CKarakilic.com
Current View

Celâleddin Karakılıç(Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte)

Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 0 A Celâleddin Karakılıç Biyografi (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 2015 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 1 A Celâleddin Karakılıç Biyografi (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 2015 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 2    Aldanma dünyânın ni’metine Ne kadar süslü olsa da, Kazanmaya bak rızâu’llâh’ı Ne kadar müşkil olsa da Zîrâ, “Sanma ey hâce kim S enden zer - u sîm isterler, Yevme lâ yenfeu’da Kalb - i selîm isterler” 1    1 - Hâce: Hoca Zer : Altın Sîm : Gümüş Yevme lâ yenfeu: Kendi amelinden başka hiçbir şey'in ve hiçbir kimsenin fayda vermeyeceği kıyâmet günü, mahşerdeki hısâb günü Kalb - i selîm: Her türlü küfür, şirk, nifâk ve isyan hallerinden uzak olarak Allâhü Teâlâ'ya yönelip teslîm olmuş temiz kalb Böyle bir kalbde Allâh sevgisinden ve Allâh korkusundan başka hiçbir şey' yer etmez Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 3 Besmele, Hamdele, Salvele ْ س ِ ب ِ م ي ِ ح � ر لا ِ ن َ ْ حْ � ر لا ِ لله ا ِ م - َ ا َ ين ِ م َ ل ا َ ع ْ ل ا ِّ ب َ ر ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ لا ِ م ي ِ ح � ر لا ِ ن َ ْ حْ � ر لا لا ِ م ْ و َ ي ِ ك ِ ل ا َ م ِ ن يِّ د لا ط � ي ِ إ � ي ِ إ َ و ُ د ُ ب ْ ع َ ن َ ك ا َ ك ا ُ ين ِ ع َ ت ْ س َ ن ط َ ط ا َ ر ِ ص َ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م ْ ل ا َ ط ا َ ر ِّ ص لا ا َ ن ِ د ْ ه ِ ا َ ا َ ن ي ِ ذ � ل ا ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع َ ت ْ م َ ع ْ ن لا ِ ب و ُ ض ْ غ َ م ْ ل ا ِ ْ يْ َ غ ْ م ِ ه ْ ي َ ل َ ع َ ين ِّ ل ا � ض لا لآ َ و - َ ا � ل ا ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ َ د َ ه ي ذ ي ُ لله ا َ و ِ م لآ ْ س ِ لإ ْ ا َ و ِ ن ا َ يم ِ لإ ِ ل ا َ ن ٍ م ي ِ ق َ ت ْ س ُ م ٍ ط ا َ ر ِ ص َ لى ِ إ ُ ء ا َ ش َ ي ْ ن َ م ي ِ د ْ ه َ ي - َ ا َ ى ف َ ط ْ ص ا َ ن ي ِ ذ � ل ا ِ ه ِ د ا َ ب ِ ع َ ى ل َ ع ٌ م لآ َ س َ و ِ لله ِ ُ د ْ م َ ْ لْ - َ ا � ص ل ِ ب ِّ ي � ط لا ِ ه ِ ب ْ ح َ ص َ و ِ ه ِ ل آ َ ى ل َ ع َ و ٍ د � م َ ُ مُ ا َ ن ِ ل و ُ س َ ر َ ى ل َ ع ُ م َ لا � س لا َ و ُ ة َ و ل ْ ن َ م َ و َ ن ي ِ ر ِ ه ا � ط لا َ ين ْ م ُ ه َ ع ِ ب َ ت َ لى ِ إ ٍ ن ا َ س ْ ح ِ إ ِ ب ِ ن يِّ د لا ِ م ْ و َ ي Bi’smi’llâhi’r - Rahmâni’r - Rahîm Bütün âlemlerin Rabb’i, Rahmân ve Rahîm, Din Günü'nün sâhibi olan Allâh’a hamd olsun Yâ Rabb, biz Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz Bizleri doğru yola hidâyet eyle O kend ilerine ni’met verdiklerinin yoluna ilet Gazâba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil Bizi, îmân’a ve (fıtrat dîni olan) İslâm’a hidâyet eden Allâh’a hamd olsun Allâh, kimi dilerse onu, (kendisinde hayır gördüğü kimseleri) doğru yola iletir Hamd olsun Allâh’a ve selâm olsun O’nun beğenip seçtiği (kendisinde hayır görüp doğru yola iletdiği ) kullarına Salât ve selâm, Rasûl’ümüz Hazreti Muhammed üzerine, tayyîb ve tâhir olan Âl ve Ashâb’ının üzerine ve Kıyâmet’e kadar ihsân ile Âl ve Ashâb’ına tâbi’ olanların üzerine olsun Âmîn    Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 4  ُ لله ا ِ د ِ ر ُ ي ْ ن َ م ِ ن ي ِّ د لا ِ فِ ُ ه ْ ه ِّ ق َ ف ُ ي ً ا ْ يْ َ خ ِ ه ِ ب “ Allâhü Teâla, bir kimsenin hayrini dilerse, onu dinde fakih yapar (anlayışlı ve bilinçli kılar)” Buhârî, Kitâbü’l - ilm, Cüz’ 1 ss 28  َ ا ُ ء ْ ر َ م ْ ل ْ ن َ م َ ع َ م َ ا � ب َ ح “Kişi, sevdiği kimse ile berâberdir” (Buhârî, Kitâbü’l - Edeb,Cüz’ 8 ss 48)  َ ي ْ م ُ ك ْ ن َ ع ْ ر ِّ ف َ ك ُ ي َ و ً ا نا َ ق ْ ر ُ ف ْ م ُ ك َ ل ْ ل َ ع ْ َ يَ َ ه ّ ل لا ا ُ و ق � ت َ ت ْ ن ِ إ او ُ ن َ م آ َ ن ي ِ ذ � ل ا ا َ ه � ي َ أ ا ْ م ُ ك َ ل ْ ر ِ ف ْ غ َ ي َ و ْ م ُ ك ِ ت ا َ ئ ِّ ي َ س ط ِ م ي ِ ظ َ ع ْ ل ا ِ ل ْ ض َ ف ْ ل ا و ُ ذ ُ ه ّ ل لا َ و “Ey îmân edenler, eğer Allâh’dan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü (hakk ile bâtılı, güzel ile çirkini, İslâmî olan ile İslâmî olmayanı) ayırd edecek bir anlayış (bir ma’rifet ve bir nûr) verir, suçlarınızı örter v e sizi mağfiret eder Allâh, büyük lûtuf ve ihsân sâhibidir” 2  2 - Enfâl , 29 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 5 A Celâleddin Karakılıç Biyografi (B a’zı hâtıralar ile birlikte ) 1929 yılında Kayseri - Talas’da dünyaya geldim İlkokulu Talas ve Konya Ereğlisi’nde, Ortaokulu Kayseri ve Karaman Ortaokulunda ve Lise tahsîlim i de Kayseri Lisesi’inde tamamladıktan sonra İ Ü Tıp Fakültesi’ne kaydımı yaptırmak için İstanbul’a gittiğim gün Sultan Ahmed Câmii’ ni ziyâret ettim Bu muhte şem eserin ve onu yaptıranların benim ma’nevî hayâtımda yaptığı etki üzerine - bir lûtf - i ilâhî olarak - Tıp Fakültesine kaydımı yaptırmaktan vaz geçerek aynı gün Ankara’ya geldim ve 1950 - 1951 ders yılında A Ü İlâhiyat Fakültesi’ne kaydımı yaptırıp 1954 yılı nda mezun oldu m ve Trabzon İmam - Hatip Okulu Meslek dersleri öğretmenliğine atandı m Aynı yıl vatanî görevim i yapmak üzere oradan ayrıldı m Altı ay Polatlı’da, bir sene de Bornova’da olmak üzere Onsekiz ay Yed ek Subay olarak askerlik görevim i tamamladıktan sonra 1956 yılı Mayıs ayında Kayseri İmam - Hatip Okulu Meslek Dersleri Ö ğretmeni olarak atandım Kendi kendim i yetiştir mek için kendi özel çalışmalarım ı geliştirerek tefsirde Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Konyalı Mehmed Vehbi ve Balıkesirli Hasan Basr i Çantay; hadîsde Ahmed Naim, Kâmil Miras ve Hasan Hüsnü Erdem; fıkıh ve fıkıh usulünde Ömer Nasûhi Bilmen, Büyük Haydar Efendi ve Bedru’l - Mütevellî Abdü’l - Bâsit; akâid ve ilmihâlde İmâm A’zâm Ebû Hanîfe, Ömer Nasûhi Bilmen ve Mehmed Zihni , Ahmed Hamdi Aks eki merhûmlar gibi ilim ve takvâ Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 6 ehli kimseleri kendim e hoca ve üstâd edinerek onların talebesi olmayı şiâr edindi m 1958 - 1962 yılları arasında Hasbekli Hoca diye ma’rûf merhûm ve mağfûr Kurrâ’dan Hacı Hâfız Mü’min Akan’dan Kur’ân - ı Kerîm’in tecvîd ve ta’lîmini öğrendi m Bu aradaki çalışmaları m ile de bir doktora tezi olarak “ Tecvîd İlmi - Kur’ân - ı Kerîm Okuma kâideleri - ” isimli kitâbım ı hazırladı m Ayrıca yine Kurrâ’dan, Karabey’in Hâfız diye ma’rûf merhûm ve mağfûr Mehmed Karakılıç’dan da istifâde etdi m ve Arabça okudu m Daha sonra yine merhûm ve mağfûr Hâfız Mü’min Akan ile Kırâet - i Seb’a ve Kırâet - i Aşere çalışmaları yaptım ve bunları yazdım    Doktora tezi için An kara’ya gidişim 1962 yılı Eylül ayında bir doktora tezi olarak hazırlamış olduğu m “Tecv îd İlmi - Kur’ân - ı Kerîm Okuma Kâıdeleri - ” isimli kitâbım ı, daha önce müsbet tasvibini almış olduğu m değerli hocam merhum Pr of M Tayyîb Okiç’e sundum Fakat bir takım fitne ve fesâ d erbâbın ı n te’sîri altında kalmış olan hocam Prof M Tayyîb Okiç’in menfi tutumları ile doktora yapmaktan vaz geçip o zaman Din Eğitim i Müdürü olan diğer hocam merhûm ve mağfûr Kemâl Edib Kürkçüoğlu’nu n ziyâretine gitti m Elim de bulunan “Tecv îd İlmi - Kur’ân - ı Kerîm Okuma Kâıdeleri - ” kitâbım ı O’ na gösterince i lim ve ma’niviy yâ t âşıkı hocamın takdir ve tasvibleri ile münhâl bulunan İmam - Hatip Okulu Müdürlüğüne atandı m Elin i öpüp ayrıldıktan sonra arkam dan “Celâl ” diye seslenerek yanına çağırdı ve “Millî Eğitim Bakanı Şevket Râşit Hatipoğlu benim Türk Ocağı’ndan arkadaşım o lur Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 7 Üçüncü Yüksek İslâm Enstitü sü nü açmak istiyor Kayseri bu işi yapabilir mi?” dedi Ben de “Yapar hocam dedim” Bunun üzerine “Öyleyse hemen git, Üçüncü Yüksek İ slâm Enstitüsü ’ nün yapılıp açılması için çalışmalarına baş la ” dedi Kays e ri’ye gelip durumu arkadaşlara anlatınca büyük bir şevkle hemen bir dernek kurup inşaat çalışmalarına başladı k Kısa bir mü ddet sonra Konya Yüksek İslâm En stitusü Kur’ân - ı Kerîm öğretme n liğ ine naklen atanmam uygun görüldü ise de “Burada da bir Yüksek İslâm Enstitüsü yapıyoruz, açılınca aynı gö revi burada da yapabilirim” diyerek Konya’ya gitmeyerek İmam - Hatip câmiasında idâreci ve Meslek Dersleri Öğretme ni olarak çalışmayı uygun bul du m ve dernek çalışmalarına devam etti m    Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nün (İslâm Üniversite si ’ nin) yapılıp açılması ndaki gayretlerim 1962 - 66 yılları arasında Kayseri İmam - Hatip Okulu Müdürü olduğu zamanda, o zaman Din Eğitimi Müdürü olan merhûm ve mağfûr Kemâl Edib Kürkçüoğlu’nun ve merhûm Millî Eğitim Bakanı Şevket Râşit Hatipoğlu’nun himmetleri ile, daha sonra o zamanın Başbakan yardımcısı olan ve “Sizin konunuzu inceledim, memleket için faydalı olcağına kanaat getirdim, gelin size yardım edeceğim” diye n merhûm Turhan Fevzioğlu’nun ve O’nun emirleri ile hareket eden Kayseri vâlisi merhûm Kâzım Atakul’un yardımları ile Erciyes Üniv e rsitesi ’ nin kuruluş temelini teşkil eden Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nün yapılmasında ve açılmasında, öncülüğü m ve büyük g ayretleri m oldu Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 8 Ne yazık ki “Benim adımı Allâh yazar oğlum” diyerek makbuzlara ismini bile yazdırmak istemeyen hayır sâhibi tüm Kayseri halkının yediden - yetmişe varını yoğunu vererek bir İslâm üniversitesi hayâliyle yaptırmaya çalıştığı bu güzelim mü essese, dînî gelişmelerin önüne sedd çekmek isteyen bir takım fitne ve fesâd erbabının olumsuz çalışmaları ve bir kısım dernek üyelerinin ve yandaşlarının gafletleri neticesinde felçli olarak açılmış olduğundan böyle bir sorumluluğu almamak için dernek ile ilgimi kestiği m gibi İmam - Hatip Okulu müdürlüğünden de istifa edip ayrıldı m Bunun için de Kayseri halkı, ilim yatağı Kayseri’de, Ehl - i Sünnet ve ’l - c emâat esâslarına uygun bir hizmeti, böyle bir müessese mensublarından görmedi ve göremedi Hâlen de öyledir    Kur’ân - ı Kerîm’in Lâtin harfleri ile okutulma konusu 1965 yılının Eylül ayı başında Millî Eğitim Bakanlığı’nın “İmam - Hatip Okulları’nda okutulacak Kur’ân dersleri, bundan sonra Lâtin harfleri ile okutulacaktır ve transkripsiyon’dan istifâ de edilecektir” şeklindeki emirlerini, - böyle bir şey’ in dînen câiz olmayacağını müdâfaa ederek ve bu konuda ikiyüz küsur sayfalık bir T e cvîd İlmi kitâbı yazmış bir kimse olarak - yerine getirmeyip diğer İmam - Hatip Okulları ile temâsa geçti m ve - o zamanki ba’zı siyâsîlerin yardımı ile - bu emrin geri alı n ması için çalıştı m ve başarı elde ett i m Fakat dosyama da kara bir leke işlendi Bu arada, bilgi, görgü ve Arapc a’mı geliştirmek için Bağdad, Şam, Mısır ve Medîne - i Münevve re’den birisine gitmek istediğimi ilgili idârî makamlara bildirdim Fakat bir Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 9 çok arkadaşım buralara gönderildiği halde benim bu isteklerim kabul edilmedi    Niğde İmam - Hatip Okulu’na Meslek Dersleri Öğretmeni olarak atanmam ve oradaki çalışmalarım 1966 y ılın ın Kasım ayında Kayseri İmam - Hatip Okulu Müdürlüğünden ayrıldıktan sonra , 1966 - 1968 yıllarında Niğde İmam - Hatip Okulu Meslek dersleri Öğretmenliğine atandı m Orada da okul dışı birtakım çalışmalar yaparak merhûm ve mağfûr çok değerli arkadaşı m Hâfız Recep Acar beyle birlikte, her Pazar , köyleri dolaşarak Kur’ân ziyâfeti verip fahrî vâizlik yaptı m Bu suretle de halkın takdir ve tasviblerini kazandı m O radan tekrar 1968 yılının Temmuz ayında Kayseri İ H O Meslek Dersleri Öğretmeni olarak atandı m    Diyanet İ şleri B aşkanlığı Dînî Hizmetler ve Din Görevlilerini Olgunlaştırma Daire Başkanı olarak atanmam 1970 - 1972 yıllarında , o zamanın Devlet Bakanı olan - merhum Mehmet Özgüneş’in isteği üzerine - Diyanet İşleri Başkanlığı Dînî Hizmetler ve Din Görevlilerini Olgunlaştırma Daire Başkanlığına atandı m 1971 yılında D İ B Dînî Hizmetler ve Din Görevlilerini Olgunlaştırma Dairesi Başkanı olunca hocam merhum Prof M Tayyîb Okiç’in ziyaretine gittiği m zaman hocam Prof M Tayyîb Ok iç, özür dileyerek hatâsını belirtmiş ise de artık iş işten geçmişti Bununla berâber, A Ü İlahiyat Fakü l tesi Yayınlarından “Kur’ân - ı Kerîm’in Üslûb ve Kırâeti” adlı Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 10 kitâbının “Kur’ân - ı Kerîmi Okuma Kaideleri (Tecvîd) ” bahsinin sayfa 24 deki 2 nolu dip notunda, “ Kayseri İmam - Hatib Okulu müdürü, değerli talebem, Celâlüddin Karakılıç’ın “Tecvîd İlmi, ديوجت ملع , Kur’ân - ı Kerîm Okuma K âideleri” adlı yeni ve kıymetli eserini burada kaydetmekle bahtiyarım” diyerek gönlüm ü almaya çalışt ı    Diyanet İşleri Başkanlığı’n da, g örüş ve inanış ayrılıklarının başlaması Görevde bulunduğu m zaman içerisinde Diyanet İşleri Başkan Vekîli olarak görev yapan Lûtfi Doğan il e birlikte çalışmalarım a devam etti m ise de , kısa bir müddet sonra , büyük bir yağc ılıkla aldatılan, uyarılarımı dikkate almayan ve iş işten geçtikten sonra aldatıldığını anlayan merhûm Mehmet Özgüneş’in çok iyi niyetler ile göreve getirmiş olduğu , fakat bu iyi niyet inin karşılığını göremediği, yenilikçi ve yeminli 3 Başkan Yardımcısı Tayyar Altıkulaç ve ekibi ile aramızda ba’ zı anlaşmazlıklar olmaya başladı ki bunlardan ba’zıları şöyledir: 1 - Tayyar Altıkulaç, A Ü İlâhiyat Fakültesi Kur’ân - ı Kerim Öğretmeni Demirhan Ünlü ve Din Eğitimi Genel Müdürü Şevki Özkan’dan t eşekkül eden kom isyon tarafından hazırlanmış olan “Kur’ân Okumaya Giriş ( Alfâbe ) ” isimli kitapçığın giriş kısmında : 3 - İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’ nün ilk mezunları, kendi aralarında nasıl çalışacaklarını kararlaştırarak yeminleşmişlerdir ki bunlardan Prof Dr Hayreddin Karaman’ın bu guruptan ayrıldığına dâir bir konuşmasını , bir televizyon konuşmasında dinlemiştim Daha önce, Ali Nar da bunlardan ayrıldığını söylemişti Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 11 “ Cenâb - ı Hak buyuruyor k i… ” “ Rasûlü’llâh (a s) buyuruyor ki… ” “ İngiliz siyaset adamı Edmond diyor ki s özlerinin yazılmış olduğunu görünce , sorumlu bir kimse olarak , “ İngiliz siyaset adamı Edmond diyor ki…” sözünü, Allâhü Teâlâ’ nın, “E y îmân edenler, b enim de d ü şmanım, sizin de düşmanı nız olanlar ı dostlar edinmeyin” 4 meâlindeki âyet - i kerîme’sine aykırı bulduğumdan üzerini çizerek ma tbaaya gönderdi m Kitapçık basılıp gelince aynı sözlerin yine basılmış old uğunu gördü m Diyanet İşleri Başkanı Lûtfi Doğan’a ve yardımcıcı Tayyar Altıkulaç’a telefon ederek “Kur’ân okumaya başlayan küçücük çocuklarımızın, Allâhü Teâlâ’nın ve Rasûlü’nün isimleri ile birlikte gayr - i müslim bir kimsenin ismini de telâffuz etmesinin doğru bir şey’ olmadığını söyleyerek ya bu cümle nin üz e rine bir bant yapıştırılmasını veya bu kitâbı n ibtal edilerek yeniden bastırı lmasını ” söyledi m ise de müsbet bir netîce ala madı m Bundan sonra kitabın ikinci baskısı yapılınca araya bir tane Gazzâli ismi ilâve edilerek aynı adamın ismi daha da büyütülerek “İngiliz düşünürü” olarak ifâde edilmiş olduğunu gördü m ve yine aynı kişilere telefon ederek adamın daha da büyütülmüş olduğunu ifade ede rek karşı çıktı m ise de yin e bir netîce alamadı m En sonunda bu alfabe, Din İ şleri Yüksek Kurulu’nun 8 - 3 - 1972 gün ve 423 sayı l ı kararıyla aşağıdaki şekilde b irçok kere basılıp dağıtıldı : Cenâb - ı Hak buyuruyor : “Hiç şübhe yok ki bu kitap (Kur’ân), korunanlar için doğru yolun ta kendisidir” (el - Bakara,2) 4 - Mümtehıne, 1 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 12 Allâh’ın Resûlü (S:A:S) buyuruyor : 1 - Sizin en hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenen ve başkalarına da öğretenlerinizdir” Sahihu’l - Buhârî, IV, 108, İstanbul, 1315) 2 - “Kur ’ ân okuyunuz Zira Kur’ân, kıyamet gününde okuyanların karşısına şefaatçi olarak çıkar” (Müslim, 1, 552, Kahire, 1955) İmam Gazali diyor ki: Ku r ’ân bir ışıktır Hataya düşmekden kurtuluş, ancak onunla mümkündür Kalplere ârız olan hastalıkların şifası ondadır…” ( El - Gazâli, İ hyâ u Ulûmi’d - din, 1, 280, Kahire, tarihsiz) İngiliz düşünürü Edmond diyor ki: “Ku r ’ân’ı inceledikçe onun mü kemmelliğini ve yüceliğini kavramış oluyoruz Önce insanı cezbeden Kur’ân, sonra onu hayrete düşürür Sonra onu kendine meftun eder İnsanı kendisine hürmete mecbur eyler Ve bu süratle herkesi derinden etkiler” (Doğrul Ömer Rıza, Kur’ân Nedir, s 132, A nkara, 1967) Not: İngiliz siyaset adamı Edmond ile birlikte aynı fikre sâhip diğer ba’zı Edmond’lar ı n Türkiye üzerinde oynamak istedikleri mel’un emellerini düşün ünce, böyle bir ismin, çocukları mıza okutulmak istenen alfabenin baş kısmında yazılma s ına ısrar edilmesin in anlamını anlamakta güçlük çektim ki hâlâ da öyleyim ! Çünkü, Ehl - i sünnet ve’l - cemâat esaslarına bağlı İlim yatağı Afg anistan ’ın bu günkü durumuna gelmesine sebeb olan yenilikçi Cemâleddin Efkânî ve aynı zihniyete sâhip olan ekibl erinin; Ezher Ünüversitesi gibi bir ilim merkezine sâhib olan Mısır’ın bu günkü duruma gelmesine sebeb olan yenilikçi Muhammed Abduh ve aynı zihniyete sâhip olan ekiblerinin; h er türlü sisteme ve soyutlamaya şiddetle karşı Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 13 olan; somut ve belirli sorunları, derece derece ve yasalara uygun bir biçimde çözmekten yana gibi gö rünen İngiliz siyaset adamı Edmo nd’un fikirlerini benimseyen yenilikçi ve taklitçi din adamlarının; bu memleketlerde yaptıkları tahrîbâtı düşündükçe, böyle bir yaklaşımı kabullenemiyorum Böyle bir tahrîbâtı dile getiren m erhûm ve mağfur Ahmed Davudoğlu da, “Dîni Tâmir Davâsında DİN TAHRİPÇİLERi ” is i mli kitabının önsözünde şöyle diyor ki, bu gün üzerinde ibretle durulması en önemli bir konudur “Reformcuların serâpâ hatâlı bir yol tuttuklarını İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde öğretim üyesi bulunduğum yıllar boyunca talebelerime anlatmağa çalıştım Maatteessüf öyle görülüyor ki muvaffak olamamışım Çünkü bugün talebelerimden ba’zılarının h âlâ bu müflis nazariye peşinde olduklarını üzülerek işitiyor ve görüyorum” 2 - İ’tikadda mezheb imâmımız Mâturîdî rahmetü’llâhi aleyh ’in “Te ’ vî lât” isimli kitabını, Ehl - i sünnet ve’l - cemâat esâsları konusunda görüş ayrılıkları bulunan A Ü İlâhiyat Fakültesi Öğretim üyelerinden hocam Fas’lı Prof M Tancî ’ ni n terceme etmesi teklifi , Din İşleri Yüksek Kurulu’na getirildiği zaman, “Böyle bir terceme iyi olur ama hocamızın yanına iki veyâ üç ilim adamı daha verelim O da komisyon başkanı ol sun, berâberc e terceme etsinler Bir de , bir sayfaya kitâbın metnini öbür sayfaya da tercemesini koyalım” diyerek bu husûsda isrâr ett i m Bu teklifim kabul edilmediği için böyle bir tercemeden vaz geçildi 3 - Yakînen tanıdığım bir takım fitne ve fesâd erbâbı kimseler in , “R ejime ters düşmeyecek, ku lağa hoş gelmeyecek, göze batacak konular konuşulmasın” gibi İslâmî olmayan bir Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 14 takım gerekçeler ile teklif olarak getirdikleri M erkezî H utbe sistemi ne , “O kimseler ki, bizim inzâl etdiğimiz beyyine’leri ve (All âh’ın emrine, hukümlerine, irşâdına ve bunlara îmân etmenin, ittibâ’ etmenin vücûb’una delâlet eden ve ayn - ı hidâyet, mahz - ı hidâyet olan) âyet ve delîl’leri, - biz bunu insanlar için Kitâb’da açık bir şekilde beyân etdikden sonra - ketm ederler (gizlerler) İşte onlar (ın hâli): Onlara, hem Allâh lâ’net eder, hem lâ’net etmek şânından olan (melekler ve insanlar) lâ’net eder” “Ancak tevbe edenler, tevbe edib de islâh - ı hâl edenler, islâh - ı hâl edib de ketm etdiği hakîkatleri beyân edip neşr edenler (yok mu?), işte ben de bunların tevbelerini kabûl ederim, (ve kendilerini lâ’net’den istisnâ’ ederim) (Çünkü) Tevvâb olan da, Rahîm olan da ancak benim” “ (Tevbe etmeyib de) küfürlerinde sâbit olanlar ve bu hâl üzere ölenler (yok mu?), onlar kâfir’lerdir ki işte, Allâh’ın, meleklerin ve bütün insanların lâ’neti onların üstündedir” “ (Onlar), onun (o lâ’net’in yâhud Cehennem’in) içinde ebedî olarak kalırlar Onlardan ( ile’l - ebed) ne azâb hafifletilir, ne de kendilerinin yüzlerine bakılır, (onlara hiç bir mühlet ve müsâade de verilmez)” 5 meâlindeki âyet - i kerîme ’leri ve benzerlerini hatırlayarak “Koskoca bir memleketin dînî konularını elli iki tâne konuya 5 - Bakara, 159 - 162 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 15 hasr edemezsiniz” diyip çeşitli misalleri dile getirerek karşı çıktığım zaman merhû m Osman Keskioğlu’nun “Hoca, hoca, öyleyse hutbe kitapları yazarak bu konuyu genişletelim ” önerisi kabul edilerek sonuçlandı ve onaltı - onyedi sene gibi bir zaman geçtikten sonra tekrar dile getirilerek bu sistem tatbik edilmeye başlandı Daha so nra aynı gerekçelerle Merkezî Va’z sistemi yürürlüğe konup İslâm’ın teblîğ metodu inhisar altına alınarak bir çok değerli me s lekd aşlarımız saf dışı bırakılmaya başlan dı Bu da yetmiyormuş gibi Merkezî Ezan sistemi ile de yüzlerce câmiden günde en az beş kere ifâde buyurulan Tekbîr , Tevhîd , Teblîğ, tesbîh, şehâdet ve da’vet sesleri susturuldu Yerine namaz kıldırma me'murlarının kıldırdığı bir kaç rek'at namazdan başka bir şey' kalmadı Bu suretle de şeytanlar ve İs lâm düşm anları sevindir ildi Din İşleri Yüksek K urulu B aşkan ı Hamdi Kasaboğlu ve üyeleri Osman Keskioğl u ile Dr Ali Aslan beyler de , benim gibi Ehl - i sünnet ve’l - cemâat esâslarına bağlı birer ilim adamları oldukları halde , emeklilikleri yaklaşmış olduğu için b u nların görevden uzaklaştırılmaları üzerinde pek durulmuyordu    Diyanet İ şleri Başkan Vekîli Lûtfü Doğan Bey’i uyarışım Bu şekildeki ba’zı anlaşmazlıklar devam edince Diyanet İşleri Başkan ı Lûtfi Doğan ’a telefon ed erek özel bir konuşma yapmak iste diğimi söyledi m O da mesâi saatinden sonra arabasına alıp evine götürünce konuyu dile getirerek tedbirli davranmasını anlatt ı m ise de bir netîce alamadı m Aradan üç - Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 16 dört ay gibi bir zaman geçtikten sonra yine telefon ederek özel olarak konuşmak istediğimi söyledi m O da yine mesai saatinden sonra arabasına alıp evine götürdü Aynı konuları dile getirdikten sonra “Bak, sen gideceksin, arkandan da ben gideceği m Fakat ne senin gitmen ne de benim gitmem mühim bir şey’ değildir Diyanet İşler i Başkanlığı, bu y enilikçi’ler ile yeni bir şekle giriyor ki düzeltilmesi otuz senede mümkün olmaz İftira ettiğimi kabul et , fakat tedbirli hareket e derseniz iyi olur ” diyerek dikkat li ve tedbirli o l masını söyledi m ise de yine bir netîce alamadı m    Görevden alınışlarımız Aradan günler geçtikten sonra , D İ Başkan ı Lûtfi Doğan , İstanbul’da, Kur’ân Kursu ö ğretmenleri için aç mış ol duğumuz Kur’ân kursu nu kapatmak için İstanbul ’a gideceğini arzetmek üzere Perşembe günü öğleden sonra ilgili Bakan beyi ziyaret e tti ve akşam üzeri İ stanbul’a gitti Cum’a günü sabahı ben de giderek ku rsu, birlikte kapatıp gelecekti k Cum’ a günü sabahı daireye gelince Resmî Gazete’ de Lûtfi Doğan’ın g örevden alınarak yerine Dr Lûtfi doğan’ ın atanmış olduğunu gördü m ve İstanbul’ a gitmekten vaz geçti m Aradan iki haft a kadar bir zaman geçmeden benim de görevden alınmış olduğu m Re smî Gazetede çıktı Bundan sonra beş ay kadar bir zaman geçmesine rağmen herhangi bir göreve atamam yaptırılamadı En sonunda Danıştay’a baş vurup haklarımın korunmasını isteyeceğim i kasdederek, hertürlü hakları m saklı kalmak şartı ile Kay seri İ H Lisesi Meslek Dersleri Öğretmenliğini kabul ederek Kayseri’ye gi tti m Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 17 Bu arada, o zaman Din Eğitimi Genel Müdür Yardımcısı olan Yalçın Ünal, “Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nde Fıkıh Dersi boş, oraya atamanı yapalım” diye israr etti ise de hemşehrim , fakülte arkadaşı m ve Din Eğitimi Genel Müdürü olan Mustafa Çinkılıç, “Pariste okuyan adamımız var, onu oraya atayacağız” diyerek yalan söyleyip ka rşı çıktı    Danıştay’a açtığım dava Diyanet İşleri Başkan Vekîli olarak görev yapan Lûtfi Doğan ile bir müddet çalıştıktan sonra yerine atanan Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Dr Lûtfi Doğan’ın g öreve başladığı ilk günlerde yenilikçi Başka n Yardımcısı Tayyar Altıkulaç ve ekibinin ve diğer Baş kan Yardımcısı Talas’dan komşum , Kayseri L isesi’nden ve A Ü İlâhiyat Fakültesi’nden sınıf arkadaşı m olan ve “Akılsız dost” lâkabı ile anılan Ahmet Okutan’ın aleyhim de çalışmaları ile görevde n alınmam üzer ine, - D İ B dan ayrılan Lûtfi Doğan’ın ve Danıştay Daire Başkanlarından emekli Avukat mer hum Tevfîk Şenocak’ın tavsıye ve yardımları ile - D İ Başkanı olmak için gerekli şartlar kendisinde bulunmayan Dr Lûtfi Doğan aleyhine Danıştay’a açtığı m da vayı kazanmak üzere iken rü ’yâm da Rasûlü’llâh aleyhi’s - selâm ’ ı, sağında ve solunda Hulefâ - i Râşidîn olduğu halde , çömelmiş bir vazi y ette bana baktığını gördü m ve ayağa kalkarak “ Bırak onları bir müddet daha fesâdlıklarına devam etsinler ” buyurması üzerine uyandığı m zaman, bu rü’yânın - bu konudaki Hadîs - i Şerîf hukmünce - sahih bir rü’yâ olduğuna hukm ederek Danıştay’daki davadan vaz geçip kendi hâline bıraktı m Bu suretle de dava düştü Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 18 Bu hâdise üzerine kendi isteği m ile bu görevden ayrıldıktan sonra her türlü idârî görevlerden uzak kalmayı tercih edip tekrar Kayseri İ H Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni oldu m ve 1984 ders yılı sonunda aynı görevde iken emekli oldu m    Görüş ve inanışlarım Rasûlü’llâh aleyhi’s - s elâm ’ın ve Ashâb - ı Kirâm’ın bulunduğu i’tikad üzerinde bulunup Kitâb, Sünnet, İcmâü’l - ümmet ve Kıyâ sü’l - fukahâ’ esâslarına göre inanıp yaşamayı , i’tikadda ve amelde Selefiyye yolunun temsilcileri olan, Ehl - i Sünnet ve ’l - Cemâat mezhebi esâslarına göre inanı p amel etmeyi üstün bir vasıf kabûl ederek i’tikad’da Mâtürîdî, amelde Hanefî mezhebi mensûbu bir Mü’min ve Müslümân olarak yaşamayı ve o yolda ömür tüketmeyi en doğru bir yol kabul etdi m İslâm dışı din ve inançların; beşer î sistem, doktirin ve ekoll erin; insanı , şirke , küfre ve nifâka götürdüğü inancına sâhip olduğu m için de, ömrü m boyunca hiçbir partiye, hiçbir guruba, hiçbir ekole, hiçbir cemâate mensûb olmadığı m gibi onlara temâyül de etmedi m Hattâ ısrarla yapılan ba’zı câzip teklifleri de - millet vekilliği gibi - redd etdi m Ancak idâreci olduğu m yıllarda ba’zı mecbûriyetler karşı sın da “Şerreynden ehveni tercih olunur” küllî kâidesi gere ğince ba’zı davranışlarım ı ona göre ayarlamayı uygun buldu m İslâm birlik ve berâberliğinin en büyük d üşmanlarından biri olan tefrîk a, ihtilâf ve görüş ayrılıklarının , İslâm düşmanlarının mel’ûn emellerini gerçekleştirmek maksâdı ile kurulmuş bir tuzak olduğu inancında olduğu m için de, Ehl - i sünnet ve’l - cemâat esâslarına ( şerîat esâslarına ) riâyet Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 19 etmeyen hiçbir cemâati ve sonradan uydurulan hiçbir tarîkatı tasvib etmediği m gibi onlara temâyülde de bulunmadı m Çünkü bunların hepsinin, ُ ت ا َ ن ِّ ي َ ب ْ ل ا ُ م ُ ه َ ء ا َ ج ا َ م ِ د ْ ع َ ب ْ ن ِ م او ُ ف َ ل َ ت ْ خ ا َ و او ُ ق � ر َ ف َ ت َ ن ي ِ ذ � ل ا َ ك او ُ ن و ُ ك َ ت لآ َ و ط ٌ م ي ِ ظ َ ع ٌ ب ا َ ذ َ ع ْ م ُ َ لَ َ ك ِ ئ َ ل و ُ ا َ و لا “Siz, kendilerine ap - açık delîl’ler, âyet’ler geldikden sonra parçalanıp ayrılanlar, ihtilâfa düşenler gibi olmayın İşte onlar (ın hâli) : En büyük azâb onlarındır” 6 gibi âyet - i kerîme’lerin ve benzerlerinin ifâde buyurduğu azâb - ı ilâ hî’yi da’vet etdiği inancındayım Hiç şübhe yok ki dünyâda bulunan bu günkü Müslümân’ların perîşan halleri ve düşmanların onlara musallat olması, bu tefrîkanın ve ihtilâfın bir netîcesidir    Îmân ve akıl fukar ası ba’zı kimselerin , Müslümân’ların birlik ve berâberliğini bozmak için yapmış olduğu çalışmalar Kayseri İmam - Okulu Müdürü iken, kendi memleketimizde bulunan îmân , akıl ve amel fukarası bir üstdüzey yetkilinin 1964 bahârında, “Yeşil tehlike Kızıl teh like” isimli bir konferans ı sonunda, - Müslümân’ları kendi hâline bırakırsanız, birlik ve berâberlik içinde hareket edip bu memleketde şerîat ilân ederler Bunu önlemek için din adamlarını me’mûr yapıp istediğ i niz gibi yöneteceksiniz Müslümân’ları da muhtelif isim ve guruplar altında bölüp birlik ve berâberlik içinde hareket 6 - Âl - i İmrân, 105 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 20 etmelerini önleyeceksiniz” sözlerinin ve bu sözlerle ilgili kararın kendi masamın başı nda alındığının da tek şâhidiyim    Çalışmalarımın amacı Dâimâ, vatan, millet, hür riyet, istiklâl, bayrak ve kardeşlik gibi konuların, vazgeçilmez kendi değerlerimiz olduğunu ve bunlarsız İ slâm ’ın yaşanamıyacağı inancını müdâfaa ederek îmâna, İslâm birlik ve berâberliğine zarar veren lâiklik, demokrasi, özgürlük gibi beşerî sistemlerin, - ithal malı olup - bizim malımız olmadığı husûsunu da , fırsat bulduğum her yerde anlatmaya çalışdı m َ ل َ م ْ و َ ي ْ ل ا َ و َ لله ا او ُ ج ْ ر َ ي َ ن ا َ ك ْ ن َ م ِ ل ٌ ة َ ن َ س َ ح ٌ ة َ و ْ س ُ ا ِ لله ا ِ ل و ُ س َ ر ِ فِ ْ م ُ ك َ ل َ ن ا َ ك ْ د َ ق ً ا يْ ِ ث َ ك َ لله ا َ ر َ ك َ ذ َ و َ ر ِ خ لآ ْ ا ط "And olsun ki Allâh'ın Rasûlünde sizin için, Allâh'ı ve âhiret gününü ummakda olanlar ve Allâh'ı çok zikr edenler için güzel bir (imtisâl) numûne (si) vardır" 7 Âyet - i kerîme’sinin hidâyet ve nusrat ı şığı altında Allâhü Teâlâ’yı dost, Kur’ân - ı Kerîmi ve Rasûlü’ llâh aleyhi’s - selâm ’ı rehber , Ashâb - ı Kirâm’ı ve onlara tâbi’ olup onların yolundan giden ilim adamlarını ve Müslümanları, yerine göre mürşid, yerine göre hoca , yerine göre kardeş , yerine göre de arkadaş edindi m Bunun için de, gere k memûriyet hayatım da gerekse emekli olduktan sonra bir çok hayır işlerinde çalıştı m Gerekli gördüğü m konularda kitablar yazarak Müslümân’ların ve aklı başında olan insanların istifadesine sundu m Fahrî vâizlik 7 - Ahzâb, 21 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 21 yapt ı m Aynı Fakülte’den me’zûn olan Sabahat Karakılıç (Sevüktekin) ile e vl enip dört çocuk sahibi oldum H ayatı m boyunca İslâm’a, Müslüman’lara ve insanlığa hizmeti şiâr edindi m    Hayır yolundaki hizmetlerim 1973 yılında merhûm Talas’lı Ali Sâib Paşa’nın 1887 târihinde yaptırmış olduğu Ali Sâib Paşa Câ mii’ni ve bu câmiin çeşmelerinin suyunu te’mîn eden Ali Sâib Paşa mahzenini (su deposunu) ta’mîr ettirdi m 1979 yılının en karışık bir zamânında tarafsız bir çalışma ile, halkla ilişkileri geliştirmek maksadı ile, Hakka Hizmet Derneği ’ni kurarak dînî ve millî es âslar dâhilinde çalışmalar yapmaya başladım Vatan ve milletimizin en sıkıntılı bir zamânında s ekiz ay kadar devam eden b u çalışmaları m herkes tarafından tasvîb edilerek takdir edildi Bu arada b enimle bir toplantı yapmak isteyen Kayseri’deki oniki derneğin başkan ve üyeleri, toplantı esnâsında, bir Mayıs ’ ta yürüyüş yapacak olan solculara karşı çıkıp engel olmamı ısrarla istediler “Ben de , hayır, devletin idarî makamlarının kontrolü altında yapıl an böyle bir yürüyüşe karşı çık mam doğru bir dav ranış olmaz” diyerek kabul etmedim ise de, benim bu şekildeki davranışımdan kimse memnun olmadı ğı gibi bir daha böyle bir toplantı da yapmadılar Çünkü maksatları, bir takım kargaşalıklar çıkararak beni harcamak tı Bu top l antıdan bir ay kadar sonra, dokuz ar kişiden mey dana gelen derneğin Yönetim ve İ stişâre kurulu üyelerini Genel kurul çal ışmaları için topladığım zaman Yöneti m Kurulu üyesi ve Mit ile ilişki si bulunan Mehmet Çanakçıoğlu’nun telkin ve isteği ile onbeş Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 22 üye, benim dernek başkanlığından çekilme mi ısrarla ve ittifak la istedi ( Üç üye , böyle bir şey’i kabul etmediği için toplantıya gelmemişti) Ben de “B u isteğinizin ma’nevi sorumluluğunu kabul ediyor musunuz? ” diyerek her üyeye teker teker sordum Onlar da “Evet” deyince toplantı dağılmadan bir dilekçe yazıp istif â edip ayrıldım Bundan sonra da dernek çalışmaları sekteye uğradığı için istenilen hizmetler gereği gibi yapılmadı Bununla berâber 12 - Eylül - 1980 den sonra kapatılmayan derneklerden birisi oldu Bu derne ğe, daha sonra Kayseri Hakka Hizmet Vakfı ismi verildi 1986 yılında bir kısım üniversiteli arkadaşların ısrarı ile, Üniversite ile halk arasındaki ilişkileri geliştirmek maksadı ile, Erciyes Eğitim ve Hizmet Vakfı ’nı kurdu m Vakfı kurarken kendi pre nsiplerimi anlattıktan sonra, “Bu vakıf çalışmalarımız Boğazköprü’ye kadar devam eder, orada yollarımız ayrılır Çünkü sen felancısın, sen felancısın, sen felan cısın, b unlardan vaz geçip Ehl - i sünnet ve’l - cemâat yolunda bir merkezde toplanıp bir hizmet yapamazsınız” diyerek tefrîkaya sebeb olan fikir ve inançlarını belirttim Bu hal, yedi - sekiz ay kadar , güzel bir çalışma ile , yeni yönetim kurulu başkan ve üyeleri seçilince kadar , devam etti Fakat netîce, yukarıda belirttiğim gibi oldu ve Boğ azköprü’ye varmadan yollarımız ayrıldı B unun neticesi olarak da, o güzelim çalışmalar ımız sekteye uğradı Bununla berâber b u çalışmalarımızın en güzel eserlerinden birisi, o zamanki Rektör Metin Beyin izni ile, bu günkü Erciyes Üniversite si Câmii’nin yapt ırılıp ibâdete açılması oldu 1986 yılında temeli atılan Talas Altıntepe Câmii’nin alt katını yaptırıp 1988 yılında ibâdete açtı m Daha sonra da iki Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 23 minâreli üst kısmını - bir kısım hayır sâhibi Müslümanların da yardımı ile - tek başım a yaptırıp 05 - 12 - 2008 Cum’a günü ibâdete açtı m ve alt katını da “Altıntepe Câmii Kitaplığı Eğitim Öğretim ve Bilgi Merkezi” ve “Kur’ân kursu” ismi altında kadın ve erkek herkesin istifadesine arzetdi m    İslâm Dîni’ n i n esâslarını bozup Müslüman’ları, hak ikatleri göremez, işitemez, anlayamaz bir hâle getirmek için yapılan çalışmalara karşı çıkışlarım 1990 yıllarından sonra bir takım fitne ve fesâd erbâ bının ve yenilikçi ve reformcu geçinen kimselerin gayretleri ile merkezî va’z ve ezan sistemi yürürlüğe konunca gerekli yerlere bu usûlün yanlış olduğunu, İslâm’ın teblîğ konusuna büyük darbeler indireceğini ve bunun Allâhü Teâlâ indinde çok büyük sorumlulukları olduğu husûsunu içeren yazılı ve sözlü uyarıları m oldu ise de bir netî ce alamadı m Bu gafletin ve yanlış yolun bir netîcesi olarak da bu gün, “Hiçbir Müslümanı dîninden döndüremeyiz Fakat İslâm’ı bozup mensuplarını fitne, fesat, bid’ât, tefrîka gibi yollara sevk ederek o n ların birlik ve berâberliklerini bozup perîşan edebiliriz diyen” mel’un emel sâhiplerinın, İlâhî ( İslâmî ) sistem yerine; insanları şirke, küfre ve fesâda götüren batının Lâiklik, Demokrasî , Özgürlük , Hoşgörü ve Ilımlı İslâmiyet terâneleri ile dînî yönden câhil kalan zavallı Müslümanların arasında, diledikleri gibi hareket eden misyoner ve yardakçılarını esefle görüp şâhid oluyoruz ki bunlardan birisinin (Chesapeake University of Theology : Chesapeake İlâhiyat Universitesi ” ismi altında kurulmuş olan mel’un bir kuruluşun, Virginia Amerikan Dil Merkezi’nin, İslâmî bir kılıf Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 24 ile dil öğretiyoruz maskesi altındaki çalışmalarının ve - bir demet gülün etrafına, (bir demet âyet - i kerîme ve hadîs - i şerîf ’in etrâfına), ustalıkla yerleştirilmiş zehirli çiçekler gibi - zehir akıtan, (şirk, küfür , nifâk ve tefrîka içeren) yayınlarının Müslümanların ellerinde dolaştığını üzülerek ve esefle gördüğümüzü söyleyebiliriz Bunun için de, bu şekildeki önemli tesbitlerim in neticesinde en kazançlı doğru yolun, Allâhü Teâlâ’nın ve Ra sûlü’nün emir ve nehiyleri doğrultusunda, onların rızâsını kazanmak için, İslâm’a ve Müslümân’lara hizmet etmek olduğu inancının üstün bir vasıf olduğunu yaşamaya ve yaşatmaya çalışdı m İlerlemiş yaşım a rağmen - neme lâzım diyemeyen bir din adamı olara k - aynı yolda yürümüye devam ederek Tevhîd ’e ve İslâm Dîni esâslarına uygun bir yaşam tarzını, - Rasûlü’llâh aleyhi’s - selâm’ın ve Ashâb - ı Kirâm’ının teblîğ metodu doğrultusunda - önce kendi nefsim e, sonra da Müslümanım diyen insanlara telki n edip bu konulard aki uyarılarım a - kısıtlı bir çerçeve dâhilinde de olsa - devam etmeyi dînî bir görev bildi m ki “Eğer (mü’min kullarımızın) kendilerine , yer yüzünde bir iktidar mevkîi verirsek, onlar namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler , iyiliği emr ederler , kötülükden vaz geçirmeye çalışırlar Her yapıl an işin âkıbeti Allâh’a âiddir ” 8 meâlindeki â yet - i kerîme’ den cesâret alarak Sayın Reisicumhur umuz Receb Tayyîb Erdoğan ile Sayın Başbakan ımız Ahmed Davudoğlu’na ve devlet işlerinde ileri gelen bir kısım Müslümanlara gö nderdiği m 8 - Hacc, 41 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 25 “Dîn - i Tevhîd Seddi : Müslüman Türk kudreti” adlı kitapçığı m , b unun birer örneğidir 9 Evet, ا َ ك ْ ل ِ ت ل ّ و ُ ل ُ ع َ ن و ُ د ي ِ ر ُ ي لآ َ ن ي ِ ذ � ل ِ ل ا َ ه ُ ل َ ع ْ َ نَ ُ ة َ ر ِ خ لآ ْ ا ُ ر ا � د ً ا ً ا د ا َ س َ ف لآ َ و ِ ض ْ ر َ لا ْ ا ِ فِ ط َ ين ِ ق � ت ُ م ْ ل ِ ل ُ ة َ ب ِ ق ا َ ع ْ ل ا َ و “İşte âhiret yurdu Biz onu yer yüzünde büyüklenme yen ve fesâd arzûsuna düşmeyecek kimselere veririz (En güzel) âkıbet, ( Allâh’a yönelip O’nun azâb’ından sakınan ) müttekî’lerindir” 10 َ و َ ى د ُ ْ لَ ا َ ع َ ب � ت ا ِ ن َ م َ ى ل َ ع ُ م لآ � س لا “ (Dünyâda ve âhiretde) Selâm (ve selâmet) , Hakk’a ve doğruya tâbi’ olanlaradır) 11    BASILMIŞ ESERLERİ 1 - Tecvîd İlmi, ( Kur’ân - ı Kerîm Okuma Kâideleri ) 2 - Hz Muhammed aleyhi’s - selâm’n Hayatı Eşsiz Ahlâk ve Fazîletleri 3 - Fıkıh Usûlü 4 - Bâtıl Yollar içerisinde Doğruyu Arayanlara Hakk Yol 5 - İslâm’da İstişâre ve Önemi 6 - Zamânımızda Tevhîd ve Şirk 7 - Kısa İlm - i Hâl Bilgileri 8 - Kıyâmet ve Kıyâmet Alâmetleri 9 - Din - i Tevhîd Seddi 9 - Bu mektuplar, “Mektuplarım” isimli kitapçığımdadır 10 - Kasas, 83 11 - Tâ - Ha, 7 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 26 10 - Küçük Tecvîd İlmi 11 - Duâ ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs’ler Arabca ve Türkçe ba’zı duâ örnekleri BASILACAK ESERLERİ 12 - Deccâller Tâğutlar Mücrimler 13 - Lev Enzelnâ 14 - Organ nakli câiz midir? 15 - Dâîler (Çığırtkanlar) ve Tevbe 16 - Suyun Önemi ve Faydaları 17 - Âlimler de yanılır mı? 18 - Rızık, Şükür ve Rızık âyetleri 19 - Îmân’ın aslı ve İmtihân - ı ilâhî 20 - En güzel Mutluluk Müttekî’lerindir 21 - Müttekî’ler de Vesîle ararlar mı? 22 - Tevhîd ve Küçük bir yakarış 23 - İslâm Dîni’ne göre dünyevî ve uhrevî mutluluğun tek yolu, Ehl - i sünnet ve’l - cemâat esaslarina göre inanıp yaşamakdır 24 - Münâkehât (Nikâh akdi mes’elelerine âit hükümler) 25 - İslâm dîni’nde aile yapısı, kadın ve kadın hakları 26 - Kayseri - Talas Altıntepe Câmii’ndeki Yazılar ve Meâlleri    Not: Basılmış ve basılacak kitâblar, İ nternet ’de ki sitemde vardır Celâleddin Karakılıç: İlkkonak@gmail com A Celâleddin Karakılıç www ckarakilic com    Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 27 Ba’zı hâtıra resimleri ve onlarla ilgili olan yazılar 1963 - Nisan ayı başlarında Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nün temel atma merasimindeki ilk harcın atılış ânı Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 28 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 29 Erciyes Eğitim ve Hizmet Vakfı ’nın gâyesi ve 0 2 - Mayıs - 1987 gününde yapılan toplantıdaki konuşmalardan birkaç parağraf Bi’smi’llâhi’r - Rahmâni’r - Rahîm Muhterem misâfirler! Sözlerime Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismi ile başladıktan sonra; b izleri, birlik ve berâberlik içinde bu güzîde yemek ve sohbet toplantısında bir araya getiren Allâhü Teâlâ’ya hamd - ü sen â’ lar, Rasûlüne salât - ü selâm’lar ed er; Allâh’ın selâm ve se lâmetinin, hidâyet ve nusratinin, bizlerin, sizlerin, azîz milletimizin ve bütün Müslüman’ların üzerine olmasını diler; Sayın Valimize, Belediye Başkanımıza , sayın Paşamıza ve siz değerli misafirlerimize, - vakfımız adına - hoş geldiniz der; h epinizi hürmetl e, muhabbetle selâmlarım Değerli misâfirler… Vakfımızın amacı, İslâm Medeniyyeti’ne hizmet edecek insan gücünü yetiştirmek, bu yolda hizmet edecek orta ve yüksek öğretim gençliğini gereken ilim,irfan, kültür ve İslâmî terbiye ile donatıp yücel tmek, bunun için de gerekli olacak maddî ve ma’nevî destek ve yardımları te’mîn etmektir Vakfımız, ç alışmalarını, Allâhü Teâlâ’nın rızâsını kazanmak için , O’nun emir ve nehiyleri doğtultusunda, bütün Müslüman’ların, özellikle mensubu bulunduğumuz M üslüman Türk Milleti’nin ve Türk Gençliği’nin çıkarları için yapar Bunları yaparken de, - kânunlara saygı esâs olmak kaydı ile - millî ve dînî ölçüler içerisinde, Türk Milleti’nin huzur ve refâhını; maddî ve ma’nevî gelişmesini, iktisâdî ve toplumsal hayâtını, eğitim ve öğretimini, insan hakk ve hüriyyetlerini, örf - âdet ve ahlâkını geliştirmek maksâdı ile, hakk - hukûk ve adâleti göstermede, yaşama ve yaşatmada, maddî ve ma’nevî Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 30 değerlerimizin korunmasında, halkın birlik ve berâberlik şuurunun gelişmesi nde, hizmet gâyesini güder Bu güzîde sohbet toplantısında, eğitim, öğretim ve bu yo l daki hizmet açısından konuşulacak şey’ler ve dile getirilecek konular, saatlere, hattâ günlere sığmayacak kadar çoktur Fakat - ârife ta’rîf gerekmez - sözünden hareke tle ba’zı konuları , kısaca hatırlatmakla yetineceğim Mısır Seferi’nden dönen Yavuz Sultan Selim’in berâberinde bulunan değerli ilim adamı İbn - i Kemâl’in atının ayağından sıçrayan çamur , Yavuz Sultan Selim’in üzerindeki kaftana sıçrayı nca, dîn î otori tede böyle bir dikkâtsizliğin verdiği mahcû biyet i gören Yavuz, “Ulemâ’nın atını n ayağından sıçrayan çamur, benim için bir zînet ve şerefdir, Bu elbisem, vefatımdan sonra sa ndukamın üzerine örtülsün” diyerek siyâsî otoritenin dînî otoriye karşı olan davranışı; Nizâmü’l - mülk’ü, Alpaslan’a şikâyet ederek gözünden düşürmek isteyen fitne ve fesâd erbâbı nın, başka bir yol bulamayarak , seccadesinin ba şına bıraktığı mektubu okuyan Alpaslan, değerli veziri Nizâmü’l - mülk’e “Şu mektubu al, i çi ndekiler doğru ise nefsini ıslâh et, yanlış ise bunları yapanları efvet ki fitne ve fesâd yeniden canlanmasın” diyerek â mir ve kumandanlar ın fitne ve fesâd erbabına karş ı nasıl davranmaları gerektiği ; İstanbul’un fethinde büyük rolü olan Fâtih’in hocası Ak Şemseddin’e “Hocam, İstanbul’u sen fethettin, onun için padişahlık da senin hakkındır” diyen Fâtih’e , “Haddini bil, sen padişahsın, ben şeyhü’ l - islâ m” diyerek siyâsî ve dîni otoritenin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu ifâde eden ilmi ile â mil din adamları; bizler için eşsiz birer örnek olmalıdır Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 31 Kezâ,büyük müfessir Elmalı’lı Muhammed Hamdi Yazır, onüç yaşların da Antalya’dan İstanbul’a gelince, Hacı Kâmil Efendi’ye intisab eder Küçük Ayasofya Medresesi’nde derslerine başladığı zaman ders yapıla n odanın eşiği yüksekçe olduğu için hocası Hacı Kâmil Efendi’nin girip çıkmasını kolaylaştırmak amacı ile üzerinde R omence bir yazı bulunan bir gaz sandığını kapının önüne koymak sûretiyle bir eşik daha yapar Hoca sı, ders yapmak için geldiğinde sınıfın kapısı önünde bu gaz sandığını görünce, bunun kim tarafından konulduğunu sorar Geleceğin büyük müfessiri Hamdi Yazır, kendisinin koyduğunu söyler ve maksadını belirtir Bunun üzerine hocası Hacı Kâmil Efendi, “Ey oğul, ayağımızın altına öyle bir karpuz kabuğu koymuşsun ki hiç günahımız olmasa bu bize yeter” deyince, o da “Hocam, İslâm yazısı değil de” diyerek ma’zeret beyan eder Talebesinde n böyle bir cevâbı alan hocası K âmil Efendi de, “ A molla Müslüman ’ ın da gavurun da yazısı vardır ama, yazının m üslümanı gavuru olur mu? Biriyle görülen bir i ş diğeri ile de görülmüyor mu? Elverir ki kötü yerde ve bâtılda kullanılmamış olsun Hayra yarayan, hakka hâdim olan her yazıy a saygı lâzım Allâhü Teâlâ ( ن و ُ ر ُ ط ْ س َ ي ا َ م َ و ِ م َ ل َ ق ْ ل ا َ و ن :Nûn hakkı iç in, kalem hakkı için, satırlara yazanlar ve yazılanlar hakkı için yemin e derim ki ) âyetinde, yazılara , yazanlara ve yazılanlara boşuna mı yemin buyurdu sanıyorsun? Aman yavrum dikkâtli ol” der ve sandığı oradan kaldırtır Bunun için vakfımızın gâyesi , Hacı Kâmil Efendi gibi gerçek leri gören, yeri gelince sert, y eri gelince îkaz, yeri gelince de şe f kâtli ve merhametli davranmasını bilen değerli öğretmenler ve nesiller yetişt irecek bir eğitim ve öğretim hizm eti vermektir Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 32 Ne yazık dır ki bizle rin bu çalışmaların ı, îmân ve akıl fukarası ba’zı kimseler, aşağılayıcı bir tavırla karşılamakta ve hakikatler karşısınd aki basiretsizliklerini ellerin deki imkânlar ı kullanarak o rtaya koymaktadırlar Böyle bir davranış şekli, aşağıdaki gazete sütunlarındaki şu yazı ile dile getirilmişdir: Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 33 Hakka Hizmet Vakfı Bu vakıf 1979 yılında, “Hakka Hizmet Derneği” adı altında bir fikir ve yardımlaşma derneği olarak kurulmuş, daha sonra vakfa çevrilerek “Hakka Hizmet Vakfı” adı verilmiştir Vakfın konusu ve amacı şöyledir: Kanunlara saygı esas olmak kaydı ile, millî ve dînî ölçüler içerisinde, Türk Milleti’nin huzur ve refâhını, maddî ve ma’nevî gelişmesini, iktisâdî ve toplumsal hayatını, eğit im ve öğretimini, insan hakk ve hürriyyetlerini, örf - âdet ve ahlâkını, geliştirmek maksâdı ile, hakk - hukuk ve adâleti göstermede, yaşama ve yaşatmada, maddî ve ma’nevî değerlerimizin korunmasında, halkın birlik ve beraberlik şuurunun gelişmesinde, hizmet g ayesini güder Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 34 Kayseri Hasinli Mahallesi , Emir Ali Oğulları’ndan Mehmet Çavuş ’un ve Talas Kiçiköy Mahallesi’nden Emrull âh P aşa’nın oğlu Ali Ağa’nın torunu Hatice’nin oğlu , babam Mehmed Tevfîk’in benim doğum günüm hakkında ki bir hâtırası Mahdûmum Celale ddin’in dünyaya geldiği târih Ramazan yiğirmibeşinci günü çarşanba öğleden sonra 6 - mart - 1345 6 - Mart - 1929 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 35 Dünyâ hayâtına gelişimizin nedenlerini if âde buyuran birkaç âyet - i kerîme َ ن و ُ د ُ ب ْ ع َ ي ِ ل � لا ِ إ َ س ْ ن ِ لا ْ ا َ و � ن ِ ْ لْ ا ُ ت ْ ق َ ل َ خ ا َ م َ و “Be n cinleri de, insanları da (başka bir hıkmetle değil) ancak bana kulluk etsinler, (benim varlığımı ve birliğimi bilsinler, beni noksan sıfatlardan münezzeh kılıp kemâl sıfatları ile muttasıf kılarak bana kulluk etsinler), diye yaratdım” 12 َ ا ذ ٍ س ْ ف َ ن � ل ُ ك ِ ت ْ و َ م ْ ل ا ُ ة َ ق ِ ئ ط ً ة َ ن ْ ت ِ ف ِ ْ يْ َ ْ لْ ا َ و ِّ ر � ش لا ِ ب ْ م ُ ك ُ و ل ْ ب َ ن َ و ط َ ن ُ و ع َ ج ْ ر ُ ت َ ا ن ْ ي َ ل ِ إ َ و “Her can ölümü tadıcıdır Sizi bir imtihân olarak hayr ile de, şerr ile de deniyoruz (nihâyet yine) ancak bize döndürüleceksiniz” 13 َ ن ي ِ ر ِ ب ا � ص لا َ و ْ م ُ ك ْ ن ِ م َ ن َ ي ِ د ِ ه َ ا ج ُ م ْ ل ا َ م َ ل ْ ع َ ن � تى َ ح ْ م ُ ك � ن َ و ُ ل ْ ب َ ن َ ل َ و لا ْ م ُ ه َ ر َ ا ب ْ خ َ ا ا َ و ُ ل ْ ب َ ن َ و "And olsun, sizi imtihan edeceğiz Tâki içinizden mücâhidleri ve sabr - u sebât edenleri belirtelim Haberlerinizi açıklıyalım" 14 َ و ُ ه َ و ي ِ ذ � ل ا َ ن َ ا ك َ و ٍ م ا � ي َ ا ِ ة � ت ِ س ِ فِ َ ض ْ ر َ لا ْ ا َ و ِ ت َ ا و َ م � س لا َ ق َ ل َ خ ِ ء َ ا م ْ ل ا َ ى ل َ ع ُ ه ُ ش ْ ر َ ع ً لا َ م َ ع ُ ن َ س ْ ح َ ا ْ م ُ ك � ي َ ا ْ م ُ ك َ و ُ ل ْ ب َ ي ِ ل ط “ (Halîfelik vasfını kazanabilmeniz için) hanginizin ameli daha güzel olduğu (husûsunda) sizi imtihana çekmek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur (Bundan evvel ise) Arş’ı, su üstünde idi” 15 ً لا َ م َ ع ُ ن َ س ْ ح َ ا ْ م ُ ك � ي َ ا ْ م ُ ك َ و ُ ل ْ ب َ ي ِ ل َ ة َ و ي َ ْ لْ ا َ و َ ت ْ و َ م ْ ل ا َ ق َ ل َ خ ي ِ ذ � ل َ ا ط ُ ر ُ و ف َ غ ْ ل ا ُ ز ي ِ ز َ ع ْ ل ا َ و ُ ه َ و لا “O, (halîfelik vasfın ı kazanabilmeniz için) hanginizin daha güzel amel (ve hareket) de bulunacağını imtihân etmek için ölümü de, dirimi de takdîr eden ve yaratandır O, Azîz’dir, (kendisine isyân edenlerden intikam almakda Gâlib - i mutlak’dır) Ğafûr’dur, (Kendisine tevbe ile y önelip emir ve nehiy’lerine teslîm olanlar hakkında da bağışlayıcıdır) ” 16    12 - Zâriyât, 56 13 - Enbiyâ’, 35 14 - Muhammed, 31 15 - Hûd, 7 16 - Mülk, 2 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 36 Celâleddin Karakılıç (Biyografi), (Ba’zı hâtıralar ile birlikte) 37 Yaratılışımızın amacı B izleri ve tüm varlıkları yoktan var edip kendisini tanıtan Yüce Rabb’imize kulluk edib , merhûm ve mağfûr büyük müfessir Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır gibi, O’nun ulu rızâsını kazanmaya çalışmak olmalı dır “İlâhî ! Hamdini sözüme sertâc ettim, zikrini kalbime mi'râc ettim, kitâbını kendime minhâc ettim 17 Ben yoktum var ettin, varlığından haberdâr ettin , aşkınla gönlümü bikarâr ettin İnâyetine sığındım, kapına geldim, hidâyetine sığındım lûtfuna geldim, kulluk edemedim afvına geldim Şaşırtma beni doğruyu söylet, neş’eni duyur, hakikatı öğret Sen duyurmazsan ben duyamam, sen söyletmezsen ben söyleyemem, sen sevdirmezsen ben sevdiremem Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yar et bize erdirdiklerini Sevdin Habîbini kainata sevdirdin; Sevdin de hil'at - i risâleti giydirdin Makâm - ı İbrâhim'den makâm - ı Mahmûda erdirdin Server - i asfiyâ kıldın Hâtem - i enbiyâ kıldın Muhammed Mustafâ kıldın Salat - ü selam, tahiyyat - ü ikram, her türlü ihtiram ona, O’ nun Al - ü Ashab - u etabına, ya Rabb!” 17 - Minhâc: Doğru yol Minhâc - i hidâyet : Hidâyet yolu, doğru yol