, bunaklık derecesinde ih tiyarlıkdan, cimrilikden, kabir azâbından, hayât ve memat fitnesinden Sana sığınırım” 202 َ ا ِّ نِ ِ إ � م ُ ه � ل ل َ ا ُ و ع ُ ذ ِ ب َ ك ِ م ْ ن ِ ع ْ ل ٍ م َ لا َ ي ْ ن َ ف ُ ع َ و ِ م ْ ن َ ق ْ ل ٍ ب َ لا َ ي ْ خ َ ش ُ ع َ و ِ م ْ ن َ ن ْ ف ٍ س َ لا َ ت ْ ش َ ب ُ ع َ و ِ م ْ ن َ د ْ ع َ و ٍ ة َ لا ُ ي ْ س َ ت َ ا ج ُ ب َ ل َ ا ه “İlâhî! Fay dasız ilimden; Allâh korkusu, Allâh saygısı duymayan kalbden; doymak bilmeyen nefisden; kabul olmayacak duâ’ dan Sana sığın ırım” 203 َ ء َ ا ع � د لا ا ُ و ر ِ ث ْ ك َ ا َ ف ٌ د ِ ج َ ا س َ و ُ ه َ و ِ ه ِّ ب َ ر ْ ن ِ م ُ د ْ ب َ ع ْ ل ا ُ ن ُ و ك َ ي َ ا م ُ ب َ ر ْ ق َ ا “ İnsanın secdede bulunduğu zaman, A llâh’ın rahmetine en yakın olduğu andır İşte orada çok duâ ediniz” 204 ِ ت َ ا ب ُ و ت ْ ك َ م ْ ل ا ِ ت َ ا و َ ل � ص لا َ ر ُ ب ُ د َ و ِ ر ِ خ ْ لآ ا ِ ل ْ ي � ل لا َ ف ْ و َ ج “Gecenin son sa atlerinde ve farz namazların aka binde yapılan duâlar (kabule şâyan) dır” 205 ِ س ُ ف ْ ن َ ا َ ى ل َ ع ا ُ و ع ْ د َ ت َ لا َ لا ْ م ُ ك ِ ل َ ا و ْ م َ ا َ ى ل َ ع ا ُ و ع ْ د َ ت َ لا َ و ْ م ُ ك ِ د َ لا ْ و َ ا َ ى ل َ ع ا ُ و ع ْ د َ ت َ لا َ و ْ م ُ ك ْ م ُ ك َ ل ُ ب ي ِ ج َ ت ْ س َ ي َ ف ً ء َ ا ط َ ع َ ا ه ي ِ ف ُ ل َ أ ْ س ُ ي ً ة َ ع ا َ س ِ لله ا َ ن ِ م ا ُ و ق ِ ف َ ا و ُ ت “Kendi aleyhinize, evlâtlarınızın ve mallarınızın aleyhine sakın bed - dûa etmeyiniz ki, duâları n kabul olunacağı bir saâte rastlarsınız da bed - duânız kabul olunmuş olur” 206 202 - Riyâzü’s - Sâlihîn ,C 3 ss 69 (1503 nolu h ş ) 203 - Riyâzü’s - Sâlihîn,C 3 ss 72 (1508 nolu h ş ) 204 - Riyâzü’s - Sâlihîn,C 3 ss 82 (1527 nolu h ş ) 205 - Riyâzü’s - Sâlihîn,C 3 ss 84 (1529 nolu h ş ) 206 - Riyâzü’s - Sâlihîn,C 3 ss 82 (1526 nolu h ş ) Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 73 Yâ Rabb, Kur’ân - ı Kerîm’inde, ْ ن َ م َ و � ل لا ِ ع ِ ط ُ ي � ل لا َ م َ ع ْ ن َأ َ ن ي ِ ذ � ل ا َ ع َ م َ ك ِ ئ َ ل و ُ أ َ ف َ ل و ُ س � ر لا َ و َ ه م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ُ ه ِ م َ ين ِ ق ي ِّ د ِّ ص لا َ و َ ين ِّ ي ِ ب �ن لا َ ن ِ ء ا َ د َ ه � ش لا َ و ا َ و َ ين ِ ِ لْ ا � ص ل ج َ ن ُ س َ ح َ و ا ً ق ي ِ ف َ ر َ ك ِ ئ َ ل و ُأ ط “Kim Allâh’a ve Peygamber’e itâat ederse işte onlar, Allâh’ın, kendilerine ni’metler verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehîdlerle, iyi adamlarla berâberdirler Onlar ne iyi arkadaşdır” 207 buyuruyors un Bizleri de peygamber’ler , sıddîk’la r, şehîd’ler ve sâlih’ler ile haşret ve onlarla birlikde Cennet’ine koy ve onlarla birlikde cemâl’ini görenlerden eyle” Âmîn,âmîn, âmîn; ve’l - hamdü li’llâhi Rabbi’l - âlemîn    207 - Nisâ’, 69 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 74 Kabûl olması um ulan ba’zı duâlar َ ث ٌ ة َ ث َ لا َ لا � د َ ر ُ ت : ْ م ُ ه ُ ت َ و ْ ع َ د ُ م ِ ئ ا � ص ل َ ا َ ح � ت ى ُ ي ْ ف َ ر ِ ط ُ م ا َ م ِ ْ لإ ا َ و ُ ل ِ د ا َ ع ْ ل ا ُ ة َ و ْ ع َ د َ و ِ م و ُ ل ْ ظ َ م ْ ل ا ا َ ه ُ ع َ ف ْ ر َ ي َ ق ْ و َ ف ُ لله ا ِ م ا َ م َ غ ْ ل ا ُ ح َ ت ْ ف َ ي َ و َ ل َ ه ا َ ب ا َ و ْ ب َأ ِ ء ا َ م � س لا ُ ل و ُ ق َ ي َ و � ز ِ ع َ و : � ب � ر لا ِ تِ َ ك � ن َ ر ُ ص ْ ن َ َ لْ ْ و َ ل َ و َ د ْ ع َ ب ٍ ين ِ ح “ Üç kimsenin duası reddedilmez: İftar edinceye kadar oruçlu kimsenin, âdil devlet başkanının ve mazlumun duası Allah, mazlumun duasını bulutların üzerine kaldırır ve o dua için semâ’ kapılarını açar ve şöyle der:‘İzzetime yemin ederim ki belli bir süre de olsa mutlaka sana yardım edeceğim” 208 َ ث َ لا ُ ث ٍ ت ا َ و َ ع َ د ٌ ت ا َ ب ا َ ج َ ت ْ س ُ م َ لا � ك َ ش � ن ِ ه ي ِ ف : ُ ة َ و ْ ع َ د ِ د ِ ل ا َ و ْ ل ا ُ ة َ و ْ ع َ د َ و ِ ر ِ ف ا َ س ُ م ْ ل ا ُ ة َ و ْ ع َ د َ و ِ م و ُ ل ْ ظ َ م ْ ل ا “ Hiç şek ve şüphe yok ki üç kimsenin yaptığı dua kabû l edilir: A nne - babanın çocuklarına yaptığı dua, misafirin duası ve zulme uğramış kimsenin duası ” 209 ِ ن ا َ ت َ و ْ ع َ د َ س ْ ي َ ل ا َ م ُ ه َ ن ْ ي َ ب َ و َ ب َ ْ ين ا ِ لله ٌ ب ا َ ج ِ ح ُ ة َ و ْ ع َ د ِ م و ُ ل ْ ظ َ م ْ ل ا ُ ة َ و ْ ع َ د َ و ِ ء ْ ر َ م ْ ل ا ِ ه ي ِ خ َ ِ لا ِ ر ْ ه َ ظ ِ ب ِ ب ْ ي َ غ ْ ل ا “ İki duâ vardır ki bu duâlar ile Al lâ h arasında perde yoktur Mazlûmun duâ sı, kişinin müslüman kardeşinin gıyâ bında yaptığı duâ ” 210 208 - Et - Tâcü’l - Câmiu l i’l - Usûli fî Ehâdîsi’r - Rasûl s a v C 5 ss 116 Eş - Şeyh Mansûr Ali Nâsıf 209 - Et - Tâcü’l - Câmiu li’l - Usûli fî Ehâdîsi’r - Rasûl s a v C 5 ss 116 Eş - Şeyh Mansûr Ali Nâsıf 210 - Heysemi, Ed’ıye, 17, No:17231 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 75 ً ء َ ا ع ُ د ُ ب ي ِ ج َ ت ْ س َ ي َ لا َ لله ا � ن َأ او ُ م َ ل ْ ع ا َ و ِ ة َ ب َ ا ج ِ ْ لإ ا ِ ب َ ن ُ و ن ِ ق و ُ م ْ م ُ ت ْ ن َأ َ و َ لله ا او ُ ع ْ د ُ ا ِ م ْ ن َ ق ْ ل ٍ ب َ ا غ ِ ف ٍ ل َ لا ٍ ه َ ا غ ( ِ ف ٍ ل َ ع ِ ن ِ لله ا ) “Duânız a icâbet edeceğine inanarak Allâh’a duâ edin ve i yi bilin ki All âh, kendisinden ğaflet hâlinde olan bir kalb ile yapılan duâyı kabul etmez” 211 َ ي ْ ن ِ ز ُ ل َ ر � ب َ ا ن َ ت َ ا ب َ ر َ ك َ و َ ت َ ا ع َ لى ُ ك � ل َ ل ْ ي َ ل ٍ ة ِ إ َ لى � س لا َ ا م ِ ء � د لا ْ ن َ ا ي ِ ح َ ين َ ي ْ ب َ ى ق ُ ث ُ ل ُ ث � ل لا ْ ي ِ ل ا ْ لآ ِ خ ُ ر ُ ي َ ا ق ُ ل َ م : ْ ن َ ي ْ د ُ و ع ِ نِّ َ ف َ أ ْ س َ ت ِ ج َ ب ي َ ل ُ ه َ م ْ ن َ ي ْ س َ أ ُ ل ن ِ َ ف ى ُ أ ْ ع ِ ط َ ي ُ ه َ م ْ ن َ ي ْ س َ ت ْ غ ِ ف ُ ر ن ِ َ ف ى َ أ ْ غ ِ ف َ ر َ ل ُ ه “Rabb’imiz Tebâreke ve Teâlâ her gece dünyâ semâsına nazar eder ve gecenin son üçde biri kalıncaya kadar kalır ve şöyle der: K im Bana duâ ede rse o kimsenin duâsına icâbet ederim ; Benden bir şey’ iste rse ona iste ğini veririm; Benden mağfiret dile rse o kimsenin günahlarını mağfiret ederim” 212 � م ُ ه ّ ٰ ل ل َ ا ِ ن ِ ا ّ ي َ ك ُ ل َ ا ْ س َ ا � ن َ ا ِ ب َ ك َ ل ْ ل ا ح َ ُ د ْ م َ لا َ ه ٰ ل ِ ا � لا ِ ا َ ت ْ ن َ ا ُ ن ا�ن َ م ْ ل ا َ ب ُ ع ي ِ د ِ ت ا َ و ٰ م � س لا َ و ِ ض ْ ر َ ْ لا ا و ُ ذ ْ ل ا ج ِ ل َ لا ِ م ا َ ر ْ ك ِ ْ لا ا َ و َ ك ُ ل َ أ ْ س َ ا ْ ل ا َ ج �ن َ ة َ و َ ا ُ ذ و ُ ع َ ك ِ ب َ ن ِ م ِ ر ا�ن لا “Allah’ım! ‘Hamd sana mahsustur, Senden başka ilâh yoktur, Sen M ennân ’ sın ( çok nimet verensin), gökleri ve yeri yokdan var edensin ( aratansın ) , celâl ve ikrâm sahibisin (azamet ve kerem sâhibisin); bu vasıfların ile senden istiyorum Senden cenneti istiyorum ve cehennemden sana sığınıyorum” 213 � م ُ ه � ل ل َ ا ِّ نِ ِ ا َ ك ُ ل َ أ ْ س َ ا � ن َ ا ِ ب َ ك َ ل ْ ل ا ح َ ُ د ْ م َ لا َ ه ٰ ل ِ ا � لا ِ ا َ ت ْ ن َ ا ُ ن ا�ن َ م ْ ل ا َ ب د ُ ع ي ِ ت ا َ و ٰ م � س لا َ و ِ ض ْ ر َ ْ لا ا و ُ ذ ْ ل ا ج َ ِ ل َ لا َ و ِ م ا َ ر ْ ك ِ ْ لا ا ا َ ي � ي َ ح ا َ ي ُ م و � ي َ ق 211 - Tac C 5 ss 113 (Et - Tirmizî ve’l - Hâkim) 212 - Tâc C 5 ss 1 15 (Revâhü’l - erbea) 213 - Hâ kim, De’avat, I, 504; İbn Mace, Dua, 9 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 76 “Allah’ım! ‘Hamd sa na mahsustur, Senden başka ilâh yoktur, Sen M ennân ’ sın ( çok nimet verensin), gökleri ve yeri yokdan var edensin, celâl ve ikrâm sahibisin; ey Ha yy - u Kayyûm! Bu vasıfların ile Sana duâ ediyorum, duâlarımı kabûl buyur” 214 � ن ِ إ ِ فِ ِ ل ْ ي � ل لا ً ة َ ع ا َ س َ ل َ لا ا َ ه ُ ق ِ ف ا َ و ُ ي ٌ ل ُ ج َ ر ٌ م ِ ل ْ س ُ م ُ ل َ أ ْ س َ ي ا َ لله ا ً ر ْ ي َ خ ْ ن ِ م ِ ر ْ م َأ ا َ ي ْ ن � د لا ِ و َأ ْ لآ ا ِ ة َ ر ِ خ � لا ِ إ ُ ه ا َ ط ْ ع َأ ُ ه ا � ي ِ إ َ ك ِ ل ٰ ذ َ و � ل ُ ك ٍ ة َ ل ْ ي َ ل “ Gecede bir an vardır ki, müslim bir kişi ona rastlar da dünya ve ahiret için bir şey dilerse, şüphesiz Allah dileğ ini yerine getirir Bu an, her gecede vardır ” 215 ُ ل ْ ي � ل ل َ ا ْ لآ ا ُ ر ِ خ ُ ء ا َ ع � د لا ِ ف ِ ه ي ُ ل َ ض ْ ف َأ ى ٰ ج ْ ر َأ َ و “ Gecenin sonunda yapılan duâ da ha faziletlidir ve kabul edilmesi daha çok umulur ” 216 ي ِ د ا َ ن ُ ي ٍ د ا َ ن ُ م � ل ُ ك ٍ ة َ ل ْ ي َ ل ْ ل َ ه ْ ن ِ م ٍ ع ا َ د ُ ب ا َ ج َ ت ْ س ُ ي َ ف ُ ه َ ل ْ ل َ ه ْ ن ِ م ٍ ل ِ ئ ا َ س ى َ ط ْ ع ُ ي َ ف ُ ه َ ل ْ ل َ ه ْ ن ِ م ٍ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س ُ م ُ ر َ ف ْ غ ُ ي َ ف ُ ه َ ل “ Her gece bir münâ di ş öyle seslenir! Duâ eden yok mu? Onu n duâ sı kabul olur İsteyen yok mu? İstediğ i verilir Af ve mağfiret dileyen yok mu? Günâ hı bağışlanır ” 217    214 - Hâkim, De’avat, I, 504; Hayy : Zâtı , ezelî ve ebedî hayât ile diri olan, canlı olan; varlığı ezelî ve ebedî olan Kayyûm : Z âtiyle ve kemâliyle kâim olan, var olan; bütün mahlû kâtın idâresini bi’z - zât yürüten, hepsini hesaba çeken 215 - Muslim, Salâtü’l Musâfirin, 166 216 - Tirmizi, De’avât, 80 217 - Heysemi, Ed’ıye, 25,No: 17244 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 77 Belirli zaman ve yerlerde yapılan duâlar Hacc ve Umre yaparken ; Allâh yolun da cihâd ederken; Receb, Şa’bân ve Ramazan aylarında oruç tutarke n; Mevlî d gecesi nde , Regâib gecesi nde , Mi’râc gecesi nde , Berat gecesi nde , Kadir gecesi nde , Cum’a günü nde; Cum’a ve Bayram gecelerinde, Arafe günlerinde ; seher vakitlerinde; secde hâlinde ; ezan ile kamet ar a sında; farz n amaz ların sonlarında; iftar vakitleri nde ; yağmur yağarken; Ka’be - i M uazzama’ y ı görünce; Mescid - i Haram’da; Mescid - i Nebe vî’de; Arafat ve Müzdelife gibi yerlerde; Allâhü Teâlâ’nın ismi anılınca veyâ Kur’ân okunurken - büyük bir ümidle - O’nun rahmet ve mağfiretinin genişliğini veyâ - büyük bir ko rkuyla - azâbının gazabının şiddetini ve devamlılığını düşün üp duygulanarak kalbimizin rikkâ te geldiği bir anda yapılan duâların kabul edileceği hakkında da bir çok hadîs - i şerîf vardır 218 َ ا ن َ ئ َ ا ع ً د ْ ب ِ ج َ ت ْ س ا � م ُ ه � ل ل َ ا : Allâh’ım, duâ (ları) mızı kabu l buyur    Duânın kabul olmasının esâsı Duâ nın kabûlünde esâ s olan , müsbet veyâ menfi bir takım hâdiseler karşısında kalan kalbin , en rikkâ tli ( en yufka ) bir ânında , Allâhü Teâlâ’nın varlığından , birliğinden, noksan sıfatlardan münezzeh olup kem âl s ıfatları ile muttasıf bulundu ğundan ve her şey’e ziyadesiyle muktedir bir Rabb olduğundan gaflet hâlinde olmaması; Allâh korkusu v e Allâh sevgisi ile dolu olması; kalbde Allâh korkusundan ve Allâh sevgisinden başka hiçbir şey’e yer verilmemesi, tam bir tes lîmiyyet ile O’na yönelib her türlü dilek ve temennîlerimizi 218 - Rikkât: Rakiklik, yufkalık, incelik, merhamet, acıma Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 78 - aczimizi i’tiraf edip yalvarıp yakararak - O’na a rzetmekdir ki şu Âyet - i kerîme’ler ve benzerleri, bu husûsun birer delilidir: ِ ت َ لا َ ص ِ فِ ْ م ُ ه َ ن ي ِ ذ � ل ا َ ن و ُ ع ِ ش ا َ خ ْ م ِ ه “( K albleri Allâh ko rkusu ve Allâh sevgisi ile dolu olan mü’minler, uzuvları sâkin ve mutmain olarak ) namazlarında ( ve duâlarında) huşûa riayetkârdırlar ” 219 ب َ ا ش َ ت ُ م ً ا ب َ ا ت ِ ك ِ ث ي ِ د َ ْ لْ ا َ ن َ س ْ ح َ ا َ ل � ز َ ن ُ لله َ ا ِ َ ِ نِّ َ ا ث َ م ً ا ه ق َ ن ْ و َ ش ْ َ يُ َ ن ي ِ ذ � ل ا ُ د ُ و ل ُ ج ُ ه ْ ن ِ م � ر ِ ع َ ش ْ ق َ ت ْ م ُ ه � ب َ ر ج ِ لله ا ِ ر ْ ك ِ ذ َ لى ِ إ ْ م ُ ه ُ ب ُ و ل ُ ق َ و ْ م ُ ه ُ د ُ و ل ُ ج ُ ين ِ ل َ ت � ُ ث ط ُ ء ا َ ش َ ي ْ ن َ م ِ ه ِ ب ى ِ د ْ ه َ ي ِ لله ا َ ى د ُ ه َ ك ِ ل َ ذ ط ٍ د َ ا ه ْ ن ِ م ُ ه َ ل َ ا م َ ف ُ لله ا ِ ل ِ ل ْ ض ُ ي ْ ن َ م َ و "Allâh, sözlerin en güzelini, birbirini destekleyen lâfızlar ve ma'nâlar olarak (âyet âyet, sûre sûre) bir kitâb hâlinde indirdi Onu işitince Allâh'dan korkanların tüyleri ürperir Anlayınca da tüyleri yatışır ve kalbleri Allâh'ın zikrine ısınır Bu bir hidâyet yoludur ki Allâh dilediğini ona ulaştırır (hidâyet verir) Allâh'ın şaşır tdığı kimseye hiç bir kimse yol gösteremez" 220 ْ ت َ ل ِ ج َ و ُ ه ّ ل لا َ ر ِ ك ُ ذ ا َ ذ ِ إ َ ن ي ِ ذ � ل ا َ ن و ُ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا ا َ � نَّ ِ إ ْ م ُ ه ْ ت َ د ا َ ز ُ ه ُ ت ا َ ي آ ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ْ ت َ ي ِ ل ُ ت ا َ ذ ِ إ َ و ْ م ُ ه ُ ب و ُ ل ُ ق ّ ب َ ر ى َ ل َ ع َ و ا ً ن ا َ يم ِ إ ِ ْ م ِ ه َ ن و ُ ل � ك َ و َ ت َ ي ج “Allâh anıldığı zaman yürekleri ti tre yen Mü’minler , karşılarında (Allâh’ın) âyetleri okununca , (bu), onların îmanlarını artırır Onlar ancak Rabb’lerine dayanıb güvenirler” 221 219 - Mü’minûn, 2 Huşû': Cenâb - ı Hakk'ın hu zûrunda olma hissi ve vecdi içerisinde bulunma duygusu, Hudû': Alçak gönüllülük, gönül alçaklığı 220 - Zümer, 23, 221 - Enfâl, 2 Rivâyet edildiğine göre, bir gün Hasen - i Basrî rahmetü’llâh ’a gelen bir kişi, konuşma esnâsında “Sen Mü’min’misin” di ye sormuş; O da “Eğer Allâhü Teâlâ’ya, meleklere, kitablara, peygamberlere, âhiret gününe, cennet ve cehenneme, Ba’se Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 79 ْ ت َ ل ِ ج َ و ُ ه � ل لا َ ر ِ ك ُ ذ ا َ ذ ِ إ َ ن ي ِ ذ � ل ا ي ِ م ي ِ ق ُ م ْ ل ا َ و ْ م ُ ه َ ب ا َ ص َأ ا َ م ى َ ل َ ع َ ن ي ِ ر ِ ب ا � ص لا َ و ْ م ُ ه ُ ب و ُ ل ُ ق ِ ة َ لا � ص لا لا ا � ِ مِ َ و َ ن و ُ ق ِ ف ن ُ ي ْ م ُ ه ا َ ن ْ ق َ ز َ ر “Allâh anılınca onların kalbleri kork (u ile oyn) ar Onlar kendilerine isâbet eden (zorluklara) sabr edenlerdir Namazı dosdoğru kılanlardır Onlar kendilerine rızık olarak verdiklerimizden bir kısmını (hayra) sa rf ederler” 222 َ ين ِ ت ِ ن ا َ ق ِ لله ِ ا ُ و م ُ و ق َ و َ ى ط ْ س ُ و ْ ل ا ِ ة َ و ل � ص لا َ و ِ ت ا َ و َ ل � ص لا َ ى ل َ ع ا ُ و ظ ِ ف ا َ ح “Namazlara ve orta namaza devam edin Allâh’ın (dîvânına) huşû’ ve tâatle durun” 223 ً ة َ ي ْ ف ُ خ َ و ً ا ع � ر َ ض َ ت ْ م ُ ك � ب َ ر ا ُ و ع ْ د ُ ا ط � ب ِ ُ يُ لآ ُ ه � ن ِ إ َ ت ْ ع ُ م ْ ل ا َ ن ي ِ د ج “ Rabb'inize yalvararak, gizlice (kendiniz duyacak kadar) duâ edin Çünkü Allâhü Teâlâ haddi aşanları sevmez ” 224 ً ء َ ا ع ُ د ُ ب ي ِ ج َ ت ْ س َ ي َ لا َ لله ا � ن َأ او ُ م َ ل ْ ع ا َ و ِ ة َ ب َ ا ج ِ ْ لإ ا ِ ب َ ن ُ و ن ِ ق و ُ م ْ م ُ ت ْ ن َأ َ و َ لله ا او ُ ع ْ د ُ ا ْ ن ِ م ٍ ب ْ ل َ ق ِ ف َ ا غ ( ٍ ه َ لا ٍ ل ِ ف َ ا غ ) ِ لله ا ِ ن َ ع ٍ ل “Duânıza icâbet edeceğine inanarak Allâh’a duâ edin ve iyi bilin ki Allâh, kendisinden ğaflet hâlinde olan bir kalb ile yapılan duâyı kabul etmez” 225 َ ين ِ ح َ ا ي ْ ن � د لا ِ ء َ ا م � س لا َ لى ِ إ ٍ ة َ ل ْ ي َ ل � ل ُ ك َ لى َ ا ع َ ت َ و َ ك َ ر َ ا ب َ ت َ ا ن � ب َ ر ُ ل ِ ز ْ ن َ ي ُ ر ِ خ ْ لآ ا ِ ل ْ ي � ل لا ُ ث ُ ل ُ ث َ ى ق ْ ب َ ي ُ ه َ ل َ ر ِ ف ْ غ َ أ َ ف ى ِ ن ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ي ْ ن َ م ُ ه َ ي ِ ط ْ ع ُ أ َ ف ى ِ ن ُ ل َ أ ْ س َ ي ْ ن َ م ُ ه َ ل َ ب ي ِ ج َ ت ْ س َ أ َ ف ِ نِّ ُ و ع ْ د َ ي ْ ن َ م : ُ ل َ ا ق ُ ي (öldükden sonra dirilmeye) ve hısâba inanmayı soruyorsan, şunu iyi bilki ben onların hepsine şeksiz ve şübhesiz inanan bir Mü’min’im Amm a ( َ ن و ُ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ا ا َ � نَّ ِ إ ْ ت َ ل ِ ج َ و ُ ه ّ ل لا َ ر ِ ك ُ ذ ا َ ذ ِ إ َ ن ي ِ ذ � ل ا ْ م ُ ه ُ ب و ُ ل ُ ق ) âyet - i kerîme’sinde ifâde buyurulan îmândan soruyorsan o îmân sâhibi kimselerden olup olmadığımı bilmiyorum (Bu husûsu ancak Allâhü Teâlâ bilir) ” cevab ını vermişdir 222 - Hacc , 35 223 - Bakara 238 224 - A'râf, 55 225 - Tac C 5 ss 113 (Et - Tirmizî ve’l - Hâkim) Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 80 “Rabb’imiz Tebâreke ve Teâlâ her gece dünyâ semâsına nazar eder ve gecenin son üçde biri kalıncaya ka dar kalır ve şöyle der: Kim Bana duâ ede rse o kimsenin duâsına icâbet ederim ; Benden bir şey’ isterse ona iste ğini veririm; Benden mağfiret dile rse o kimsenin günahlarını mağfiret ederim” 226    Duâda v ird edi n mek Vird: Besmele, Hamdele, Salvele, Tesbî h, Tahmîd, Tehlîl ve Tekbîr gi bi zikir’ler ile daha fazla meşg ul olmak; farz olanların dışında namaz, oruç, sadaka, hacc ve umre gibi nâfile ibâdetleri artırmak; haramlardan ve mekrûhlardan kaçmak sûretiyle Cenâb - ı Hakk’ın rızâsını kazanmak ve O’nun sevgis ini kazanarak , O’n a yakın olmaya gayret sarf etmekdir 227 Böyle bir vird , Allâhü Teâlâ’nın rızâsını kazanmak ve O’na yakın bir kul olabilmek için b elli zamanlarda okunması ve y apılması âdet hâline getirilen bir zikir ve bir kulluk hâlidir ki böyle bir i bâdet hâli , güzel bir yemeğin üz erine güzel güzel tatlılar, meyveler yiyerek şükr etmek gibidir 226 - Tâc C 5 ss 115 (Revâhü’l - erbea) 227 - Besmele, Hamdele ve Salvele ’ni n ne demek olduğu, daha önce (14 ) cü sayfada geçti Tesbîh: Sübhâneke’llâhümme: Yâ All âh, seni tesbîh ve tenzîh ederim, demekdir Tahmîd: El - Hamdü li’llâhi Rabb’i’l - âlemîn: Hamd olsu n âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a, demekdir Tehlîl: Lâ ilâhe ill e’llâh, Muhammedü’r - Rasûlü’llâh : Allâh’dan başka hiç bir ilâh - hiç bir tanrı, hiç bir ma’bûd - yokd ur, ancak O vardır; Muhammed - aleyhi’s - selâm - O’nun Rasûl’üdür , Kelime - i Tevhîd’ini söylemek, demekdir Tekbîr: Allâhü ekber, lâ ilâhe illâ’llâhü ve’llâhü ekber, Allâhü ekber ve li’l lâhi’l - hamd, demekdir Bu konular hakkında daha fazla bilgi iç in bak: Zamânımızda Tevhîd ve Şirk,ss 75 Dördüncü Baskı, Ankara 2005 Celâleddin Karakılıç Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 81 Böyle kimseler, her türlü şirk şekillerinden kaçınarak Allâhü Teâlâ’nın rızâsından, Müslümân’ların salâhından başka bir şey’ düşünmezler Her yaptıkların ı Allâh için yapmaya, her nehy etdiklerini de Allâh için nehy etmeye çalışırlar İşte böyle kimseler, Allâhü Teâlâ’nın râzı olup sevdiği müttekî, muhsin ve velî kullarıdır ki takvâ sâhibi her Müslümân’ın elde etmeye çalıştığı en güzel netîce budur Ne mutl u, böyle güzel bir netîceyi elde etmesini bilenlere    Gece namazlarının fazîleti T eheccüd namazı nın (gece namazı nın ) fazîleti hakkında, hadîs - i şerîf’de ve Kur’ân - ı Kerîm’de şöyle buyurulmuşdur “Oruç ların en fazî letlisi, Ramazan ayı orucundan sonra, Şehru’llâh olan Muharrem orucudur Namazın en faziletlisi de, farz olanlardan sonra, gece namazıdır ” 228 ْ م ُ ه ُ ب و ُ ن ُ ج َ فى ا َ ج َ ت َ ت ا ً ع َ م َ ط َ و ا ً ف ْ و َ خ ْ م ُ ه � ب َ ر َ ن و ُ ع ْ د َ ي ِ ع ِ ج ا َ ض َ م ْ ل ا ِ ن َ ع ز ْ م ُ ه ا َ ن ْ ق َ ز َ ر ا � ِ مِ َ و ْ ن ُ ي َ ن و ُ ق ِ ف َ م ٌ س ْ ف َ ن ُ م َ ل ْ ع َ ت َ لا َ ف ْ خ ُأ ا ِ م م ُ َ لَ َ ي ِ ف ْ ن ٍ ُ ين ْ ع َأ ِ ة � ر ُ ق ج ً ء ا َ ز َ ج َ ن و ُ ل َ م ْ ع َ ي او ُ ن ا َ ك ا َ ِ بِ “(Bizim âyetlerimize hakkıyle îmân eden kimseler, öyle takvâ sâhibi kimselerdir ki gece namaz kılıb duâ etmek için) yanları yataklarından uzaklaşır, korku ve ümîd ile Rabb’lerine du â ederler Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden de (hayra) sarf ederler” “Artık onlar için, işlemekde olduklarına bir mükâfât olarak, gözlerin aydın olacağı (ni’metlerden) neler gizlenmiş bulunduğunu kimse bilmez” 229 228 - Ebû Hurayra r a Müslim 229 - Secde, 1S - 17K Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 82 Hadîs - i şerîf’de de şöy le buyurulmuşdur: “Ben sâlih kullarım için hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir beşer kalbinin hatırlayamacağı şey’ler hazırladım” 230    Geceleri , bi’l - hâssa teheccüd namazından sonra yapılması güzel olan b ir vird örneği ( 1) ْ د َ م � ص لا ِ د ْ ر َ ف ل ْ ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ح َ لا ْ ا ِ د ِ ح ا َ و ل ْ ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ب َ لا ْ ا ِّ ي ِ د َ ب لْ ْ ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ َ جْ ٍ ء ا َ م َ ى ل َ ع َ ض ْ ر َ لا ْ ا َ ط َ س َ ب ْ ن َ م َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ م َ ع ِ ْ يْ َ غ ِ ب ِ ء ا َ م � س لا ِ ع ِ ف ا َ ر َ ن ا َ ح ْ ب ُ س َ ح ْ ب ُ س ْ د َ د َ ع ْ م ُ ه ي َ ص ْ ح َ ا َ ف َ ق ْ ل َ ْ لْ ا َ ق َ ل َ خ ْ ن َ م َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ح َ ا َ س ْ ن َ ي ْ َ ل َ و َ ق ْ ز ِّ ر لا َ م َ س َ ق ْ ن َ م َ ن ا ْ ن ُ ك َ ي ْ َ ل َ و ْ د َ ل ُ و ي ْ َ ل َ و ْ د ِ ل َ ي ْ َ ل ي ِ ذ � ل ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ل َ و لآ َ و ً ة َ ب ِ ح ا َ ص ْ ذ ِ خ � ت َ ي ْ َ ل ي ِ ذ � ل ا َ ن ا َ ح ْ ب ُ س َ و ِ � ُ ق ُ ز ْ ر َ ي َ و ي ِ م لآ َ ك ِ ب َ و ِ نِ َ ا ك َ م ُ ف ِ ر ْ ع َ ي َ و ِ نِ ا َ ر َ ي ْ ن َ م َ ن ا َ ح ْ ب ُ س ْ د َ ح َ ا ً ا و ُ ف ُ ك ُ ه َ ل ِ نِ ا َ س ْ ن َ ت لآ (1) (1) (3) (3) 230 - Ebû Hurayra r a Müslim Kur’ân - ı Hakîm ve Meâl - i Kerîm,c 2 ss 705 Hasan Basri Çantay 231 - - “O, evvel ve âhirdir Zâhir ve bâtındır O, her şey’i kemâliyle bilendir O, hem diriltir ve hem öldürür Hayır , yalnız O’nun elindedir O, her şey’e hakkıyle kâdirdir” Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 83 (1) (3) (3)  (3)  (3) (3) (1) (3 )ن ْ م َ ل َ ظ ا َ ن � ب َ ر َ ا ْ ن ِ إ َ و ا َ ن َ س ُ ف نَأ ْ َ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت َ ن ِ م � ن َ ن و ُ ك َ ن َ ل ا َ ن ْ َ حْ ْ ر َ ت َ و ا َ ن َ ل ن ي ِ ر ِ س ا َ ْ لْ ا 239  (3) ُ ل ي ِ ك َ و ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ و ُ ه ّ ل لا ا َ ن ُ ب ْ س َ ح 240 (1) َ ر َ ك َ ن ا َ ر ْ ف ُ غ ا َ ن ْ ع َ ط َأ َ و ُ يْ ِ ص َ م ْ ل ا َ ك ْ ي َ ل ِ إ َ و ا َ ن � ب 241  232 - “O, evvel ve âhirdir Zâhir ve bâtındır O, her şey’i kemâliyle bilendir” Hadîd, 3 233 - “Azîm ve Halîm olan Allâh’dan başka ilâh yokdur Arş - i azîm’in Rabb’i olan Allâh’dan başka ilâh yokdur Arş - i kerîm’in Rabb’inden, arzın Rabb’inden, göklerin Rabb’inden başka hiç bir ilâh yokdur” 234 - " Allâh’dan başka hiç bir ilâh, - hiç bir tanrı, hiç bir ma’bûd - yokdur, ancak O vardır O, El - Melikü'l - Hakku'l - Mübîn ’dir” " Muhammed - aleyhi’s - selâm - Allâh’ın Rasûlü ( Peygamberi ) dir O, Sâdiku'l - Va'di'l - Emîn’dir” 235 - - "Allâh'dan başka hiç bir ilâh yokdur, yalnız O vardır ve birdir Şerîki (ortağı) yokdur Mülk O'nundur Hamd, O'na mahsûsdur O, her şey'e kâdirdir" 236 - “Yâ Rabb, Hazreti Muhammed’e ve O’nun âl ve etbâına rahmet eyle” 237 - “Senden başka hiçbir Tanrı yokdur Seni tenzih ederim Hakîkat, ben haksızlık edenlerden oldum” Enbiyâ’, 87 238 - “Sen esirgeyen lerin en hayırlısısın” Mü’minûn, 109 239 - “Ey Rabb’imiz, ke n dimize yazık etdik Eğer bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen her halde (maddî ve ma’nevî en büyük) zarara uğrayanlardan olacağız” A’râf, 23 240 - Allâh bize yeter; O, ne güzel vekildir” Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 84 (3) (3)ي ِ س ْ ف َ ن ُ ت ْ م َ ل َ ظ ِ � ْ َ حْ ْ ر َ ا و ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ا ف َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ ه � ل ِ ل ُ ت ْ م َ ل ْ س َأ َ و ع 243 (3) َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا ِ ه ِ د ْ م َ ِ بِ َ و ِ لله ا َ ن َ ا ح ْ ب ُ س ِ ه ْ ي َ ل ِ إ ُ ب ُ و ت َ ا َ و 244 (3) (3)  (1) (3 ) ٍ د � م َ ُ مُ ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ى ل َ ع ِّ ل َ ص � م ُ ه � ل ل َ ا 248  (3)  (3)  241 - “O ne güz el mevlâdır, ne güzel yardımcıdır” Enfâl, 40 “Dinledik (kabul etdik, emrine) itâat etdik Ey Rabb’imiz, mağfiretini (isteriz) Son varış (ımız) ancak sanadır” Bakara, 285 242 - “Seni tesbîh ve tenzih ederim, tevbe etdim Sana, Ben îmân edenlerin ilkiy im” A’râf, 143 243 - “Ey Rabb’im, hakikat ben kendime yazık etmişim, beni mağfiret et, bana rahmet et ; ben âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a teslîm oldum (Müslüman oldum)” (Bak: Neml, 44 244 - “ Yâ Rabb, Seni tesbîh ve tenzîh eder, Sana hamd eder, Senden mağfiret diler ve Sana tevbe ederim İlâhî beni efvet” 245 - “Allâh’ı tesbîh ve Allâh’a hamd ederim Yine büyük olan Allâh’ı tekrar tesbîh ederim” 246 - Ey acı ması (rahmeti) , ihs ânı bol, azamet ve ikrâm sâhibi olan (Rabb’im); ey Rahmân ve Rahîm, azamet ve ikrâm s âhibi olan (Rabb’im) şânın ne yücedir 247 - “ Azamet, saltanat ve ikrâm sâhibi Rabb’inin adı ne yücedir” Rahmân, 78 248 - “Yâ Rabb, Hazreti Muhammed’e ve O’nun âl ve etbâına rahmet eyle” 249 - "Allâh'ım, Hazreti Muhammed'e, Muhammed'in âl ve etbâına, Dîn gününe kadar , Mele - i a'lâ'da, evvel ve âhirde salât eyle, (rahmet et)" Mele - i a'lâ' : Büyük ve ileri gelen meleklerin toplandığı yer Refîk - i a'lâ' 250 - “Yâ Rabb, seyyidimiz Hazreti Muhammed’e, O’nun âl ve etbâına, ilminin adedince rahmet eyle, selâmet ver, hayı r ve bereket ihsân eyle” Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 85 (3) 251 (3) 252 ِ لله ا َ ل و ُ س َ ر َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع َ ب ي ِ ب َ ح ِ لله ا (1) لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا ُ م َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع َ ل ي ِ ل َ خ ِ لله ا (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع � ي ِ ب َ ن ِ لله ا (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع � ي ِ ف َ ص ِ لله ا (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع َ ِّ ين ِ ب �ن لا َ م َ ت َ ا خ (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا ُ س َ ر َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع َ ق � ث لا َ ل و ِ ْ ين َ ل (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ا َ م َ ا م ِ ا (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع َ ين ِ م َ ل َ ا ع ْ ل ِ ل ً ة َ م ْ ح َ ر (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع ِ ا ْ ر َ ع َ ر و ُ ن ِ لله ا (1) ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا ِ لله ا َ ل و ُ س َ ر َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع (1) َ ا ُ م لآ � س لا َ و ُ ة لآ � ص ل َ ا ي َ ك ْ ي َ ل َ ع َ ن ي ِ ر ِ خ ْ لآ ا َ و َ ين ِ ل � و َ ْ لا ا َ د ِّ ي َ س َ ى ل َ ع ٌ م لآ َ س َ و َ و ِ ء َ ا ي ِ ب ْ ن َ ْ لا ا ِ ع ي ِ م َ ج ل َ س ْ ر ُ م ْ ل ا َ ين َ ْ لْ ا َ و ِ م َ ل َ ا ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ين 251 - “Yâ Rabb, Hazreti Muhammed’e ve O’nun âl ve etbâına, Hazreti İbrâhîm’e ve O’nun âl ve etbâına rahmet etdiğin gibi, rahmet et Muhakkak ki sen, Hamîd’sin, Mecîd’sin” 252 - “Yâ Rabb, Hazreti Muhammed’i ve O’nun âl ve etbâını, Hazre ti İbrâhîm’i ve O’nun âl ve etbâını mübarak kıldığın gibi, mübârek kıl Muhakkak ki sen, Hamîd’sin, Mecîd’sin” Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 86 َ ا لله َ ا لله َ ا لله ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ لا ِ لله ا ُ ل ُ و س َ ر ٌ د � م َ ُ مُ َ ا ي َ ا ي َ د و ُ د َ و َ د و ُ د َ و َ ا ي َ د و ُ د َ و َ ا ي و ُ د َ و د َ ا ي َ د و ُ د َ و ) ُ ه ُ ل َ لا َ ج � ل َ ج ( 253    En az yüzer kere söylenmesi çok sevâb olan başka bir vird ör neği ِ ه ْ ي َ ل ِ إ ُ ب ُ و ت َ ا َ و َ لله ا ُ ر ِ ف ْ غ َ ت ْ س َ ا ِ ه ِ د ْ م َ ِ بِ َ و ِ لله ا َ ن َ ا ح ْ ب ُ س 254 (100) ِ لله ا َ ن َ ا ح ْ ب ُ س ِ ه ِ د ْ م َ ِ بِ َ و ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ِ لله ا َ ن َ ا ح ْ ب ُ س (100) ِ لله ا َ ن َ ا ح ْ ب ُ س (100) َ ا ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ (100) ُ ر َ ب ْ ك َ ا ُ لله َ ا (10 0) ُ لله َ ا (100) َ ا ح ْ ب ُ س َ ِّ ب َ ر َ ن ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا (100) َ ى ل ْ ع َ ْ لا ا َ ِّ ب َ ر َ ن َ ا ح ْ ب ُ س (100) ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ لا (100) ٌ د � م َ ح ُ م ِ لله ا ُ ل و ُ س َ ر (1) (3) (3) (1) ٍ د � م َ ُ مُ ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ى ل َ ع ِّ ل َ ص � م ُ ه � ل ل َ ا 253 - El - Vedûd : İyi ve sâlih kullarını seven, onları rahmet ve rızâsına erdiren, sevilmeye ve dostluğ a lâyık olan Seven ve sevilen 254 - Yâ Rabb, Se ni tesbîh ve tenzîh eder, Sana hamd eder, Senden mağfiret diler ve Sana tevbe ederim İlâhî beni efvet Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 87 (3) (1) ِ ج � ر لا ِ ن َ ا ط ْ ي � ش لا َ ن ِ م ِ لله ا ِ ب ُ ذ ُ و ع َ ا ِ م ي ِ ب ْ س ِ م ِ ن َ ْ حْ � ر لا ِ لله ا ِ م ي ِ ح � ر لا َ ا َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ لا ِ م ي ِ ح � ر لا ِ ن َ ْ حْ � ر لا لا ِ م ْ و َ ي ِ ك ِ ل ا َ م ِ ن ي ِّ د لا ط � ي ِ إ ُ د ُ ب ْ ع َ ن َ ك ا � ي ِ إ َ و ُ ين ِ ع َ ت ْ س َ ن َ ك ا ط َ ط ا َ ر ِ ص َ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م ْ ل ا َ ط ا َ ر ِّ ص لا ا َ ن ِ د ْ ه ِ ا َ ا َ ن ي ِ ذ � ل ا ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع َ ت ْ م َ ع ْ ن لا ِ ْ يْ َ غ ِ ب و ُ ض ْ غ َ م ْ ل ا َ ين ِّ ل ا � ض لا لآ َ و ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ِ م آ ْ ين    Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 88 Bir duâ örneği Âmîn: ِ م آ ْ ين ِ م ي ِ ج � ر لا ِ ن َ ا ط ْ ي � ش لا َ ن ِ م ِ لله ا ِ ب ُ ذ ُ و ع َ ا ِ ب ْ س ِ م ِ ن َ ْ حْ � ر لا ِ لله ا ِ ح � ر لا ِ م ي َ ا َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ لا ِ م ي ِ ح � ر لا ِ ن َ ْ حْ � ر لا لا ِ م ْ و َ ي ِ ك ِ ل ا َ م ِ ن ي ِّ د لا ط � ي ِ إ ُ د ُ ب ْ ع َ ن َ ك ا � ي ِ إ َ و ُ ين ِ ع َ ت ْ س َ ن َ ك ا ط َ ط ا َ ر ِ ص َ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م ْ ل ا َ ط ا َ ر ِّ ص لا ا َ ن ِ د ْ ه ِ ا َ ا َ ن ي ِ ذ � ل ا ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع َ ت ْ م َ ع ْ ن لا ِ ْ يْ َ غ ِ ب و ُ ض ْ غ َ م ْ ل ا َ و ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع َ ين ِّ ل ا � ض لا لآ َ ا َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ِ ل ُ ة َ ب ِ ق ا َ ع ْ ل ا َ و َ ين ِ م ِ ل � ا ظ لا َ ى ل َ ع � لا ِ ا َ ن َ ا و ْ د ُ ع َ لا َ و َ ا � ص ل ِ ب ِّ ي � ط لا ِ ه ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ ه ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ ا َ ن ِ ل و ُ س َ ر َ ى ل َ ع ُ م َ لا � س لا َ و ُ ة َ و ل ْ ن َ م َ و َ ن ي ِ ر ِ ه ا � ط لا َ ين ِ ن ي ِّ د لا ِ م ْ و َ ي َ لى ِ إ ٍ ن ا َ س ْ ح ِ إ ِ ب ْ م ُ ه َ ع ِ ب َ ت َ ين ِ م ِ ل ْ س ُ م ْ ل ا َ ن َ م َ ا ن َ ل َ ع َ ج َ و َ ا ن َ ا ق َ ص َ و َ ا ن َ م َ ع ْ ط َ ا ِ ى ذ � ل ا ِ ه � ل ِ ل ُ د ْ م َ ح ْ ل َ ا ُ ر ْ ي َ خ َ ت ْ ن َأ َ و َ ا ن ْ ق ُ ز ْ ر ا َ و َ ين ِ ق ِ ز ا � ر لا َ ا � ل ا ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ َ د َ ه ي ذ ي ْ ن َ م ي ِ د ْ ه َ ي ُ لله ا َ و ِ م لآ ْ س ِ لإ ْ ا َ و ِ ن ا َ يم ِ لإ ِ ل ا َ ن ٍ ط ا َ ر ِ ص َ لى ِ إ ُ ء ا َ ش َ ي ٍ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م َ ا ِ ل ُ د ْ م َ ْ لْ � ل َ ى ف َ ط ْ ص ا َ ن ي ِ ذ � ل ا ِ ه ِ د ا َ ب ِ ع َ ى ل َ ع ٌ م لآ َ س َ و ِ ه َ ا ْ ل ِ ل ِ ُ د ْ م َ ح � ل َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ ه ُ ل ي ِ ك َ و ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ و ُ ه ّ ل لا ا َ ن ُ ب ْ س َ ح ُ يْ ِ ص �ن لا َ م ْ ع ِ ن َ و َ لى ْ و َ م ْ ل ا َ م ْ ع ِ ن َ ا ْ ل ِ ل ِ ُ د ْ م َ ح � ل ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ ه َ ين ُ ب ْ س َ ح َ ا ن ُ ه ّ ل لا ز َ لا َ ه َ ل ِ إ َ و ُ ه � لا ِ إ ط ُ ه َ و ُ ت ْ ل � ك َ و َ ت ِ ه ْ ي َ ل َ ع � ب َ ر َ و ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ِ ا ْ ر َ ع ْ ل ا ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ِّ ي ِ ل ِ ع ْ ل ا ِ لله ا ِ ب � لا ِ إ َ ة � و ُ ق َ لا َ و َ ل ْ و َ ح َ لا ِ ا ْ ر َ ع ْ ل ا � ب َ ر ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ لا ُ م ي ِ ل َ ح ْ ل ا ُ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ لا ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ لا ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ِ م ي ِ ر َ ك ْ ل ا ِ ا ْ ر َ ع ْ ل ا � ب َ ر َ و ِ ض ْ ر َ ْ لْ ا � ب َ ر َ و ِ ت َ ا و َ م � س لا � ب َ ر Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 89 ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ لا ِ ين ِ ب ُ م ْ ل ا � ق َ ْ لْ ا ُ ك ِ ل َ م ْ ل َ ا ِ لله ا ُ ل ُ و س َ ر ٌ د � م َ ُ مُ ِ ين ِ م َ لا ْ ا ِ د ْ ع َ و ْ ل ا ُ ق ِ د َ ا ص َ لا ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ َ ش َ لا ُ ه َ د ْ ح َ و ُ ه َ ل َ ك ي ِ ر ٍ ئ ْ ي َ ش ِّ ل ُ ك َ ى ل َ ع َ و ُ ه َ و ُ د ْ م َ ح ْ ل ا ُ ه َ ل َ و ُ ك ْ ل ُ م ْ ل ا ُ ه َ ل ر ي ِ د َ ق ٍ د � م َ ُ مُ ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ى ل َ ع ِّ ل َ ص � م ُ ه � ل ل َ ا َ س َ ى ل َ ع ْ ك ِ ر ا َ ب َ و ْ م ِّ ل َ س َ و ِّ ل َ ص � م ُ ه � ل ل َ ا ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ ا َ ن ِ د ِّ ي َ ك ِ م ْ ل ِ ع ِ د َ د َ ع ِ ب ٍ د � م َ ُ مُ ا َ ن ِ د ِّ ي َ س َ ا ِ ء لآ ْ ع َ لا ْ ا ِ ء َ لا َ م ْ ل ا ِ فى َ و َ ن ي ِ ر ِ خ لآ ْ ا َ و َ ين ِ ل � و َ لا ْ ا ِ فى ٍ د � م َ ُ مُ ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ى ل َ ع ِّ ل َ ص � م ُ ه � ل ل ِ ن ي ِّ د لا ِ م ْ و َ ي َ لى ِ إ ا َ ي ْ ن � د لا ِ فِ ا َ ن ِ ت آ ا َ ن � ب َ ر َ ح ِ ة َ ر ِ خ لآا ِ فِ َ و ً ة َ ن َ س َ ح ِ ر ا�ن لا َ ب ا َ ذ َ ع ا َ ن ِ ق َ و ً ة َ ن َ س َ م َ ح ْ ر َ ا َ ا ي َ ك ِ ت َ ْ حْ َ ر ِ ب ا َ ين ِ ِ حْ ا � ر ل ُ م و ُ ق َ ي َ م ْ و َ ي َ ين ِ ن ِ م ْ ؤ ُ م ْ ل ِ ل َ و � ي َ د ِ ل ا َ و ِ ل َ و ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا ا َ ن � ب َ ر ُ ب ا َ س ِ ْ لْ ا ع ْ ل � ب َ ق َ ت َ و ا َ ن � ب َ ر ِ ت � ي ِّ ر ُ ذ ن ِ م َ و ِ ة َ لا � ص لا َ م ي ِ ق ُ م ِ � ْ ل َ ع ْ ج ا ِّ ب َ ر َ ء ا َ ع ُ د َ ا ن ْ م َ ل َ ظ ا َ ن � ب َ ر ْ ن ِ إ َ و ا َ ن َ س ُ ف نَأ ْ َ ل ُ ك َ ن َ ل ا َ ن ْ َ حْ ْ ر َ ت َ و ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ت َ ن ِ م � ن َ ن و َ ن ي ِ ر ِ س ا َ ْ لْ ا ِّ نِ ِ إ ِّ ب َ ر ي ِ س ْ ف َ ن ُ ت ْ م َ ل َ ظ ِ � ْ َ حْ ْ ر َ ا و ِ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ا ف َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ ه � ل ِ ل ُ ت ْ م َ ل ْ س َأ َ و ع ا َ ن ِ ق َ و ا َ ن َ ب و ُ ن ُ ذ ا َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ ف ا�ن َ م آ ا َ ن � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر ِ ر ا�ن لا َ ب ا َ ذ َ ع ج َ ين ِ ِ حْ ا � ر لا َ م َ ح ْ ر َ ا َ ا ي َ ك ِ ت َ ْ حْ َ ر ِ ب ا َ ن � ب َ ر ْ ر ِ ف ْ غ ا ا َ ن َ ل ِ ِ لا َ و ا َ ن ِ ن ا َ و ْ خ ْ ا ِ ب ا َ ن و ُ ق َ ب َ س َ ن ي ِ ذ � ل ا َ لا َ و ِ ن ا َ يم ِ لإ ا َ ن ِ ب و ُ ل ُ ق ِ فِ ْ ل َ ع ْ َ تَ ًّ لا ِ غ ِ ل او ُ ن َ م آ َ ن ي ِ ذ � ل ٌ م ي ِ ح � ر ٌ ف و ُ ؤ َ ر َ ك � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر ُ غ َ ا ن ْ ع َ ط َ ا َ و َ ا ن ْ ع ِ َ سَ َ ا ن � ب َ ر ْ ف ُ يْ ِ ص َ م ْ ل ا َ ك ْ ي َ ل ِ إ َ و َ ا ن � ب َ ر َ ك َ ن ا َ ر ِّ ب َ ر َ ا ي ي ِّ ي ِ ل َ و َ ت نَأ ِ ة َ ر ِ خ لآا َ و ا َ ي ُ ن � د لا ِ فِ ج ِ � � ف َ و َ ت َ ين ِ ِ لْ ا � ص لا ِ ب ِ � ْ ق ِ ْ لْ َأ َ و ا ً م ِ ل ْ س ُ م َ ؤ ُ ت َ لا ا َ ن � ب َ ر آ ْ ن ِ إ ا َ ن ْ ذ ِ خ َ ن ْ أ َ ط ْ خ َأ ْ و َأ ا َ ن ي ِ س ا َ ن ج ْ ل ِ م ْ َ � َ لا َ و ا َ ن � ب َ ر ُ ه َ ت ْ ل َ َ حْ ا َ م َ ك ا ً ر ْ ص ِ إ ا َ ن ْ ي َ ل َ ع ا َ ن ِ ل ْ ب َ ق ن ِ م َ ن ي ِ ذ � ل ا ى َ ل َ ع ج َ لا َ و ا َ ن � ب َ ر َ ن ْ ل ِّ م َ ُ � ِ ه ِ ب ا َ ن َ ل َ ة َ ق ا َ ط َ لا ا َ م ا ج ا �ن َ ع ُ ف ْ ع ا َ و فق َ ن َ ل ْ ر ِ ف ْ غ ا َ و افق ا َ ن ْ َ حْ ْ ر ا َ و فق ْ ن َأ ْ ن ا َ ف ا َ ن َ لا ْ و َ م َ ت َ ن ي ِ ر ِ ف ا َ ك ْ ل ا ِ م ْ و َ ق ْ ل ا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ر ُ ص Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 90 ْ ن َأ ْ ن ا َ ف ا َ ن َ لا ْ و َ م َ ت ل ا ِ م ْ و َ ق ْ ل ا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ر ُ ص َ ين ِ م ِ ل � ا ظ ْ ن َأ ْ ن ا َ ف ا َ ن َ لا ْ و َ م َ ت ا ِ م ْ و َ ق ْ ل ا ى َ ل َ ع ا َ ن ْ ر ُ ص ْ ل ِ ق ِ س َ ا ف َ ين َ ا � ل ل ُ ه � م ِ إ ِّ نِ َ ا ْ س َ ئ ُ ل َ ك ِ ا ( � ا ن َ ن ْ س َ ئ ُ ل َ ك ) َ ص ْ بِ ً ا َ ج ِ م ً لا ي َ و َ ف ْ ر ً ا ح َ ع ِ ظ ً ا م ي َ و َ ت ْ و َ ب ً ا ت َ ن ُ ص َ ا ح و َ و َ ق ْ ل ً ا ب َ س ِ ل ً ا م ي َ و ِ ل َ ا س ً ا ن َ ا ذ ِ ك ً ا ر َ و َ ب َ د ً ا ن َ ص ِ ب ا ً ا ر َ و ِ ر ْ ز ً ا ق َ ا و ِ س ً ا ع َ و َ س ْ ع ً ا ي َ م ْ ش ُ و ك ً ا ر َ و َ ع َ م ً لا َ م ْ ق ُ و ب ً لا َ و َ ذ ْ ن ً ا ب َ م ْ غ ُ و ف ً ا ر َ و ِ ع ْ ل ً ا م َ ا ن ِ ف ً ا ع َ و ُ د َ ا ع ً ء ُ م ْ س َ ت َ ا ج ً ا ب َ و َ ك ْ س ً ا ب َ ط ِّ ي ً ا ب َ و َ ن ِ ع ً ا م ي ُ م ِ ق ً ا م ي َ و َ ج �ن ً ة َ و َ ح ِ ر ً ا ر ي َ و َ ن ْ ض َ ر ً ة َ و ُ س ُ و ر ً ا ر َ و ْ ر ا ُ ز ْ ق َ ا ن َ و َأ ْ ن َ ت َ خ ْ ي ُ ر ّ ر لا َ ا ِ ز ِ ق َ ين ً ا ني ِ ق َ ي َ و ً ا ن َ ا م ي ِ ا َ و ً ا م ْ ل ِ ع ِ نِ ْ د ِ ز � م ُ ه � ل ل َ ا � م ُ ه � ل ل َ ا ِّ ق َ ف َ ا ن ْ م ِّ ل َ ع َ و ِ ن ي ِّ د لا ِ فِ َ ا ن ْ ه ِ فِ َ ب َ ا ت ِ ك ْ ل ا َ ا � ل ل ُ ه � م ْ ر ا ُ ز ْ ق َ ا ن ِ ف ْ ق ً ا ه ِ فِ ِّ د لا ِ ن ي َ و ِ ز َ ا ي َ د ً ة ِ فِ ْ ل ا ِ ع ْ ل ِ م َ و َ ب َ ر َ ك ً ة ِ فِ َ ْ لْ ا ْ ر ز َ ا ِ ق َ و ِ ص � ح ً ة ِ فِ َ ْ لْ ا ْ ب َ ا د ِ ن َ و َ ا ع ِ ف َ ي ً ة ِ فِ ْ ل ا َ م ِ ع َ ش ي ِ ة َ و َ ت ْ و َ ب ً ة َ ق ْ ب َ ل ْ ل ا َ م ْ و ِ ت َ و َ ا ر َ ح ً ة ِ ع ْ ن َ د ْ ل ا َ م ْ و ِ ت َ و َ م ْ غ ِ ف َ ر ً ة َ ب ْ ع َ د ْ ل ا َ م ْ و ِ ت َ ه ِّ و ْ ن َ ع َ ل ْ ي َ ا ن َ ا ي َ ر � ب ْ ل ا َ ا ع َ ل ِ م َ ين َ س َ ك َ ر َ س َ ك ر ِ ت َ ا ْ ل ا َ م ْ و ِ ت َ ا ي َ ا خ ِ ل َ ق ْ ل ا َ ح َ ا ي ِ ة َ و ْ ل ا َ م ْ و ِ ت َ ا � ل ل ُ ه � م ً ا ب � ي َ ط ً ا ق ْ ز ِ ر َ و ً لا ُ و ب ْ ق َ م ً لا َ م َ ع َ و ً ا ع ِ ف َ ا ن ً ا م ْ ل ِ ع َ ك ُ ل َ ئ ْ س َأ ِّ نِ ِ إ َ ا � ل ل ُ ه � م ِ إ � نِ َ ا ْ س َ ئ ُ ل َ ك ْ ل ا َ م ْ و َ ت َ ع َ ى ل ِ ْ لإ ا ي َ ا م ِ ن َ و َأ � ن ِ ب َ ح ْ ش ِ ر َ ا ن ِ فِ ُ ز ْ م َ ر ِ ة �نلا ِ ب َ ِّ ين ِّ ص لا َ و ِّ د ي َ ين ِ ق ِ ة َ ر ِ خ لآ ْ ا َ و َ ا ي ْ ن � د لا ِ فِ ِ َ تَ ِ ف ْ ل ا َ ن ِ م َ ة َ م َ لا � س لا َ و َ ين ِ ح ِ ل ا � ص لا َ و ِ ء َ ا د َ ه � ش لا َ و َ ن َ ت ْ ي َ د َ ه ْ ذ ِ إ َ د ْ ع َ ب ا َ ن َ ب و ُ ل ُ ق ْ غ ِ ز ُ ت َ لا ا َ ن � ب َ ر ْ ب َ ه َ و ا ْ ن ِ م ا َ ن َ ل َ ل ْ ن ُ د ْ ن َأ َ ك � ن ِ إ ً ة َ ْ حْ َ ر َ ك ُ ب ا � ه َ و ْ ل ا َ ت ُ ع ِ م ا َ ج َ ك � ن ِ إ ا َ ن � ب َ ر َ لا ٍ م ْ و َ ي ِ ل ِ س ا�ن لا ُ ف ِ ل ْ ُ يُ َ لا َ ه ّ ل لا � ن ِ إ ِ ه ي ِ ف َ ب ْ ي َ ر َ د ا َ ع ي ِ م ْ ل ا ِ ق َ ل َ ف ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ ب ُ ذ و ُ ع َأ ْ ل ُ ق ْ ن ِ م َ ق َ ل َ خ ا َ م ِّ ر َ ش ْ ن ِ م َ و َ ب َ ق َ و ا َ ذ ِ إ ٍ ق ِ س ا َ غ ِّ ر َ ش ْ ن ِ م َ و ِّ ر َ ش ِ فِ ِ ت ا َ ث ا � ف � ن لا ِ د َ ق ُ ع ْ ل ا َ د َ س َ ح ا َ ذ ِ إ ٍ د ِ س ا َ ح ِّ ر َ ش ن ِ م َ و ِ س ا�ن لا ِّ ب َ ر ِ ب ُ ذ و ُ ع َأ ْ ل ُ ق ِ س ا�ن لا ِ ك ِ ل َ م ِ ه َ ل ِ إ ِ س ا�ن لا ْ ن ِ م ِ س ا�ن َ ْ لْ ا ِ س ا َ و ْ س َ و ْ ل ا ِّ ر َ ش ي ِ ذ � ل ا ِ س ا�ن لا ِ ر و ُ د ُ ص ِ فِ ُ س ِ و ْ س َ و ُ ي ِ س ا�ن لا َ و ِ ة �ن ِ ْ لْ ا َ ن ِ م Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 91 � ل ل َ ا ِ ء لآ ْ ع َ لا ْ ا ِ ء َ لا َ م ْ ل ا ِ فى َ و َ ن ي ِ ر ِ خ لآ ْ ا َ و َ ين ِ ل � و َ لا ْ ا ِ فى ٍ د � م َ ُ مُ ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ َ ى ل َ ع ِّ ل َ ص � م ُ ه ِ ن ي ِّ د لا ِ م ْ و َ ي َ لى ِ إ Yâ Rabb , îmânımızı, ahlâkımızı, ibâdetlerimizi, kıldığımız namazlarımızı, tuttuğumuz oruçlarımızı, yaptığımız hayırl arımızı, verdiğimiz z ek ât larımızı, sadakalarımızı, Senin rızâ n için yap maya çalıştığımız kulluk larımızı, kusurlarımız , noksanlarımız, hatâlarımız ile birlikte Sen kabûl eyle Bilerek bilmeyerek işlediği miz kusur ve günahlarımızı afv eyle Bildiğimiz v e bilmediğimiz hayat ve memat fitnelerinden, M esih D eccâl ’ in 255 şerrinden ; T âğû t’ların, Deccâl’lerin, Mücrîm’lerin ve Bâtıl fikirleri ile büyüklük taslayanların fitne ve fesâdından; 256 kabir azâbından, kabir fitnelerinden, şerr sâhiblerinin şerlerinden, faydas ız ilimden, faydasız amelden, kabûl olmayacak duâdan, korkaklıkdan, cimrilikden, 255 - Mesîh Deccâl ( Yalancı mesih ) denilen bu sahtekar insanların en şerlisi ve tanrılık iddiâsında bulunacak olanı en sonra çıkacakdır ki bu da Hazreti Îs â aleyhi's - selâm tarafından öldürülüp ortadan kaldırılacaktır 256 - T âğû t: Allâh’a karşı isyankâr olup kahr ile, cebr ile veyâ rızâ ile kutsallaştırılıp ma’bûd edinilen insan veyâ şeytan veyâ put gibi her hangi bir şey’dir İnsanları her hangi bir şeki lde, Allâh yolundan men’ eden kimselere veyâ İblîs’e de tâğût denir Deccâl: Dünyânın son zamanlarında hakkı bâtıla, iyiyi kötüye, doğruyu yanlışı birbirine karıştıran, hiç durmadan fitne ve fesâdı körükleyen, bu suretle de içinde bulundukları toplu mların nizâm ve intizâmını bozan, gerçek olmayanı gerçek gibi gösteren hilekâr, yalancı, yaldızcı şerir insanlardır Bunlar, dünyâ târihinin son zamanlarında çokça görülecektir ki Kıyâmet alâmetlerindendir Bunun için Hazreti Muhammed aleyhi’s - selâm bu hus ûsa işâretle şöyle buyurmuştur "Âdem'in yaratıldığı zamandan beri, kıyâmete kadar, Deccâl'in şerrinden daha büyük bir fitne olmamışdır" Mücrim: Allâhü Teâlâ’nın, kendisini ve idâre ettiği insanları imtihan etmek için toplum içinde bulunan ba ’zı ileri gelen günahkar kimseleri ba’zı imkânlar vererek o toplumun başına geçirip hayır ve şerr arasındaki tercihi kendisine bıraktığı kimselerdir Hayır ve şerr arasında muhayyer bırakılan Zü’l - Karneyn’in hayır yolunu tercih edip ilâhî imtihânı kazandığ ı gibi Bu konular hakkında fazla bigi için bak: “Ye’cûc ve Me’cûc Seddi’nin delinmesi, Deccâl’ler Tâğût’lar Mücrim’ler ve Bâtıl fikirleri ile büyüklük taslayanlar” kitâbına A Celâleddin Karakılıç Ankara 2011 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 92 câhillerden olmakdan, vermiş olduğun ni’metler karşıs ında gurûr ve kibîre kapılarak nankörlük yapmakdan , Senin râzı olmayacağın şey’lere sâhip bulun makdan , Sana sığınırız, Sen bizleri muhâfaz a buyur ْ ن َ م َ و � ل لا ِ ع ِ ط ُ ي � ل لا َ م َ ع ْ ن َأ َ ن ي ِ ذ � ل ا َ ع َ م َ ك ِ ئ َ ل و ُ أ َ ف َ ل و ُ س � ر لا َ و َ ه م ِ ه ْ ي َ ل َ ع ُ ه ِ م َ ين ِ ق ي ِّ د ِّ ص لا َ و َ ين ِّ ي ِ ب �ن لا َ ن ِ ء ا َ د َ ه � ش لا َ و َ ين ِ ِ لْ ا � ص لا َ و ج َ ن ُ س َ ح َ و ا ً ق ي ِ ف َ ر َ ك ِ ئ َ ل و ُأ ط “Kim Allâh’a ve Peygambere itâat eder se işte onlar, Allâh’ın, kendilerine ni’met ler verdiği Peygamberler ile, sı ddîklar ile, şehîdler ile, iyi adamlar ile berâberdirler Onlar ne iyi arkadaşdır” 257 d iye övüp râzı olduğun kullarının arasına bizleri de idhâl eyle � ن ِ إ ُ ن َ م آ َ ن ي ِ ذ � ل ا او و ُأ ِ ت ا َ ِ لْ ا � ص لا او ُ ل ِ م َ ع َ و ِ ة � ي ِ َ بِ ْ ل ا ُ ر ْ ي َ خ ْ م ُ ه َ ك ِ ئ َ ل “îmân edib de güzel güzel amellerde bulunanlar, hiç şübhe yok ki yaratılanların en hayırlısıdır” 258 b uyurduğun hayırlı kullarının arasına bizleri de ilhâk et Netîcede, ل ا َ ي ِ ض � ر ُ ه ْ ن َ ع او ُ ض َ ر َ و ْ م ُ ه ْ ن َ ع ُ ه ّ ل ط ُ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ُ ز ْ و َ ف ْ ل ا َ ك ِ ل َ ذ ُ ه � ب َ ر َ ي ِ ش َ خ ْ ن َ م ِ ل َ ك ِ ل َ ذ “Allâh onlardan râzı olmuşdur, Onlar da O’ndan râzı olmuşdur ” “ İşte en büyük kurtuluş ve seâdet budur ” “ İşte bu kurtuluş ve seâdet, Rabb’inden korka nlara mahsûsdur ” 259 257 - Nisâ’,69 258 - Beyyine, 7 259 - Mâide 11 9, Tevbe 100, Mücâdile 22, Beyyine 8 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 93 âyet - i kerîme’ler inde ifâde buy urd uğun hakikatlere nâil olan kullarından eyle Îmânımızı, güzel ahlâk ve amellerimizi, senin râzı olacağın bir şekilde, son nefesimize kadar muhâfaza buyur Rûhumuzu Sana teslîm ederken ölümün en sıkıntılı anlarında îmânımızı bize yoldaş eyle ve bize yardım et Sekerât - ı mevtimizde şeytanın yanıltmalarından koru Kabrimizi cennet bahçelerinden bir bahçe yap Cehennem çukurlarından bir çukur yapma Yaratılışımızı en güzel bir şekilde nasıl yaratm ış isen kabir hayâtımızı da o şekilde güzel yap Her türlü sıkıntılardan koru Kabrimizden kalkıp Mahşer yerinde toplandığımız zaman ame l defterleri sağdan verilip hesâbı ki tâbı kolay görüleceklerden eyle; amel defterleri soldan verilip hesâbı kitâbı çetin olacak kimselerden eyleme Mahşerin öncülerinden ve sağcılarından eyle, solcularından eyleme Amellerimizin tartılacağı Mîzan terâzîleri kuruluduğu zam an , sevâb tarafı ağır geleceklerden eyle, günah tarafı ağır geleceklerden eyleme Kur’ân - ı Kerîm’in ve Rasûlü’llâh aleyhi’s - selâm ’ın şefaatlerine h akk kazanan kullarından eyle Diğer şefâat sâhiplerinin şe fâatlerinden de istifâde etmeyi nasîb eyle Mahşer yerinin en dehşetli zamânında Arş’ının gölgesinde gölgelen meye hakk kazanan müttekî kullarından eyle İmtihânı ilâhî’ni kazanan ve şeytanın aldatamadığı muhlâs kullarından eyle 260 Huzûr - i ilâhî’nde , - Eyvâh aldanmışım, aldatılmışım - diyerek mahcûb olacak , pişmanlık duya cak kimselerden eyleme 260 - Muhlâs: ihlâs’a erdirilmiş (samîmî) kullar Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 94 Mahşerin en şiddetli zamânında Arş’ının g ölge sinde gölgelenmeyi nasîb edeceğin, rahmet - i ilâhî’ne gark edeceğin ve râzı oldu ğunu bildirip bayram yaptıracağın sevgili kullarından eyle Sevgili Rasûl’ün Hazreti Muhammed sallâ’llâhü aleyhi ve sellem ’in Livâü’l - hamd ’i 261 altında O’nunla birlikde ve diğer sevd iğin , râzı olduğ un kulların ile birlikde Sırât ’ı kolaylıkla ge çerek Cen net’ine vasıl olacak, Cennet’de selâmına muhâtab olacak , orada cemâlini görecek ve Cennet’inin ni’metlerinden istifâde edecek kullarından eyle Sırat ’ı geçip Cennet’i n kapısına varınca görevli melekler tarafından , “D ünyâda iken güzel güzel ameller yaptınız Şimdi , Cenneti hakk ettiniz; َ ين ِ ن ِ م آ ٍ م َ لا َ س ِ ب ا َ ه و ُ ل ُ خ ْ د ا “Selâmetle, korkusuzca girin oraya” 262 denilecek kullarından eyle İlâhî , bir lûtuf ve ihsânı n olarak v ermiş olduğun sayısız ni’metleri Senin rızana uygun bir şekilde kullanarak rızânı kazanan, Sana hamd eden , Sana şükr eden ve Sana karşı nankör olmayan kullarından eyle Hamdimizi, şükrümüzü , senâ’mızı rızâ - i ilâhîne muvafık buyur Dünyâda ve âhir etde râzı olup mutlu kıldığın kullarından eyle Vücû dümüze sıhhat ve âfiyetler ihsân eyle Derd verip derman aratma Kendinden başka hiçbir şey’e ve hiçbir kimseye muhtaç eyleme Zâten biz, her zaman ve her an Sana muht’acız Derdlilere devâ ’ lar, borç lulara edâ’lar nasîb eyle 261 Livâü’l - hamd: Hazreti Muhammed aleyhi’s - selâm ’ın ümmetinin, Mahşer günü altında toplanacakları bayrağı Makâm - ı Ahmedî 262 - Hıcr 46 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 95 Sıkıntıları olanların sıkıntılarını def’ eyle Hayırlı istek ve arzularımızı Sen bizlere ihsân eyle Başımıza da İsl âm’ı doğru bir şekilde anlayıp Senin emir ve nehiylerine göre hareket etmek isteyen kimseler geçir Böyle ol mayanların şerlerinden, bid’ atlarından, şirklerınden, küfürlerinden, bâtıl fikirlerinin te’sîri altında kalmakdan Sana sığınırız, Sen bizleri muhâfaza buyur Yurdumuzu , ordumuzu ve İslâm beldelerini, bizleri ve tüm Müslümanları görünür görünmez kazâ’d an, belâ’dan, âfatdan, tû fandan muhâfaza buyur İçimizde bulunub da akılsızc a, beyinsizce, düşüncesizce hare ket edenlerin yaptıklarından dolayı bizleri sorumlu tutup helâke götürme Düşmanlarımızı zelil ve makhûr 263 eyle Düşmanlarımızı bizim üzerimize değil , bizleri düşmanlarımızın üzerine gâlib ve muzaffer eyle Kâfirleri, müşrikleri, münâfıkları , fâsıkları bizim üzerimize hâkim duruma geçirme Bizleri onl arın üzerine hâkim ve gâlib kıl, h eybetli kıl Küfür erbabının küfründen, şirk erbabının şirk inden, fitne ve fesâ d erbabının fitne ve fesâ dından, nazar sâhibinin nazarından, hased sâhi binin hasedini belli ettiği za man onun hasedinin şerrinden Sana sığınırız, Sen bizleri muhâfaza buyur Îmânımızı, ahlâkımızı, ibâdetlerimizi kemâl mertebesine u laştırıp bizlerden râzı ol Şaşmaz hidâyetini, ulu rızânı, sonsuz rahmetini nasîb ettiğin kullarından eyle Rasûl’ün Hazreti Muhammed sallâ’llâhü aleyhi ve sellem , bizlere örnek olmak maksâdı ile Senden neler istemişse bizler 263 - Makhûr: Kahr olu n muş, mağlûb olmuş, bozguna uğratılmış, yenilmiş, Allâh’ın gazâbına uğramış Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 96 de aynı şey’leri Senden i stiyoruz, Sen bizlere ihsân eyle Nelerden Sana sığınmışsa onlardan da Sana sığınıyoruz, Sen bizleri koru Sana n a sıl hamd - ü senâ’da bulunmuşsa bizler de ayni şekilde hamd etmek, şükr etmek istiyoruz; hamdimizi, şükrümüzü , senâ’mızı , rızâ - i ilâhî’ne muvafı k buyur Sırât - i müsta kîm’inden ayırma Hidâyetini üzerimizden eksik etme Bilerek bilmeyerek işled iğimiz günah ve kusurlarımızı a f v ve mağfiret et Azâbından, gazabından Sana sığın ırız, Senden yine Sana ilticâ’ ederiz , Sen bizleri muhâfaza buyur Çocuklarımıza, nesillerimize ve Müslümanlara hidâyetini nasîb eyle Sırât - ı müstakîm’inden ayırma İslâmı doğru anlayıp doğru yaşamayı nasîb eyle Kusurlarını günahlarını afv - ü mağfiret edip onlardan râzı ol Son nefesimize kadar îmânımızı dâim eyle ُ ل و ُ س َ ر ٌ د � م َ ُ مُ ُ لله ا � لا ِ إ َ ه َ ل ِ إ لآ ِ لله ا “Lâ ilâhe ille’llâh, Muhammedü’r - Rasûlü’llâh: “ Allâh’dan başka hiç bir ilâh - hiç bir tanrı, hiç bir ma’bûd - yokdur, ancak O vardır; Muhammed - aleyhi’s - selâm - O’nun Rasûl’üdür ” ِ إ لآ ْ ن أ ُ د َ ه ْ ش َ ا ُ لله ا � لا إ َ ه َ ل ُ ه َ ل َ ك ي ِ ر َ ش لآ ُ ه َ د ْ ح َ و ُ ه ُ ل و ُ س ُ ر َ و ُ ه ُ د ْ ب َ ع ً ا د � م َ ُ مُ � ن أ ُ د َ ه ْ ش َ ا َ و “ Eşhedü en - lâ ilâhe illâ’llâh vahdehû lâ şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh” : "Ben şâhidlik ederim ki ( şübhesiz bilirim ve bildiririm ki ) Allâhü Teâlâ’dan başka hiçbir ilâh ( hiçbir tanrı, hiçbir ma’bûd ) yokdur ya lnız O vardır ve birdir Şerîki ( nazîri ve ortağı) yokdur Yine ben şâhidlik ederim ki ( şübhesiz bilirim Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 97 ve bildirim ki ) Hazreti Muhammed aleyhi’s - selâm Allâhü Teâlâ’nın kulu ve rasûlüdür" “ Rafîk - ı a'lâ'ya , Rafîk - ı a'lâ'ya , Rafîk - ı a'lâ'ya , : Ulvî ve yüksek Rafîk'a, ulaşdır beni Rafîk - ı a'lâ'ya , Rafîk - ı a'lâ'ya Rafîk - ı a'lâ'ya ” d iyerek rû hu muzu teslîm etmek nasîb eyle Yâ Rabb, râzı olduğun halde rû hunu kabze ttiğin kullarından eyle, râzı olduğun halde rû hunu kabzettiğin kullarından eyle, râzı olduğun halde rû hunu kabzettiğin kullarından eyle Kab rimizi Cennet bahçelerinden bir bahçe yap Cehennem çukurlarından bir çukur eyleme Her türlü kabir azâbından, kabir fitnelerinden , kabir sıkıntılarından Sana sığınırız, Sen bizleri muhafaza buyur Yâ Rabb, Kur’ân - ı Kerîm’inde, َ ن ي ِ ذ � ل ا َ و ٍ د � م َ ُ مُ ى َ ل َ ع َ ل ِّ ز ُ ن ا َ ِ بِ او ُ ن َ م آ َ و ِ ت ا َ ِ لْ ا � ص لا او ُ ل ِ م َ ع َ و او ُ ن َ م آ ْ ل ا َ و ُ ه َ و ح َ ْ ن ِ م � ق ب � ر ِّ ْ م ِ ه لا ْ ن َ ع َ ر � ف َ ك ْ م ُ َ لَ ا َ ب َ ح َ ل ْ ص َأ َ و ْ م ِ ِ تِ ا َ ئ ِّ ي َ س ْ م ُ ه “ (Allâh) , îmân eden, (îmân edib de) iyi amellerde bulunan, (iyi amellerde bulunub da) Muhammed’e indirilene (Kur’ân’a ve diğer vahy edilenlere şeksiz şübhesiz) inanan kimselerin günahlarını bağışlamış, halleri ni iyileştirmişdir ki ( bunların hepsi) Rabb’lerinden gelen bir hakk’dır (gerçektir ) ” 264 buyuruyorsun Bizler de bunların hepsinin hakk ve gerçek olduğunu şeksiz şübhesiz kabul edip îmân etdik Bunun için 264 - Muhammed 2 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 98 bizleri de, ( ِ ت ا َ ئ ِّ ي َ س ْ م ُ ه ْ ن َ ع َ ر � ف َ ك َ و ْ م ِ ه ْ م ُ َ لَ ا َ ب َ ح َ ل ْ ص َأ :Onların günahlarını bağışlamış, hallerini iyileştirmişdir ) âyet - i kerîme’sinde ifâde buyurduğun üzere, kusurlarını, günahlarını bağışladığın, hallerini iyileştirdiği n , bu s uretle de tertemiz huzuruna kabû l buyurduğun sâlih kullarından eyle; müt tekî kullarından eyle; muhlâs kullarından eyle Peygamberler, sıddîklar, şehîdler, sâlihler zümresine , bizleri de ilhâk eyle Yâ Rabb, biz Senden râzıyız, Sen de bi zden râzı ol Ana mızdan, ba ba mızdan, çocuklarımızdan, nesillerimizden , ana va baba tarafından gelip geçmiş ecdadımızdan, îmân sâhibi Müslüman kardeşlerimizden ve îmân ile bizden evvel gelip geçen kardeşlerimizden de râzı ol Onlar hakkında kalblerimizde en ufak bir kin, garaz, buğz bırakma Şübhesiz ki Sen, Raûf ve Rahîm ’sin َ ر َ ا ي ِّ ب ِ ة َ ر ِ خ لآا َ و ا َ ي ُ ن � د لا ِ فِ ي ِّ ي ِ ل َ و َ ت نَأ ج ِ � � ف َ و َ ت َ ين ِ ِ لْ ا � ص لا ِ ب ِ � ْ ق ِ ْ لْ َأ َ و ا ً م ِ ل ْ س ُ م “Yâ Rabb, Sen dünyâda da, âhiretde de benim velî msin (yardımcımsın) Benim canımı Müslüman olarak al ve beni sâlihlere kat” 265 ِّ ب َ ر َ ا ي َ ت نَأ ن � ي ِ ل َ و َ ا ِ ة َ ر ِ خ لآا َ و ا َ ي ُ ن � د لا ِ فِ ج � ف َ و َ ت َ ا ن ا ً م ِ ل ْ س ُ م ن ْ ق ِ ْ لْ َأ َ و َ ا َ ين ِ ِ لْ ا � ص لا ِ ب Yâ Rabb, Sen dü nyâda da, âhiretde de bizim velî mizsin Bizim canımızı Müslüman olarak al ve bizi sâlih lere kat” “ � م ُ ه � ل ل َ ا َ ك � ن ِ إ ٌ ك ي ِ ل َ م ٌ ر ِ د َ ت ْ ق � م :Allâh’ım , Sen, şübhesiz Melik - i muktedirsin”; îm ânımızı, ibâdetlerimizi, amellerimizi ve duâlarımızı kabûl et ”  265 - Yûsüf 101 Du â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler 99 Yâ Rabb, bizleri, Müttekî’ler için doğru yolun, (mutlu yaşam yollarının), ta kendisi olan Kur’ân - ı Kerîm’ine hakkıyle inanan; Senin varlığını, bir liğini bilen, Seni noksan sıfatlardan münezzeh kılıp kemâl sıfatları ile muttasıf kılarak sana kulluk yapmaya çalışan; kendilerine ni’metler verdiğin peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihler ile berâber olmak için ğayret sarf eden; “Onlar n e iyi arkad aşdırlar” diye övdüğün ve râzı olduğun Müttekî ve Muhlâs kullarından olmayı arzu eden; Rabb’lerinden (gelen) Hidâyet’in (doğru yolun) tam üzerinde olan, bu suretle de asıl muradlarına kavuşan Müttekî ve Muhlas kullarından eyle ُ س َ ر ِ فِ ْ م ُ ك َ ل َ ن ا َ ك ْ د َ ق َ ل َ م ْ و َ ي ْ ل ا َ و َ لله ا او ُ ج ْ ر َ ي َ ن ا َ ك ْ ن َ م ِ ل ٌ ة َ ن َ س َ ح ٌ ة َ و ْ س ُ ا ِ لله ا ِ ل و ً ا يْ ِ ث َ ك َ لله ا َ ر َ ك َ ذ َ و َ ر ِ خ لآ ْ ا ط "And olsun ki Allâh'ın Rasûlünde sizin için, Allâh'ı ve âhiret gününü ummakda olanlar ve Allâh'ı çok zikr edenler için güzel bir (imtisâl) numûne (s i) vardır" 266 Âyet - i kerîme’sinde ifâde buyurduğun gibi, en güzel bir imtisal numunesi olarak tavsıye buyurduğun Habîb’in ve Rasûl’ün Hazreti Muhammed sallâ’llâhü aleyhi ve sellem ’in yolundan ayırma Sana yakın olmak için O’ndan başkalarını mürşid, ö nder, lider kabul edip vesîle edinerek gizli ve açık bir şirk içine düşenlerden eyleme Hâlis İhlâs sâhibi Hanîf , Muhlâs ve Müttekî kullarından eyle Geri geri çekilip sinen; büzülüp büzülüp sinen; sinip sinip aldatan; hakk yoldan döndürüp fenâlığa sü rüklemek için döne döne vesvese vermek âdeti olan; gizli fısıltı ile, gizli sesle, 266 - Ahzâb, 21 ...