CKarakilic.com
Current View

Kur’ân-ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür

Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 0 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ı n son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek i le mümkündür Y A Z A N A Celâleddin Karakılıç 2020 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 1 ُ � ِ ب ُ م ْلا ُ غ� َب ْلا � � ِ إ ا َن ْ ػي َل َ ع ا َ م َ و “Bizim üzerimize (düşen görev), ap açık bir tebliğdir” Teblîğ bizden; takdir, siyâsî, dînî ve aklî otorite sâhiblerinden; huküm , Allâhü Teâlâ‟dandır Kur’ân -ı Kerîm’e göre Te vhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle , Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür Y A Z A N A Celâleddin Karakılıç 2020 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 2 Îmân ve ihlâs sâhibi Bir kurtarıcıya ihtiyâcımız var Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, İ ’lâ -i kelimetü’llâh’ı (İslâm Dîni’ni ve Tevhîd akîdesi’ni) 1 şânına lâyık bir şekilde yüceltip yaymaya çalışacak Ehl- i sünnet ve’l -cemâat esâslarına bağlı îman ve ihlâs sâhibi bir kurtarıcı ile mümkündür 1 - Tevhîd akidesi : Sırât -ı müstekîm (en doğru yol) anlamında açık ve gizli her türlü şirk şübhelerinden uzak Hanif‟lik demekdir ki H a n î f” kelimesinin asıl ma‟nâsı, sapıklığı, eğriliği, kötülüğü, çirkinliği ve bâtılı b ırakıp hidâyete, doğruluğa, iyiliğe, güzele ve Hakk‟a yönelerek o yolda dosdoğru ( doğrusuna) giden demekdir Bunun için de örfde -bu ma’nâ ile ilgili olarak - Hazreti İbrâhim aleyhi’s -selâm’ ın ta‟kîb etdiği yolu benimseyip O‟nun yolundan gidenlere ve O‟ nun teblîğ etmiş olduğu Dîne ( Şerîat’e ) uyanlara, “H a n î f ” ismi verilmişdir ki şu âyet -i kerîme ve benzerleri, bunu ifâde etmektedir: �ُ � ا ِ فَأ َ ك ْ ي َل ِ إ ا َن ْ ػي َ ح ْ و َا ْ ع ِ ب � ت ًافي ِ ن َ ح َ مي ِ ى َ ر ْ ػب ِ ا َة � ل ِ م ط َ � ِ ك ِ ر ْ ش ُ م ْلا َ ن ِ م َ فا َ ك ا َ م َ و “Sonra (Habîbim) sana şöyle vahy etdik: Hanîf (muvahhid bir Müslümân) olarak İbrâhim’in dînine (milletine) uy O, hiç bir zaman müşriklerden olmadı” Nahl,123 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 3 ُ � ِ ب ُ م ْلا ُ غ� َب ْلا � � ِ إ ا َن ْ ػي َل َ ع ا َ م َ و “Bizim üzerimize (düşen görev), ap açık bir tebliğdir” Teblîğ bizden; takdir, siyâsî, dînî ve aklî otorite sâhiblerinden; huküm , Allâhü Teâlâ‟dandır Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle , Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür Y A Z A N A Celâleddin Karakılıç 2020 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 4  ِ مي ِ ح � رلا ِ ن َْ � � رلا ِ � ا ِ مػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػ ػػػػػػػػػ ْ س ِ ب ٌ ءا َ ف ِ ش َ و ى ً د ُ ى او ُن َ مآ َ ني ِ ذ � ل ِ ل َ و ُ ى ْ ل ُق ط “De ki: O (Kur‟ân), îmân edenler için bir hidâyet (doğru yolu gösteren bir rehber) ve (gönüllerde olan rûhânî ve cismânî derdlere) şifâ’dır” 2 ِ إ َ و ْ ػق َ أ َ ي ِ ى ِ � � ل ِ ل ي ِ د ْ ه ِ ي َ فآ ْ ر ُ ق ْلا ا َ ذػ َ ى � ف “Şübhesiz, bu Kur’ân (insanları ) öyle bir şey’e (öyle bir yola) yöneltip götürür ki o, en âdil ve en doğru (bir yol) dur” 3 2 -Fussilet, 44 3 - İsrâ‟, 9 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 5 Besmele Hamdele Salvele ػػػػػػػػػػػػػْ س ِ ب ػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػ ػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػ ِ مي ِ ح � رلا ِ ن َْ � � رلا ِ �ا ِ مػػػػػػػػػػػػػػ َ ا � ب َ ر ِ � ِ ُ د ْ م َْ � َ � ِ م َلا َ ع ْلا � ِ مي ِ ح � رلا ِ ن َْ � � رلا � ِ ْ و َػي ِ ك ِ لا َ م ِ ني �دلا ط � ي ِ إ � ي ِ إ َ و ُ د ُب ْ ع َػن َ ؾا ُ � ِ ع َت ْ س َن َ ؾا ط َ طا َ ر ِ ص َ مي ِ ق َت ْ س ُ م ْلا َ طا َ ر � صلا ا َن ِ د ْ ى ِ ا َ ا َ ني ِ ذ � لا ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع َ ت ْ م َ ع ْ ػن � ِ بو ُ ض ْ غ َ م ْلا ِ ْ � َ غ َ � � لا � ضلا � َ و ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع َ ا � لا ِ � ِ ُ د ْ م َْ � َ د َ ى يذ ي ٍ مي ِ ق َت ْ س ُ م ٍ طا َ ر ِ ص َ � ِ إ ُءا َ ش َي ْ ن َ م ي ِ د ْ ه َػي ُ �ا َ و ِ � ْ س ِ � ْا َ و ِ فا َ� ِ � ِ ل ا َن َ ا َ ىف َط ْ صا َ ني ِ ذ � لا ِ هِ دا َب ِ ع َ ىل َ ع ٌ � َ س َ و ِ � ِ ُ د ْ م َْ � َ ا � صل ا ِ و ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ و ِ لآ َ ىل َ ع َ و ٍ د � م َُ � ا َن ِ لو ُ س َ ر َ ىل َ ع ُ َ� � سلا َ و ُة َ ول ِ ب �ي � طل ْ ن َ م َ و َ ني ِ ر ِ ىا � طلا َ � ٍ فا َ س ْ ح ِ إ ِ ب ْ م ُ ه َ ع ِ ب َت ِ ني �دلا ِ ْ و َػي َ � ِ إ Bi’smi’llâhi’r -Rahmâni’r -Rahîm Bütün âlemlerin Rabb’i, Rahmân ve Rahîm, Din Günü'nün sâhibi olan Allâh’a hamd olsun Yâ Rabb, biz yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz Bizleri doğru yola hidâyet eyle O kendilerine ni’met verdiklerinin yoluna ilet Gazâba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil Bizi, îmân’a ve (fıtrat dîni olan) İslâm’a hidâyet eden Allâh’a hamd olsun Allâh, kimi dilerse onu, (kendisinde hayır gördüğü kimseleri) doğru yola iletir Hamd olsun Allâh’a ve selâm olsun O’nun beğenip seçtiği (kendisinde hayır görüp doğru yola ilet tiği ) kullarına Salât ve selâm, Rasûl’ümüz Hazreti Muhammed üzerine, tayyîb ve tâhir olan Âl ve Ashâb’ının üzerine ve Kıyâmet’e kadar ihsân ile Âl ve Ashâb’ına tâbi’ olanların üzerine olsun Âmîn    Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 6 Ye'cûc ve me'cûc beliyyesi (belâsı) ػػػػػػػػػػػػػ ْ س ِ ب ػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػ ػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػػ ِ مي ِ ح � رلا ِ ن َْ � � رلا ِ �ا ِ مػػػػػػػػػػػػػػ َ ح ُ ج ُ وج ْا َي ْ ت َ ح ِ ت ُف َاذ ِ ا � � َ ف ُ ول ِ س ْ ن َػي ٍ ب َ د َ ح � ل ُ ك ْ ن ِ م ْ م ُ ى َ و ُ ج ُ وج ْا َ م َ و َ ب َ ر َ ػت ْ ػقا َ و ِ خ َاش َ ى ِ ى َاذ ِ ا َف � ق َْ �ا ُ د ْ ع َ و ْلا ا ُ ور َ ف َ ك َ ني ِ ذ � لا ُ را َ ص ْب َا ٌة َ ص ط ِ � � ان ُ ك ْ د َق َان َل ْ ػي َ و َاي َ � ِ م ِ ل َاظ � ان ُ ك ْ ل َب َاذ َ ى ْ ن ِ م ٍ ة َل ْ ف َ غ “Nihâyet Ye'cûc ve Me'cûc (un seddi) açılıp da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd olan (kıyâmet) yaklaştığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirip kalacak, -Eyvâh bizlere, Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik Hayır, biz (kendimize zulm eden) zâlim kimselerdik - (diyecekler) ” 4 Âyet -i kerîme‟sine göre, Ye'cûc ve Me'cûc’un seddi açılı p her tepeden s aldıracakları vakit, dünyanın bir denge unsuru olan Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudretini (Türk iye Cumhuriyeti Devleti ‟ni) yıkmaya çalışan dâhildeki , hâriçdeki kâfirlerin, müşriklerin, fâsıkların gözleri hemen belirip kalacak ve -Eyvâh bizlere, doğrusu biz bunun böyle olacağını düşünmemiştik Biz böyle yapmakla kendimize yazık ettik, hem kendimizin hem de dünyânın huzûrunu kaçırdık, istediğimiz çıkarlarımızı elde edemedik- diyecekler 4 - Enbiyâ', 96 -97 "Bu âyet -i kerîmelerde zikri geçen Ye'cûc ve me'cûc, vaktiyle bir veyâ iki kavmin hass ismi olsa da, doğrusu, lisân -ı İslâmda müteâref olan mefhum şudur: Aslı ve nesebi belirsiz, din ve millet tanımaz bir hâlita -i beşer ki hurûcları Eşrât-ı sâat ‟tendir Arzı ifsad edeceklerdir" 4 Hak Dîni Kur‟ân Dili Türkçe Tefsîr,C,4 ss 3288 Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 7 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek i le mümkündür  Kehf sûresi‟nde zikri geçen Zü’l-Karneyn kıssası ve Zü‟l - Karneyn‟in şahsında, bizlere örnek olarak ifâde buyurulan îmân ve küfür arasıdaki tercih ve Zü’l -Karneyn ‟n in üçüncü seferinde karşılaştığı o zamanki Türk toplumu ‟nun demir kütleleri gibi salâbetli ( kuvvetli ve kudretli ) unsurlarına ( demirle bakırın bileşimi gibi ) erimiş bakır hukmünde olan îmân ve İslâm cevherinin telkin şekli; bu suretle îmân ve İslâm yolunu tercih eden o zamanki Türk toplumu ‟nun aşılması , delinmesi, yıkılması mümkün olmayan bir “Din-i Tevhîd Seddi: Tevhîd Dîni İslâm’ı n koruyucusu” hâline gelmesi; bu sedd‟in, ya‟nî “Din-i Tevhid Seddi’nin” , diğer bir deyimle “ Tevhîd Dîni İslâm’ı n koruyucusu Müslüman Türk kudreti” nin5 ortadan kalkmasının, Kıyâmet‟in on büyük alâmetinden birisi olacağı husûsunun ifâde buyurulması , 5 - S B M Tecr'id- i Sarîh Tercemesi,C 9 ss 100 -101 Kamil Miras "İşte batıyı doğuyu dolaşarak bir çok hizmetlerde bulunan Zü'l -karneyn 'in en büyük işi, en büyük görevi, rabbânî bir rahmet olan böyle maddî ve ma'nevî kuvvetli bir seddin (Tevhîd Dîni İslâm’ın ) inşâsıdır ki böyle bir seddin yıkılması, beşeriyyet için büyük bir felâket olacakdır" Hak Dîni Kur‟ân Dili Türkçe Tefsîr,C 4 ss 3291 -3292 Elmalılı M Hamdi Yazır Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 8 önemle ifâde edilmekte ve özümüzde bulunan bu güzel hal ve harekâtı , (İslâm’ın îmâ n, amel, ahlâk ve muâmelât esâslarını ); asl ve nesl ile birlikde birbirinin tamamlayıcısı olan bu “Dînî kimliği mizi”, hiçbir şekilde değişti rmememiz gerektiği konusu, bir üstünlük vasfı olarak belirtilip g özlerimizin önüne serilmektedir ki böyle yüce bir vasıf, Cenâb -ı Hakk‟ ın, îmân ve ihlâs sâhibi Müslüman Türklere ihsân buyurduğu bir üstünlük vasfıdır Burada ifâde buyurulan Tevhîd Dîni İslâm’ı n koruyucusu Müslüman Türk Kudreti , aşağıdaki âyet -i kerîme ve benzerlerine göre, yalnız demir kütleleri gibi salâbetli ( kevvetli ve kudretli ) A sl ve N esl kimliği değil, (Etnik bir kimlik değil), bu Asl ve Nesl kimliğ ine ma‟nevî bir üstünlük kazandıran Tevhîd Dîni İslâm ‟ın ve îmân ‟ın gereği olan Dînî bir kimliktir 6 ki böyle bir kimlik sâhibi Müslüman Türk’ler , 6 - Dînî Kimlik: Merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır‟ın ve Kâmil Miras‟ın işâret ettiği gibi, Aslı, Nesli, Soyu, Sopu ile demir kütleleri gibi salâbetli ( kuvvetli ve kudretli ) ırk, soy, sop sâhibi, ( Etnik bir kimlik sâhibi ) olan mâzîdeki Türk‟lerin kalblerine, demir kitlelerine akıtılan erimiş bakır gibi, îmân ve İslâm cevherinin akıtılması ile meydana gelen Müslüman Türk Kudreti , ilâhî bir lûtufdur ki bu lütuf, îmân ve İslâm cevherinin bir neticesidir Çünkü, ne yalnız demir, n e de yalnız bakır, delinmesi ve aşılması mümkün olmayan böyle kuvvetli b ir seddi meydana getiremez Ancak ikisinin birleşimi ile böyle sağlam bir n etîce meydana gelir ki muhteşem bir sarayın muhteşem âvizelerine elektrik akımının veri lmesi gibi Çünkü âvizeler olsa elektrik olmasa, âvizeler istenilen g örevi yapamaz; elektrik olsa âvizeler olmasa elektrik istenilen görevi yapamaz Bu nun için kuru kuruya bir Türklük davâsı gütmek, Dînî Kimliği meydana getirmediği için Allâhü Teâlâ nazarında bir şey‟ ifâde etmez ve istenilen neticeyi d oğurmaz Son zamanlarda Türkçe‟ye girmiş olan ve asl, soy, sop, ır k anlamına gelen “Etnik” sözcüğü, Klasik Yunanca‟da “Dinsiz kişi” anlamına gelen “E thnikos” sözcüğünden alınmış; 19 Yüzyıldan sonra Irksal bir karekterliği ifâde eden “Dinsiz, Putperest, Hristiyanlığa inanmayan kişi veyâ kişiler” anlamlarında kullanılmaya başlanmış; 1960‟lardan sonra Amerika‟daki Yahûdî‟ler, İtalyan‟la r ve diğer az sayıdaki soylar için nâzik bir terim olarak tanımlanıp kullanılmaya ba şlanmış; Fransızca‟da “ Ethnique ”, İngilizce‟de “Ethnic” olarak kullanılmış bir sözcükdür Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 9 aslı ile, nesli ile, takvâsı ile, ihlâsı i le, adâleti ile, kahramanlığı ile İ’lâ -i kelimetü’llâh’ı (İslâm Dîni’ni ve Tevhîd akîdesi’ni) şânına lâyık bir şekilde yüceltip yaymaya çalışan Ehl- i sünnet ve’l -cemâat esâslarına bağlı îman ve ihlâs sâhibi bir kurtarıcı olarak, asırlar boyunca dünyanın bir denge unsuru ol muş ve aşağıdaki âyet -i kerîme‟lerde işâret edildiği gibi aşılması, delinmesi, yıkılması mümkün olmayan Haseb ve Neseb sâhibi bir Dîn-i Tevhîd Seddi , “Tevhîd Dîni İslâm’ı n koruyucusu ” olarak devam edip gelmişdir 7 Târihçilere göre Nûh alehi’s -selâm ‟ın çocukları Hâm, Sâm, Yâfes ‟dir ki Hâm, Habeşli‟lerin, Zenci‟lerin, Nubî‟lerin babası; Sâm, Arab‟ın, Acem‟in ve Rûm‟un babası; Yâfes de Türk‟ün, Hazer‟in, Sakâlibe‟nin, Ye‟cûc ve Me‟cû c‟ün babasıdır Bu bakımdan Türk, Kürt, Çerkes, Avşar, Türkmen gibi toplumlar, ayrı ayrı soylardan gelme bir toplum değil , aynı babanın muhtelif kabîlelere bölünmüş evlâtlarının bir topluluğudur Dillerinde bir takım lehçe farkları olsa bile, Dinleri de İslâm Dîni olup Müslüman‟dırlar S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi,C,9,ss 97 Kâmil M iras Târihçilere göre, Arab‟lar da dört kısımdır ki bunla rdan, 1-Arab- ı baîde: Helâk olup nesilleri kalmamış olan Arab‟lardır ki Âd, Se mûd, Tasm ve Celis Arab‟ları bunlardandır 2-Arab- ı arîbe: Hâlis Arab‟lardır ki Kahtânî‟ler bunlardandır 3-Arab- ı müsta’cime : Acem‟leşmiş Arab‟lar demektir 4-Arab- ı müsta’cibe: Arab‟laşmış Arab‟lar demektir ki İsmâil aleyhi’s-selâm ‟ın çocukları olan ve Hazreti Muhammed aleyh’s-selâm ‟ın nesebini teşkil eden Adnânî‟ler bunlardandır Hazreti Muhammed aleyhi’s-selâm ‟ın ceddi olan İbrâhîm aleyhi’s -selâm , Arab olmadığından oğlu İsmâîl aleyhi’selâm ‟dan olan çocuklarına, Arab-ı müsta’ribe denilmiştir ki Arab lisânı bunlar ile yükselmiştir Hak Dîni Kur‟ân Dili Yeni Mealli Türkçe Tefsîr,C 8 ss 5800 Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır 7 - Haseb: Asl, nesl, soy, kuşak, şeref ma‟nâlarına geldiği gibi; kişinin karâbeti, ehli ve zürriyyeti ma‟nâlarına da gelir Ayrıca baba tarafı ndan gelen şeref, asillik, soy temizliği ma‟nâlarını da ifâde eder Cem‟i, “Ahsâb” dır Neseb :Asl, nesl, soy ma‟nâlarına geldiği gibi; bir şey‟in bir şe y‟e, bir kimsenin bir kimseye nisbet edilmesi ma‟nâlarına da gelir Cem‟i, “Ensâb” dır Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 10 - - - - Bunun için, asırlar boyunca devam edip gelen bu Dîn-i Tevhîd Seddi ‟ nin bir devâmı olan ve temeli İslâm esâslarına göre kurulmuş olan, kuvvet ve kudreti, Osmanlı Tuğrâ ‟sının (Arma‟sının) üzerinde 30 ayrı sembol 8 ile ifâde edilen Bir kimsenin nesebi zikr edildiği zaman erkeğe nisbet edilir ki İslâm'da bu bir esâsdır Bunun için de ba‟zen soyca, soy bakımından ma‟n âsına “Neseben”; ba‟ze n da soylu, soyu temiz, asîl ma‟nâsına “Nesîb” ta'bîrleri kullanılmışdır Kur‟ân -ı Kerîm‟de geçen “Neseb” lâfızları da, ekseriyyetle bu ma‟nâları ifâde eder ki şu âyet -i kerîme, buna güzel bir misâldir: ًار ْ ه ِ ص َ و ًاب َ س َن ُو َل َ ع َ ج َف ًار َ ش َب ِ ءا َ م ْلا َ ن ِ م َ ق َل َ خ ي ِ ذ � لا َ و ُ ى َ و ط ًاري ِ د َق َ ك �ب َ ر َ فا َ ك َ و “Sudan bir beşer yaratıp da onu soy sop sâhibi (neseb ve sıhriyyet sâhibi) yapan, O’dur Rabb’in (her şeye) kemâliyle kâdirdir” Fürkan, 54 Sıhriyyet: Kız alıp vermek, evlenmek sûretiyle meydana gelen akrâbâlık, demektir 8 - Osmanlı Armasındaki Semboller 1-) Güneş Motifi: Tuğrâ‟nın etrafında yer alan güneş, Osmanlı Padişahını temsil eder 2-) Tuğra: II Abdülhamid‟in tuğrası Her Osmanlı padişahının ayrı tu ğrası bulunmasına rağmen günümüzde en çok bilinen tuğra II Abdülhamid‟e ait olandır 3-) Sorguçlu Kavuk: Osmanlı Devleti‟nin kurucusu Osman Gazi ile Osmanlı tahtını temsil eder 4- ) Yeşil Hilafet Sancağı: Osmanlı padişahlarının İslam âleminin halifesi olduğunu temsil eder Osmanlı padişahları yalnızca bir ulusun değil, koskoca bir İslâm ümmetin in yöneticisidir 5-) Tüfek: Osmanlı ordusunda en fazla kullanılan silahtır Bu nede nle orduyu temsilen armada yer almıştır 6-) Çift Taraflı Teber: Törenlerde kullanıldığından Osmanlı‟nın azametini tem sil eder 7-) Toplu Tabanca: Modern Osmanlı ordusunu temsil eder 8-) Terazi: Osmanlı adaletini temsil eder 9-) Kur’an -ı Kerim ve Kanunnameler: Kur‟an üstte yer alır ve Allah‟ın emirlerinin daha üstte olduğunu temsil eder Altta yer alan kanunna meler ise yasanın Allah‟ın emirlerinden sonra geldiğini ve tüm tebeayı kapsadığını belirtir 10-) Nişan -ı Âli -i İmtiyaz: Devlet adına faydalı işlerde bulunmuş idarecilere, ilim adamlarına ve askerlere verilen nişan 11-) Nişan -ı Osmanî: Devlete büyük hizmetlerde bulunanlara verilen nişan 12-) Asa ve Şeşper: Osmanlı asaletini ve üstünlüğünü gösterir 13-) Çapa: Donanmayı temsil ed er 14-) Bereket Boynuzu: Osmanlı topraklarının bereketli oluşunu temsil eder Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 11 Osmanlı imparatorluğu’ nun ve bu devletin bir devâmı olan Dîn-i Tevhîd Seddi ‟nin son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ‟ni ve Türk Ulusu ‟nu temsil eden Arma‟da ve Cumhurbaşkanlığı Forsu‟nda onaltı yıldız ile simgelenen 16 Türk D evleti‟ nin ve bu forsda yer almayan diğer Türk Devletleri’nin , asırlar boyunca dünyanın bir denge unsuru olarak devam edip gelmesi , bu târihî silsile içerisindeki Dînî Kimlik sâhibi Müslüman Türk Kudreti’ nin en açık bir delîlidir Böyle bir lûtf- i ilâhî’nin sırrı ise, aşağıdaki âyet -i kerîme‟lerde ve benzerlerinde apaçık ifâde buyurulmuşdur: �ا ج َ ب ْي َ ر َ� ُ با َت ِ ك ْلا َ ك ِ ل َ ذ ج ِ وي ِ ف ج ى ً د ُ ى ِ ل َ � ِ ق �ت ُ م ْ ل 15-) Nişan -ı İftihar: Devlete büyük hizmetleri dokunan devlet adamlarına ve rilir 16-) Yay: Osmanlı yayı Klasik dönem Türk vurucu gücünü temsil eder 17-) Nişan -ı Mecidi: Savaşlarda üstün başarı gösteren askerlere verilir Bu nedenle savaşçılığı belirtir 18-) Borazan: Mızıka takımını temsil eder 19-) Şefkat Nişanı: Devlete büyük hizmetleri dokunan kadınlara verilen n işandır Bu nedenle Osmanlı kadınlarını temsil eder 20-) Top Gülleleri: Devletin savaş gücünü gösterir 21-) Kılıç: Klasik dönem Osmanlı askerini temsil eder 22-) Top: Topçu ocaklarını temsil eder 23-) El siperlikli merasim kılıcı: Osmanlı subaylarını temsil eder 24-) Mızrak: Türk mızrağı Devletin kurucusu savaşçı Türk ulusunu t emsil eder 25-) Çift Taraflı Teber: Ordu komutanlarını temsil eder 26-) Tek Taraflı Teber: Askerleri temsil eder 27-) Bayrak : Devlet-i Âl-i Osman‟ı temsil eder 28-) Osmanlı Sancağı: Sancak savaşta da barışta da devletin otoritesidir 29-) Mızrak: Süvari alaylarını temsil eder 30-) Kalkan ortasında stilize edilmiş güneş motifi ve 12 yıldız: Kalkanın ortasında yer alan güneş motifi Osmanlı İmparatorluğunu temsil eder, 12 yıldız burçları sembolize eder Çünkü Osmanlı tüm evrenin merkezi kabul edilmiştir Not: a-Armanın solunda yer alan çiçekler Osmanlı hoşgörüsünü temsi l eder Osmanlı Devleti yüzyıllar boyunca onlarca milleti yönetmiş ve kimseye zu lmetmemiştir Kimsenin dilini, dinini ve milletini değiştirmeye çalışmamıştır b-Armada madalyonların asılı bulunduğu motif Osmanlı kültü rünü temsil eder Osmanlı çeşitli milletlerden oluşan, çok köklü bir geçmişe ve kültüre sahiptir c-Armanın altında asılı bulunan madalyonlar Osmanlı tebaasın ı temsil etmektedir Osmanlı Devleti çeşitli milletlerden oluştuğu için madalyonlarda farklı olarak tasarlanmışdır Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 12 “Elif Lâm Mîm Bu Kitâb, öyle bir kitâb’dır ki kendisinde (Allâh tarafından gönderilmiş olduğunda) aslâ şübhe yokdur O, (nefsini, zarar verecek şey‟lerden ve şer‟a muhâlif olan günahlardan korumak isteyen takvâ sâhibi) müttekî’ler için, (doğru yola irşâd edici, sevâb ve hayır yollarını gösterici ve menfaatlerine delâlet edici) bir hidâyet’dir (doğru yolun ta kendisidir) 9 َ و ْ ع َػب َ ؽ ْ و َ ػف ْ م ُ ك َ ض ْ ع َ ػب َ ع َف َ ر َ و ِ ض ْ ر َ� ْا ِ � َ ف ِ ئ� َ خ ْ م ُ ك َل َ ع َ ج ى ِ ذ � لا َ و ُ ى ٍ ض ْ م ُ كي َتآ َام ِ � ْ م ُ ك َ و ُل ْ ػب َي ِ ل ٍ ت َاج َ ر َ د ط “ O sizi yer yüzünün halîfeleri yapan, sizi, size verdiği şey’lerde, imtihana çekmek için, kiminizi derecelerle kiminizin üstüne çıkarandır” 10 ْ م ُ كي َ ق ْ ػت َا ِ �ا َ د ْ ن ِ ع ْ م ُ ك َ م َ ر ْ ك َا � ف ِ إ ط “Şübhesiz ki sizin Allâh nezdinde en şerefliniz, takvâca en ileride olanınızdır” 11 B unun içindir ki asırlar boyunca devam edip gelen bu Dîn -i Tevhîd Seddi ‟nin bir devâmı olan ve temeli İslâm esâslarına göre kurulmuş olan Osmanlı İmparatorluğunun, 1800‟ lerden sonra, Batının ve Müslüman Türk düşmanlarının yaşayışlarına imrenerek; onların arzu, istek ve telkinlerine uyarak; dînen câiz olmayan bir takım dînî ta’vîzler vermesi sebebi ile yıkılmasından sonra , yeni kurulan Türkiye Devleti ‟nin Birinci Büyük Millet Meclisinin merhum ve 9 -Bakara, 1- 2 Takvâ: Lügatde, sakın ma, korunma, korkma ma‟nâsınadır Istılahda ise, âhiretde insanlara zarar verecek şey‟lerden sakınmakdır Bu bakım dan takvâ sıfatlarına sâhib olan kimselere “Müttekî” denir 10 -En‟âm, 165 11 -Hucurât, 13 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 13 muhterem üyeleri, büyük bir ferâsetle, böyle bir devletin temelini teşkil eden 1921 Teşkilât -ı Esasîye Kanunu yaparken, “Türkiye Devleti’nin dîni, Dîn -i İslâm’dır Resmi dili Türkçe’dir, makarrı Ankara Şehri’dir” şeklinde yaparak yeni kurulan Türkiye Devle ti‟nin temelini, dînî esaslar üzerine oturtmak mecbûriyyetini duymuşlar ve yeni kurulan Türkiye Devleti ‟nin ve İslâm‟ın şerefini yüceltmişlerdir Ne yazıkdır ki binbir türlü güçlükle yeni kurulan Türkiye Devleti’nin Bekâ’sını ifâde eden ; asırlar boyunca dünyevî ve uhrevî mutluluğumuzun ve hayâtî varlığımızın temelini teşkil eden bu D înî Kimlik esaslar ı, 1924 Anayasasında da korun muş olmasına rağmen , Batılıların Lozan‟daki baskı, telkin ve isteklerinin bir devâmı olarak 1928‟de kaldırılmış; 12 Dîn -i Tevhîd Seddi’nin millî ve dînî esâsları ile bağdaşmayan bir takım inkilablar yapılmış ; demir kitleleri gibi salâbetli ( kuvvetli ve kudretli ) Müslüman Türk Kudreti‟nin kalblerine akıtılan erimiş bakır hükmünde olan îmân ve İslâm esâsları sarsılmış ; genç neslin dînî hakî katleri göremez, işitemez, anlayamaz bir hâle getirilmesi için yazının değiştirilip eskisinin yasak edilmesi ile asırlarca devam edib gelen Müslüman Türk Medeniyeti ‟nin esasları unutturulmaya çalışılmış; Müslüman Türk Kudreti‟nin aslının ve neslinin bozulmasına sebeb olan nikâh esaslarında değişiklikler 12 - 1921 Anayasası, 1924‟de yürürlükden kaldırılmış, 20 -Nisan-1924‟de (491) sayılı kânunla 1924 Anayasası kabul edilmiş; bu Anayasada da “Türkiye Devleti’nin dîni, İslâm Dîni’dir” maddesi korunmuş olduğu halde; Türkiye Büyük Millet Me clisi‟nin 10 -Nisan- 1928 târihli toplantısında, anayasanın lâikleşmesi ilkesinden hareketle, anayasanın ikinci maddesinde yer alan “Türkiye Devleti’nin dîni, İslâm Dîni’dir” maddesi kaldırılmış; milletvekilleri ve cumhurbaşkanının yaptı kları yeminlerde “Allâh” üzerine yemin kaldırılarak “Nâmus” üzerine And içilmesi şekli kabul edilmiş; daha sonra da 1937 Anayasasında “Lâiklik ilkesi” kabul edilerek “Türkiye Cumhuriyeti lâikdir” maddesi yer almışdır Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 14 yapılmış; 13 daha sonraki yıllar da da dînî eğitim ve öğretim müesseseleri kapatılmış; 1937‟ lerden sonra lâiklik felsefesi mensublarının dînî eğitim ve öğretim üzerindeki olumsuz baskıları daha da artırılmış, câmilerin kapatılmasına varıncaya kadar bir takım düzenlemeler yapılmış; 1946‟ lardan sonra tefrika nın, ihtilâfın, şirkin, küfrün ve anarşik olayların ana kaynağı olan ve ABD tarafından geliştiri lip yürürlüğe konan eski Yunan‟daki Demokrasi felsefesinin; daha sonraları da özgürlük, bağımsızlık , serbestlik, sınırsız hoşgörü gibi felsefelerin muhtelif şekillerde yaygınlaşması ile; dünyevî ve uhrev î faydası olmayan bir takım gaflet ve uğraşı oyunları ile; varlığımızın, birliğimizin ve devletimizin devâmı olan genç yavrularımızın ekseriyyeti , dînî hakikatleri göremez, işitemez ve anlayamaz bir hâle getirilmişdir Bu da yetmiyormuş gib i, 1947-1949 yılları arası nda hazırlanıp 19 49 yılında resmen imzâlanan Fullbright 13 - O zamandan beri demokratik ve lâik bir anlayışla gayr -i müslim âdetlerini benimseyerek yapılan nikâh akitlerinde, her ne kadar farzlarına uygun yapılan bir nikâh akdi sahih olursa da, Allâh‟ın ve Rasûlü‟nün isimleri anılmadığı, mehir kaldırılıp Allâh‟ın ve Rasûlü‟nün emir ve nehiylerin in doğrultusunda yapılmadığı ve temeli sağlam bir dînî inanç temeline oturtulup Allâh ko rkusuna ve îmân esâslarına dayanan bir yuva kurma inancı olmadığı için, karı ile k ocanın sevgi ve saygıları pamuk ipliğine bağlı gibi olduğundan her an bir sarsın tı ile karşı karşıya kalmaları kuvvetle mutemeldir Bunun için de zamanımızdaki boşanma lar, her gün daha fazla artmaktadır Çünkü İslâm esâslarına göre, Allâh‟ın ve Ra sûlü‟nün emirlerine uyulmayan ve isimlerinin anılarak duâ yapılmayan herhang i bir işden hayır gelmediği gibi, böyle bir nikâhdan da hayırlı bir netîce alın maz Anasına, babasına, vatanına, milletine, ihânet eden evlâtlar gibi Bunun için de Dînî Kimliğini kaybetmek istemeyen bir çok Müslümanlar, ayrıca “Dînî nikâh” yaptırmak mecbûriyyetini duymuşlardır ki hâlen de öyle dir Uğur Mumcu‟nun, aşağıdaki lâik, demokratik ve sosyal Tü rk vatandaşı tanımı, bu konudaki kanaatimizin doğruluğunu ısbat eder gibidir “Türk vatandaşı, İsviçre Medenî Kânunu‟na göre evlenen, İtalyan cezâ yasasına göre cezâlandırılan, Alman Cezâ Muhâkemesi kanunu‟na gö re yargılanan, Fransız İdâre Hukukuna göre idâre edilen ve İslâm Hukûku‟na gö re gömülen kişidir” Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 15 anlaşması ile, diğer bir adı ile (Türkiye -Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Mübadele Komisyonu ile), Türk milli eğitim sistemi ve Türk milli eğitim müfredatı Türkiye‟deki Amerikan büyük elçisinin başkanlığındaki bir komisyonun belirlemesine teslim edilmişdir ki böyle bir anlaşma , Müslüman Türk Kimliği ‟nin temel özelliklerine aykırıdır Çünkü , Allâhü Teâlâ‟nın râzı oluduğu îmân ve İslâm ile kâmil bir vasfa sâhib olan Müslüman Türk kimliği ; Allâhü Teâlâ‟nın râzı olmadığı şirk, küfür , nifak gibi nâkıs bir vasfa sâhib olan Amerika Birleşik Devletleri‟nin Hristiyan Kültürü karşısında aşağılanmış , yetmiş iki buçuk milletden meydana gelen AB D topluluğunun ve Batılı devletlerin kültür anlayışı öne çıkarılmış; eğitim ve öğretim, demokrasi, lâiklik ve özgürlük nâmına büyük darbeler almış; kendileri bir taraftan dünyanın en güçlü devleti olmaya, bir taraftan Gökbilim‟leri ile uğraşmaya çalışırken liseler imizdeki Astronomi ve Askerlik dersleri kaldırılmış; eğitim ve öğretimi yozlaştırıcı programlar yapılarak genç neslimizin Müslüman Türk kimliği unutturulmaya çalışılmış ve aşağıdaki âyet -i kerîme‟de ifâde buyurulan acı gerçekler yaşanmaya başlanmışdır ki hâlen de öyledir: َ و َ ك ِ ل َ ذ َ ك ْ م ُ ى ُ ؤ َاك َ ر ُ ش ْ م ِ ى ِ د َ� ْ و َا َ ل ْ ت َ ػق َ � ِ ك ِ ر ْ ش ُ م ْلا َ ن ِ م ٍ � ِ ث َ ك ِ ل َ ن �ي َ ز ْ م ُ ىو ُ د ْ ر ُ ػي ِ ل ا ُ وس ِ ب ْ ل َ ػي ِ ل َ و ْ م ُ ه َ ػني ِ د ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع ُ �ا َءا َ ش ْ و َل َ و َ فو ُ ر َ ػت ْ ف َػي ا َ م َ و ْ م ُ ى ْ ر َ ذ َف ُه ُ ول َ ع َ ػف ا َ م “Böylece onların (o müşriklerin, fâsıkların hem fikir olan) ortakları, müşrik lerden (ve fâsıklardan) çoğuna, (a)- hem onları (Müslüman’ları) helâke düşürmek, (b)- hem de kendilerine karşı dinlerini karma karışık edip bozmak için -, Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 16 evlâtlarını öldürmeyi (doğru yoldan saptırıp dalâlet‟de bırakmayı, dînî hakîkatleri göremez, işitemez, anlayamaz bir hâle getirmeyi) süslü (güzel bir şey‟ imiş gibi) gösterdi (ler) Allâh dileseydi, bunu yapamazlardı O halde onları, uydurdukları (iftirâları) ile baş başa bırak” 14 14 -En‟âm, 137 Kur'ân -ı Kerîm'in bu âyet -i kerîmesinde zikri geçen "Katl: Öldürme" lâfzı, Fıkıh Usûlü ilmindeki lâfız kurallarına göre: 1-Hakîkat olarak alınırsa, maddî benliği yok etme (öldürme) ma'nâsı anlaşılır Bu manâya göre, "İns ve cin şeytanları, müşriklerin çoğunu, akıllarını, fikirlerini, duygularını, bir takım kuruntular ile ifsâd etdiler Onlara, fakirlik k orkusu ile yetişmiş çocuklarını öldürmeyi, putlara kurban etmeyi, kızlarını diri diri mezara gömmeyi, iskât-ı cenîn etmeyi, bu sûretle de kendi nesillerini kendilerine kı rdırmayı, bir iktisâd, bir akıl, bir nâmûs ve bir dîn işi gibi iyi bir şey' olarak telkîn etd iler ve bunu da (yukarıdaki) iki maksad için yaptılar" ma'nâsı anlaşılır (Elmalılı, C 3 ss 2063) (1960 Baskısı) 2-Mecâz olarak alınırsa, ma'nevî benliği yok etme (öldürme) ma'nâsı anlaşılır ki bu ma'nâya göre de, ْ فَأ ا َ ن َػنو ُ ر ُ م ْ أ َت ا ِ ب َ ر ُ ف ْ ك � ن ْ نَأ ُو َل َ ل َ ع َْ � َ و ِ و � لل دا َ د ً ا ط َ ب ْ ل َ م ْ ك ُ ر ِ را َ ه�ػنلا َ و ِ ل ْ ي � لا ْ ذ ِ إ :Hayır, gece gündüz (işiniz) hilekârlık idi Bize de Allâh’ı inkâr etmemizi, O'na ortaklar koşmamızı emr ediyordunuz)" (Sebe',33) âyet-i kerîme‟sinin ifâdesine göre binbir türlü hîle ve desî se ile, ( ِ ل او ُ ع َ م ْ س َت َ � ػ ِ فآ ْ ر ُ ق ْلا ا َ ذ َ ه َ فو ُب ِ ل ْ غ َ ػت ْ م ُ ك � ل َ ع َل ِ وي ِ ف ا ْ و َغ ْلا َ و : Sakın şu Kur'ân'ı dinlemeyiniz Okundukca gürültü ediniz Belki gâlib gelirsiniz (susturursunuz)" (Fussılet, 26 ) âyet -i kerîme‟sinin ve bunlar gibi diğer âyet -i kerîme‟lerin ifâdesine göre de, akla hayâle gelmedik baskılar ile, "Beyinlerini yıkayarak hakk yoldan döndürüp kendi çocuklarını, ke ndi nesillerini helâke götürmeyi, onları Sırat -ı müstekîm’den, İslâm yolundan uzaklaştırmayı, boş ve faydasız şeyler ile meşgul edip dînî hakîkatleri, göremez, i şitemez, anlayamaz bir hâle getirmeyi, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için iyi bir şey' imiş gibi telkîn etdiler ve bunu da (yukarıdaki) iki şey' için yaptılar " ma'nâsı anlaşılır ki bu şekilde bir öldürme, maddî varlıkl arını öldürmeden daha şedîddir Çünkü birinci şekilde öldürülen evlatla rın - aslî (fıtrî) îmân’ları bozulmadığı için - cennetlik olma durumları vardır İkinci şekilde öldürülen ( dînî hakîkatleri göremez, işitemez, anlayamaz bir hâle getirilip şuursuz bir şekilde körü körüne İslâm düşmanlığı yapan, ins ve cin şeytanlarının istediği bir ne sil hâline getirilen) evlâtların Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 17 Kezâ, Ortadoğu projesini her türlü imkânlarını kullanarak gerçekleştirmeye gayret sarf eden uluslar arası Siyonizm’in ve dünyanın her yerinde etkili olması için Yahûdî olmayanları da mason yapmak sûretiyle 15 Siyonizm e hizmet eder bir hâle getirilen ve dünya çapında güçlü b ir sivil toplum örgütü olan ve “Biz Mason Değiliz” aldatmacı sözleri ile Rotaryen Mason karargahları arasında yer a lan “ROTARY OKULDA” Masonluk projesinin, Millî Eğitim Bakanı Ziyâ Selçuk‟un desteği ile okullarda resmen yürürlüğe konması da , genç neslimizin Müslüman Türk kimliğini unutturmak için yapılan çalışmaların başka bir şeklidir Tevhîd Dîni İslâm’ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’nin yozlaşması Asl ve Nesl kimliğimize ma‟nevî ve dînî bir üstünlük kazandıran Tevhîd Dîni İslâm ‟ın ve îmân ‟ın gereği olan Dînî Kimliğimiz; diğer bir deyimle, a slı, nesli, soyu, sopu ile demir kütleleri gibi salâbetli ( kuvvetli ve kudretli) ırk, soy, sop ise, -hakk yola yönelip kendilerini kurtaramazlarsa, diğer bir ifâde ile ezeldeki aslî (fıtrî) îmân’larını kendi hür irâdeleri ile Kesbî îmân’a çeviremezlerse - ebedî olarak cehennemlik olma durumu vardır İçinde yaşadığımız bu zamanda ise, her iki şekli de, her zaman ve her yerde, muhtelif şekillerde görmek mümkündür 15 - Masonluk , kardeşlik prensiplerine dayanan kuralları ile; daha rahat bir zemin oluşturup güzel bir yaşam elde etmek amacı ile; aklı, güzelliği ve kuvveti temsil etdiklerine inanan, bilerek veyâ bilmeyerek Yahûdî i nançlarına hizmet eden kimselerin dünyâ çapında meydana getirdikleri bir kuru luşdur ki bunların localarında sık sık görülen üç sütun, bunların inandıkları akıl, güzellik ve kuvvet üstünlüğünü ifâde eder Böyle bir yapıya heveslenip Mason olan bir kimseden, yüce varlığa olduğu kadar ailelerine, vatanlarına ve insanlığa karşı olan görevl erini yerine getirmeleri beklenir Ayrıca hem içinde bulunduğu hem de herhangi bir neden den ötürü sınırları içine girdiği ülkenin yasalarına uymaları istenir Bir kural olmadığı halde yardıma muhtaç olanlara kayıtsız kalmamaları da tavsiye edilir Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 18 sâhibi mâzîdeki ecdadımızın kalblerine, demir kitlelerine akıtılan erimiş bakır gibi, îmân ve İslâm cevherinin akıtılması ile meydana gelen ve dünyanın bir denge unsuru olan Müslüman Türk Kudreti , ilâhî bir lûtufdur ki bu lûtuf, Yüce Rabb‟imize karşı olan kulluğumuzun ve kalbimizin Haram- ı Şerîf‟ine ma’nevî bir Ka’be gibi yerleştirdiğimiz, şirkden, küfürden, nifakdan uzak , îmân ve İslâm cevherinin şübhe götürmez bir neticesidir Ne yazıkdır ki yıllardan beri tefrikanın, ihtilâfın, şirkin, küfrün ve anar şik olayların ana kaynağı olan ve ABD tarafından geliştirilip yürürlüğe konan eski Yunan‟daki Demokrasi felsefesinin; daha sonraları da lâiklik, özgürlük, bağımsızlık , serbestlik, sınırsız hoşgörü gibi felsefelerin muhtelif şekillerde yaygınlaşması ile ; dünyevî ve uhrevî faydası olmayan bir takım şeytânî gaflet ve uğraşı oyunları ile ; Allâhü Teâlâ‟nın râzı oluduğu îmân ve İslâm vasfı ile kâmil ve şerefli bir vasfa sâhib olan Müslüman Türk kimliği miz ; Allâhü Teâlâ‟nın râzı olmadığı şirk, küfür, nifak gibi nâkıs bir vasfa sâhib olan Amer ika Birleşik Devletleri‟nin ve Batı‟nın Hristiyan Kültürü karşısında aşağılanmış, yetmiş iki buçuk milletden meydana gelen ABD topluluğunun ve Batılı devletlerin kültür anlayışı öne çıkarılmış ; eğitim ve öğretim, Eğitim ve öğretimi yozlaştırıcı proğramlar ile, demokrasi, lâiklik ve özgürlük nâmına büyük darbeler almış ; Müslüman Türk Kimliği ‟ni bozmak ve unutturmak için yapılan çalışmalar meyvesini vermiş , varlığımızın, birliğimizin ve devletimizin devâmı olan halkımızın ve genç yavrularımızın ekseriyyeti , körü körüne bir İslâm ve Müslüman düşmanlığı ile, dînî hakikatleri göremez, işitemez ve anlayamaz bir hâle getirilmişdir Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 19 Asırlar boyunca dünyanın bir denge unsuru olarak devam edib gelen Müslüman Türk Kudreti , Selâhaddin Eyyûbî‟ler gibi İ’lâ -i kelimetü’llâh’ı (İslâm Dîni’ni ve Tevhîd akîdesi’ni) şânına lâyık bir şekilde yüceltip yaymaya çalışan Ehl- i sünnet ve’l -cemâat esâslarına bağlı îman ve ihlâs sâhibi Müslüman Türk’lerin elinde fevç fevç, akın akın Allâhü Teâlâ‟nın Dîni İslâm‟a girenler ile yücelip yükselmiş ; Alpaslan ‟ın yanında bir Nizâmü’l-mülk , Osman Gâzî ‟nin yanında bir Edebâlî, Fâtih ‟in yanında Hocam, İstanbulu Sen fethettin; padişahlık senin hakkındır deyip mührünü vermey e kalkışan genç padişaha, Haddini bil, Sen padişahsın ben Şeyhü’l -İslâm’ım diyen bir Ak Şemseddin , Yavuz Sultan Selim ‟in yanında “Şerîat’in hukmünden ayrılırsan hal’ine fetvâ veririm!” diyen ve yine İstanbul‟a bol su getirmekle ve İslâm‟a uymayan ba‟zı Avrupaî tarzda yeni kânunlar koymakla iftihar eden genç Kânûnî‟nin yanında “Pâdişahım, Avrupaî kânunlar koymakla öyle bir halt ettin ki, getirdiğin sular, Kıyâmet’e kadar üzerine aksa temizleyemez ” diyen bir Zembilli Ali Cemâlî Efendi gibi, hakk ve hakikati gösteren ilim adamlarının ve onların gösterdiği yollardan giden devlet adamlarının , Dînî Kimlik ‟lerine herhangi bir noksanlık getirmeden çalışmaları ile daha da yükselip cihana ün salmış ; Allâhü Teâlâ‟nın emir ve nehiyleri doğrultusundaki hakk ve hakikate uygun adâletli davranışları ile idâre etdikleri ve idâre etmek istedikleri insanların gönlünü feth ederek onların fevç fevç, akın akın Allâhü Teâlâ‟nın Dîni İslâm‟a girmelerini sağlamış ve Tevhîd Dîni İslâm‟ın etrâfında toplayarak asırlar boyunca adâletin, ahlâkın ve insanlığın en güzel örneğini sergilemişdir Ne mutlu o nlara… İbret alıp bizler de onlar gibi olmaya çalışırsak, ne mutlu bizlere… Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 20 Evet, asırlar boyunca Tevhîd Dîni İslâm’ın koruyucusu ve dünyanın bir denge unsuru olan kahraman ecdâdımız ve onların torunları olan biz Müslüman Türkler , böyle idik Böyle yüce bir vasfa ve şerefe sâhib olmamıza rağmen, İslâm‟ın, Müslüman‟ların ve özellikle Ehl -i sünnet ve‟l -cemâat esâslarına bağlı Tevhîd Dîni İslâm’ın koruyucusu Müslüman Türkler ‟in en büyük düşmanı olan Batılıların dünyevî hallerine ve yaşayışlarına imrenerek ve onların tuzaklarına düşerek, çağ atlamak, daha medenî olmak hevesine kapılarak dînî, ahlâkî, ailevî, hukûkî, millî ve toplumsal bir çok değerlerimizi bir bir terk etdik ki hâlen de öyleyiz Aman Yâ Rabb, ne idik, ne olduk, ne olacağız; ne hayâ kaldı ne edeb Yoksa, ( َ ن ْ ػت ِ ف ْلا َ و ِ ل ْ ت َ ق ْلا َ ن ِ م � د َ ش َا ُة ج : Fitne katilden beterdir) 16 ( ِ ل ْ ت َ ق ْلا َ ن ِ م ُ ر َ ػب ْ ك َا ُة َن ْ ػت ِ ف ْلا َ و ط : Fitn e katilden daha büyükdür) 17 Âyet -i kerîme‟lerinde ifâde buyurulan fitne şekillerini, iç ve dış düşmanlarımızın telkinlerine kapılıp binbir türlü hîle ve desîseler ile çağdaş medeniyetin, modanın, kalkınmanın ve yenilikçiliğin bir gereği olarak kabul edip îmândan sonra fâsıklığa mı döndük? Eğer böyle isek, ِ ْ �ا َ س ْ ئ ِ ب ُ م ْ س ِ فا َ� ِ ْ �ا َ د ْ ع َػب ُ ؽو ُ س ُ ف ْلا ج : Îmândan sonra fâsıklık ne kötü bir addır! 16 -Bakara, 191 Fitne : İmtihân, sınav ve sınama ma‟nâsına geldiği gibi, bir ad amı veyâ bir topluluğu azdırmak, doğru yoldan saptırmak, dâhilî ih tilâf, ayrılık, karışıklık, küfr, azgınlık, sapıklık, günah işlemek, rüsvaylık, belâ‟, a zâb, çirkin olan bir şey‟i beğenip kalbin ona meyl ve muhabbet etmesi, ma‟nâlarına da gelir İmâm Birgivî Hazretleri de, Tarîkât -ı Muhammediyye adlı eserinde, fitneyi şu şekilde ta‟rîf ve tavsîf eder: “Fitne, insanları, meşrû‟ bir fâide olmaksızın, ızdırâba, ihtilâl e, ihtilâfa, mihnet ve belâ‟ya düşürmekdir ki kalbe ârız olan âfetlerdendir” Kurân -ı Hâkîm ve Meâl -ı Kerîm, C 1 ss 52 Hasan Basri Çantay 17 -11 -Bakara, 217 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 21 Yoksa, asırlar boyunca Kur‟ân‟ın rehberliğindeki Hakk Yol, gözlerimizin önünde dururken bâtıl yolları mı tercih etdik? Yoksa, Hakk ile bâtılı birbirine karıştırmadan, “fitne (den eser) kalmayıncaya, din de (şunun bunun değil) yalnız Allâh’ın (dîni) oluncaya kadar onlarla savaşacağımız yerde” 18 aşağıdaki Hadîs -i şerîf‟de ifâde buyurulduğu gibi Hakk ile bâtılı birbirine karıştırıp mü'min olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayacak veyâ mü'min olarak akşamlay acak, kâfir olarak sabahlayacak, dînimizi az bir dünyâ metâı mukabilinde sataca k bir hâle mi geldik? ى ِ س ُْ� َ و ًان ِ م ْ ؤ ُ م ُ ل ُ ج � رلا ُ ح ِ ب ْ ص ُي ِ م ِ ل ْظ ُ م ْلا ِ ل ْ ي � للا ِ ع َط ِ ق َ ك ًان َت ِ ف ِ ؿ َام ْ ع َ� ْا ِ ب ا ُ ور ِ د َاب ُ ح ِ ب ْ ص ُي َ و َان ِ م ْ ؤ ُ م ى ِ س ُْ� ْ و َ أ ًار ِ ف َاك َاي ْن � دلا َ ن ِ م ٍ ض َ ر َ ع ِ ب ُو َني ِ د ُ عي ِ ب َي ًار ِ ف َاك "Karanlık gecenin (zifîrî) karanlıkları gibi fitneler zuhur etmeden amellere koşuşun (Zîrâ o fitneler zuhur edince) kişi mü'min olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayacak veyâ mü'min olarak akşamlayacak, kâfir olarak sabahlayacak, dînini (az) bir dünyâ metâı mukabilinde satacakdır" 19 Yoksa, aşağıdaki Nasr Sûresi ‟nde ifâde buyurulan Allâhü Teâlâ‟nın nusratine ve fethine nâil olup insanların fevç fevç, akın akın İslâm Dîni‟ne girdiklerini asırlar boyunca görüp yaşadığımız halde; böyle ni‟metlere nâil oluşumuzun bir teşekkürü olarak Yüce Rabb‟imizi hamd ile tesbîh v e tenzih edib Onun yardımını ve mağfiretini istiyeceğimiz yerde ; bu güzel ve şerefli vasıflardan vaz geçip fevç fevç, akın akın, gurup gurup bâtıl yolları tercih ederek, adımız Müslüman 18 -Bakara, 293 19 -Müslim, Îmân, (186 nolu h ş ) Sahîh -i Müslim Terceme ve şerhi,C 1 ss 446 Ahmed Davudoğlu Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 22 olduğu halde , insanları Hakk yoldan çevirip kendileri gibi yapmaya çalışan şeytanların; içlerindeki kin, nefret ve düşmanlık duyguları hiçbir zaman eksik olmayan İslâm ve bi‟hâssa Müslüman Türk düşmanlarının , sinsi ve mel‟un telkinlerine kapılarak şirk, küfür ve nifak batılığına düşmeyi bir ma‟rifet mi sandık? َ ج ا َ ذ ِ إ َ ءا ُ ح ْ ت َ ف ْلا َ و ِ و � للا ُ ر ْ ص َن � َ سا � نلا َ ت ْي َ أ َ ر َ و ا ً جا َ و ْ ػف َ أ ِ و � للا ِ ني ِ د ِ � َ فو ُل ُ خ ْ د َي � َ ك �ب َ ر ِ د ْ م َِ � ْ ح �ب َ س َف ُ ه ْ ر ِ ف ْ غ َ ػت ْ سا َ و ط ا ًبا � و َ ػت َ فا َ ك ُو � ن ِ إ “Allâh’ın nusrati (yardımı) ve feth gelince”, “Sen de insanların fevç fevç (akın akın) Allâh’ın dînine gireceklerini görünce”, “Hemen Rabbini , hamd ile, tesbîh (ve tenzih) et O’nun mağfiretini iste Şübhesiz ki O, tevbeleri en çok kabul edendir” 20 Yoksa, aşağıdaki Hadîs -i şerîf‟lerde ifâde buy urulan gerçekleri düşünüp ibret almadık mı? َ ا ُ ل ِ لا َُ � ْ ن َ م ْ م ُ ك ُ د َ ح َا ْ ر ُظ ْ ن َ ػي ْ ل َ ػف ِ و ِ لي ِ ل َ خ ِ ني ِ د َ ىل َ ع ُ ل ُ ج � رل “İnsan dostunun dînindendir Binâen -aleyh sizden biriniz dost edineceği kimseye dikkât etsin” 21 ٍ ْ � ِ ش ِ ب ًا ْ � ِ ش ْ م ُ ك َل ْ ػب َ ػق ْ ن َ م َ ن َن ُ س � ن ُع ِ ب ّت َت َل َ ر ْ ج ُ ح او ُ ك َل َ س ْ و َل � � َ ح ٍ عا َ ر ِ ذ ِ ب ًاعا َ ر ِ ذ َ و ى � ل َ ص �ِ � � نلا َ ؿا َق ى َ را َ ص � نلا َ و ُ دو ُ ه َ ػي ْلا ِ �ا َ ؿو ُ س َ ر ا َي ا َن ْ ل ُ ػق ُهو ُ م ُت ْ ك َل َ س َل � ب َ ض ْ ن َ م َف َ م � ل َ س َ و ِ و ْ ي َل َ ع ُ �ا “Şübhesiz ki siz, kendinizden önce gelen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını da arşınına tıpatıp muhakkak 20 -Nasr, 1-2- 3 21 -Ebû Dâvud ve Tirmizî Riyâzü‟s -sâlihîn, C 1 ss 309 (371 nolu hadîs -i şerif) Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 23 uyacaksınız (Bir derecede ki) şâyet o kimseler (daracık) keler deliğine girseler, siz de muhakkak (onlara uyarak) oraya gir (meğe çalış) acaksınız ” - Yâ Rasûle‟llâh, bu ümmetler Yahûdî‟lerle Hıristiyan‟lar mı? Diye sorduk Rasûlü‟llâh da, “Onlardan başka ya kim olacak?” buyurdu 22 ًاعا َ ر ِ ذ َ و ٍ ْ � ِ ش ِ ب ًا ْ � ِ ش ا َ ه َل ْ ػب َ ػق ِ فو ُ ر ُ ق ْلا ِ ذ ْ خ َا ِ ب ِ � � م ُا َ ذ ُ خ ْا َت � � َ ح ُة َ عا � سلا ُ و ُ ق َ ػت � ِ ذ ِ ب ُ ؤا � � ِ إ ُ سا � نلا ِ ن َ م َ و َ ؿا َ ق َ ػف ِ و � رلا َ و َ س ِ را َ ف َ ك ِ �ا َ ؿو ُ س َ را َي َ لي ِ ق َف ٍ عا َ ر َ ك ِ ئ َل “Kıyâmet kopmaz, tâ ki ümmetim, kendisinden evvelki ümmetlerin yolunu karış karış, arşın arşın ta’kîb etmedikce” - Yâ Rasûle‟llâh, (yollarında gidilen) Fars ve Rum gibi milletler midir? Diye soruldu Rasûlü‟llâh da, “Onlardan başka insanlardan kim var ya?” diye cevab verdi 23 Bütün bunların ötesinde, aşağıdaki âyet -i kerîme‟de ifâde buyurulduğu gibi, insanları yüceltip cennetlik yapan îmândan sonra, insanları alçaltıp cehennemin Esfel -i sâfilîn‟ine sürükleyen fâsıklık, ne kadar da kötü bir netîcedir ِ ْ �ا َ س ْ ئ ِ ب ُ م ْ س ِ فا َ� ِ ْ �ا َ د ْ ع َػب ُ ؽو ُ س ُ ف ْلا ج ْ ن َ م َ و ْ َ � ُ م ُ ى َ ك ِ ئ َل ْ و ُ أ َف ْ ب ُت َػي َ فو ُ م ِ لا � ظلا “Îmândan sonra fâsıklık ne (kadar da) kötü bir addır! Kim (Allâh‟ın yasak ettiği şey‟lerden) tevbe edib (yeniden 22 -Sahîh -i Buhârî Muhtasarı Tecrîd -i Sarih Tercemesi, C 9 ss 189 (1410 nolu hadîs -i şerif) Kâmil Miras 23 -Sahîh -i Buhârî Muhtasarı Tecrîd -i Sarih Tercemesi, C 12 ss 408 (2175 nolu hadîs -i şerif) Kâmil Miras Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 24 İslâm‟a) dönmezse, (Silm‟e girib yeniden İslâm‟a, barışa, sulha, İslâm birlik ve berâberliğine girmezse ), onlar zâlimlerin ta kendileridir (ki onlara azâb hakk olur) ” 24 İşte, “Kur’ân -ı Kerîm’e göre, Tevhîd Dîni İslâm’ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Bekâsı , Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm’ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ni yeniden inşâ’ etmek ile, mümkündür” tezini savunmamızın nedeni, bütün bu gerçekleri gözlerimizin önüne serip iş işden geçmeden, kuş kafesden uçmadan gerekli tedbirleri alıp varlığımızın ve birliğimi zin devâmını sağlamak içindir Bunun için de yüce Rabb‟imiz Allâhü Teâlâ, varlığımızın ve birliğimizin Bekâsı için, sonsuz rahmetinin ve mağfiretinin bir gereği olarak, şöyle bir uyarıda bulunmaktadır ki ibret alıp Hakk‟a yönelebilirsek ne mutlu bizlere… ًاحو ُ ص َن ًة َب ْ و َ ػت ِ �ا َ � ِ إ ا ُ وب ُ وت ا ُ ون َ مآ َ ني ِ ذ � لا َاه �ي َا َاي ط ْ ف َ أ ْ م ُ ك �ب َ ر ى َ س َ ع ُ ر َاه ْػن َ� ْا َاه ِ ت َْ � ْ ن ِ م ى ِ ر َْ � ٍ ت � ان َ ج ْ م ُ ك َل ِ خ ْ د ُي َ و ْ م ُ ك ِ ت َا �ي َ س ْ م ُ ك ْ ن َ ع َ ر � ف َ ك ُي � "Ey îmân edenler, tam bir sıdk -u hulûsa mâlik bir tevbe il e (bir daha günâha dönmemek şartıyle) Allâh'a dönün Olur ki Rabb'iniz kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar" 25 24 -Hucurât, 11 25 -Tahrîm, 8 Hazreti Ali radıye'llâhü anh, İyi bir tevbeyi şu alt ı şart ile ifâde etrmişdir: 1- Geçmiş günahlara karşı pişmanlık duymak, 2- Terk edilmiş farzları ödemek, 3- Kul hakkını redd ve edâ' etmek, 4- Hısımlarla halâllaşmak, 5- Bir daha günâha dönmemek, 6- Nefsini ma'sıyet içinde terbiye ettiğin gibi Allâh'a itâ atde de terbiye etmek Kur'ân -i Hakîm ve Meâl -i Kerîm,C 3 ss 1038 Hasan Basri Çantay Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 25 ِ �ا ِ ة َْ � َ ر ْ ن ِ م او ُط َن ْ ق َ ػت � ْ م ِ ه ِ س ُ ف ْ ػن َا َ ىل َ ع او ُف َ ر ْ س َا َ ني ِ ذ � لا َ ي ِ دا َب ِ ع ا َي ْ ل ُق ط َ �ا � ف ِ إ ً اعي ِ َ � َ بو ُن � ذلا ُ ر ِ ف ْ غ َػي ط ُ مي ِ ح � رلا ُ رو ُ ف َغ ْلا َ و ُ ى ُو � ن ِ إ “(Yâ Muhammed, tarafımdan onlara) de ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden (günahkâr) kullarım Allâh’ın rahmetinden ümid kesmeyin (Eğer Tevhîd‟e yönelir, şirk‟den sakınır ve günahlarınıza tevbe ederseniz) Allâh bütün günahlarınızı bağışlar Çünkü O, Ğafûr ve Rahîm’dir, (çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir) ” 26 ُ م ُ ك َي ِ ت ْا َي ْ ف َ أ ِ ل ْ ب َ ػق ْ ن ِ م ُو َل او ُ م ِ ل ْ س َا َ و ْ م ُ ك �ب َ ر � ِ إ او ُبي ِ ن َا َ و � �ُ � ُ با َ ذ َ ع ْلا َ فو ُ ر َ ص ْ ن ُػي “Size azâb gelib çatmadan Rabb’inize dönün O’na teslim olun Sonra size yardım edilmez” 27 ُ با َ ذ َ ع ْلا ُ م ُ ك َي ِ ت ْا َي ْ ف َ أ ِ ل ْ ب َ ػق ْ ن ِ م ْ م ُ ك �ب َ ر ْ ن ِ م ْ م ُ ك ْ ي َل ِ إ َ ؿ ِ ز ْن ُا ا َ م َ ن َ س ْ ح َا او ُع ِ ب � تا َ و َ � ْ م ُت ْ ػن َا َ و ًة َت ْ غ َػب َ فو ُ ر ُع ْ ش َت � “Ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sırada, size azâb gelmezden önce Rabb’inizden size indirilenin en güzeli (olan Kur‟ân -ı Kerîm‟e ve peygamberlerin en hayırlısı olan Hazreti Muammed) e uyun” 28 Türki ye Cumhuriyeti D evleti’nin Bekâsı Bütün bunlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin B ekâ’ sı, hâlen devam etmektedir Çünkü Allâhü Teâlâ, sonsuz rahmetinin ve mağfiretinin bir eseri olarak, aşağıdaki âyet -i kerîme ve benzerlerinde ifâde buyurulduğu gibi, içlerinde 26 -Zümer, 53 27 -Zümer, 54 28 -Zümer, 55 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 26 İslâmî esâslara göre îmânı, ihlâsı, hakkı , sabrı , tevbe ve istiğfârı tavsiye eden insanlar bulunduğu müddetçe, şirk, küfür , nifâk, fesâd ve anarşi k olaylar yüzünden bir toplumu hemen hel âk etmez İnşâa‟llâh bizleri de helâk etmez ى َ ر ُ ق ْلا َ ك ِ ل ْ ه ُ ػي ِ ل َ ك �ب َ ر َ فا َ ك ا َ م َ و َ فو ُ ح ِ ل ْ ص ُ م ا َ ه ُل ْ ى َا َ و ٍ م ْ ل ُظ ِ ب “Senin Rabb'in - ehâlîsi (birbirini) ıslâh edib dururken de - o memleketleri sırf şirk ve küfür yüzünden (veyâ bir kısım zulümler nedeni ile hemen) helâk etmez” 29 Böyle bir lûtf-i ilâhî, gelip geçmiş âlimlerimizin ekseriyetine göre, "Cenâb-ı Hakk'ın rahmetinin genişliğinden ve kendi haklarındaki lûtuf ve müsâmahasındandır Bunun için haklar toplanıp bir araya geldiği vakit, fukahâ', evvelâ kul hakkını nazar -ı i'tibâra alır" denilmiş; bu esâsa binâen de "Mülk, küfr ile yaşayabilir, fakat zulm ile, ahlâksızlık ile aslâ yaşayamaz" buyurulmuşdur 30 Bununla berâber İslâm‟ı, îmânı, ihlâsı, takvâyı, hakkı, sabrı, tevbe ve İstiğfârı tavsiye eden ilmi ile âmil ilim ve takvâ ehli âlimlerin sözleri ve nasihatleri dinlenmezse;31 herkes 29 -Hûd, 117 30 -Kur'ân -ı Hakîm ve Meâl -i Kerîm, C 1 ss 343 Hasan Basri Çantay 31 -Tüm peygamberler, ümmetlerine, tevbe ve istiğfâr ederek Allâhü Teâlâ‟dan afv ve mağfiret dilemelerini emretmişlerdir Bizim peygamberimiz H azreti Muhammed aleyhi’s -selâm da, ümmetleri hakkında, Raûf ve Rahîm sıfatlarının sâhibi olan son peygamber olmasına rağmen, teblîğ edip muvaffak olduğu yüce İslâm Dîni‟nin, bozulmadan ve hiçbir kesintiye uğramadan kıyâmete kadar d evam etmesi için ümmetinin âlimlerini, ( ْ لي ِ ئا َ ر ْ س ِ ا ِ ن َب ِ ءا َي ِ ب ْن َا َ ك ِ � � م ُا ُءا َ م َل ُ ع : Ümmetimin âlimleri Benî İsrâil peygamberleri gibidir) Hadîs -i şerifi ile görevlendirmişdir ki bunun böyle olduğunda en ufak bir şübhe yokt ur Bunun için ilmi ile âmil din adamlarının sözlerini ve n asihatlerini dinlememekde israr edenler hakkında şöyle buyurulmuşdur: اُ ور � ك ُذ َام ا ُ وس َن ا � م َل َ ػف َ ف ُ وق ُ س ْ ف َػي ا ُ ون َاك َا ِ � ٍ سي ِ ئ َب ٍ ب َاذ َ ع ِ ب ا ُ وم َل َظ َ ني ِ ذ � لا َان ْ ذ َ خ َا َ و ِ ءو � سلا ِ ن َ ع َ ف ْ و َ ه ْ ػن َػي َ ني ِ ذ � لا َان ْ ي َ ْ� َا ِ و ِ ب Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 27 kendi bi ldiğini yapmakt an geri kalmazsa ; insan hakları ve demokrasi diyerek İ’lâ-i kelimetü’llâh ile, (İslâm Dîni’ni ve Tevhîd akîdesi’ni şânına lâyık bir şekilde yüceltip yaymakla ), sorumlu olmayan ve içlerindeki kin, nefret, düşmanlık ve intikam duyguları hiçbir zaman eksik olmayan ve bundan da hiçbir zaman aslâ vazgeçmeyen İslâm ve Müslüman düşmanı (bi‟l -hâssa Müslüman Türk düşmanı ) gayr-i Müslimlere ; veyâ onların mel‟un emellerine hizmet eden akıl ve îmân fukarâsı din, vatan, bayrak ve millet hâinlerine ; -Osmanlıların son zamanlarında olduğ u gibi-, bir takım devlet yetkileri verilirse; 32 o zaman da, aşağıdaki âyet-i kerîme ve benzerlerinde ifâde buyurulduğu gib i, o topluma, Allâhü Teâlâ‟nın azâbı ve ilâhî intikâmı hakk olur Çünkü Allâhü Teâlâ, halifelik vasfı ile sayısız ni‟metleri emrine âmâde "Vaktâki onlar artık yapılan va'zları unutdular Biz de kötülükden vaz geçirmekde sebât edenleri selâmete çıkardık Zulm e denleri de yapmakda oldukları fısklar yüzünden şiddetli bir azâb ile yaka ladık" A‟raf, 165 (Bu âyet -i kerîme‟nin devâmındaki azâb -ı ilâhî için bak: A‟râf, 166 Bakara, 65) 32 -Temeli İslâm Dîni esâslarına göre kurulmuş olan Osmanlı ord usunda Müslüman olmayanların İslam Ordusuna alınması yoktur Buna rağmen son Osmanlı idarecileri, devletin çıkarlarını göz önünde bulundurmak gerekçesi yle, dini esâsları göz ardı ederek Hristiyanları ve Ermenileri devlet görevlerinde ve askeri birlikler içerisinde, muhtelif görevler vererek kullanmaya başlamışlardır ki bunların, düşmanlarla iş birliği yaparak Osmanlının yıkılmasındaki rolleri büyük olmuşdur 1950 G enel seçimlerinde gayr -i müslim azınlıkların Demokrat Parti lehine oy kullanmalarına karşın, dinleri ve dilleri ne olursa o lsun çoğulculuk demokrasi si altında bir ayrımcılık gözetilmeden eşitlikçi ve özgürlükçü bir program va‟d edilmiş olması, gayr- i müsli mlerin silahlı kuvvetlerde yedek subay olarak görev almasını ve üniversite camiasında da akademik görevler verilmesini sağlamışdır Buna rağmen siz ne kadar iyi niyetle davranırsanız da vranın İslâm Dîni‟ne ve müslümanlara, özellikle Müslüman Türk„lere karşı, “Biz bir Hristiyanız Fakat öyle bir H ristiyan ki bütün insanları seven ve herkese karşı âdil ol mak isteyen bir Hristiyan “ sloganı ile içlerindeki kin, nefret, düşmanlık ve intikam duyguları hiçbir zaman eksik olmamışdır ki hâlen de öyledir Ben, 1955 yılında Bornova Er Eğitim Alayı‟nda yedek subay iken, benden sonra gelen Er meni bir yedek subayın, sudan bahanelerle, erleri döverek nasıl intikam aldığı nı hiç unutamıyorum Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 28 kılarak kendisine kulluk yapması için yaratmış olduğ u nankör kulları hakkında , güçlüdür, intikam sâhibidir, (cezâda amansız bir gâlib -i mutlakdır) ْ م َُ � ٌ دي ِ د َ ش ٌ با َ ذ َ ع ط و ُذ ٌ زي ِ ز َ ع ُو ّللا َ و ْ نا ٍ ا َ ق ِ ت “Onlar için pek çetin bir azâb vardır Allâh, cezâda amansız bir gâlib -i mutlakdır, (Allâh, güçlüdür ve intikam sâhibidir)” 33 اَ هي ِ ف او ُ ر َ ػث ْ ك َ أ َف َ دا َ س َ ف ْلا ص � � ب َ ص َف ٍ با َ ذ َ ع َ ط ْ و َ س َ ك �ب َ ر ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع ج “O kadar ki onlar, oralarda (memleketlerinde) fitne ve fesâdı (şirki, küfrü, katli ve benzeri şey‟leri ) çoğaltmışlardı” “Bunun için de Rabb’in, onların üzerlerine azâb kamçısı yağdırıverdi” 34 Ta’vîzkâr bir Müslümanlık aslâ câiz değildir Yüce Rabb‟imiz Allâhü Teâlâ‟nın Kur‟ân -ı Kerîm‟de; Rasûlü Hazreti Muhammed aleyhi’s-selâm’ ın Hadîs -i şerîf‟lerde , ifâde buyurduğu bir çok uyarılara rağmen , yıllardan beri kendi Dînî Kimliğimizin özelliklerini terk edip Dîn -i Tevhîd Seddi ‟nin esâslar ından uzaklaşarak tefrikanın, ihtilâfın, şirkin, küfrün, fitne ve fesâdın ve anarşik olayların ana kaynağı olan demokrasi, lâiklik, özgürlük, sınırsız hoşgörü gibi kafalarımızın içinde putlaştırdı ğımız ve bunları çağın gerekleri olarak kabul edip , ( Nûh aleyhi’s -selâm’ın kavminin Ved d, Suvâ’, Yeğûs, Yeûk ve Nesr ismind eki putlarından; Kurayş müşriklerinin Hübel, Lât Uzzâ, Menat gibi putlarından vazgeçip bir türlü islâm Dîni’ni kabul edemedikleri gibi), bizler de, her fırsatda Müslüman Türk 33 -Âl -i İmrân, 4 34 -Fecr, 12-13 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 29 oluğumuzu söylediğimiz halde, İslâm ve Müslüman Türk düşmanı Batılıların telkinleri ile kafalarımızın içine yerleştirip putlaştırdığımız bu sistemleri bir türlü t erk edemiyoruz Fas, Tunus, C ezâyir, Mısır, Sûriye, Irak, Afkânistan ve Pakistan gibi çoğunluğu Müslüman olan bu memleketler halkının , İslâm Dîni‟nin yerine Demokrasi‟yi getireceğiz diyerek “Arab Bahârı” diye vasıflandırdıkları ve bunun neticesi olarak binbir türlü azâb -ı ilâhî ile karşı ka rşıya kalmış olmaları, bu yanlış sistemlerin peşinde gitmek istediklerinin elîm bir neticesi değil midir? Dîn -i Tevhîd Seddi ‟nin bir devâmı olan ve temeli İslâm esâslarına göre kurulmuş olan Osmanlı imparatorluğunun, 1800 ‟lerden sonra Müslüman Türk düşmanlarının arzu ve isteklerine uyularak dînen câiz olmayan bir takım dînî ta‟vî zler verilmesi neticesinde yıkılması da aynı şekilde değil midir? Meselâ, Osmanlı imparatorluğunun savunmasında , müttefikimiz diye , gayr- i müslim Alman subaylarına bir takım yetkiler verilerek -Dînen câiz olmadığı halde - Müslüman Türk askerlerinin üzerlerine komutan ta‟yin edilmeleri ve Bağdâd‟ın geri al ınması için tertib edilen Yıldırım Orduları Grubu kumandanlığına ( birçok i’tirazlara rağmen büyük bir hat â olarak) Alman generali Falkenhayn‟ın; ondan sonra da ( yine ikinci büyük bir hatâ olarak ) bir Alman generali olan Liman Von Sanders ‟in kumandan olarak ta‟yin edilmesi neticesinde bu kuvvetlerin mağlup olup (Irak, Sûriy e, Arabistan gibi) tüm petrol kaynaklarının bir anda Osmanlı İmparatorluğu düşmanlarının eline geçme si gibi fel âketler de, bu ta‟vizkâr davranışlar yüzünden değil midir? Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 30 Çünkü, Müslüman Türk Orduları‟nın başına bir gayr -i müslim kumandanın ta‟yin edilmesi, İslâm Dîni esâslarına göre , aslâ câiz değildir Çünkü onlar ne kadar dost ve müttefik görünürlerse görünsünler, birçok âyet-i kerîme’de ifâde buyurulduğu gibi , içlerindeki kin, nefret ve intikam duyguları hiçbir zaman eksik olmaz ve bundan da aslâ vazgeçmezler َ ل َ و َ ػت ْ ن َ ىض ْ ر ْ ن َ ع ْ لا َ ك ُ وه َي � نلا � َ و ُ د َ اص َ ىر َ ّ � َ ح َ ػت � ت ِ ب � ل ِ م َ ع َ ػت ْ م ُ ه ط : Ne Yahûdî’ler, ne Hristiyan’lar, -Sen onların dînine (milletine) uyuncaya kadar-, senden (aslâ) hoşnûd olmaz (lar) ” 35 اُ وك َ ر ْ ش َا َ ني ِ ذ � لا َ و َ د ُ وه َي ْلا ا ُ ون َ مآ َ ني ِ ذ � ل ِ ل ً ة َ و َاد َ ع ِ س � انلا � د َ ش َا � ف َ د ِ ج َت َل ج “İnsanların, îmân edenlere düşmanlık etmeleri bakımından en şiddetlisi, and olsun ki Yahûdî'ler ile Allâh'a eş koşan müşrikleri bulacaksın” 36 Âyet -i kerîme‟leri ve benzeri âyet -i kerîme‟ler , bunun en açık bir er delîlidir Ta’vîzsiz bir Müslümanlığın zaferi Kore Muhârebesi‟ne katılan General Tahsin Yazıcı ve Albay Celâl Dora idâresindeki askerlerim izin gayr-i müslim Nato generallerinin emrine verilm esi de aynı hatâların başka bir tekrârı olduğundan Nato kuvvetleri Kuzey Kore kuvvetleri tafından yenilgiye uğratılıp Nato kuvvetleri geri çekilince bizim askerlerimiz, Kuzey Kore kuvvetleri tarafından çep eçevre kuşatılıp imhâ edilme durumu ile karşı karşıya kalmış olmalarına rağmen hiçbir yardımda 35 -Bakara, 120 36 -Mâide, 82 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 31 bulunamayacaklarını ifâde eden Nato komutanlarının bu tutumları da, aynı hatâlarımızın bir devâmı değil midir? Böyle bir durum karşısında, her türlü insiyatifi eline alan merhum Albay Celâl Dora ‟nın, geceleyin askerlerini toplayıp durumu anlatarak “Allâhü Teâlâ’nın yardımına güvenerek şafak vaktinden önce bir yarma hareketinde bulunursak kendimizi kurtarabiliriz ” diyer ek şafak vaktine yakın b ir zamanda Türk Bayrağı‟nı beline sarmış bir halde düşman kuvvetlerinin kuşatmasını yarıp tasarladığı yarma hareketini Allâhü Teâlâ’nın yardımına güvenerek gerçekleştirmiş olması , çok az bir zayiatla tüm dünyaya örnek olan Müslüman Türk kuvvetlerini n eşi görülmemiş bir zaferini i‟lân etmiş bulunması ise, ta’vîzsiz Müslüman Türk Kudreti ‟nin eşi görülmemiş bir zaferidir Böyle bir başarının en mühim sırrı ise, Müslümân Türk kuvvetlerinin başına, İslâmî esâslara göre, inançlı bir Müslüman Türk kumutanının tüm yetkileri eline alıp Yüce Rabb‟i Allâhü Teâlâ‟nın yardımına güvenerek dînine, vata nına , milletine, bayrağına olan inancının şübhe götürmez bir netîcesidir 37 37 -Ben, 1952- 53 yıllarında Ankara‟da talebe iken, Celâl Dora‟nın, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Konferans Salonu‟nda hâtıralarını dile getirdiği iki konuşmasını bi‟z -zâ t dinlemiştim ki 1951‟de orada kılmak istedikleri Bayra m Namazı kılma hâdisesini şöyle anlatıyordu: “6 Temmuz 1951 günü, Ramazan Bayramı‟nın birinci günü idi Bayram namazını ihtiyat bölgesinin ortasında ve etrafı yüksek kavak ağaçları ile çevrili zümrüt gibi yemyeşil büyük çayırlıkta bütün tugayca toplu olarak kılmamızı kararlaştırdıktan sonra içimde bir ürperti hissetmiştim Beş bin kişi namazda iken maazallah düşmanın bir uçak filosunun, taarruzuna uğradığımız taktirde ne büyük bir felâkete uğrayacağımızı gözümün önüne getiriyor ve bir türlü gönlüm razı olmuyordu General Tahsin Y azıcı‟ya taburların kendi bölgelerinde ayrı ayrı namazlarını kılmalarını teklif ettiysem de imam adedinin azlığı yüzünden bu teklifime imkân görülmemişti Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 32 Kezâ, İngiliz câsusu mel‟un Lawrence‟in “Çöl Kaplanı” diye vasıflandırdığı Medîne müdâfii Fahreddin Paşa‟nın; Bağdat fâtihi Genç Osman‟ın, Plevne kahramanı Gâzi Osman Paşa‟nın ve benzeri kahramanların, küffara karşı direnişleri ve başarıları, böyle bir inancın neticesi değil midir? Aynı şekilde yıllardan beri mücâdele etdiğimiz PKK PYD D EAŞ gibi fitne ve fesâd erbâbı deccâllerin ve onları destekleyenlerin mel‟un Ortadoğu Projelerini etkisiz hâle getirmek için , ta’vizsiz bir İslâm anlayışı ile, Barış Pınarı Harekâtı’ nın ve benzerlerinin başında bulunan Sayın Hulûsi Akar ve arkadaşlarının târihî başarıları da, -demokrasi, O sabah, hava çok açık ve berraktı En küçük bir parça bulut dahi yoktu Birlikler çayırlık bölgeye gelirken onlarla birlikte bir sis tabakası da çayırlık üzerine çökmeye başlamıştı Ce maat çoğaldıkça bu sis tabakası da kesafet peyda etmiş ve 10 metre ilerisi görünmez bir hâl almıştı Bir hikmet-i ilâhi, bu sis tabakası yalnız kavaklık bölgenin dışında inhisar etmiş ve bu bölgenin dışında kalan sahada, sisten hiçbir emâre görülmemişti Cenâbı Hakk’ın Türk birliğini koruduğunun en büyük nişanesi olan bu sis tabakası içinde namazımızı kıldıktan, duâmı zı yap tıktan ve bunu müteakip birbirimizle sarmaş dolaş bayramlaştıktan sonra birlikler kendi bölgelerine giderlerken sis de birdenbire ortadan kaybolmuştu” Böyle bir hâdise, İslâm târihinde birçok kere görülmüşdür ki bunun sırrı, Allâhü Teâlâ‟nın, Müslüman‟ların kalblerine , bir anda, katmerli bir îmân ile indirdiği sekîneti‟nden (kuvve -i ma‟neviyyesi‟nden) başka bir şey‟ değild ir ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع َة َني ِ ك � سلا َ ؿ َ ز ْ ػن َا َف “(Allâh, Onların kalblerindeki sıdkı, vefâyı, ihlâsı bilerek) üzerlerine kuvv e-i ma’neviyye’yi indirmiş dir” Feth, 18 Âyet-ikerîme‟si ve اَن َ ع َ م َو ّللا � ف ِ إ ْ ف َ ز َْ � َ� ج ْ ػن َ أ َف َ ؿ َ ز ٍ دو ُن ُ ِ � ُه َ د �يَأ َ و ِ و ْ ي َل َ ع ُو َت َني ِ ك َ س ُو ّللا ْ مػ َل ا َ ى ْ و َ ر َ ػت ى َل ْ ف � سلا او ُ ر َ ف َ ك َ ني ِ ذ � لا َة َ م ِ ل َ ك َ ل َ ع َ ج َ و ط َ و ا َي ْ ل ُ ع ْلا َ ي ِ ى ِ و ّللا ُة َ م ِ ل َ ك ط ٌ مي ِ ك َ ح ٌ زي ِ ز َ ع ُو ّللا َ و “"Tasalanma, hiç şüb he yok, Allâh bizimle berâberdir Allâh O’nun (onların) üzerine (kalblerine) sekînetini (kuvve-i ma‟neviyye‟sini) indirmiş, onu (onları) görmediğiniz (ma‟nevî) ordularla te’yîd etmiş, kâfirlerin kelimesini (küfrünü) alçaltmışdı Allâh’ın kelimesi (Tevhîd Kelimesi) ise, o çok yücedir Allâh mutlak gâlibdir, yegâne hüküm ve hikmet sâhibidir” Tevbe,40 Âyet-i Kerîm‟si gibi âyet -i kerîmeler, bunun apaçık birer delil idir Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 33 lâiklik, özgürlük, sınırsız hoşgörü gibi bâtıl felsefeler ile kalblerindeki İslâmî îmân esâslarının üzeri küllenmiş de olsa- Müslüman Türk Kudreti mensublarının -Ölürsem şehid kalırsam gâziyim - İslâmî inancı ile, dînine, vatanına, milletine, bayrağına olan inançlarının güzel bir neticesidir Olumlu veyâ olumsuz böyle hallerin hukmü İnkârı mümkün olmayan b u olumlu veyâ olumsuz gerçekler ; tüm güçleri ve iki yüzlü hileleri ile yedi düvelin ; iç ve dış düşmanların; kin, nefret, intikam ve düşmanlık dolu saldırışları , gözlerimizin önünde dururken ; hâlâ kafalarımızın içinde putlaştırıp bir türlü terk edemediğimiz her türlü şirk, küfür, fitne ve fesâd kaynağı İslâm dışı sistemleri terk edemediğimiz ; AB istiyor diye, îdâmı kaldırıp İslâm’ın şiddetle yasak etdiği fuhşu, anne sütünün alenen satılışını, domuz etini ve benzerlerini serbest bıraktığımız bu günlerde , Zü‟l -Karneyn zamanından beri dünyanın bir denge unsuru olarak delinmesi, aşılması, yıkılması mümkün olmayan demir kitleleri gibi salâbetli ( kuvvetli kudretli) unsurlarına erimiş bakır gibi akıtılan îmân cevherine sâhip Dîn -i Tevhîd Seddi Müslüman Türk Ku treti’ nin îmân âbidesi kahraman ecdadımız Osmanlı İmparatorluğu‟nun bir devamı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟ nin Müslüman Türk mensubları olarak “Ben Müslüman bir Türküm” diyen bu günkü gençlerimizi n ve kahraman halkımızın, özlerindeki ( inançlarındaki ) Tevhîd inancı ve ruhu yok olmuş değildir Ancak üzerimizdeki küfür, şirk, nifak ve fesad küllerini yok edip atacak ve İ’lâ -i kelimetü’llâh’ı : İslâm Dîni’ni ve Tevhîd akîdesi’ni , şânına lâyık bir şekilde yüceltip yaymaya çalışacak Ehl- i sünnet ve’l -cemâat esâslarına bağlı îman ve ihlâs sâhibi bir kurtarıcıya ihtiyacımız vardır İnşâallâh böyle bir Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 34 ku rtarıcıyı bulur peşinden giderek varlığımızın , birliğimizin , devletimizin, dünyevî ve uhrevî Bekâsını devam ettiririz 38 Bunun için, Allâhü teâlâ‟nın, ِ و ّللا َ ن ِ م َف ٍ ة َن َ س َ ح ْ ن ِ م َ ك َبا َ ص َ أ َام ز َ ك ِ س ْ ف َ ػن ْ ن ِ م َف ٍ ة َئ �ي َ س ن ِ م َ ك َبا َ ص َ أ ا َ م َ و ط “Sana gelen her iyilik (Allâhü Teâlâ‟nın lûtf-ü ihsânı olarak) Allâh’dandır Sana gelen her fenalık da (kendi amelinin bir karşılığı ve intikâmı olarak) kendindendir” 39 Âyet -i kerîme‟ sinde ifâde buyurduğu lütuf ve ihsanına mazhar olabilmemizin tek şartı, Tevhîd Dîni İslâm’ ın ana esâslarını iyi kavrayıp sevginin, korkunun ve tâatin tek merkezi olan yüce Rabb‟imizin bizlere verdiği maddî ve ma’nevî ni‟metlerin kıymetini bilerek O‟na hamd-ü senâ‟da ( teşekkürde ) bulunmamız ve özümüzdeki (inançlarımızdaki ) güzel hal ve ahlâkı bozmamak için elimizden gelen her türlü gayreti gösterip Tevhid Dîni İslâm ‟ın gereği olan Dînî kimliğimizi yeniden kazan maya çalışarak ihlâs ve takvâ s âhibi bir kul olmaya çalışmamız lâzımdır Çünkü ni‟mete şükür, zevâline mâni‟dir Bunun için ezeldeki ruhlar âleminde Yüce Rabb‟imiz Allâhü Teâlâ ile yaptığımız Ahd-i m îsak’ımızı ;40 diğer bir 38 -17 -Mart- 2017 Cum‟a günü Gana Merkez Câmii ‟nde Şeyh Nâsiriddîn Abdullâh‟ın Arabca, Türkçe, İngilizce okuduğu hutbesinde dile ge tirdiği “Ümmetin son halifesi sizdiniz, o topraklarda halifeliği kaybettik Yiğit düştüğü yerden kalkacağına göre aynı topraklardan kalkmasını bekliyoruz” sözleri de, aynı şey‟leri ifâde eder ki böyle bir ifâde, dünyâdaki İslâm ümmetlerinin Dîn-i Tevhîd Seddi’nin koruyucusu Müslüman Türk Kudreti ‟nden beklediği haklı bir gerçektir 39 -Nisâ‟, 79 40 - Yüce Rabb‟imiz Allâhü Teâlâ, ezeldeki ruhlar âlemind e tüm insanları , Ahsen-i takvim üzere (en güzel bir şekilde) Âdem aleyhi’s-selâm ‟ın rûhânî sulbünden insan timsâli küçük zerrecikler hâlinde yarattıkdan sonra , kendisinin varlığını, birliğini, noksan sıfatlardan münezzeh olup kemâl sıfatları ile mutt asıf bulunduğunu anlayıp ikrâr edebilecek bütün özellikleri vererek mükellef bir hâle getirmiş ve “Ben sizin Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 35 deyimle , ezeldeki Aslî veyâ Fıtrî îmân ‟mızı, yeniden kendi hür irâdemizle Kesbî îmân‟a çevirerek ihlâs ve takvâ sâhibi bir kul olmaya çalışarak özümüzdeki (inançlarımızdaki ) güzel hal ve ahlâkımızı , aslî ve Dînî kimliğimizi , değiştiri p bozmamaya çalışmamız lâzımdır Çünkü Cenâb -ı Hakk, bizler için bir hidâyet ve şifâ kaynağı olan Kur‟ân -ı Kerîm‟inde şöyle buyurmaktadır ِ �ا ِ ر ْ م َا ْ ن ِ م ُو َن ُ وظ َ ف َْ � ِ و ِ ف ْ ل َ خ ْ ن ِ م َ و ِ و ْي َ د َي ِ ْ � َػب ْ ن ِ م ٌ ت َاب � ق َ ع ُ م ُو َل ط َ �ا � ف ِ ا ْ م ِ ه ِ س ُ ف ْ ػن َا ِ ب َام ا ُ و � � َغ ُػي � � َ ح ٍ ْ و َ ق ِ ب َام ُ ر � ػي َغ ُػي � ط ًاء ُ وس ٍ ْ و َ ق ِ ب ُ �ا َ د َار َا َاذ ِ ا َ و ُو َل � د َ ر َ م � َف ج ٍ ؿ َاو ْ ن ِ م ِ و ِ ن ُ ود ْ ن ِ م ْ م َُ � َام َ و "(Her insanın) önünde, arkasında kendisini Allâh'ın emriyle gözetleyecek ta'kîbci (melek) ler vardır Bir Toplum, özlerindeki (İslâmî îmân esaslarını, güzel hal ve ahlâkı) değiştirip bozuncaya kadar Allâh şübhesiz ki onun (hâlini) değiştirip bozmaz Allâh bir toplumun da fenâlığını (azâbını) diledi mi artık onun reddine hiç bir (çâre) yokdur Onlar için Allâh'dan başka bir velî (sâhib, dost ve kurtarıcı) da yokdur" 41 َ فا َ ك ا َ م َ و َ فو ُ ح ِ ل ْ ص ُ م ا َ ه ُل ْ ى َ أ َ و ٍ م ْ ل ُظ ِ ب ى َ ر ُ ق ْلا َ ك ِ ل ْ ه ُ ػي ِ ل َ ك �ب َ ر “Senin Rabb’in -ehâlisi (hem nefislerini, hem de birbirlerini) ıslâh edip dururlarken- o memleketleri (sırf) Rabb’iniz değil miyim?” süâlini sorarak “Evet, Rabb’imizsin, şâhid olduk” cevâbını alarak rubûbiyye tini (yegâne Rabb ve Ma’bûd olduğunu) ikrâr ettirmişdir ki bu şekildeki îmâna, Aslî veyâ Fıtrî îman ; bu şekildeki bir sözleşmeye de Ahd-i mîsak denir Ezeldeki bu Aslî veyâ Fıtrî îmânımızı, dünyâ hay âtında da yeniden kendi hür irâdemizle yenilemeye de Kesbî îmân denir 41 -Ra'd, 11 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 36 şirk (ve küfür) yüzünden helâk etmez, (kullarına olan sonsuz rahmetinin bir e seri olarak Rabb‟lerine yönelip emir ve nehiylerine kayıtsız şar tsız teslim olmaları, tevbe ve istiğfar ed ip afv ve mağfiret dilemeleri için mühlet verir )” 42 Bunun için de, daha önceki konularda belirtildiği gibi, şirk, َ ؾ ْ ر � شلا � ف ِ إ ٌ مي ِ ظ َ ع ٌ م ْ ل ُظ َل : Şübhesiz, şirk, büyük bir zulümdür” 43 َ ا ُ نم ْ ؤ ُػي ا َ م َ و َ ف ُ وك ِ ر ْ ش ُ م ْ م ُ ى َ و � � ِ إ ِ �ا ا ِ ب ْ م ُ ى ُ ر َ ػث ْ ك : Onların çoğu, Allâh’a şirk (ortak) koşmaksızın îmân etmez” 44 âyet- i kerîme‟lerine göre afvi mümkün olmayan büyük bir günah olmasına rağmen , ِ م ْ ل � ظلا َ ع َ م َ ىق ْ ب َػي � َ و ِ ر ْ ف ُ ك ْلا َ ع َ م َ ىق ْ ب َػي ُ ك ْ ل ُ م ْل َا “Mülk, küfr ile, şirk ile berâber devam eder (Fakat bir toplumu temelinden sarsan) zulm ve ahlâksızlık ile (fitne, fesâd, terör, anarşi, fuhuş, yolsuzluk, gibi ahlâksızlıklar ile; tefrika ve ihtilâf gibi çeşitli görüş ve yorumlar ile berâber ) aslâ devam etmez” 45 buyurulmuşdur Dîn-i Tevhîd Seddi Müslüman Türk Kudreti ni yıkmaya çalışan iç ve dış düşmanların içlerindeki kin , nefret ve düşmanlığı ifâde eden ba’zı sözleri İslâmî hakikatler böyle olduğu halde, Tevhîd Dîni İslâm’ı ve onun koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ni yıkmaya çalışan düşmanların aşağıdaki sözleri , dost ve müttefik görünmelerine rağmen, içlerinde sakladıkları kin , nefret ve düşmanlığın birer işâretidir: 42 -Hûd, 117 43 - Lukmân, 13 44 - Yûsüf, 106 45 - Kur'ân -ı Hakîm ve Meâl -i Kerîm,C 1 ss 343 Hasan Basri Çantay Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 37 “Gâyemiz, Türkiye’de yüksek tahsil işlerini idâre edenlere, İslâm Hukûku tedrîsâtının, yalnız kifâyetsiz bulunduğunu değil, aynı zamanda zararlı olduğ unu da ihsas etmek (anlatmak) dır İslâm Hukûku ma’bedinin kapısını açacak olan anahtar, Hukûk Nazariyâtı’dır” “Bir Müslümân, ne kadar i’tikâd’ı zayıf olursa olsun, din değiştirmediği takdirde, hiç bir hâdisenin sıhhate mukârin olup olmamasına (doğru olup olmadığına) o hâdise, İslâmî’leştirilmedikden (İslâmî bir kılıf giydirilmedikden) sonra inanmaz” “Bütün hukümlerin ve istenilen şey’lerin, İslâmî’leştirilmek sûretiyle dînî temellere istinad ett irilmesi ve bunun netîcesi olarak da bu hakîkat lerin kabûlü değil aynı zamanda riâyet olunması mecbûriyyeti altına sokulması da, Muhammedî Kânûn’daki menbaların (kaynakların) çokluğu dolayısıyle güç bir mes’ele değildir” 46 ”Gerek İslâm kitlesindeki mukâvemeti kırmak, gerekse bu mukâvemetin vücûde gelmesini önlemek için, kabûlü tavsiye edilen husûsların, hiç bir vechile Muhammedî Hukûk’a muhâlefet arz etmediğini ısbât etmek lâzımdır Bu da İslâm Hukûku’nu bilenler için, kolay denilecek kadar imkân dâhilinde bulunan bir keyfiyyetdir” “Böyle bir hâlin en amelî ve basit ilâcı, müslümânlara kabûl ettirilmek istenilen Avrupa kânunlarının İslâmî’leştirilmesinden ibâretdir” 47 46 - İslâm Hukûku Nazariyâtı Hakkında Bir Etüd, C 1 ss 13-15 Sava Paşa (1892 târihli Fransızca aslından Türkçe‟ye çeviren, B ahâ Arıkan) Diyanet İşleri Reisliği Yayınları Sayı 43 Yeni Mat baa Ankara 1955 47 -Aynı eser, C 2 ss 6 Sava Paşa Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 38 “Müslümân’ları, bi’l -hâs sa Müslümân Türkleri, millî ve ma’nevî geleneklerine uymayan dış telkin ve fikirler ile tahrip edip millî ve ma’nevî değerlerine uymayan fikir ve hareketlere onları alıştırmak lâzımdır Böyle bir çalışmayı Sava Paşa, -kendi ifâdesine göre - Rum asıllı koyu bir Hristiyandır Küçük yaştan i‟tibâren İslâm İlimleri‟ni öğrenmeye başlamış, en büyük i lim adamlarından İslâm‟ın bütün özelliklerini öğrenmiş, buna rağmen kendisine hid âyet nasîb olmamışdır “Biz bir Hristiyanız Fakat öyle bir Hristiyan ki bütün insanl arı seven ve herkese karşı âdil olmak isteyen bir H ristiyan İşte bu prensipledir ki bir H ristiyan olarak Hazreti Muhammed’in kânununu tetkik ediyoruz” (Aynı eser, C 1 ss 13) Gibi davranışları ile nüfûzunu artırmış, İkinci Abdü‟l -Hamîd zamânında bir çok önemli görevlerde bulunmuş, Osmanlı umûmî vâlisi, Hârici ye ve Nâfıa Nâzırı (B akanı) olmuş, daha sonra da İstanbul‟dan ayrılıp Paris‟e giderek son yıllarını orada geçirmiş, “İslâm Hukûku Nazariyâtı Hakkında Bir Etüd” ad lı iki ciltlik eserini orada yazmış ve (1892)„de Fransızca olarak neşr etmişdir Eser, uzun yıllar sonra, Temyiz Mahkemesi reislerinden Ba hâ Arıkan tarafından Türkçe‟ye terceme edilerek (1955) yılında Diyanet İ şleri Başkanlığı tarafından bastırılmış ve ba‟zı hatâlar, kitâbın sonundaki bir cetvelde gösterilmişdir Bu kitâbda -Os manlı Devlet Başkanına, aile reisine, itâat esâsdır - gibi birlik ve berâberliğin temeli olan mühim konuların dile getiril mesi ve Osmanlı düşmanlarının dikkâtine sunulması, kanaatimizce, Osmanlı devlet otorite sinin yıkılmasında büyük rol oynamışdır Not: Ne hazindir ki zamânımızdaki ba‟zı me slekdaşlarımızın bilerek veyâ bilmeyerek bu tehlikeli vâdiye yönelik gayret ve gaf letlerini, esef ve üzüntü ile müşâhede etmekteyiz On dört asırdan beri bütün İslâm âleminde takdir ve tasvib le karşılanmış olan “ S ahîh -i Buhârî Muhtasarı Tecrîd -i Sarîh Terceme ve Şerhi” adlı on iki ciltlik hadis kitabı hakkında “Kültüre dayalı yorumlar bulunması, özellikle kadınla ilgili konularda zayıf ve uydurma hadislerle dolu bir kitap o lması! iftirasını yaparak böyle kıymetli bir kitaba ambargo koyup basımına son veren Diyanet İşleri Başkanlığı‟nın, bu koyu Hristiyan Rum asıllı Osmanlı ve Müslüman Türk düşmanı Sava Paşa‟nın, içinde Ehl -i Sünnet mezhebine ve İslâmî esâslara aykırı mütalâalar bulunmasına rağmen “ İslâm Hukûku Nazariyâtı Hakkında bir Etüd” isimli kitabını, son günlerde yeniden bastırdığını öğrenince doğrusu büyük bir hayretle pes demekden başka bir ifâde bulamıyorum Ne diyelim, bu şekil deki davranışlar, herhalde «Kıyâmet hacılarla hocalardan kopakcakdır» sözünün doğruluğunu ı sbat eder gibidir Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 39 yaparken de Türklere bir şey’ hissettirmeden bünyel erindeki bu tahribâtı tamamlamak gerekdir Birlik ve berâberliklerini bozmak için de ne gerekiyorsa onu yapmak lâzımdır” 48 48 - Bu şekildeki bu mel’un çalışmalar, “Türkler nasıl mahvedilir” konusunda uzun çalışmalar yapan Patrik Gregorius’un Rus Çarı I Aleksa ndr’a yazdığı bir mektubda dile getiril mişdir ki, o zamanki Rus elçisi General İdnadyef , -bu konu ile ilgili olarak- hâtıratında şöyle diyor: “Türkleri, maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir Çünkü Türkler çok sabırlı ve mukâvemetli insanlardır Gâyet mağrurdurla r ve izzet-i nefis sâhibidirler Bu hasletleri de, dinlerine bağlılıklar ından, kadere rızâ göstermelerinden, an’anelerinin kuvvetinden, Padişahla rına, kumandanlarına, büyüklerine itâat duygularından gelmektedir” “Türkler zekîdirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar Gayet kan aatkârdırlar Onların bütün meziyetleri hatta kahramanlık ve şecaat duygula rı da geleneklerine olan bağlılıklarından, ahlâklarının selabet ve safiyetinde n, bilhassa dinî ve manevî hayatlarını tanzim ve tedvin eden şahsiyetlere olan b ağlılık ve hürmetlerinden gelmektedir” “Türkleri evvela bu din ve manevî şahsiyetlerinden ma hrum bırakmak, buhran anlarında irşâd vazifesini ifa edecek şahsiyet ve mihraklardan nasipsiz kılmak icap eder Bunun da kestirme yolu dinî ve man evî hayatı temsil eden teşkilat ve şahsiyetleri, milletleri üzerinde etkili kudret olmaktan çıkartmaktır Halkı da millî ve manevî geleneklerine uymayan dış te lkin ve fikirlerle tahrip edip millî ve ma’nevî değerlerine uymayan fikir ve hareketlere onları alıştırmakdır” “Türkler dış yardımı reddederler, haysiyet duyguları buna manidir Velev ki, geçici bir zaman için zahiri kuvvet ve kudret verse d e, Türkleri dış yardıma alıştırmalıdır “Maneviyatları sarsıldığı gün kendilerinden şeklen ço k kuvvetli, kalabalık ve zâhiren hakim kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olacaktı r ” “Bu sebeble Osmanlı Devletini tasviye için mücerred olarak harb meydanındaki zaferler kâfi değildir Hattâ sâdece bu yolda yürümek, Türklerin haysiyet ve vekârını tahrik edeceğinden hakikatlere nüfuz edebilmelerine sebeb olabilir Yapılacak olan, Türklere bir şey’ hissettirmed en bünyelerindeki bu tahribi tamamlamakdır” “Benim Osmanlı Devleti nezdinde vazifede olduğum esnâ da bu teşhisler tamamen isâbetle tecelli etti” Târih Konuşuyor,ss 69 -70 Cemâl Kutay Yeni Mesaj Gazetesi internet arşivi 16 -Şubat -2011 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 40 “Ortadoğu'ya Demokrasî ve Özgürlük getireceğiz Fakat Teröristle r (Müslümanlar), Ortadoğu'da Demokrasî'nin gelişmesini istemiyorlar; Özgürlüğün ilerlemesini durdurmaya çalışıyorlar” 49 “Başta Türkiye olmak üzere, bütün İslam dünyasının yeni bir İslam Dîni yorumuna ihtiyacı vardır Zira bu gün yürürlükte olan İslâm Dîni, yaralara merhem olmak şöyle dursun, her gün yeni yeni yaralar açmaya devam ediyor İslâm toplumları bin türlü dertle/sorunla boğuşup duruyor” “İslâm Dîni’ni yer yüzünden kaldıramayız ama onu bozup içinden çıkılmaz bir hâle getiririz Mensuplarını da cemaat cemaat, grup g rup, ekol ekol ayırıp neye ve kime inanıp onun peşinden gideceklerini şaşırtırız” 50 “Genç genç, senin aklın ermiyor Eğer bu Müslümân’ları kendi hâline bırakırsanız birlik ve berâberliklerini te’min ederek bu memleketde şerîati tatbik ederler Bunun önüne geçmek için önce din adamlarını me’mûr yaparak dilediğiniz gibi yöneteceksiniz Sonra da muhtelif isimler altında bölerek birlik ve berâberliklerini bozup birlikde hareket etmelerini önleyeceksiniz” 51 49 - Saddam‟ı ve askerlerini tuzağa düşürüp Irak‟ı ele ge çirdikden sonra -Irak’a Demokrasi getireceğim diyerek- Irak‟ı mahveden Eski ABD Başkanı Buch‟un sözlerinden 50 - İslâm ve Müslümân düşmanı Batılıların ve onlara âlet olan içimizdeki gâfillerin mel‟un sözlerinden 51 - Böyle bir ifâde, 1963 -64 ders yılının nisan ayında Kayseri İmam -Hatip Lisesi‟nde o zamanın Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Org Refet Ülgenalp tarafından verilen “Yeşil Tehlike Kızıl Tehlike ” isimli konferans sonunda, Müdür odasına gelinince, bir kaymakamın “Paşam, artık bu dînî konuları konuşmasak iyi olmaz mı? Biz Atatürk çocuklarıyız” gibi sözlerine cevap olarak, benim masamın başında, ifâde edilmişdir Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 41 “Türkiye yeni bir İslâmî dirilişe doğru gidiyor, buna mâni’ olmalıyız” “Bizim düşmanımız ehl -i sünnetdir Türkler de ehl -i sünnetdir, Onun için Türkiye’yi yıkmalıyız” 52 diyen ve Ortadoğuda bir takım menfur emelleri olan içimizdeki ve dışımızdaki İslâm ve Müslüman Türk düşmanlarının menfur emellerine bilerek veyâ bilmeyerek hizmet eden ve onların işlerini kolaylaştırmak için daha medenî olma hevâ ve hevesine kapılarak ve Cenâb -ı Hakk‟a ve Rasûlü Hazreti Muhammed aleyhi’s-selâm ‟a cehil isnâd ederek; şirk, küfür, nifâk ve bid‟at bataklığının içine düşen bir takım akıl ve îmân fukaralarının, “Bu zamanda şeriat esâslarına (dînî esâslara) göre amel etmek mümkün değildir Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için demokrasîden, lâiklikden, özgürlükden, ılımlı islâmiyetden, demokratik islâmiyetden , aslâ vazgeçemeyiz On dört asır önceki katı hükümler ile amel edemeyiz ” diyerek yanlış yorum ve fetvâlar vermesi ; Sayın Cumhurbaşkanımızın , Dünyâ Kadınlar Günü Prog ramı‟ndaki konuşmasında, Ehl-i sünnet ve‟l -cemâat esâslarına göre konuşmalar yapan ilim adamlarını ta‟n ederek "İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün 52 -“Bizim asıl düşmanımız Ehl -i Sünnet ve‟l -cemâat esâslarına bağlı olan Müslüman‟lardır” “Biz Vehhâbî‟ler ile berâber çalışı yoruz, ama bizim düşmanımız ehl- i sünnetdir Türkler de ehl -i sünnetdir, onun için Türkiyeyi yıkmalıyız” “Vatikan, üçüncü binde Asya‟yı Hristiyan yapmak istiyor Asya deme k Türk milleti demekdir” “Türkiye yeni bir İslâmî dirilişe doğru gidiyor, buna mâni‟ olmalıyız” diyen ABD ve CİA ve Batının İslâm ve Müslüman düşmanlarının sözlerinde n Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 42 uygulayamazsınız Beni birçok hoca efendi tefe koyacak, o ayrı me sele Rabbim bizi tefe koymasın ” diyerek şirk, küfür, nifak ve bid‟at erbabına cesâret vermesi ; 53 îtikâdî yönden , Cenâb -ı Hakk’ın afv ve mağfiret etmeyeceği büyük hatalar dandır Varlığımızı, Birliğimizi ve Bekâmızı korumanın yolu Bütün bunlara rağmen varlığımızı, birliğimizi, bekâmızı ve Cenâb -ı Hakkın Müslüman Türklere lûtf -i ihsanda bulunduğu Dînî Kimliğimizi koruyup devam etdirmek istiyorsak, şirk, küfür , nifak ve bid‟at ifâde eden ve İlâhî bir dayanağı olmayan inkilapcı, lâik, demokratik, özgür bir anlayışla meydana getirilen bu beşerî sistemlerden vazgeçip İlâhî bir sistem olan İslâm Dîni’nin Din-i Tevhîd Seddi’ni , yeniden hayâta geçirmek mecburiyetindeyiz Aksi takdirde şu âyet-i kerîme ve benzerlerinde ifâde buyurulan azâb -ı ilâhî ‟nin, tahammülü güç dünyevî neticelerine katlanmak mecbûriyy etinde kalmamız kaçınılmaz olur ki böyle bir azâb -ı ilâhî‟nin âhiretdeki şekli, hem daha şiddetli, hem de daha süreklidir Çünkü böyle bir halde , Cenâb -ı Hakk‟ın “Senin Rabb’in - ehâlisi (hem nefislerini, hem de birbirlerini) ıslâh edib dururken - o memleketleri (sırf) şirk (ve küfür) yüzünden helâk etmez” 54 va’d -i ilâhîsinin yerini , azâb kelimesi alır ve 53 -Acebâ Sayın Cumhurbaşkanımız, bu sözleri, inanarak mı söyledi? Yoksa dikkatini dağıtan fazla yorgunluğundan bir hatâ mı olarak söyledi? Kızılcahamam‟da 29 İstişâre ve Değerlendirme Toplantısında konuşurken Ak Parti diyeceği yerde Refah Partisi demesi ve karşısında oturan Sayın Hulûsi Akar‟ın uyarısı ile bu ifâdeyi düzeltmesi de, bu yorgunluğun başka bir hatâ şekli olsa gerekdir 54 -Hûd, 117 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 43 aşağıdaki âyet -i kerîme ve benzerlerine göre, Cenâb -ı Hakk‟ın intikâmı tecelli eder َ دا َ س َ ف ْلا ا َ هي ِ ف او ُ ر َ ػث ْ ك َ أ َف ص � � ب َ ص َف ٍ با َ ذ َ ع َ ط ْ و َ س َ ك �ب َ ر ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع ج “O kadar ki onlar, oralarda (memleketlerinde) fitne ve fesâdı (katli, zulmü ve benzeri şey‟leri ) çoğaltmışlardı” “Bunun için de Rabb’in, onların üzerlerine azâb kamçısı yağdırıverdi” 55 َ ح ُ ج ُ وج ْا َي ْ ت َ ح ِ ت ُف َاذ ِ ا � � َ ف ُ ول ِ س ْ ن َػي ٍ ب َ د َ ح � ل ُ ك ْ ن ِ م ْ م ُ ى َ و ُ ج ُ وج ْا َ م َ و اُ ور َ ف َ ك َ ني ِ ذ � لا ُ را َ ص ْب َا ٌة َ ص ِ خ َاش َ ى ِ ى َاذ ِ ا َف � ق َْ �ا ُ د ْ ع َ و ْلا َ ب َ ر َ ػت ْ ػقا َ و ط َ � ِ م ِ ل َاظ � ان ُ ك ْ ل َب َاذ َ ى ْ ن ِ م ٍ ة َل ْ ف َ غ ِ � � ان ُ ك ْ د َق َان َل ْ ػي َ و َاي "Nihâyet Ye'cûc ve Me'cûc (un seddi) açılıp da her tepeden saldıracakları ve gerçek va'd ola n (kıyâmet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirip kalacak, -Eyvâh bizlere, Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik Hayır, biz (kendimize zulm eden) zâlim kimselerdik - (diyecekler) " 56 Böyle bir hâl ise, akla hayâle gelmedik fitne, fesâd, zulüm tefrika ve felâketlerin meydana gelmesi demek olacağından yurdumuzun içinde ve dışında böyle bir felâketin meydana gelmesine sebeb olmaya çalışanlar, âyet -i kerîme'de de işâret edildiği gibi, “Eyvâh bizlere, doğrusu biz bunun böyle olacağını düşünmemiştik Biz böyle yapmakla kendimize yazık ettik, hem kendimizin hem de dünyânın huzûrunu kaçırdık, istediğimiz çıkarlarımızı elde edemedik” diyerek 55 -Fecr, 12-13 56 -Enbiyâ', 96 -97 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 44 pişman olacaklardır ama , iş işten geçmiş olacaktır Allâhü a'lem 57 İlâhî uyarı ve doğru yol (Sırât-ı müstekîm ) K ullarının dünyevî ve uhrevî mutluluğunu isteyen Allâhü Teâlâ, Rabb ism- i şerîfi‟nin bir muktezâsı ve sonsuz rahmeti 'nin bir eseri olarak sevgili rasûlü Hazreti Mu hammed aleyhi's- selâm vasıtası ile bizlere teblîğ ettirmiş olduğu Kur'ân -ı Kerîm'inde ve İslâm Dîni esâsları'nda, insanlığın muhtaç olduğu en doğru yolun kendi ilâhî sistemi olduğunu belirterek, �ْ س ِ � ْا ِ �ا َ د ْ ن ِ ع َ ني �دلا � ف ِ إ ُ فق "Hak dîn, (insanları dünyevî ve uhrevî mutluluğa erdiren gerçek düzen, gerçek sistem, gerçek rejim, gerçek inanış, doğru yol -Sırât -ı müstekîm -), Allâh i ndinde (ancak) İslâm'dır" 58 ُ م ُ ك َل ُ تي ِ ض َ ر َ و ِ � َ م ْ ع ِ ن ْ م ُ ك ْ ي َل َ ع ُ ت ْ م َْ � َا َ و ْ م ُ ك َني ِ د ْ م ُ ك َل ُ ت ْ ل َ م ْ ك َا َ ْ و َ ػي ْل َا ًاني ِ د َ � ْ س ِ � ْا "Bu gün sizin dîninizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki ni'metimi tamamladım ve size dîn olarak İslâm'ı beğenip seçtim, ondan (ve onun îcâblarını yerine getirenlerden) râzı oldum" 59 57 -Dîn -i Tevhîd Seddi hakkında daha geniş bir bilgi için ba k: “Dîn -i Tevhîd Seddi ”, Müslüman Türk’lerin inkırâzı, Dîn-i Tevhîd Seddi‟nin yıkılmasını ve Ye‟cûc ve Me‟cûc denilen fitne ve fesad topluluğunun yer yüzünü isti‟lâ‟ etmesini mi ifâde eder?)” isimli kitaba A Celâleddin Karakılıç 2011 58 -Âl -i İmrân 19 59 -Mâide, 3 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 45 buyurmakda; bundan sonra da her türlü dünyevî ve uhrevî felâketin sebebi olan, ُو ْ ن ِ م َ ل َب ْ ق ُػي ْ ن َل َ ػف ًاني ِ د ِ � ْ س ِ � ْا َ ر ْ ػي َ غ ِ غ َت ْ ب َػي ْ ن َ م َ و ج َ ن ِ م ِ ة َ ر ِ خ� ْا ِ � َ و ُ ى َ و َ ني ِ ر ِ س َا ْ�ا "Kim İslâm'dan başka bir dîn ararsa (İslâm dışı fikir, görüş, yorum, sistem, düzen, rejim ve inanış şekillerine uyarsa) ondan (bu dîn, İslâm dışı bu fikir, görüş, yorum, sistem, düzen, rejim ve inanış şekilleri) aslâ kabûl olunmaz ve o, âhiretde de en büyük zarara uğrayanlardandır" 60 esâsını ifâde ederek İslâm dışı fikir, görüş, sistem, düzen, rejim ve inanışlara gönül vermememi zi emr etmekte ve insanlık için bir hidâyet rehberi olarak teblîğ ettirmiş olduğu Kur‟ân -ı Kerîm‟inin en başında şu uyarıda bulunmaktadır: �ا ج َ ب ْي َ ر َ� ُ با َت ِ ك ْلا َ ك ِ ل َ ذ ج ِ وي ِ ف ج ى ً د ُ ى ِ ل َ � ِ ق �ت ُ م ْ ل � “Elif, Lâm, Mîm (Ey insanlar, Ben sizin, yerlerin, göklerin, âlemlerin ve Arş -ı azîm‟ in Rabbi olan Allâh‟ım Her şey‟in en iyisini, en güzelini, en doğrusunu ben bilirim Dünyevî ve uhrevî mutluluğunuz için size şu hakikati bildiriyorum) Bu (Kitab) , o kitab’dır ki kendisinde (Allâh katından gönderilmiş olduğunda) hiç şübhe yokdur (Onun emir ve nehiylerine göre bir yaşam ta rzını kabul edib o yolda ömür tüketen ) takvâ sâhibi müttakî’ler için doğru yolun ta kendisidir” 61 60 -Âl -i İmrân, 85 61 -Bakara, 1- 2 Takvâ: Küfür, şirk ve nifakdan kaçınan; büyük günahları işle mekden sakınan; küçük günahlarıda israr etmeyen, k albini, Hakk‟tan alıkoyan her şeyden uzak tutan ihlâs sâhibi kimse Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 46 Allâ hü Teâlâ’nın afv ve mağfiret kapısı son nefese kadar açıkdır Kullarına karşı sonsuz rahmet ve mağfiret sâhibi olan Yüce Rabb‟imiz Allâhü Teâlâ , ٌ مي ِ ح َ ر ٌ ؼ ُ ؤ َ ر َل ِ س � انلا ِ ب َ �ا � ف ِ إ “Allâh, insanlar hakkında Raûf ve Rahîm'dir” 62 âyet -i kerîme‟sinde ifâde buyurduğu gibi biz kullarına bir çok fırsatlar vererek , ölüm ânındaki îmân -ı ye’s (korku ve ümitsizlik îmânı ) hâriç,63 son nefesimize kadar afv v e mağfiret kapısını açık tutmuş ve şöyle buyurmuşdur : ِ �ا ِ ة َْ � َ ر ْ ن ِ م او ُط َن ْ ق َ ػت � ْ م ِ ه ِ س ُ ف ْ ػن َا َ ىل َ ع او ُف َ ر ْ س َا َ ني ِ ذ � لا َ ي ِ دا َب ِ ع ا َي ْ ل ُق ط � ف ِ إ ً اعي ِ َ � َ بو ُن � ذلا ُ ر ِ ف ْ غ َػي َ �ا ط ُ مي ِ ح � رلا ُ رو ُ ف َغ ْلا َ و ُ ى ُو � ن ِ إ “(Yâ Muhammed, tarafımdan onlara) de ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden (günahkâr) kullarım Allâh’ın rahmetinden ümid kesmeyin (Eğer Tevhîd‟e yönelir, şirk‟den sakınır ve günahlarınıza tevbe ederseniz) Allâh bütün günahlarınızı bağışlar Çünkü O, Ğafûr ve Rahîm’dir, (çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir) ” 64 ُ م ُ ك َي ِ ت ْا َي ْ ف َ أ ِ ل ْ ب َ ػق ْ ن ِ م ُو َل او ُ م ِ ل ْ س َا َ و ْ م ُ ك �ب َ ر � ِ إ او ُبي ِ ن َا َ و � �ُ � ُ با َ ذ َ ع ْلا َ فو ُ ر َ ص ْ ن ُػي “Size azâb gelip çatmadan Rabb’inize dönün O’na teslim olun Sonra size yardım edilmez” 65 62 -Hacc, 65 63 Fir’avn , suda boğulurken “Şimdi inandım, gerçekden İsrâil Oğullar’ının îmân etdiğinden başka Tanrı yokmuş Ben de Müslümân’lardanı m-” dedi ise de artık iş işden geçmiş olduğundan bu îmânı kendisine bir fayda sağl amadı (Yûnüs,90-91 -92) 64 -Zü mer, 53 65 -Zümer, 54 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 47 ُ با َ ذ َ ع ْلا ُ م ُ ك َي ِ ت ْا َي ْ ف َ أ ِ ل ْ ب َ ػق ْ ن ِ م ْ م ُ ك �ب َ ر ْ ن ِ م ْ م ُ ك ْ ي َل ِ إ َ ؿ ِ ز ْن ُا ا َ م َ ن َ س ْ ح َا او ُع ِ ب � تا َ و َ � ْ م ُت ْ ػن َا َ و ًة َت ْ غ َػب َ فو ُ ر ُع ْ ش َت � “Ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sırada, size azâb gelmezden önce Rabb’inizden size indirilenin (size verilen ni‟metlerin) en güzeli (olan Kur‟ân -ı Kerîm‟e ve peygamberlerin en hayırlısı olan Hazreti Mu hammed) e uyun (O size ne verdi ise, ne emr etti ise, onu alın; size ne yasak ett i ise, ondan da sakının; Allâh’dan korkun )” 66 َ ني ِ ذ � لا َ و َ و ُ ى َ و ٍ د � م َُ � ى َل َ ع َ ؿ � ز ُػن ا َِ � او ُن َ مآ َ و ِ تا َِ �ا � صلا او ُل ِ م َ ع َ و او ُن َ مآ ْ ن ِ م � ق َْ �ا َ ر ْ م ِ � � � ْ م َُ �ا َب َ ح َل ْ ص َ أ َ و ْ م ِِ �ا َئ �ي َ س ْ م ُ ه ْ ػن َ ع َ ر � ف َ ك “(Allâh), îmân eden , sâlih amel ler işleyen ve Rableri katından Muhammed’e indirilen lerin (Kur‟ân -ı Kerîm‟in ) hakk ve gerçek olduğuna îmân edenlerin günahlarını bağışlar, onların hallerini, (din ve dünyâ işlerini ) düzeltir 67 “ ِ را َ ص ْب َ� ْا ِ �و ُا ا َي او ُِ � َت ْ عا َف : İşte ey akıl ve basîret sâhibleri, siz bundan ibret alın (ve Hakk‟a yönelin)” 68 Silm’e girmek, (yeniden İslâm‟a, barışa, sulha, İslâm birlik ve berâberliğine girmek) Bütün bu hakikatleri, muhtelif şekil ve uyarılarla gözlerimizin önüne seren Yüce Rabb‟imiz Allâhü Teâlâ, yeniden kendisine yönelip kayıtsız şartsız em ir ve nehiylerini yerine getirmeye çalışarak tevbe ve istiğfâr edi p afv ve 66 -Zümer, 55 ve Haşr,7 67 -Muhammed, 2 68 -Haşr, 2 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 48 mağfiret dilememizi emr etmekde, kurtuluşumuzun ve Bekâmızın ancak böyle inanıp yaşamakla mümkün olabileceğini şöyle ifâde buyurmaktadır: ًة � فا َ ك ِ م ْ ل � سلا ِ � او ُل ُ خ ْ د ُا او ُن َ مآ َ ني ِ ذ � لا ا َ ه �ػي َا ا َي ص ِ تا َ و ُط ُ خ او ُع ِ ب �ت َ ػت � َ و ِ فا َط ْ ي � شلا ط ٌ � ِ ب ُ م � و ُ د َ ع ْ م ُ ك َل ُو � ن ِ إ َ ز ْ ف ِ إ َف ٌ مي ِ ك َ ح ٌ زي ِ ز َ ع َ �ا � ف َ أ او ُ م َل ْ عا َف ُ تا َن � ػي َ ػب ْلا ُ م ُ ك ْت َءا َ ج ا َ م ِ د ْ ع َػب ْ ن ِ م ْ م ُت ْ ل َل “Ey îmân edenler, hep birden silm’e (sulh‟a, İslâm‟a, İslâm birlik ve berâberliğine) girin, (kâmil olgun birer Müslümân olun) Şeytan’ın adımları ardına düşmeyin, (insanları hakk yoldan çıkaran küfür ve dalâlet ehlinin sözlerine ve fiillerine uymayın) Çünkü o (onlar), sizin ap- açık bir düşmanınızdır” “Size bunca açık delîller geldikden sonra yine kusur ederseniz (silm‟e girmekden, birlik ve berâberliğinizi koruyup olg un birer Müslüman olmaktan kaçarsanız), iyi bilin ki muhakkak Allâh, Azîz’dir (mutlak gâlibdir, hukmüne karşı gelinmez, dilediğini yapar ve emrini infâz eder) ve Hakîm’dir (her yaptığını bir hi kmetle yapar)” 69 Bu iki âyet-i kerîme‟yi konumuzla ilgili olarak şöyle de tefsîr edebiliriz : “Ey îmân edenler, (eğer, îmânda birlik vatanda dirlik istiyorsanız ; Tevhîd Dîni İslâm’ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek istiyorsanız ; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin Bekâsını diliyorsanız ; 1800 yıllarından i‟tibâren gayr-i müslim âdetlerini benimseyip sayısız ta‟vîzler vererek aslından uzaklaşmış olduğunuz İslâm 69 -Bakara, 208- 209 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 49 Dîni’ni ve Tevhîd akidesini yeniden ihyâ‟ edip dünyâ ve â hi ret mutluluğ una kavuşmak istiyorsanız ), hep birden silm’e girin; (yeniden İslâm‟a, barışa, sulha, dünyâ ve âhiret selâmetine, İslâm birlik ve berâberliğine girin Yüce Rabb‟inizin emir ve nehiylerini ifrâd ve tefrîde sapmadan emr olunduğunuz gibi aynen yerine getirmeye çalışın; her türlü tefrîkadan, ihtilâfdan, birbiriniz ile didişmekden uzaklaşarak kâmil olgun birer Müslümân olun; ayıp ve kusurlardan uzak bulunun; kendiniz bilip dururken, hakk’ı bâtıl’a karıştırıp da gerçeği gizlemeyin; Peygamberiniz size ne verdi ise onu alın, ne yasak etti ise ondan kaçının ; îmânın üç ana şartı olan Allâh‟a, meleklere ve âhiret gününe inanan müttekî bir Müslüman olun ) Şeytan’ın adımları ardına düşmeyin, (şeytânî yollara sapmayın; insanları yoldan çıkaran küfür ve dalâlet ehli Deccâl ‟lerin, Tâğut‟ların, Mücrim‟lerin ve Bâtıl fikirlerinde isrâr edip büyüklük taslayanların sözlerine ve fiillerine uymayın ve onların peşinden gitmeyin) Çünkü o (onlar) , sizin ap açık bir düşmanınızdır” “Size bunca apaçık delîller geldikden sonra yine kusur ederseniz (silm‟e girmekden, birlik ve berâberliğinizi koruyup olg un birer Müslüman olmaktan kaçarsanız), iyi bilin ki muhakkak Allâh, Azîz’dir (mutlak gâlibdir, hukmüne karşı gelinmez, dilediğini yapar ve emrini infâz eder) ve Hakîm’dir (her yaptığını bir hi kmetle yapar) ” 70 70 -Bakara, 208- 209 70 - Deccâl: Dinî konular hakkında, ellerinde -vahye dayanan - kat'î bir delîl ve kesin bir bilgi olmadığı halde, şeytânî bir vesvese ile veyâ münâfıkâne sualler ile veyâ akla gelen her şey'i yapmak sûretiyle mücâdele, mücâhede ve münâkaşa eden yalancı, sahtekâr, fitne ve fesad erbâbı insanlardır ki kıyâmet alâmetler indendir Bunun için bunlar hakkında, hadîs -i şerîf‟de şöyle buyurulmuşdur: ِ ؿا � ج َ دلا َ ن ِ م ُ ر َ ػب ْ ك َا ٌ ر ْ م َا ِ ة َ عا � سلا ِ َاي ِ ق َ � ِ ا َ َ دآ ِ ق ْ ل َ خ َْ � َ ػب ا َ م Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 50 ُ وق � ر َ ف َ ػت � َ و ًاعي ِ َ � ِ �ا ِ ل ْ ب َ ِ � او ُ م ِ ص َت ْ عا َ و ْ م ُ ك ْ ي َل َ ع ِ �ا َ ت َ م ْ ع ِ ن او ُ ر ُ ك ْذا َ و ا “Hepiniz toptan Allâh’ın ipine (Allâh‟ın sizlerin dünyevî ve uhrevî mutluluğunuzu, birlik ve berâberliğinizi te‟mîn etmek için göndermiş olduğu Kur‟ân -ı Kerîm‟e ve İslâm Dîni esâslarına tam bir ihlâs ile, tertemiz samîmî bir inanç ile) sımsıkı sarılın Parçalanıp dağılmayın Allâh’ın üzerinizdeki ni’met’ini düşünün” 71 ُ ول َ ش ْ ف َ ػت َ ػف او ُ ع َ زا َن َ ػت � َ و ُو َلو ُ س َ ر َ و َ �ا او ُعي ِ ط َا َ و � ف ِ إ او ُِ � ْ صا َ و ْ م ُ ك ُ� ِ ر َ ب َ ى ْ ذ َت َ و ا َ ني ِ ر ِ با � صلا َ ع َ م َ �ا “Allâh’a ve O’nun Rasûl’üne (Allâh‟ın ve Rasûl‟ünün bütün emir ve nehiy‟lerine) itâat edin (Fikir, görüş, inanç ve düşünce ayrılıkları ile) birbirinizle çekişip didişmeyin Sonra korku ile za’fa düşersiniz Rüzgarınız ( kesilip) gider, (kuvvet ve kudretiniz zayıflar, Allâh‟ın size olan yardımı "Âdem'in yaratıldığı zamandan beri, kıyâmete kadar, Deccâl'in şerrinden daha büyük bir fi tne olmamışdır" Tâğût: Allâh‟a karşı isyankâr olup kahr ile, cebr ile veyâ r ızâ ile kutsallaştırılıp ma‟bûd edinilen insan veyâ şeytan veyâ put gibi herhangi bir şey‟dir İnsanları herhangi bir şekilde, Allâh yolundan men‟ ede n kimselere veyâ İblîs‟e de tâğût denir Şu âyet -i kerîme ve benzerleri, bunun açık bir delilidir: � ي َغ ْل ا َ ن ِ م ُ د ْ ش � رلا َ� � َ ػب َ ػت ْ د َق ِ ني � دلا ِ � َ ها َ ر ْ ك ِ ا � ج َ ك َ س ْ م َت ْ سا ِ د َ ق َ ػف ِ �ا ِ ب ْ ن ِ م ْ ؤ ُػي َ و ِ تو ُ غا � طا ِ ب ْ ر ُ ف ْ ك َي ْ ن َ م َف َ ىق ْث ُ و ْلا ِ ة َ و ْ ر ُ ع ْلا ِ ب ؽ ا ََ � َ ا َ ص ِ ف ْنا َ� ط ٌ مي ِ ل َ ع ٌ عي ِ َ � ُ �ا َ و “Dinde zorlama yoktur Hakîkat (şudur ki), îmân ve küfür, ap -açık meydana çıkmışdır, (gözler önüne serilmiştir) Artık kim Tâğut’u (Şeytan‟ı -ve insanları Allâh’ın dîni’nden uzaklaştırmaya ve İslâm Dîni’ni bozu p içinden çıkılmaz bir hâle getirmeye çalışan İslâm ve Müslüman düşmanlarını ve Decc âl’leri-) tanımayıp da Allâh’a îmân ederse o, muhakkak ki kopması (mümkün) olmayan en sağlam kulpa (Kur‟ân‟a ve İslâm‟a) yapışmışdır Allâh (her şey‟i) hakkıyle işitici ve (her şey‟i) kemâliyle bilicidir” Bakara 256 71 -Âl -i İmrân,103 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 51 kesilir, kuvvetiniz ve devletiniz yok olup gider) Bir de sabr (-u sebat) edin, (sıkıntılara katlanın) Çünkü Allâh, sabr edenlerle berâberdir” 72 َ ك َ م ْ ر ُ ف ْ كا ِ ف َاس ْن ِ ْ � ِ ل ؿ َاق ْ ذ ِ ا ِ ف َاط ْ ي � شلا ِ ل َث ج َ ػفم َ ل ٌ ءى ِ ر َب �� ِ ا َ ؿ َاق َ ر َ ف َ ك � ا َ ك ْ ن ِ م َ �ا ُ ؼاخ َا �� ِ ا َ � ِ م َل َاع ْلا � ب َ ر َ ف َاهي ِ ف َ ني ِ د ِ ل َاخ ِ ر � انلا ِ � َام ُ ه � ػن َا َام ُ ه َ ػت َب ِ ق َاع َ ف َاك ط َ و ج َ كل َ ذ َ ز ُ اؤ ا َ � ِ م ِ ل � اظل ع "(Münâfıkların ve kâfirlerin) hâli, şeytanın hâli gibidir Çünkü (şeytan), insana - Küfr et- der de o küfr edince -Ben h akîkaten senden uzağım Çünkü ben âlemleri n Rabb'i olan Allâh'dan korkarım - der, (ve tabana kuvvet kaçar) " "Nihâyet ikisinin de (azdıranın da azanın da) âkıbeti hakîkaten ebedî ateşin içinde kalmaları olmuşdur İşte zâlimlerin (münâfıkların ve kâfirlerin) cezâsı budur" 73 ِ إ او ُن َ مآ َ ني ِ ذ � لا ا َ ه �ػي َ أ ا ِ ي ْ ف ُ وق �ت َ ػت ا ْ ل َ ع َْ � َو ّللا َ ل ْ ن َ ع ْ ر � ف َ ك ُي َ و ًانا َق ْ ر ُ ػف ْ م ُ ك ْ م ُ ك ْ م ُ ك َل ْ ر ِ ف ْ غ َػي َ و ْ م ُ ك ِ تا َئ �ي َ س ط ِ مي ِ ظ َ ع ْلا ِ ل ْ ض َ ف ْلا و ُذ ُو ّللا َ و “Ey îmân edenler, eğer Allâh’dan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü (hakk ile bâtılı) ayırd edecek bir anlayış (bir ma‟rifet ve nûr) verir, suçlarınızı örter ve sizi mağfiret eder Allâh, büyük lûtuf ve ihsân sâhibidir” 74 ْ َ � ُة َ ر ِ خ� ْا ُ را � دلا َ ك ْ ل ِ ت ًادا َ س َف� َ و ِ ض ْ ر� ْا ِ � ًا ّ و ُل ُ ع َ فو ُ دي ِ ر ُي � َ ني ِ ذ � ل ِ ل َاه ُل َ ع ط َ � ِ ق �ت ُ م ْ ل ِ ل ُة َب ِ ق َاع ْلا َ و 72 -Enfâl, 46 73 -Haşr,16 -17 74 -Enfâl, 29 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 52 "İşte âhiret yurdu! Biz onu yer yüzünde büyüklük ve fesad arzûsuna düşmeyeceklere veririz (En güzel) âkıbet müttekî'lerin (takvâ sâhiblerinin) dir" 75 Allâhü Teâlâ’dan avf ve mağfiret dileyerek O’na hamd-ü senâda bulunmak Sûriye‟de ki, Irak ‟da ki, Mısır‟da ki, Afkanistan‟d aki ve diğer İslâm memleketlerinde ki Müslümanların, tefrika nın, ihtilâfın, şirkin, küfrün, fitne ve fesâdın ve anarşik olayların ana kaynağı olan Demokrasi felsefesinin; daha sonraları da özgürlük, bağımsızlık ve sınırsız hoşgörü felsefelerinin muhtelif şekillerde yaygınlaşması ile Arab Bahârı felsefesi altında yıllardan beri inim inim inlemeleri , Allâhü Teâlâ’nın emir ve nehiylerini terk ederek veyâ bir takım ta’vizler vererek İslâm düşmanlarının telkinlerine kapılıp bâtıl şe y‟lerin peşinde koşmalarının bir neticesi değil midir? Bu şekildeki azâb-ı ilâhî ‟ler, ellerindeki Kur’ân-ı Kerîm ‟de muhtelif şekillerde dile getirilip anlatıldığı halde , yeniden İslâm’a (Silm’e) girip tevbe ve istiğfâr ederek Yüce Rabb’lerinden afv ve mağfiret dilemek yerine , hâlâ bâtıl şey‟lerin peşinde koşmalarının bir neticesi değil midir? Kur‟ân -ı kerîm‟de ifâde buyurulan bu şekildeki azâb -ı ilâhî uyarılarının ba‟zıları şöyle değil mi dir? ِ س ُ ف ْ ػن َ� ْا َ و ِ ؿ َاو ْ م َ� ْا َ ن ِ م ٍ ض ْ ق َػن َ و ِ ع ُ و ْ �ا َ و ِ ؼ ْ و َْ �ا َ ن ِ م ٍ ء ْ ي َ ش ِ ب ْ م ُ ك � ن َ و ُل ْ ػب َن َل َ و ِ ت َار َ م �ثلا َ و ط َ ني ِ ر ِ با � صلا ِ ر � ش َب َ و � 75 -Kasas, 83 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 53 “And olsun, sizi biraz kork u, (biraz) açlık, (biraz da) mal, can ve mahsullerden yana eksiltme ile imtihân edeceğiz Sabr edenlere (lûtf-ü keremimi) müjdele” 76 َ ف ُ وع ِ ج ْ ر َػي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ َ � ْ ك َ� ْا ِ ب َاذ َ ع ْلا َ ف ُ ود َ� ْ د َ� ْا ِ ب َاذ َ ع ْلا َ ن ِ م ْ م ُ ه � ػن َ قي ِ ذ ُن َل َ و "Biz, o en büyük azâbdan (âhiret azâbından) önce de onlara mutlakâ yakın azâbdan (katl, esâret, kuraklık, kıtlık, sel, salgın hastalıklar gibi dünyevî azâblardan) tatdıracağız Tâki ric'at etsinler (küfür, şirk , nifak ve fesadd an îmâna dönüp tevbe ederek benden afv ve mağfiret dilesin ler) diye " 77 Bu âyet -i kerîme‟ lerde ifâde buyurulan ve s on zamanlarda heme n hemen her şehir ve kasabamızda ve dünyanın bir çok şehirlerinde meydana gelen sel felâketleri ve benzerleri, Allâhü Teâlâ‟nın “ K ullarım bana yönelsinler , benden afv ve mağfiret dilesinler de , ben de onları- avf ve mağfiret edeyim” uyarısı , böyle bir uyarı değil midir? Kur‟ân -ı Kerîm‟de kıssaları anlatılan Nuh aleyhi’s - selâm ‟ın ve diğer peygamberlerin ümmetlerinin uğradıkları felâketler ve aşağıdaki âyet -i kerîme‟de ifâde buyurulan azâb şekilleri, bizler için birer uyarı değil midir? ا ًبا َ ذ َ ع ْ م ُ ك ْ ي َل َ ع َ ث َ ع ْ ػب َػي ف َ أ ى َل َ ع ُ ر ِ دا َ ق ْلا َ و ُ ى ْ ل ُق ِ م ْ ن ِ ت َْ � ن ِ م ْ و َ أ ْ م ُ ك ِ ق ْ و َ ػف مُ ك َ ض ْ ع َػب َ قي ِ ذ ُي َ و ًاع َي ِ ش ْ م ُ ك َ س ِ ب ْ ل َػي ْ و َ أ ْ م ُ ك ِ ل ُ ج ْ ر َ أ َ س ْ أ َب ٍ ض ْ ع َػب ط ُ ا ْ ن َ فو ُ ه َ ق ْ ف َػي ْ م ُ ه � ل َ ع َل ِ تا َي�ا ُ ؼ � ر َ ص ُن َ ف ْ ي َ ك ْ ر ُظ “De ki: O (Allâh), size üstünüzden (fırtına, şimşek,tufan, sayha gibi) , yâhud ayaklarınızın altından (kuraklık, zelzele, kıtal gibi) zorlu bir azâb göndermeye veyâ sizi bir birinize 76 -Bakara, 155 77 -Secde, 21 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 54 katıp kiminizden kiminin hıncını tatdırmaya kâdirdir Bak, âyetleri, onlar iyice anlasınlar diye, nasıl türlü türlü açıklıyoruz” 78 Âyet -i kerîme‟sinde ifâde buyurulan ilâhî azâb şekilleri ; yıllardan beri , dâhilde ve hâricde, İslâm ve Müslüman düşmanı yedi düvel ile mücâdele ederek binlerce şehid verdiğimiz elem ve nefret verici haller ; Yeminli, Yenilikci, Telfikci, Paralelci, Fetöcü, Yorumcu, Meâlci, Cemâatci, Radikal İslâmiyet, Ilımlı İslâmiyet, Demo kratik İslâmiyet, PKK, IŞİD, DEAŞ, PYD, YPG gibi nifak ve fesâd kuruluşlarına hizmet edenler in yanlış yolları tercih ederek ta‟vizkâr tutumları yüzünden değil midir? Câbir radıye’llâhü anh, bu âyet -i kerîme‟nin nâzil oluş şeklini şöyle rivâyet etmektedir: “( ا ًبا َ ذ َ ع ْ م ُ ك ْ ي َل َ ع َ ث َ ع ْ ػب َػي ف َ أ ى َل َ ع ُ ر ِ دا َ ق ْلا َ و ُ ى ْ ل ُق ِ م ْ ن ْ م ُ ك ِ ق ْ و َ ػف :-Yâ Muhammed- de ki: Allâh size üstünüzden bir azâb göndermeye kâdirdir) âyeti nâzil olunca, Rasûlü‟llâh aleyhi’s -selâm ( َ ك ِ ه ْ ج َ و ِ ب ُذ ُ وعَأ :Yâ Rabb, Senin zatına sığınırım) dedi ( ْ م ُ ك ِ ل ُ ج ْ رَأ ِ ت َْ � ن ِ م ْ وَأ :Yâhud ayaklarınızın altından bir azâb göndermeye kâdirdir) kısmı nâzil olunca ( َ ك ِ ه ْ ج َ و ِ ب ُذ ُ وعَأ : Yâ Rabb, Senin zatına sığınırım) dedi ( م ُ ك َ ض ْ ع َػب َ قي ِ ذ ُي َ و ًاع َي ِ ش ْ م ُ ك َ س ِ ب ْ ل َػي ْ وَأ ٍ ض ْ ع َػب َ س ْ أ َب ط :Yâhud sizi birbirinize katıp kiminizden kiminin hıncını tatdırmaya kâdirdir) , (Allâh‟dan başka velîler, dostlar, kurtarıcılar ve 78 -En‟âm, 65 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 55 hâmîler arayarak onların peşinde gidenleri birbirine vurdurmak suretiyle azâbını tattırmaya muktedirdir) kısmı nâzil olunca da , ( ُ ر َ س ْي َ أ َاذ َ ى ْ و َ أ ُ ف َ و ْ ى َ أ َاذ َ ى :Bu hafîfdir, yâhud kolaydır) buyurdu” Bu âyet -i kerîme‟nin tefsirinde, Kâmil Miras merhum şöyle diyor: 79 “Ba’zı âlimler , yukarıdan gelecek azâbı sultanlarla, pâdişahlarla ve iş başındaki büyük devlet adamlarının zulümleri ile; aşağıdan gönderilecek azâbı da ayak takımının çapulculukları ile tefsir etmişlerdir” “Gerek rüesanın zulmü, gerek ayak takımının toplum nizâmını bozacak bir hâle gelmesi, bir milletin harâb olmasını mûcib olan en büyük azâb ve felâkettir Bu azâb, doğrudan doğruya Allâh tarafından gönderildiği için Hadîs -i şerîf‟de bildirildiği üzere Peygamberimiz bu azâbdan Allâh‟a sığınmışdır” “Âyet -i kerîme‟nin ikinci kısmında ise, bir milletin muhtelif ve birbirine zıd ictimâî fırkalarının büyük bir ihtiras ve ihtilâf ile meydana getirdikleri kargaşalık, anarşiyi mûcib büyük bir âfet ve bir azâb -ı ilâhî’dir , deniliyor Dînimiz, hakka, adâlete ermek için, âmme işlerinde milletin refâh ve saâdeti için vukû‟ bulan ictihâd ve ihtilâfı ( geniş mikyasda bir rahmet ) diye tavsif ettiği halde, bu mukaddes millî gâyelerden kör bir ihtirâs ile hâsıl olan ayrılığı ve birbirlerine saldırışı , büyük bi r âfet ve mahv -ü helâkı mûcib bir azâb olarak tavsif etmişdir Bu azâb, kulların biribirlerine saldırmaları ile vücûde 79 -S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 56 geldiği için Peyamber Efendimiz bu husûsda: Allâh’ın semâvî ve arzî âfetlerinden ehvendir , buyurmuştur” Bu âyet-i kerîme‟de ifâde buyurulan dünyâ hayâtındaki bu azâb -ı ilâhî ‟ler, “Ben Allâh’a, Peygambere, Kur’ân’a inanan bir Müslüman’ım” dediği halde, mukaddes ve millî gâyeleri terk ederek kör bir ihtirâs ile hâsıl olan fitne, fesâd, anar şi, tefrika ve birbirlerine saldırış, Rasûlül‟llâh aleyhi’s - selâm ‟ın ifâdesi ile böyle büyük bir âfet , mahv-ü helâkı mûcib kolay ve hafif bir azâb olursa, acebâ âhiretdeki azâb nasıl olur?  Bütün bunlara rağmen, fâsıklar, zâlimler, kâfirler, münâfıklar , müşrikler , istemese de, hukmü kıyâmete kadar devâm edecek olan Kur'ân -ı Kerîm'de ifâde buyurulan şu gerçek ler, her zaman ve her yerde en üstün bir vasıfdır: َ و ُ ى � � ِ إ َ وػ َل ِ إ َ� ُو � ن َ أ ُو ّللا َ د ِ ه َ ش � او ُل ْ و ُ أ َ و ُة َ ك ِ ئ َ� َ م ْلا َ و ِ ط ْ س ِ ق ْلا ِ ب ًا َ م ِ ئآ َق ِ م ْ ل ِ ع ْلا ط ُ مي ِ ك َْ �ا ُ زي ِ ز َ ع ْلا َ و ُ ى � � ِ إ َ وػ َل ِ إ َ� ط ْ ن ِ ع َ ني �دلا � ف ِ إ َ د ِ ْ �ا ِ و ّللا ُ َ� ْ س فق “Allâhü (Teâlâ) dan başka (hiçbir) ilâh olmadığına , All âh, melekler ve adâleti ayakda tutan ilim adamları şa hidlik ederler O’ndan başka hiçbir ilâh yokt ur (O), mutlak gâlibdir, yegâne hüküm ve hikmet sâhibidir “Hak dîn, (insanları dünyevî ve uhrevî mutluluğa erdiren gerçek düzen, gerçek sistem, gerçek rejim, gerçek inanış,)) , Allâh i ndinde (ancak) İslâm'dır” 80 ْ لا ِ ب ُو َلو ُ س َ ر َ ل َ س ْ ر َ أ ي ِ ذ � لا َ و ُ ى ػه ُ ػ ُ ه َ ر ِ ه ْظ ُي ِ ل � ق َْ �ا ِ ني ِ د َ و ى َ د ِ و � ل ُ ك ِ ني �دلا ى َل َ ع ْ و َل َ و َ فو ُ ك ِ ر ْ ش ُ م ْلا َ ه ِ ر َ ك ع 80 -Âl -i İmrân 19 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 57 “Müşriklerin (fâsıkların, münâfıkların, kâfirlerin) hoşuna gitmese de O (Allâh) , (İslâm) dînini diğer bütün dinlerden (bütün sistemlerden, bütün rejimlerden ) üstün kılmak için peygamberini hidâyetle (Tevhîd ve Kur‟ân ile) ve hakk dîn (İslâm) ile gönderendir” 81 ُو ْ ن ِ م َ ل َب ْ ق ُػي ْ ن َل َ ػف ًاني ِ د ِ � ْ س ِ � ْا َ ر ْ ػي َ غ ِ غ َت ْ ب َػي ْ ن َ م َ و ج َ ن ِ م ِ ة َ ر ِ خ� ْا ِ � َ و ُ ى َ و َ ني ِ ر ِ س َا ْ�ا "Kim İslâm'dan başka bir dîn ararsa (İslâm dışı fikir, görüş, yorum, sistem, düzen, rejim ve inanış şekillerine uyarsa) ondan (bu dîn, İslâm dışı bu fikir, görüş, yorum, sistem, düzen, rejim ve inanış şekilleri) aslâ kabûl olunmaz ve o, âhiretde de en büyük zarara uğrayanlardandır" 82 İslâm Dîni bir bütündür, Tecezzî (bölünme) kabul etmez Asırlardan beri dünyanın bir denge unsuru olarak varlığını ve birliğini devam ettirip gelen ve Tevhîd Dîni İslâm‟ın öncülüğünü yaparak yüceltmeye çalışan kahraman ecdâdımız Müslüman Türkler’in , ( ِ إ ْ ك َا � ف َ ر ُ ك َ م ْ م ْ ن ِ ع َ د ْ ػت َا ِ �ا ي َ ق ُ ك ْ م ط :Şübhesiz ki sizin Allâh nezdinde en şerefliniz takvâca en ileride olanınızdır) 83 âyet -i kerîme‟sinde ifâde buyurulan “Takvâ” sıfatı ile şerefyâb oldukları Yüce İslâm Dîni, bir bütündür, tecezzî (bölünme) kabul etmez Onun bazı hükümlerini kabul edib bazı hükümlerini kabul etmemek veyâ zamânın îcablarına göre değişik şekillerde yorumlayıp amel etmek aslâ câiz değildir Onda herhangi bir değişiklik yapma yetkisi ancak ve 81 -Saff, 9 Fetih, 28… Tevbe, 33 82 -Âl -i İmrân, 85 83 -Hucurât, 13 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 58 ancak Allâhü Teâlâ‟ya mahsusdur Peygamberlerin bile onda bir değişiklik yapma yetkisi yokdur Çünkü, Cenâb -ı Hakk, bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: ْ ن َػي ا َ م َ و ُ ق ِ ط ْ لا ِ ن َ ع ػ ى َ و َ ه ط ى َ حو ُي ٌ ي ْ ح َ و � � ِ إ َ و ُ ى ْ ف ِ إ � ى َ و ُ ق ْلا ُ دي ِ د َ ش ُو َ م � ل َ ع � “O (Rasûlüm), kendi (re‟y ve) hevâsından söylemez O, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka (bir şey‟) değildir Onu müthiş kuvvetlere mâlik olan (Cebrâîl aleyhi’s-selâm ) öğretdi” 84 َ ْ �ا َ ض ْ ع َػب ا َن ْ ػي َل َ ع َ ؿ � و َ ق َ ػت ْ و َل َ و ِ لي ِ وا َق � َ َ � ِ � ِ م َي ْلا ِ ب ُو ْ ن ِ م ا َن ْ ذ َ خ � ُو ْ ن ِ م ا َن ْ ع َط َ ق َل �ُ � َ ني ِ ز ِ جا َ ح ُو ْ ن َ ع ٍ د َ ح َا ْ ن ِ م ْ م ُ ك ْ ن ِ م ا َ م َف َ � ِ ت َ و ْلا “Eğer (O Peygamber söylemediğimiz) ba’zı sözleri bize karşı kendiliğinden uydurmuş olsaydı” “Elbetde O’nun sağ elini (kuvvet ve kudretini) alıverirdik (boynunu vururduk)” “Sonra da, hiç şübhesiz, O’nun kalb damarını koparırdık (da yaşatmazdık)” “O vakit sizden hiç biriniz buna (bu katlimize) mâni’ de olamazdınız” 85 َ و ٍ ؼ ْ ر َ ح َ ىل َ ع َ�ا ُ د ُب ْ ع َػي ْ ن َ م ِ س � انلا َ ن ِ م ج ٌ ر ْ ػي َ خ ُو َب َاص َا ْ ف ْإ َف ِ ف ِ و ِ ب � ف َا َ م ْطا ج ٌة َن ْ ػت ِ ف ُو ْ ت َػب َاص َا ْ ف ِ إ َ و ِ ف ِ و ِ ه ْ ج َ و َ ىل َ ع َ ب َل َ ق ْ ػنا فق َ ة َ ر ِ خ ْ �ا َ و َاي ْن � دلا َ ر ِ س َ خ ط َ ك ِ ل َ ذ ُ � ِ ب ُ م ْلا ُ ف َار ْ س ُْ �ا َ و ُ ى “İnsanlardan bir kısmı da vardır ki (cân-ü gönülden değil de işine gelen tarafından, bir kenarından, bir ucundan 84 -Necm, 3-4- 5 85 -Hâkka ,44 -45 -46 -47 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 59 tutarak veyâ dil ucu ile müslümân olarak) Allâh’a ibâdet eder Eğer kendilerine bir hayır dokunursa ona yapışır, yatışır, (fit olur) Eğer bir fitne (bir şerr, bir zarar) isâbet ederse yüz üstü dönüverir (de irtidâd bile eder) (İşte bu şekilde Allâh‟a kulluk eden bir kimse), dünyâ’da da, âhiret’de de hüsrâna uğramışdır Bu ise, ap-açık bir ziyandır, (ap-açık bir hüsrândır)” 86 Bir gün Mekke müşrik‟lerinden Velid ibn -i Muğîre, Ebû Cehil, Ümeyye ibn -i Halef ve As ibn- i Vâil gibi kimseler, Rasûlü‟llâh aleyhi’s-selâm ‟a gelerek şöyle dediler: “Yâ Muhammed, bırak bu tuttuğun da’vâ’yı, biz sana istediğin kadar mal ve servet verelim, kızlarımızdan istediğin kız ile evlendirelim, seni üzerimize melik yapalım Eğer bunları yapmazsan gel, bizim ilâhlarımıza tap, biz de senin ilâhına tapalım, müşterek olalım Hayır ve güzellik hangisinde ise ona hepimiz nâil olalım” “Gel, sen bizim dînimize tâbi’ ol Biz de senin dînine tâbi’ olalım Bir sene sen bizim taptıklarımıza ibâdet edersin, bir sene de biz senin ma’bûd’una ibâdet ederiz” Mekke müşrik‟lerinin bu şekildeki tekliflerini dinleyen Hazreti Muhammed aleyhi’s-selâm da, “Allâh korusun, Allâh’a şirk koşmakdan” dedi Onlar da “Hiç olmazsa bizim ilâhlarımızdan ba’zılarına şöyle bir el sürüver de seni tasdîk edelim ve senin ilâhına ibâdet yapalım” diye bir ta‟vîz istediler O, bunu da kabûl etmeyerek müşriklerin bu câzib tekliflerini, Allâhü Teâlâ‟nın emir ve nehiylerine ( muhabbetine) tercih etmedi 86 -Hacc, 11 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 60 Bunun üzerine Cebrâil aleyhi’s-selâm gelerek “Yâ Rasûlâ’llâh, onların tekliflerini kabul etmiş olsaydın, Cenâb -ı Hakk Seni helâk edecekdi” dedi ve ( ُ ق َ فو ُ ر ِ فا َ ك ْلا ا َ ه �ػي َا ا َي ْ ل :Kul, yâ eyyühe’l -kâfirûn) sûresini vahy etdi Hazreti Muhammed aleyhi’s -selâm da, Kurayş‟in ileri gelenlerine bu sûreyi, Haram- ı Şerif‟de okudu Onlar da ümidlerini kesip gitdiler ki bu sûrede, müşrik‟lere karşı şöyle deniliyordu: ْ د ُب ْ ع َا ا َ م َ فو ُ د ِ با َ ع ْ م ُت ْ ػن َا � َ و َ فو ُ د ُب ْ ع َ ػت ا َ م ُ د ُب ْ ع َا � َ فو ُ ر ِ فا َ ك ْلا ا َ ه �ػي َا ا َي ْ ل ُق ج ا َنَأ � َ و ْ ُ ت ْ د َب َ ع ا َ م ٌ د ِ با َ ع � َ ا ا َ م َ فو ُ د ِ با َ ع ْ م ُت ْ ػن َا � َ و ِ ني ِ د َِ � َ و ْ م ُ ك ُني ِ د ْ م ُ ك َل ْ د ُب ْ ع “(Yâ Muhammed) de ki: Ey kâfirler, ben sizin tapmakda olduklarınıza tapmam Siz de benim ibâdet etdiğime kulluk ediciler değilsiniz Ben (zâten) sizin taptıklarınıza (hiç bir zaman) tapmış değilim Siz de benim kulluk etmekde olduğuma (hiç bir zaman) kulluk ediciler değilsiniz Sizin dîniniz size, benim dînim bana” Bu sûre -i celîlede de açıkca ifâde buyurulduğu gibi, dinde herhangi bir değişiklik yapmak; az bir dünyâ menfaati karşılığında karşı tarafa müdâhenede bulunarak, yağcılık yaparak, ta‟vîz ler vererek onlara hoş görünmek; hakk ve gerçekle hiç bir zaman bağdaşması mümkün olmayan arzû ve isteklerini yerine getirerek bir uzlaşma yapmak; aslâ câiz değildir Bunun için böyle bir davranış, bir nev‟î şirk‟dir ki böyle bir şirk‟den -Rasûlü’llâh aleyhi’s -selâm’ın sığındığı gibi- bizlerin de her zaman ve her yerde Allâhü Teâlâ‟ya sığınmamız ve O‟nun korumasını istememiz vâcibdir Bütün bunlara rağmen bi‟l -farz Hazreti Muhammed aleyhi’s -selâm , müşrik‟lerin iltifatlarına aldanıp ta‟vîz vererek onların arzû ve isteklerini yerine getirmiş olsaydı, “Birazcık el Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 61 sürmenin bir zararı olmaz” diyerek onlara ta‟vîz‟de bulunsaydı, Allâhü Teâlâ‟nın, kendisini derhal helâk edeceği husûsu, açık bir şekilde beyân edilip ifâde buyurulmuşdur İşte, bu nun gibi âyet-i kerîme ve hadîs -i şerîf’ler , yıllardan beri, iç ve dış düşmanların telkinlerine kapılıp hayâta geçirdiğimiz lâiklik, özgürlük, demokrasi ve sınırsız hoşgörü felsefeleri gibi beşerî sistemlerin dünyevî uhrevî hayâtımızda ne gibi tahribatlar yaptığını gözlerimizin önüne sermekte ve aklımızı başımıza toplayarak iş işten geçmeden, kuş kafesden uçmadan Dînî kimliğimizi korumamızı emr etmektedir Bunun içindir ki, aşağıdaki küllî kâıdelere göre, Nass’a ve kavâıd -i külliyye’ye aykırı olacak herhangi bir ictihadda veyâ fetvâda bulunmak da, aslâ câiz değildir ِ و � ل ُ ك ِ ر ْ ك ِ ذ َ ك ى � ز َ ج َت َػي َ�ا َ م ُ ر ْ ك ِ ذ “Mütecezzî olmayan (bölünme kabûl etmeyen) bir şey’in ba’zısını zikr etmek (bir kısmını bölmeye kalkışmak), küllünü zikr gibidir (tamâmını bölüp parçalamak gibidir) 87 ِ فا َ م ْ ز َ� ْا ِ � � َغ َ ػت ِ ب ِ َاك ْ ح َ� ْا ُ ر � ػي َغ َ ػت ُ ر َ ك ْ ن ُػي َ� “Zamânın teğayyürü ile ahkâm’ın teğayyürü inkâr olunamaz” 88 Bu kâıdenin aslı ,”Eşbah” da şöyledir ki doğrusu da bu esâsa uyarak amel etmekdir ُ ر َ ك ْ ن ُػي َ� ُ ر � ػي َغ َ ػت ِ َاك ْ ح َ� ْا ِ � � َغ َ ػت ِ ب ِ فا َ م ْ ز َ� ْا ِ ط ْ ر َ ش ِ ب � ص � نلا َ ف ِ لا َُ � َ� ْ ف َا ا َ د ِ عا َ و َ ق ْلا َ و ْ ل َة �ي � ل ُ ك 87 -Mecelle, madde 63 “Eşbah” dan 88 -Mecelle, madde 39 "Mecâmî"den Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 62 “Nass’a ve kavâıd -i külliyye’ye muhâlif olmamak şartı ile, zamânın teğayyürü ile ahkâm’ın teğayyürü inkâr olunamaz” Bunun için Diyanet İşleri Başkanlığı‟ndaki bazı maksatlı kimselerin, şeytânî ve sinsi bir tuzakla, işin ehli bir çok melektaşlarımızı câmi kürsülerinden uzaklaştırmak ve İslâm‟ın teblîğ metodunu inhisar altına alarak merkezî hutbe ve merkezî va‟z sistemlerini yürürlüğe koyması; rejime ters düşecek, kulağa hoş gelmeyecek, göze batacak dînî konuların konuşulmaması ta‟lîmâtında bulunması; hiçbir zaman doğru bir davranış değildir Çünkü, Cenâb -ı Hakk, İslâmî esâsların ketm edilib söylenmemesi hakkında şöyle buyurmaktadır ki böyle bir azâb -ı ilâhî‟ye dayanmak, herhalde halifelik vasfı ile imtihan olunan her insanın dayanabileceği bir netîce değildir 89 ُها � ن � ػي َػب ا َ م ِ د ْ ع َ ػب ْ ن ِ م ى َ د ُْ �ا َ و ِ تا َن � ػي َ ػب ْلا َ ن ِ م ا َن ْل َ ز ْ ػن َا ا َ م َ فو ُ م ُت ْ ك َي َ ني ِ ذ � لا � فإ ِ با َػت ِ ك ْلا ِ � ِ سا � نل ِ ل � ُ وا َ ني ِ ذ � لا � � ِ إ َ فو ُن ِ ع� ْلا ُ م ُ ه ُ ػن َ ع ْ ل َػي َ و ُ �ا ُ م ُ ه ُ ػن َ ع ْ ل َػي َ ك ِ ئ َل ُ ون �ي َػب َ و او ُ ح َل ْ ص َا َ و او ُبا َت و ُت َا َ ك ِ ئ َلو ُا َف ا ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع ُ ب ج ِ إ ُ مي ِ ح � رلا ُ با � و � ػتلا ا َن َ أ َ و � ف اَ م َ و او ُ ر َ ف َ ك َ ني ِ ذ � لا ت ُ و ا ُة َن ْ ع َل ْ م ِ ه ْ ي َل َ ع َ ك ِ ئ َلو ُا ٌ را � ف ُ ك ْ م ُ ى َ و ا ِ سا � نلا َ و ِ ة َ ك ِ ئ َل َ م ْلا َ و ِ � َ فو ُ ر َظ ْ ن ُػي ْ م ُ ى � َ و ُ با َ ذ َ ع ْلا ُ م ُ ه ْ ػن َ ع ُ ف � ف َُ � � َ و َ � ِ ع َْ � َا "O kimseler ki bi zim inzâl etdiğimiz beyyineleri (Allâh'ın emrine, hukümlerine, irşâdına ve bunlara îmân etmenin, ittibâ' etmenin vücûbuna delâlet eden ve ayn -i hidâyet, mahz -ı hidâyet olan âyet ve delîlleri), biz bunu 89 - Ben, 1971 yılında, Diyanet İşleri Başkanlığı Dînî Hizmetler ve Din Görevlilerini Olgunlaştırma Daire Başkanlığı‟nda görevli iken, bu şekildeki teklifleri, Din İşleri Yüksek Kurulu‟na kimlerin ne maksatla getirdiklerini ç ok iyi biliyorum Bunun için de o zamandan beri bu şekildeki tasarrufların yapılmasın ın yanlış olduğunu, bunun dîne büyük zararlar vereceğini ve büyük bir sorumlulu ğu olduğunu her fırsatdadile getirdim ki hâlen de öyleyim Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 63 insanlar için Kitâb'da (Tevrât, İncîl ve Kur'ân cinsi Kitâb'da) beyân etdikden sonra ketm ederler (gizlerler) İşte bunlar (öyle kimselerdir ki) Allâh bunlara lâ'net eder ve bütün lâ'net edebilecek kimseler de lâ'net eder" "Ancak tevbe edenler, tevbe edib de islâh -ı hâll edenler, islâh -ı hâll edib de ketm etdiği hakîkati beyân edip neşr edenler (yok mu?), ben de onların tevbelerini kabûl ederim (Çünkü) Tevvâb olan, Rahîm olan da ancak benim)" "Tevbe etmeyib de küfürlerinde sâbit olanlar ve bu hâl üzere ölenler (yok mu?), onlar kâfirlerdir ki iş te bunlar da böyle mel'unlardır Allâh'ın, meleklerin ve insanların lâ'neti onların üstünedir" "Onlar (o lâ'netin veyâ cehennemin) içinde ebedî olarak kalırlar Onlardan ile'l -ebed azâb hafifletilmez ve onlara hiçbir mühlet ve müsâade de verilmez" 90 N e t î c e Buraya kadar anlatılan konuları ve uyarıları özetlemek gerekirse, Tevhîd Dîni İslâm’ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Bekâsı , îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle , Tevhîd Dîni İslam ‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür Bunun için de İ’lâ-i kelimetü’llâh’ı (İslâm Dîni’ni ve Tevhîd akîdesi’ni) şânına lâyık bir şekilde yüceltip yaymaya çalışacak Ehl-i sünnet ve’l -cemâat esâslarına bağlı îman ve ihlâs sâhibi bir kurtarıcıya ihtiyacımız vardır 90 -Bakara, 159-162 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 64 Eğer, Ehl -i sünnet ve‟l -cemâat esâslarını müdâfaa eden din âlimlerini cehâletle itham edip ta‟n ederek "Siz İslam'ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız İslam'ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar Bu zamanda şeriat esâslarına göre amel etmek mümkün değildir” “Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için demokrasîden, lâiklikden , özgürlükden, ılımlı islâmiyetden, demokratik İslâmiyyetden , vaz geçemeyiz Bunun için de o n dört asır önceki katı kurallar ile amel edemeyiz”, diyerek kafalarımızın içinde putlaştırıp bir türlü vazgeçemediğimiz demokrasi, lâiklik, özgürlük, sınırsız hoşgörü, ılımlı islâmiyet, demokratik islâmiyet gibi Batının felsefî sistemlerini terk ederek yeniden İslâm’a (Silm’e) girip gereğini yerine getirerek Tevhîd dîni İslâm ‟ın esâslarına gönül verip Ortadoğu Projesi sâhiblerinin mel‟un emeller ini boşa çıkarmaya çalışmazsak; “Yâ Rabb, İ’lâ -i kelimetü’llâh’ı (İslâm Dîni’ni ve Tevhîd akîdesi’ni) şânına lâyık bir şekilde yüceltip yaymaya çalışacak Ehl -i sünnet ve’l -cemâat esâslarına bağlı îman ve ihlâs sâhibi bir kurtarıcı gönder” duâsını yaparak Silm ‟e girip gereğini yapmaya çalışmazsak; Allâhü Teâlâ'nın, rahmetinin ve hikmetinin bir eseri olarak, Tevhîd Dîni İslâm‟a yönelip tevbe ve istiğfâr ederek yeniden İslâm’a (silm ‟e) girmemiz için verdiği bu mühlet içinde böyle bir kurtarıcıyı bulamazsak veyâ İblîs ‟in ve Ebû Tâlib ‟in inâdı gibi bir cehâletle bu yanlış hallerimizden vaz geçip Hakk’a yönelmezsek, 91 işte böyle bir zamânda, 91 -“Bir gün, Mûsa aleyhi’s-selâm ile buluşan İblîs, konuşma esnâsında “Yâ Mûsâ, sen büyük bir peygambersin, Rabb’ine duâ etsen de beni de afv ve mağfiret etse” demiş, O da böyle bir isteğin kabulü için Allâhü Teâlâ‟ya duâ edince, Allâhü Teâlâ da, “Âdeme secde etsin de afv ve mağfiret edeyim” deyince, “Yooo Ben O’na secde etmem, Çünkü beni ateşden halk etti, O’nu toprakdan Onun için ben ondan hayırlıyım, bunun için de Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 65 Cenâb -ı Hakk‟ın, “(Zü’l -Karneyn şöyle) dedi: Bu, Rabb'imden bir rahmetdir Rabb'imin va' di geldiği vakit O bunu dümdüz yapar Rabb'imin va'di bir hakdır ,” âyet -i kerîme‟sinde ifâde buyurduğu delinmesi, aşılması, yıkılması mümkün olmayan Dîn-i Tevhîd Seddi ‟nin yıkılması hakkındaki va’d-i ilâhîsi , tahakkuk etmiş ve Tevhîd Dîni İslâm ‟ ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti ortadan kalkmış olur 92 Böyle bir felâketden sonra da aslı , nesli, nesebi, belirsiz, din ve millet tanımaz bir hâlita -i beşer olan Deccâller, kendilerine kul köle yaptıkları insanları her türlü perişanlığın içine sokarlarken yeryüzüne inen Mesih Îsâ aleyhi's- selâm, “ Cenâb -ı Hakk'ın yeni emirlerini teblîğ etmek üzere g elen bir peygamber olarak değil, Hazreti Muhammed aleyhi's- selâm'ın bir ümmeti olarak O’nun getirdiği dîni yaşayan ve onu Rabb’imin bu emrini yerine getirmem mümkün değildir” diyerek şirkinden ve küfründen bir an dahî vazgeçmiyeceğini bir kere daha ifâde edip ortaya koymuşdur Kurayş kavminin reisi ve Hazreti Muhammed aleyhi’s-selâm ‟ın amcası Ebû Tâlib de, ölüm döşeğinde, Kurayş ileri gelenlerine bir takım vasiyetlerde bulunurken, bir taraftan “Ben bilirim ki Muhammed aleyhi's-selâm, yalan söylemez Bâtıl söz O'ndan sâdır olmaz Eğer Kurayş kadınları beni ayıplama salar O'na tâbi' olurum” diyor, diğer taraftan da Rasûlü‟llâh aleyhi’s-selâm ‟ın "Ey babam yerinde olan amcam Bir kerre lisânın ile şehâdet getir de âhiretde sana şefâat edebileyim" teklîfine karşı, “Ebû Tâlib ölüm korkusundan Müslümân oldu, demeyeceklerini b ilmiş olsa idim arzû ve isteğini yerine getirirdim” diyerek Allâhü Teâlâ‟ya ve Rasûlüne karşı teslîmiyyetini ifâde edememiştir 92 - Böyle bir durumda, kuvvetli ve kudretli bir devlet o lmamıza rağmen Dînî Kiml iğimiz o lmazsa, yine netîce aynı olur Çünkü Allâhü Teâlâ, “Ben cinleri de, insanları da (başka bir hikmetle değil) ancak bana kulluk etsinler, (benim varlığımı ve birliğimi bilsinler, beni noksan sıfatlardan münezzeh kılıp kemâl sıfatları ile muttas ıf kılarak bana kulluk etsinler), diye yaratdım” (Zâriyât 56) âyet -i kerîme‟sine göre, kullarının kendisine kulluk yapmalar ını istediği gibi, emir ve nehiylerine uymalarını ister Bir toplumun dünyevî ve uhrevî helâkine sebeb olan şirk, küfür, nifak, fuhuş, içki, kumar gibi şey‟leri istemez Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 66 uygulayan adâletli bir hakem sıfatı ile” , Hazreti Muhammed aleyhi's- selâm'ın şerîati ile amel edip 93 âdil bir hâkim olarak Hristiyan putlarını kıracak, domuz katlini emr edecek, cizyeyi kaldıracak, Hristiyanlığın hukümsüz olduğu nu i'lân ed erek İslâm Dîni‟ni yeniden ihyâ‟ edecektir ki böyle bir hal de, kıyâmetin on büyük alâmetinden birisi olacaktır Daha sonra b ir -istidrâc kabîlinden - kendisine verilen imkânlar sebebi ile beş er gücünün üstünde işler yapan ve İnsanların dünyâ hayâtında karşılaşacağı en büyük fitnelerden biri si olacak olan ve ta nrılık iddiâsında bulunup tanrılığını ısbât için bir istidrac kabilinden 94 kendisini tasvib etmeyen îmân sâhibi bir Müslüman hakkında, “Şimdi ben bu adamı öldürür, sonra diriltirsem benim tanrılık iddiamda şübhe eder misiniz? Diyen Mesih Deccâ l, bu îmân sâhibi müslümanı ikiye bölüp diriltecek ; dirilen bu insan da “Va'llâhi benim, senin Deccâl olduğun hakkındaki şimdiki kanâatim, bundan evvelki îmânımdan daha kuvvetlidir ” diyecek Bunun üzerine 93 -Bir Hadîs -i Şerîf‟de de şöyle buyurulmuşdur "Hayâtım yed ( -i kudret) inde olan Allâh'a yemîn ederim ki muhakkak, yakında (Îsâ) İbn -i Meryem, Muh ammed ümmeti arasında (Benim bir ümmetim ve) âdil bir hâkim olarak (gökden yere) inecekdir (O) salîb -i (Nasârâ'yı: Hristiyan haçını ) kıracak, hınzır (domuz) katl (ini emr) edecek, (Zımmî' lerden) cizyeyi kaldıracak, mal çoğalacak, hattâ kimse mal kabûl etmez olacak" S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi,C 6 ss 532 (1018 nolu h ş ) Kâmil Mi ras Müslim, Îmân, (242 nolu h ş ) 94 - İstidrac: : Fâsık veyâ kâfir olduğu belli olan bir şahsın isteğe u ygun olarak yapıp gösterdiği bir takım hârikalardır ki Allâhü Teâlâ, hem kendisini hem de ona inanıp onun peşinden gidenleri imtihan etmek için ona böyle bir imkân verir O da her şey'i kendinden bilerek azdıkca azar Bu sûretle de azâbı katmerlenir ki şu âyet-i kerîme bunu ifâde eder: ِ ت َايآ ِ ب ا ُ وب � ذ َ ك َ ني ِ ذ � لا َ و َ ف ُ وم َل ْ ع َػي � ُ ث ْي َ ح ْ ن ِ م ْ م ُ ه ُ ج ِ ر ْ د َت ْ س َن َ س َان ج "Âyetlerimizi yalan sayanları, biz, bilmeyecekleri no kta (lar) dan yavaş yavaş helâke yaklaştırırız" A'râf, 182 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 67 O Deccâl de adamlarına “Bu adamı öldürünüz ” emrini verecek ama bundan sonra hiçbir kimseyi öldürüp diriltmeye muktedir olamayacak 95 Böyle bir durumu görenler de onun sahtekâr bir deccâl olduğunu anlamış olacak Îmân sâhibi Müslümanlar da O‟nun şerrinden îmânları ile korunacak 96 Daha sonra Mesih Îsâ ibn -i Meryem aleyhi’s -selâm , bu yalancı Deccâl i bulup öldürecek, kâfirleri katledecek, İslâm diyârında kâfir kalmayacak Hayatda olduğu müddetçe de dünyâya y eni bir huzur , güven ve adâlet getirecek Böyle bir zamanda gökyüzünün bereketleri yeryüzüne inecek , mal çoğalacak; kürre -i arz, Kisrâ'ların, Kayser'lerin ve bunlar gibi haşmet sâhibi meliklerin vaktiyle sînesine sakladıkları hazîneleri kusmağa başlayacak; herkes dünyânın son zamanlarının geldiğini anlıyarak mal biriktirip to plamakdan sarf- ı nazar edecek Îsâ aleyhi’s -selâm ‟ın vefatından sonra da herkes yine eski alışkanlıklarını yerine getirmeye başlayarak dünyanın huzu r, sükûn ve refâhı yeniden bozulacak ve içlerinde tek bir îmân sâhibi kalmayınca da kıyâmet kopacaktır 95 -S B M Tecrîd -i Sarîh Tercemesi,C 6 ss 242 (893 nolu h ş ) Kâmil Mir as Deccâl'in bu adamı öldürüp diriltmesi, onun şekâvet alâme tlerinden olup belli bir zaman için bir ibtilâ' olarak ondan sâdır olmasıdır Buna benzer bir hadîs -i şerîf de, Riyâzü's -Sâlihîn, C 3 ss 327 de (1847) numaralı hadîs -i şerîfdir ki bu hadîs-i şerîf'in sonunda, Rasûlü'llâh aleyhi's -selâm şöyle buyurmuşdur: "İşte bu Mü'min, Rabbü'l -âlemîn nezdinde halkın en büyük bir şehîddir (Yalancı bir zâlime karşı hakkı söylemekden çekinmemişdir)" 96 - Kıyâmet alâmetleri ile ilgili Hadîs -i şerîf'‟ lerde Eşrât-ı sâat' den ( Kıyâmet alâmetlerinden ) bahs edilirken iki mesih zikr edilmişdir ki bunlardan birisi "Mesih Îsâ ibn -i Meryem" in nüzûlü, diğeri de "Mesih Deccâl" in zuhurudur ki bunlardan Mesih Îsâ , insanları, hayır yollarına; Mesih Deccâl de şerr yollarına da‟vet eder Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 68 Böyle bir hal, en son din olan İslâm dîni esâslarının bozulması, insanların dînî hükümlere riâyet etmiyerek istedikleri bir İslâm anlayışı ile yaşamaya başlaması, müftî mâcin ‟lerin (halka hîle ta’lîm edip öğreten kimselerin ), fâsıkların, zâlimlerin, münâfıkların, müşriklerin kâfirlerin çoğalması ve bütün insanlığın küfür, şirk ve nifakda tek bir ümmet hâline gelmesi ile olacaktır ki böyle bir halde, Müslümanım diyenler çok olacaktır ama îmân boğazlarından aşağı inmeyecektir Hazreti Ali radıye’llâhü anh’ dan rivayet edil en şu Hadîs -i şerîf, bunun açık bir delilidir: ملسو ويلع �ا ىلص �ا ؿوسر ؿاق : ؿاق ونع �ا يضر بلاط �أ نب يلع نع : �و ، و�ا �إ �س�ا نم ىقبي � فامز سانلا ىلع �أي فأ كشوي ، ىد�ا نم بارخ يىو ةرماع مىدجاسم و�ر �إ فآرقلا نم ىقبي نَ م رش مىؤاملع مهيفو ةنتفلا جر� مىدنع ن ِ م ، ءامسلا �دأ ت� دوعت “İnsanlara şöyle bir zaman gelmesi yakındır ki o vakit islâm‟ın isminden başka bir şey kalmayacaktır Kur‟ân‟ın da resminden ( şekli okunmasından ) başka bir şey kalmayacakdır O vakit mescidler de çok güzel yapılacaktır, ama hidâyet yönünden harap vaziyetde olacaktır O zamanın uleması göklerin altında mevcut olanların en şerlisi olacaktır Fitne, o ulemadan çıkacak ve yine onlara dönecekdir” 97 Merhûm Kâmil Miras da, görevini gereği gibi yapmayan ve İslâmî esasları ketm ederek, hakkı bâtıla karıştırarak müdâhenede bulunan Din adamları hakkında şöyle diyor: 97 -Beyhakî, şuabu‟l -îmân III/317 -318 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 69 “Bu Âyet’lerde (ve Hadîs -i Şerîf’lerde) bildirilen cezâ’, bir vaîd -i şedîddir ki, Peygamberler teblîğâtını öğrenip de başkalarına teblîğ etmeyip ketm edenlere âid bulunuyor Bu cihetle din mürşidlerine ve İslâm âlimlerine terettüb eden ma’nevî mes’ûliyyet çok ağırdır Vâcibât -ı dîniyesini bilmeyenlere dînî vazîfelerini teblîğ ve ta’lîm ile mükellef olanların bu mukaddes vazîfeden gafletleri afv olunur günahlardan değildir Husûsiyle millet hazînesinden bu nâma maaş alanların mes’ûliyetleri daha büyükdür Hem ma’nevî, hem kânûnîdir” 98  “ ِ را َ ص ْب َ� ْا ِ �و ُا ا َي او ُِ � َت ْ عا َف : İşte ey akıl ve basîret sâhibleri, siz bundan ibret alın (ve Hakk‟a yönelin)” 99 Çünkü, “ َ ىد ُْ �ا َ ع َب � ػت ا ِ ن َ م َ ىل َ ع ُ � � سلا َ و :(Dünyâda ve âhiretde) selâm (ve selâmet), doğruya (Hakk‟a ve hakîkâte) tâbi’ olanlaradır” 100 ُ غ� َب ْلا � � ِ إ ا َن ْ ػي َل َ ع ا َ م َ و ُ � ِ ب ُ م ْلا “Bizim üzerimize (düşen görev), ap açık bir tebliğdir” T eblîğ bizden; takdir, siyâsî, dînî ve aklî otorite sâhiblerinden; huküm, Allâhü Teâlâ‟dandır Ali Celâleddin Karakılıç 12 -Rabîü‟l -evvel-1441 09 -Kasım -2019    98 -Sahîh -i Buhârî Muhtasarı Tecrîd -i Sarih Tercemesi, C 7 ss 182 Kâmil Miras 99 -Haşr, 2 100 -Tâ -Hâ, 4 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 70 Ali Celâleddin Karakılıç 1929 yılında Kayseri -Talas‟da dünyaya geldim İlkokulu Talas ve Konya Ereğlisi‟nde, Ortaokulu Kayseri ve Karaman Ortaokulunda ve Lise tahsîlimi de Kayseri Lisesi‟inde tamamladıktan sonra İ Ü Tıp Fakülte si‟ne kaydımı yaptırmak için İstanbul‟a gittiğim gün Sultan Ahmed Câmii‟ni ziyâret e ttim Bu muhteşem eserin ve onu yaptıranların, ma‟nevî hayâtımda yaptığı etki ü zerine -bir lûtf -i ilâhî olarak - Tıp Fakültesine kaydımı yaptırmaktan vazgeçerek 1950 -1951 ders yılında A Ü İlâhiyat Fak ültesi‟ne kaydımı yaptırıp 1954 yılında mezun oldum ve Trabzon İmam-Hatip Okulu Meslek dersleri öğretmenliğine atandım Aynı yıl v atanî görevimi yapmak üzere oradan ayrıldım Altı ay Polatlı‟da, bir sene de Bornova‟da olmak üzere Onsekiz ay Yedek Subay ola rak askerlik görevimi tamamladıktan sonra 1956 yılı May ıs ayında Kayseri İmam -Hatip Okulu Meslek Dersleri Öğretmeni olarak atandım Daha sonra Kayseri İmam-Hatip Okulu Müdürlüğü ‟ne , ondan sonra da Diyanet İşleri Başkanlığı Dînî Hizmetler ve Din Görevlil erini Olgunlaştırma Daire Başkanliğı’ na atandı m ve 1984 Yılında emekli oldum Emekli oldukdan sonra da boş durmayıp birçok hayır işlerinde çalışdı m, Fahrî vaizlik yapdım Gerekli gördüğüm konularda kitablar ve kitabcıklar yazdım Kendi kendimi yetiştirmek için kendi özel çalışmalarımı g eliştirerek tefsirde Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Konyalı Mehmed Vehbi ve Ba lıkesirli Hasan Basri Çantay; hadîsde Ahmed Naim, Kâmil Miras ve Hasan Hüsnü Erdem; fıkıh ve fıkıh usulünde Ömer Nasûhi Bilmen, Büyük Haydar Efendi ve Bedru‟l -Mütevellî Abdü‟l - Bâsit; akâid ve ilmihâlde İmâm A‟zâm Ebû Hanîfe, Ömer Nasûhi Bilmen ve Mehmed Zihni, Ahmed Hamdi Akseki merhûmlar gibi ilim ve tak vâ ehli kimseleri kendime hoca ve üstâd edinerek onların talebesi olmayı şiâr edindim 1958- 1962 yılları arasında Hasbekli Hoca diye ma‟rûf merhûm ve mağfûr Kurrâ‟dan Hacı Hâfız Mü‟min Akan‟dan Kur‟ân -ı Kerîm‟in tecvîd ve ta‟lîmini öğrendim Bu aradaki çalışmalarım ile de bir doktora tezi olarak “Tecvîd İlmi - Kur’ân -ı Kerîm Okuma kâideleri -” isimli kitâbımı hazırladım Ayrıca yine Kurrâ‟dan, Karabey‟in Hâfız diye ma‟rûf merhûm ve mağfûr M ehmed Karakılıç‟dan da istifâde etdim ve Arabça okudum Daha sonra yine merh ûm ve mağfûr Hâfız Mü‟min Akan ile Kırâet -i Seb‟a ve Kırâe t-i Aşere çalışmaları yaptım ve bunları yazdım Dâimâ, vatan, millet, hürriyet, istiklâl, bayrak ve k ardeşlik gibi konuların, vazgeçilmez kendi değerlerimiz olduğunu ve bunlarsız islâm‟ın yaşanamıyacağı inancını müdâfaa ederek îmâna, İslâm birlik ve berâber liğine zarar veren lâiklik, demokrasi, özgürlük, sınırsız hoşgörü gibi beşerî sistemler in, -ithal malı olup - bizim malımız olmadığı husûsunu da, fırsat bulduğum her yerde an latmaya çalışdım Çünkü İslâm Dîni bir bütündür, tecezzi kabul etmez َ ل ْ د َ ق ًا� ِ ث َ ك َ �ا َ ر َ ك َذ َ و َ ر ِ خ� ْا َ ْ و َ ػي ْلا َ و َ �ا او ُ ج ْ ر َ ػي َ فا َ ك ْ ن َ م ِ ل ٌة َن َ س َ ح ٌة َ و ْ س ُا ِ �ا ِ ؿو ُ س َ ر ِ � ْ م ُ ك َل َ فا َ ك ط Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 71 "And olsun ki Allâh'ın Rasûlünde sizin için, Allâh'ı ve âhiret gününü ummakda olanlar ve Allâh'ı çok zikr edenler için gü zel bir (imtisâl) numûne (si) vardır" 101 Âyet -i kerîme‟sinin hidâyet ve nusrat ışığı altında Allâhü Te âlâ‟yı dost, Kur‟ân -ı Kerîmi ve Rasûlü‟llâh aleyhi’s-selâm ‟ı rehber , Ashâb -ı Kirâm‟ı ve onlara tâbi‟ olup onların yolundan giden ilim adamlarını ve Müslümanları, yerine göre mürşid, yerine göre hoca , yerine göre kardeş, yerine göre de arkadaş edindim Bunun için de, gerek memûriyet hayatımda gerekse emekli olduktan sonra bir çok hayır işlerinde çalıştım Gerekli gördüğüm konularda ki tablar yazarak Müslümân‟ların ve aklı başında olan insanların istifadesine sundum Fahr î vâizlik yaptım Aynı Fakülte‟den me‟zûn olan Sabahat Karakılıç (Sevükteki n) ile evlenip dört çocuk sahibi oldum Hayatım boyunca İslâm‟a, Müslüman‟lara ve insanlığa hizmeti şiâr edindim Rasûlü‟llâh aleyhi’s-selâm ‟ın ve Ashâb -ı Kirâm‟ın bulunduğu i‟tikad üzerinde bulunup Kitâb, Sünnet, İcmâü‟l -ümmet ve Kıyâsü‟l -fukahâ‟ esâslarına göre inanıp yaşamayı, i‟tikadda ve amelde Selefiyye yolunun temsilcile ri olan, Ehl-i Sünnet ve‟l - Cemâat mezhebi esâslarına göre inanıp amel etmeyi üstün bir v asıf kabûl ederek i‟tikad‟da Mâtürîdî, amelde Hanefî mezhebi mensûbu bir Mü‟min ve Müslümân olarak yaşamayı ve o yolda ömür tüketmeyi en doğru bir y ol kabul etdim İslâm dışı din ve inançların; beşerî sistem, doktirin ve ek ollerin; insanı, şirke, küfre, nifaka ve tefrîkaya götürdüğü inancına sâhip olduğum için de, ömrüm boyunca hiçbir partiye, hiçbir gruba, hiçbir ekole, hiçbir cemâate mensûb olmadığım gibi onlara temâyül de etmedim Hattâ ısrarla yapılan ba‟zı câ zip teklifleri de -millet vekilliği gibi - redd etdim Ancak idâreci olduğum yıllarda ba‟zı mecbûr iyetler karşısın da “Şerreynden ehveni tercih olunur” küllî kâidesi gereğince ba‟zı davranışlarımı ona göre ayarlamayı uygun buldum İslâm birlik ve berâberliğinin en büyük düşmanlarından biri olan tefrîka, ihtilâf ve görüş ayrılıklarının , İslâm düşmanlarının mel‟ûn emellerini gerçekleştirmek maksâd ı ile kurulmuş bir tuzak olduğu inancında olduğum için de, Ehl-i sünnet ve‟l -cemâat esâslarına ( şerîat esâslarına ) riâyet etmeyen hiçbir cemâati ve sonradan uydurulan hiçbir tarîkatı tasvib etmediğim gibi onlara temâyülde de bulunmadım Çünkü bunların hepsinin, ُ تا َن � ػي َ ػب ْلا ُ م ُ ى َءا َ ج ا َ م ِ د ْ ع َػب ْ ن ِ م او ُ ف َل َ ػت ْ خا َ و او ُق � ر َ ف َ ػت َ ني ِ ذ � لا َ ك او ُنو ُ ك َت � َ و ط ٌ مي ِ ظ َ ع ٌ با َ ذ َ ع ْ م َُ � َ ك ِ ئ َلو ُا َ و � “Siz, kendilerine apaçık delîl’ler, âyet’ler geldik den sonra parçalanıp ayrılanlar, ihtilâfa düşenler gibi olmayın İşte onlar (ın hâli) : En büyük azâb onlarındır” 102 101 -Ahzâb, 21 102 -Âl -i İmrân, 105 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 72 âyet -i kerîme‟sinin ve benzerlerinin, ifâde buyurduğu azâb-ı ilâhî ‟yi, da‟vet etdiği inancındayım Hiç şübhe yok ki dünyâda bulunan bugünkü Müslümân‟ların perîşan halleri ve düşmanların onlara musallat olması, bu tefrîkan ın ve ihtilâfın bir neticesinden başka bir şey‟ değildir Çünkü “Musîbet dîne gelirse hem dünyâ gider, hem âhiret” 103 İlerlemiş yaşıma rağmen -neme lâzım deyemeyen bir din adamı olarak - aynı yolda yürüme ye devam ederek Tevhîd‟e ve İslâm Dîni esâslarına uygun bir yaşam tarzını, - Rasûlü’llâh aleyhi’s -selâm’ın ve Ashâb -ı Kirâm’ının teblîğ metodu doğrultusunda - önce kendi nefsime, sonra da Müslümanım diyen insanlara telkin edip bu konulardaki uyarılarıma -kısıtlı bir çerçeve dâhilinde de olsa - devam etmeyi dînî bir görev bildim ْ ف ِ إ َ ني ِ ذ � لا َ م َ ة َ � � صلا او ُ ما َقَأ ِ ض ْ ر َ ْ �ا ِ � ْ م ُ ىا�ن � ك ِ ؼو ُ ر ْ ع َ م ْلا ِ ب او ُ ر َ مَأ َ و َ ةا َ ك � زلا ا ُ و َ ػتآ َ و ِ ر َ كن ُ م ْلا ِ ن َ ع ا ْ و َ ه َػن َ و ط ِ رو ُ م ُ ْ �ا ُة َب ِ قا َ ع ِ و � ل ِ ل َ و “Eğer (mü‟min kullarımızın) kendilerine, yer yüzünde bir iktidar mevkîi verirsek, onlar namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emr eder ler, kötülükden vazgeçirmeye çalışırlar Her yapılan işin â kıbeti Allâh’a âiddir” 104 âyet -i kerîme‟sinden cesâret alarak çalışmalarıma devam ettim ve hâlen de etmekteyim ki, Sayın Cumhurbaşkanı‟mız Receb Tayyîb Erdo ğan‟a yazıp verdiğim “Dün Başbakanımız Bu Gün Cumhurbaşkanımız Sayın Receb Tayyîb Erdoğan’a Mektublarım” i simli kitapçığım, bunun bir örneğidir Çünkü, ا َ ك ْ ل ِ ت ل ّ و ُل ُ ع َ فو ُ دي ِ ر ُي � َ ني ِ ذ � ل ِ ل ا َ ه ُل َ ع َْ � ُة َ ر ِ خ� ْا ُ را � د ً ا ً ادا َ س َف � َ و ِ ض ْ ر َ� ْا ِ � ط َ � ِ ق �ت ُ م ْ ل ِ ل ُة َب ِ قا َ ع ْلا َ و “İşte âhiret yurdu Biz onu yer yüzünde büyüklenmeyen , (fitne) ve fesâd arzûsuna düşmeyecek kimselere veririz (En güzel) âkıbet, (Allâh‟a yönelip O‟nun azâb‟ından sakınan) müttekî’lerindir” 105 âyet -i kerîmesi‟nin ifâde buyurduğu âhiret yurdu, halifelik vasfına sâhib güzel yaratılışımızın ve ebedî mutluluğumuzun en güzel âkıbet idir “ َ ىد ُْ �ا َ ع َب � ػت ا ِ ن َ م َ ىل َ ع ُ � � سلا َ و :(Dünyâda ve âhiretde) selâm (ve selâmet), doğruya (Hakk‟a ve hakîkâte) tâbi’ olanlaradır” 106 Not: Basılmış ve basılacak kitâblar ım, İnternet‟de ki sitemde vardır Celâleddin Karakılıç: İlkkonak@gmail com A Celâleddin Karakılıç www ckarakilic com  103 -Hazreti Ömer radıye’llâhü anh 104 -Hacc, 41 105 -Kasas, 83 106 -Tâ -Hâ, 4 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, Îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle, Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmek ile mümkündür 73 Kur’ân -ı Kerîm’e göre Tevhîd Dîni İslâm‟ın son kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin Bekâsı, îmânda birlik ve Vatanda dirlik ile; diğer bir deyimle , Tevhîd Dîni İslâm‟ın koruyucusu Müslüman Türk Kudreti’ ni yeniden inşâ‟ etmekle mümkündür ًة � فا َ ك ِ م ْ ل � سلا ِ � او ُل ُ خ ْ د ُا او ُن َ مآ َ ني ِ ذ � لا ا َ ه �ػي َا ا َي ص ِ فا َط ْ ي � شلا ِ تا َ و ُط ُ خ او ُ ع ِ ب �ت َ ػت � َ و ط � و ُ د َ ع ْ م ُ ك َل ُو � ن ِ إ ٌ مي ِ ك َ ح ٌ زي ِ ز َ ع َ �ا � فَأ او ُ م َل ْ عا َف ُ تا َن � ػي َ ػب ْلا ُ م ُ ك ْت َءا َ ج ا َ م ِ د ْ ع َػب ْ ن ِ م ْ م ُت ْ ل َل َ ز ْ ف ِ إ َف ٌ � ِ ب ُ م “Ey îmân edenler, (eğer, îmânda birlik vatanda dirlik istiyorsanız) hep birden silm’e (sulh‟a ve İslâm‟a, İslâm birlik ve berâberliğine) girin, (kâmil olgun birer Müslümân olun) Şeytan’ın adımları ardına düşmeyin, (insanları yoldan çıkaran küfür ve dalâlet ehlinin ve Deccâl‟lerin sözlerine ve fiillerine uymayın) Çünkü o (onlar), sizin ap açık bir düşmanınızdır” “Size bunca açık delîller geldikden sonra yine kusur ederseniz (silm‟e girmekden, birlik ve berâberliğinizi koruyup olğun birer Müslüman olmaktan kaçarsanız), iyi bilin ki muhakkak Allâh, Azîz’dir (mutlak gâlibdir, hukmüne karşı gelinmez, dilediğini yapar ve emrini infâz eder) ve Hakîm’dir (her yaptığını bir hi kmetle yapar)” 107 ِ ْ �ا َ س ْ ئ ِ ب ُ م ْ س ِ فا َ� ِ ْ �ا َ د ْ ع َػب ُ ؽو ُ س ُ ف ْلا ج ْ ن َ م َ و ْ َ � َ فو ُ م ِ لا � ظلا ُ م ُ ى َ ك ِ ئ َل ْ و ُ أ َف ْ ب ُت َػي “Îmândan sonra fâsıklık ne (kadar da) kötü addır! Kim (Allâh‟ın yasak ett iği şey‟lerden) tevbe etmezse onlar zâlimlerin ta kendileridir (ki onlara azâb hakk olur) ” 108 َ و ّللا � فَأ َ و ِ با َ ق ِ ع ْلا ُ دي ِ د َ ش َو ّللا � فَأ ْاو ُ م َل ْ عا ٌ مي ِ ح � ر ٌ رو ُ ف َ غ “Şühesiz b ilin ki, Allâh‟ın cezâsı pek çetindir (Bununla berâber) Allâh, muhakkak Ğafûr’dur, Rahîm’dir , (Tevhîd‟e yönelen, şirk‟den sakınıp günahlarına tevbe edenler için de, çok bağışlayıcıdır , çok esirgeyicidir) ” 109 107 -Bakara, 208-209 108 -Hucurât, 11 109 -Mâide, 98 Arka kapak